Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“YAPILAMAZ DENEN BEYİN AMELİYATLARI UYANIK KRANİYOTOMİ İLE AŞILIYOR”

Uyanık kraniyotomi yönteminin öncülerinden olan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Hülya Bilgin, Derneğin “Zor Havayolu Yönetimi” komitesinin de kurucusu. Prof. Dr. Bilgin, “uyanık kraniyotomi” ile standart yöntemlerle yapılamaz gibi görülen beyin ameliyatlarının çok düşük komplikasyon riskleri ile yapılabildiğini belirtti. Beyin cerrahi girişimlerinin giderek gelişmesi ve yeni anestezik ilaçların bulunması ile beyin ameliyatları uyanık durumda da yapılmaya başlandı. Ameliyat öncesi uygulanan sedasyon, analjezik ya da anestezik ilaçların doz ayarlaması ile uyanık kraniyotomi (uyanık beyin ameliyatı) yapılabiliyor. Uyanık kraniyotomi işlemi uygulanırken çok büyük dikkatle doz ayarlaması yapılarak dar bir doz aralığında kullanılan ilaçlar ve ameliyatın hassasiyeti nedeniyle hastayı birebir deneyimli bir anestezistin takip etmesi gerektiğini belirten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hüly

TÜRK ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON DERNEĞİ

Ameliyat sonucunda istenmeyen bir yan etki veya komplikasyon durumunda basında kötü şekilde yer alan bir tıp dalı olmaktan kurtulmak istediklerini belirten Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükran Şahin, birçok başarılı operasyona imza atan anestezi uzmanlarının doğru anlatılmasını istediklerini kaydetti. Esra Öz: Derneğiniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Prof. Dr. Şükran Şahin: 1956 yılında kurulan Anesteziyoloji cemiyeti, 1972 yılında Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği adını aldı. Ne gibi faaliyetleriniz var? Derneğinize kimler üye olabiliyor? Şu anki üye sayınız nedir? Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı hekimlerin, asistan ve araştırma görevlilerinin bilgi ve becerilerinin arttırılması için çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’de uzmanlık eğitimi kalitesinin yükseltilmesi için faaliyetlerde bulunurken, üyelerimizin çalışma yaşamlarında karşılaştığı idari, yasal ve bilimsel anlamda çeşitli sorunlarda destek oluyoruz. Derneğimiz, ülke çapında sürekli t

KANSERE KARŞI HEDEF 1 MİLYON İMZA

4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Kutluk: “Birleşmiş Milletler'deki tüm ülkeler, kansersiz bir dünya için 'Dünya Kanser Bildirgesi’ni imzalayacak. Ülkemizden de kampanyayı desteklemek isteyenler www.dunyakansergunu.org adresinden imza atabilirler” dedi. 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu'nda düzenlenen basın toplantısına Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, Prof. Dr. Dinçer Fırat ve Prof. Dr. Bilgehan Yalçın katıldı. Dünyada her yıl 12.7 milyon kişiye kanser tanısı konulduğunu söyleyen Prof. Dr. Kutluk, her yıl İstanbul’un yarı nüfusu kadar yani 7.6 milyon kişinin kanserden dolayı yaşamını yitirdiğini belirtti. Önlem alınmadığı takdirde, dünya genelinde 2030 yılına kadar küresel düzeyde kanser ölümlerinin yüzde 80 oranında artacağını işaret eden Prof. Dr. Kutluk, 17 milyon kişinin kanserden ölebileceğinin t

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ’NDEN HIZLI ÇÖZÜM

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde bozulan ışınlama cihazı nedeniyle meydana gelen sorun kısa sürede çözüldü. Hastane Yönetimi bozulan cihazın kısa sürede yapılmasını sağlarken, tamir süresinde hastaların mağdur olmaması için gerekli önlem alındı. Işınlanması zorunlu olan kanlar cihaz tamir edilene kadar Radyasyon Onkolojisi’ndeki cihaz ile ışınlandırılarak konuya çözüm üretildi. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde ışınlama cihazının bozulması üzerine endişelenen hastalar ise Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Abdullah Erdoğan’ın yaklaşımı ve ürettiği çözüm ile rahat bir nefes aldı. Sağlık Dergisi, konu ile ilgili olarak Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin görüşünü aldı. Hastaların mağdur olmasını önlemek ve endişelerini gidermek amacıyla hemen harekete geçtiklerini bildiren Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Abdullah Erdoğan, “Tek amacımız var, o da insan sağlığı için hizmet etmek. Bu nedenle bozuk cihaz tamir edilene kadar başka bir ünitemizdeki cihazla soruna çözüm ürettik“

Bakan Akdağ: “TEKNOLOJİYİ TÜRKİYE’YE TAŞIYANI DESTEKLEYECEĞİZ”

“Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Üyelik Sürecinde Sağlıkta İnovasyon Rapor Tanıtım Toplantısı”nda konuşan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, teknolojiyi Türkiye'ye transfer edenleri ya da doğrudan Türkiye'de teknoloji yatırımı yapacakları destekleyeceklerini belirtti. TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu’nun girişimiyle, Brüksel’de yerleşik Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi (CEPS – The Centre for European Policy Studies) tarafından ”sağlıkta inovasyon” temalı bir araştırma yürütüldü. Bu araştırmanın sonucunda hazırlanan “Türkiye’nin AB Üyeliği Sürecinde Sağlıkta İnovasyon” başlıklı rapor tanıtıldı. Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde sağlık sektöründeki inovasyon konusunu ele alan raporun tanıtım toplantısının açılış konuşmalarını Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner yaptı. Sağlık Bakanı Akdağ, sağlık alanında araştırma ve geliştirme çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de sağlık teknolojisi alanında büyük keş

“PERFORMANSA GÖRE ÖDEME SİSTEMİ ETİK VE ADİL DEĞİL”

“Performansa Göre Ödeme Sistemi etik ve adil değil” diyen Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi, Dernek tarafından “Genel Cerrahide Performans Sistemi Çalıştayı” isimli bir çalışma hazırlandıklarını kaydetti. Performansa Göre Ödeme (PGÖ) Sistemi ile hekimlik mesleğinin genetiğine müdahale edildiğini belirten Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi, konu ile ilgili hakkında şunları kaydetti: “Bu sisteme göre hekimin geliri finansal teşvik doğrultusunda hasta görme ve girişim yapmasına göre değişiyor. Sistemim amacı sağlık hizmetinde kaliteyi artırmak ve kaynak kullanımını etkinleştirmek için sağlık sistemine piyasa güçlerini yerleştirmek olarak özetleniyor. PGÖ sistemlerinin uygulama maliyetleri yüksek. Performans ölçütleri standardizasyondan yoksundur ve değişik durumlar için uygulanabilirliği oldukça kısıtlıdır. Ayrıca bireysel ölçümlere odaklanan sistem bir ekip çalışması olması istenen ve böylece daha etkin ve yararlı olması beklenen kalite gelişimini kötü yönde

POLİKİSTİK OVERLİ HASTALARDA KARDIYOVASKÜLER RISK NEDİR?

Polikistik over sendromlu hastalarda kardiyovasküler riskin artıp artmadığı ile ilgili araştırma yaptıklarını kaydeden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Sönmezer, çalışmada genç ve zayıf polikistik over sendromlu hastalarda artmış kardiyovasküler risk göstergesi olan serum Monosit Kemoatraktan Protein-1 (MCP-1) düzeylerinin aynı yaşta ve benzer vücut kitle indeksine sahip olan hastalara göre arttığını saptadıklarını belirtti. Polikistik over sendromu (PCOS), adet düzensizlikleri, hirşutism ve androjenlerde yükseklik ile belirti veren üreme çağındaki kadınlarda en sık gözlenen endokrin bozukluktur.Bu bozukluk sıklıkla artmış kardiyovasküler risk ile ilişkili olanhipertansiyon, kan lipidlerinde kötüleşme, diyabet, bel çevresinde artış, obezite ve metabolik sendrom ile ilişkilidir.Hastalık, ultrasonografide çok sayıda küçük kistlerle teşhis edilebiliyor. Kardiyovasküler Açısından Bir Risk Faktörü Olan Serum MCP-1 Düze

“KANSER VE ETİK”

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nesrin Çobanoğlu, tıp uygulamalarında “Kanser” hastalığının oluşumuna yol açan etkenlerden, saptanma yöntemlerine, tanısının kim tarafından söyleneceğinden, tedavi sürecine ve terminal dönemdeki hastaların ölüm biçimlerine kadar çok önemli etik ikilemler hakkında Sağlık Dergisi’ne açıklamalarda bulundu. “Kanser ve etik” konusunda, toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları olan, tıbbın tüm uzmanlık alanlarını ilgilendiren bir hastalıkla ilgili değer sorunlarından söz ediliyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nesrin Çobanoğlu, kanser olgusunun tıp etiği açısından tedavi sürecinde hekim – hasta ilişkisinde yansımalarına dikkat etmek gerektiğini söyledi. Tıp Etiği Açısından Kanser Kanser hastaları için geçmişte “kanser” tanısı eşittir “ölüm” gibi algılandığını kaydeden Doç. Dr. Çobanoğlu, günümüzde bilimsel teknolojik gelişmelerin yansımasıyla, bu al

“HİÇBİR İLAÇ İNSAN VÜCUDUNDA 30 YIL KALMIYOR”

Sağlık Hizmetlerinde Ödeme Yöntemleri Sempozyumu, 17 – 18 Şubat 2011 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirildi. “Türkiye'de Tıbbi Malzeme ve Cihazların Ödenmesi: Problemler ve Çözüm Önerileri” panelinde tıbbi cihaz sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm yolları ele alındı. Toplantıda konuşan Mustafa Daşçı, “Hiçbir ilaç insan vücudunda 30 yıl kalmıyor” sözüyle tıbbi cihaz ürünlerinin önemini vurguladı. Sağlık Ekonomisi ve politikası ile ilgili konular ve uygulamalar, Türkiye'de diğer birçok ülke ile karşılaştırıldığında gündeme geç gelen konular olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye 2003 yılında uygulamaya geçen “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile sağlık hizmetlerinin hem sunumunda hem de finansmanında çok önemli değişikler gerçekleştirildi. Yaşanan süreç sağlık hizmetlerinin kullanımı ile ilgili birçok değişikliğin ortaya çıkmasına neden olduğunu dile getiren Sağlık Ekonomisi ve Politikası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehtap Tatar, “Bu sempozyumu düzenleme nedenimiz dönü