Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HİÇ HAYALLERİNİZİ ÇALDILAR MI?

Hayal kurmak ne kadar güzeldir, sınırsızdır, sonsuzdur. Hayallerde çoğunlukla huzur vardır, kimi zaman da kendi kavgalarımızı hayallerimizde sürdürürüz, galibi biz oluruz her defasında. Hayal kurarken, mutlu oluruz. Hani gerçekleştiğinde sanki dünya dururmuş gibi düşünürüz. Bu düşüncelerle de her şey güzel olur. Etrafınız sevdiklerinizle doludur, başarıdan başarıya koşarsınız, elini tuttuğunuz sevdiceğiniz her daim yanınızdadır. İçiniz huzurlu, hayalleriniz bir bir gerçekleşir, rüyalarınızda… Peki sizin hiç hayalleriniz çalındı mı? “Şu konuda kitap yazacağım” diye heyecanla hayallerinizi paylaştığınız arkadaşınız, aylar sonra sizin hayallerinizi kendisinin gibi kullandığını gördünüz mü? Birçok kişinin bunu yaşadığından eminim. Çünkü, tüm iyi niyetinizle anlattıklarınız, karşınızda  kendinden emin bir şekilde “bu benim fikrimdi” diye karşılık verileri de gördünüz. Hayal hırsızlarından korunmak için ne yapmalı? Hayaller, kişiye özeldir. Sizin hayallerinizi çalsalar b

NETWORK HIRSIZLARINA KARŞI DİKKAT EDİN

Sosyal medya kullanımı arttıkça, insanlarda farklı davranış modelleri gelişmeye başladı. Doğru da olsa yanlış da olsa insanlarda çoğunluğa uyma dürtüsü nedeniyle “herkes yapıyor” davranış modeli ile hareket ediliyor. Nedeni bilinmeden paylaşılanlar, aslında deneme yanılma yöntemi ile sosyal medyayı ilk kullananların yaptıklarıyla şekilleniyor.  Paylaşımlar dikkat çekme odaklı olunca, hedef daha çok beğeni ve yorum almak ile sınırlıyken zamanla iletim daha çok paylaşınsın yarışına girildi.  Beğeni ve yorum hırsının daha çok arkadaş ve takipçi peşinde koşma hırsına geçmesiyle, bu kez sosyal medyada network hırsızlıkları başladı. Nasıl mı? Sizin arkadaşlarınız birden sayfanızdaki birçok kişinin arkadaşı oluveriyor. Herkes tanımadığı, ancak listesindeki ortak isimlere güvenerek eklemeye başlıyor. Sonra bir bakıyorsunuz, birçok kişi ile inanılmaz derecede çok ortak arkadaşlarınız olmuş. Ne ilginç değil mi? Hatta birisiyle 375 ortak arkadaşım olduğunu gördüğümde işin içi

YAŞAMADIĞIMIZ İÇİN YAŞLANMAKTAN KORKUYORUZ!

Mış gibi hayatlar yaşıyoruz. Seviyormuş gibi ilişkilerle, gülüyormuş gibi neşeli görünüyoruz. Böyle olunca da sevmekten de yaşlanmaktan da korkuyoruz. Yalnızlıktan korktuğumuz halde birbirimizle konuşmuyoruz, iletişimi ekranlar aracılığıyla yapıp, sınırlarımızı çizemiyoruz. Çoğunluk ne yaparsa düşünmeden sürünün bir parçası olmayı hemen kabul ediyoruz. Kendimiz olmayı unuttuğumuz için biri ne yaparsa peşinden koşturuyoruz. Aynısı olmayı, onun gibi giyinmeyi, onun gibi konuşmayı istiyoruz. Oysa biz öyle düşünmüyorsak, neden kendimiz olmayı seçmiyoruz. Eğer birileri çok başarılıysa hemen bacağından çekip aşağı indiriyoruz. Nitelikli iş yapanları istemiyoruz. Önemli olan mış gibi iş yapanlar olsun istiyoruz. Çünkü, nitelikli olursa bu kez eksikliklerimiz daha çok ortaya çıkar diye korkuyoruz. Aslında her şeyden korkuyoruz. İşte bu savaş meydanında fark etmeden her gün savaşıyoruz. Savaşmaktan yaşayamıyoruz. Yaşayamadığımız için de her alınan yaş, her beyaz tel saç, yüzdeki

SAĞLIĞA ROBOT ELİ DEĞECEK

Japonya merkezli Nagoya Üniversite Hastanesi'nde medikal işler için Toyota tarafından geliştirilen robotları kullanmaya hazırlanıyor. Kullanılmaya başlanacak olan dört robot gece vardiyasında çalışacak. Şubat ayında işe başlayacak olan robotlar, bir yıl boyunca ilaçların getirilip götürülmesi ve testlerin katlar arasında taşınması işinde kullanılacak. Hastane görevlileri ise tablet kullanarak robotları çağırabilecek ve medikal taşıma işlemleri için robotları görevlendirebilecek. Eğer denemelerde başarı elde edilirse hastane daha çok robot istihdam etmeyi tercih edebilir. Terleyen Robot Ürettiler Tokyo Üniversitesi JSK Laboratuvarı‘nda çalışanaraştırmacılar 1,7 metre uzunluğunda ve 56 kilogram ağırlığındaki insansı robot Kengero’ya bir soğutma sistemi eklemenin yollarını arıyordu. Araştırmacılar, Kengero’nun motorlarının etrafından su sızmasını sağlayarak suyun buharlaşmasına imkan sağladı. Yani, Kengero’yu ‘terlettiler’ .  Başını bir taraftan öteki

HER GÜNÜNÜZÜ DOLU DOLU YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ?

Ufak Tefek Cinayetler dizisini izliyor musunuz? Dizi, çeteleşmiş kötülerin, iyileri öğüterek yok etmek için canla başla çalışmasını konu alıyor.   İyiler ise, iyilik saçmak için uğraşıyorlar etraflarındaki çamurlara inat. Dizide unutulmuş bir kelime vurgulanıyor: Erdem! Şu replik ise çok şey anlatıyor aslında: “İyi hep iyi, kötü de hep kötüdür belki de. Erdem sizi ilgilendiren bir şey mi ona bakmak lazım. Kötüler hiç etkilenmez çünkü, erdemden. Bir tek menfaat dengesi vardır onlarda. Herhangi bir şeyin kendilerine dokunduğu zaman değeri vardır sadece.” Erdemli olmak nedir? Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı olarak tanımlanıyor. Hani gün geçtikçe yitirilen değerlerin yerini, hastalıklı bir kıskançlığın aldığı günümüzde iyiliklerle cezalandırın kötülükleri. Yolunuzu değiştirin, kötülerle irtibat kurmayın. Çünkü, onlar sadece çalarlar, zarar

PARKİNSON'U KOKLAYARAK TEŞHİS EDİYOR

Fotoğraf: The Telegraph Parkinson hastalığını kokladığını keşfeden Joy Milne, bilim insanlarının ön tanı testi geliştirmesine yardımcı oluyor. Parkinson hastalığı Türkiye’de 150 bin, dünya genelinde ise 7.5 milyon insanı etkiliyor. Birçok hasta hareket etme zorlukları, titreme, depresyon, bilişsel sorunlar ve uyku bozuklukları ile mücadele ediyor. Parkinson hastalığını koklayan İngiliz kadın, bilim insanlarının hastalık daha kendini göstermeden tanı koyduracak testlerin geliştirilmesi için yardımcı olabilecek 10 ayrı molekülü keşfetmelerine yardımcı oldu. Bu araştırma dünyaca ünlü tıp dergilerinden Lancet ’te yayınlandı. İskoçya'nın Perth şehrinde yaşayan Joy Milne, Parkinson hastalığı teşhisi almadan altı yıl önce, kocası Les'in kokusunda bir değişiklik bulduğunu iddia ettiğinde Manchester Üniversitesi'ndeki araştırmacılar hastalığın belirgin bir kokuya sahip olabileceğini düşünmeye başladı. 67 yaşındaki Joy Milne, kocasının kokusunun, hastalık belir

VAZGEÇMEDEN ZİRVEYE TIRMANDI

20 yıllık iş tecrübesiyle birçok yeniliğe imza atan Takeda Türkiye Genel Müdürü Gamze Yüceland, "hayatın  değerini bil, doğru ve iyiyi sahiplen" mottosu ile hedeflerine ulaşıyor.  “Gelişime açık genç yetenekler aranıyor” şeklindeki bir ilan ile ilaç sektörüne adım atan Yüceland, pek çok farklı konumda görev aldıktan sonra ülke lideri oldu. İlaç firmalarında  ilaç mümessilliğinden  satış pazarlama direktörlüğüne  birçok farklı pozisyonlarda çalışan Yüceland, 6 ülkeden sorumlu bir pozisyonda çalıştıktan sonra Türkiye’ye genel müdür olarak döndü.  Başarının emek istediğini söyleyen Yüceland, artık iş hayatında başarının sadece eğitim hayatıyla sınırlı olmadığını, hobileri olan, eğlenmesini bilen, öğrenmesini seven insanlarla beraber olmanın bu yolda renk katan, fark yaratacak özellikler haline geldiğine dikkat çekiyor. “Gelişime açık olun, dürüst yaşayın, kendiniz gibi olun, kendiniz için çalışın, ilgi alanlarınızı belirleyip onların üzerine gidin, hobileriniz o