Ana içeriğe atla

HASTALARIN KİŞİLİK TİPLERİNE GÖRE DAVRANIN


Hekimlerin belli sayıda hasta bakmasının iletişim kalitesini arttırdığını kaydeden İzgören Akademi Eğitmenlerinden Barış Kılıçarslan, yapılan bir araştırmaya göre ülkemizdeki insanların yüzde 40’ının “Duygusal kişilik“ tipine sahip olduğunu ve bu tip hastalarla diyaloga girerken onlara yakın davranmanın önemli olduğunu belirtti.

Birinci Basamak Hekimleri için artı değer yaratma hedefi ile AstraZeneca tarafından düzenlenen, toplantıda “Hasta Hekim iletişiminde iyiyi yakalamak, sosyal stilleri ile hastayı anlamak” konulu oturumda İzgören Akademi Eğitmenlerinden Barış Kılıçarslan, hekimlere iletişim teknikleri ve kişilik tipleri hakkında bilgi verdi.

Bilgiye Sahip Olmak İçin Etkili İletişim Gerekli

Öncelikle hastaları rahat hissettirmek gerektiğini dile getiren Kılıçarslan, hasta karşısında doktorların güçlü konumda olduğunu hatırlattı. Kılıçarslan, Sağlık Dergisi’ne şunları anlattı: “İnsanları ikna etmek istiyorsanız ya acısına son verecekseniz ya da haz alacak bir durum olacak. Hastaların hekime odaklanma nedeni bir acıyla gelmeleri, dolayısıyla herkes doktor hedef nokta oluyor. Bilgi vermenizin dışında o bilgiye sahip olmak gerekir. Bunun içinde etkili iletişim gerekiyor.

Belli Sayıda Hasta Bakmak İletişim Kalitesini Arttırır

İnsanlar ne anlattığınızdan çok ne yaptığınıza bakarlar. Siz anlatabilirsiniz ancak bunu desteklemeniz gerekir. Siz yansıtmasanız da beden diliniz sizi ele verir bu nedenle belli sayıda hasta bakmak iletişim kalitesini arttırır. Doktorların hastaları ile konuşurken onları biraz daha rahat hissettirmek gerekir. Analitik bir dili basite indirgerken kendinizi hasta konumunda düşünün, hekimden sizi rahatlatmasını beklersiniz. İletişimde ilk olarak yüz yüze iletişimde sözcükler, ses tonu ve beden dili etki bırakır.

İletiminizde Beden Dilinin Etkisi Yüzde 55

Birçok insanda da sözcükler çok önemli ama yüz yüze konuşmada sözcüklerin etkisi yüzde 7, ses tonu yüzde 8 ve beden dili yüzde 55. “Enegram” denilen kişilik analiz yöntemi Rus bir bilim adamı tarafından 26 ülkeyi dolaştıktan sonra bulunmuş. Birçok alanda bu teknik kullanılır. Önemli 9 kişilik tipi var, bunlar 4 temel kişilik tipinden oluşur. Olaylara hepimizin verdiği tepkiler farklıdır. Hepimizin algıları eş seçerken, iş seçerken, yemek yerken, üzerinizdeki kıyafetin rengini ve yakın çevrenizi belirlerken 4 temel kişilik tipi kullanılır.


Diktatör Kişilikli Hastalar, Hekimi Muayeneye Gelmiş gibi Davranır

“Diktatör kişilik” tipi hep dediğini dikte ettirmekten hoşlananlardır. Kelime köküne bakarsanız “dikte ettirmek” isteyenlerdir. Bunlar doktorların en zorlandıkları tipler, sanki o kişi doktoru muayene etmeye gelmiş gibi davranır. Beden dillerine hakim insanlardır, bu insanların ellerini sıktığınız anda gücü hissedersiniz. Yüzde bakılan 3 bölge vardır, genelde göz temasınızı yakalamazlar ve genelde alnınıza veya başka yerlere bakarlar. Kendilerini daha önemli hissettirmek içindir yaparlar ve bu durum doğalarında vardır.

Doktorlar Analitik Kişilikliler

Analitik kişilik tipi doktorların çoğu bu gruba girer. Birincil karakter tipleri analitik olmakla birlikte kimse tek kişilik tipinden oluşmaz. Biri baskın birde çekingen vardır. doktorlarda mutlaka bir analitik zeka olması gerekiyor. Analitik bölümünde major ya da minor çok başarılı olmayacağını veya çok zevk almayacağını düşünüyorum. Çok fazla verilerle, sayılarla ve anlizlerle iç içe kalıyorsunuz. Hastaya sayısal verileri vermek durumunuzdur. Ortalama konuşmamanız gerekiyor. Hastanın kafasında şunu algılar, 7gün mü 8 gün mü?

İş Bitirici Kişiliktekiler Hastalanmadan Gelmezler

“İş bitirici kişilik” tipleri ise liderlere biraz yakın gözükmesine rağmen dışa açık kişilik tipleri. İletişime önem verirken, güce ve kontrole da önem verirler. Çok yönlüdürler ve sonuç odaklıdırlar. Detayları sevmezler, sonucu öğrenmek isterler. Hayatlarında risk alan insanlardır, hızlı yaşa genç öl diyenlerdir. Genelde başlarına bir şey gelene kadar hastalık umurlarında değildir. Çok kötü bir durumu bile olumlu karşılayabilirler. Yaratıcı ve çılgın hareketleri vardır.

Ülkemizde Baskın Kişilik Tipi Duygusal

“Duygusal kişilik“ tipleri yapılan bir araştırmaya göre ülkemizdeki insanların yüzde 40’ını oluşturuyor. Oranlara göre ilk sırada duygusal, sonra iş bitirici, sonra lider ve analitik yer alıyor. Televizyonda izlenme oranı yüksek olan programlardan bu durum daha net anlaşılıyor. Dramı seven bir milletiz. Bu tip hastalarla diyaloga girerken de onlara yakın davranmak önemli.

“Lider ve analitik kişilik” tipleri sizi sevmek zorunda değildir, işinizi ve anlattıklarınıza bakar. Ama iş bitirici samimi olmak ister, duygusal tip ise duygusal davranılmasını istiyor. Bu kişilik tiplerinde karşı tarafa beden dilinizle veya konuşurken hiçbir şey anlatamayabilirsiniz. Ancak sustuğunuz zaman mutlaka bir şey anlarlar.

Hastaları Karşınıza Almayın

Hastayla mümkünse karşılıklı oturmayın, 45 derecelik açıyla ortak noktaya bakılmalı. Yan yana aynı yönde oturulduğunda uyum sağlanır. Psikologların sağladığı oturum şeklinde de oturulması iyidir. Dikkat ettiyseniz ülke liderleri 45 derecelik açıyla otururlar.

Belli Sayıda Hasta Bakmak İletişim Kalitesini Arttırır

Doktorların çok fazla hastayla görüşmesi, sabah ilk görüşülen hasta ile kurduğunuz iletişim kalitesi günün sonundaki ile aynı olmayabilir. Bu satış danışmanlarında da aynıdır. İnsanlar daha çok beden dilinizi okur. Günün yorgunluğunu önlemek için ufak aralar, belirli oranda hastaya bakmak avantajlı olabilir. Doktorlara uygulamalı iletişim seminerleri verilmesi etkili olur. Alanda çalışmaya başladıklarında takım arkadaşlarıyla birlikte eğitim almalılar.”

Toplantıdaki Diğer Konular

AstraZeneca, “Birinci Basamak Artı Değer Toplantıları” adı altında gerçekleştirilen eğitim programı ile sadece “Asit Peptik Hastalıklar” hakkında değil, aynı zamanda “zorlu hastada ilaç seçimi”, “laboratuvar sonuçlarının değerlendirilmesi”, “hasta-hekim iletişiminde iyi olmak”, “mal praktis”, “komorbid hastalıklara yaklaşım” ve “hasta hekim ilişkisinin hukuksal boyutu” gibi konularla da birinci basamak hekimlerinin tedavi uygulamalarına katkıda bulunabilmek hedeflendi.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Barış Kılıçarslan Bey İzmirde bizede eğitmen olarak geldi. İnanılmaz harika bir insan. Hayatımda en çok severek sıkılmadan dinlediğim ve anlatılan her konuyu içime sindirdiğim insan... İyiki Sizi tanıdık sevgili Bariş bey.. Aydoğan Koşar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi