Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MUTFAĞINIZ GÜZELLİK SALONUNUZ DEĞİL

Sosyal medyada ve televizyonda sürekli mutfağınızdaki ürünleri kullanarak doğal tedavi yöntemleri öneriyorlar. Bu ürünlerle farklı karışımlar yapıp detoks ile toksinleri vücudunuzdan attığınızı iddia eden sözde uzmanlara da rastlıyoruz. Bu bitkisel karışımlara ve kulaktan dolma söylemlere karşı kendinizi korumanız gerekiyor.  Önerilen bu karışımları yapanların başına neler geliyor?  Mesela, geçtiğimiz günlerde Zeynep ile konuşuyorduk. Üniversite mezunu ve üç dil bilen annesinin yaşadıklarını anlattı. Yüzü dışında tüm vücudu sedef döküntüleri olan annesi, internette zerdeçalın cilt lekelerini açtığını okuyor. Cildinin beyazlayacağını ve lekelerin gideceğini düşünerek, tarif edilen karşımı hazırlayıp yüzüne sürüyor. Yüzünde bir süre beklettikten sonra cildini temizlediğinde, kızarıklıklar oluşuyor. Bunun önce normal olduğunu düşünüyor ancak sonra bu kızarıklıklar, yaraya dönüşüyor. İnternetten görüp, “mutfağınızdaki ürünleri şöyle yapın” diye verilen önerileri uyguladı

KURALLARI BAŞTAN YAZAN KADIN TENİSÇİ

Türk tenis tarihinde Grand Slam turnuvalarında şampiyon olan ilk Türk sporcu unvanına sahip İpek Soylu,  teniste kuralları baştan yazmayı hedefliyor. Tenisin en prestijli turnuvalarından biri sayılan Wimbledon Tenis Turnuvası'nda teklerde Grand Slam ana tabloda oynayan ilk Türk kadın tenisçi olma başarısını gösterdi. WTA Alya Malaysian Open turnuvasındaki başarılı çıkışıyla çiftler klasmanında kendi kişisel rekorunu kırarak 70. sıraya yükseldi. “Bence başarının anahtarı, özgüvenini kaybetmemek ve daima ne kadar güçlü bir kadın olduğunu hatırlamak ve bu yolda seni destekleyenlerle birlikte yürümek” diyen Türk milli tenisçi İpek Soylu ile ilham veren öyküsünü konuştuk. Hayatınızdan kısaca bahseder misiniz? 1996 yılında Adana’da doğdum. Küçük yaşlarda baleye başladım. Bale, her küçük kız çocuğu gibi benim için de bir rüya gibiydi. Rengarenk tüller ve tüylü pisiler…   Üç  yıl boyunca baleye devam ettim. Sonrasında, ailemde de sürekli tenis oynandığı için çocukluğum

TÜRKİYE’NİN BU ALANDA İLK İZSİZ AMELİYATI

Ege Üniversitesi’nde Türkiye’nin ilk ağız içi – dudak altı tiroid ameliyatı gerçekleştirildi. Böylelikle, hastanın herhangi bir yerinden görülebilen bir ameliyat izi olmadan tiroid bezi sorunsuz alınmış oldu.  Günümüzde Tayland, Çin ve Güney Kore başta olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri, Singapur, İtalya ve Meksika’da uygulanan bu yöntem artık Türkiye’de de uygulanıyor. Hasta, boyunda iz olmaksızın gerçekleştirilen ameliyatının ertesi günü taburcu olup, normal hayatına geri dönüyor. Tiroid ameliyatlarının boyunda bir kesiden gerçekleştirildiğini söyleyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Endokrin Cerrahisi Biriminden Doç.  Dr. Özer Makay, “Ancak teknolojinin ilerlemesiyle, yıllardır boyunda iz olmaksızın tiroid ameliyatları ile ilgili gelişmeler mevcut. Bu gelişmeler, ilk meyvelerini Japonya, Güney Kore, Çin ve Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerinde verdi. Koltukaltından küçük kesiler eşliğinde gerçekleştirilen ameliyatlarla başlayan bu süreç günümüz

SOSYAL MEDYA YALNIZLAŞTIRIYOR

Gelişen teknolojiyle birlikte sosyal medyayı en çok kullanan ülkeler arasında yerimizi hızla aldık. Sosyal medyayı kullanmanın gerekli olduğunu savunuyorum ancak dengeli bir şekilde. Bunu hem kendimizi geliştirmek hem iletişim kurmak hem de bilgi edinmek için kullanmalıyız.   Son dönemlerde sıkça duyduğumuz FOMO ( Fear of missing out ) ve Nomofobi’ye yakalanmamalıyız. FOMO, dijital dünyada gelişmeleri kaçırma korkusu olarak tanımlanırken aslında buna bir çeşit “sanal uyuşturucu” diyebiliriz. Çünkü, bir yerlerde mutluluk ve heyecan verici olayları merak edip, endişeyle internete sürüklenme hali.  Nomofobi ise, bağımlılık derecesinde telefon kullanma durumu. Yani dijital denizlerde gezip,  yeni bir şeyler görmek, kimin ne yaptığını takip etmek için modern bir sanal hayata geçiş. Mesela, bir uygulama birden bire yayılıyor ve herkes fotoğrafının şeklini ona göre değiştiriyor.   Bu alemde herkes çok sportmen ve mutlu olduğunu gösterip, çok lüks gardrolarını gözler önüne seriy

KANSERİN ŞİFRELERİNİ ÇÖZEN BİLİM KADINI

Stanford Üniversitesi Genom Teknoloji Merkezi’nde dünyayı tehdit eden sağlık problemleri üzerine araştırmalar yapan Dr. Gözde Durmuş, Türk bilim kadınlarına örnek oluyor.  Hücreleri yerçekimsiz ortamda uçurup birbirinden ayırmayı başaran bilim insanı olarak tanınıyor. Kanser teşhisinde 'hücreleri uçurma' fikri üzerine çalışarak, yerçekimi ve manyetik alandan yararlanarak hücreleri yoğunluklarına göre ayırmayı başardı. Kan hücrelerini uçurup kendi yoğunluklarına ayırdı ve kanser türlerini teşhis etmeyi başardı. Bulduğu bu yöntemi küçük bir kan örneğinden kanser teşhisinin yanı sıra antibiyotik direncinde de uygulamayı hedefliyor.  Bakterilerin antibiyotiklere olan dirençlerini 1 saatte tarayabilen bir alet geliştirerek, dünyanın en önemli bilimsel dergilerinden birisi olarak kabul edilen ‘MIT Technology Review’ dergisi tarafından “35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” listesinde yer alma başarısı gösterdi.  “Benim için en büyük rekabet kendimle olan rekabettir. Esas derdim kend

DİZİLER SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SESİ OLDU

Son günlerde dizilerde sağlık çalışanlarının yüzü güldüren diyaloglar yaşanıyor.  Uzun yıllardır üzerine basa basa söylenen, "Sağlıkta şiddet olmaz" sözünü şimdi ünlü jönlerin ağzından duyuyoruz. İlk olarak "Cesur ve Güzel" dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ'un canlandırdığı Cesur karakteri bu söylemi dile getirdi. Diziyi izleyen hekimler hemen sosyal medyada o bölümü paylaştı. Ardından da "Kalbimdeki Deniz" dizisinde bu kez Kutsi, “Sağlıkta şiddet olamayacağı, doktorların baş tacı olduğu” mesajını verdi. Son olarak "Kara Sevda" dizisinde Burak Özçivit mesajı yineledi. Dizilerde söylenen bu cümlelerin tüm sağlık çalışanlarına, moral olduğunu belirten Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Basın Yayın Komisyonu Başkanı Dr. Mehtap Gürbüz Aslan,  “Doktora yönelik sözlü saldırının dahi suç olduğu hatırlatıldı. Bu dizilerin ekiplerine, duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyoruz. Dizinin yayınlanmasının ardından İstanbul'da görev yapan

FARK YARATANLAR TEDX’TE BULUŞTU

Farklı alanlarda fark yaratan isimler kendi hikayelerini ve başarılarının sırlarını paylaştılar. Hedefleri için “yapamazsın” şeklindeki görüşlere kulaklarını tıkayıp kendileri kararlarını vererek, farklı yollar bulmanın güzelliklerini anlattılar. TED, Technology, Entertainment ve Design sözcüklerinin baş harflerinden oluşan ve kâr amacı gütmeyen bir organizasyon. Organizasyon, alanında tanınmış kişilerin hikayelerini milyonlara ulaştıran bir etkinlik. Bu yıl yapılan TEDxYouth@ATA organizasyonunun içeriği ise “Fark Yarat” oldu. TEDx, fikriyle fark yaratan ve değer katan isimleri dinleyicilerle buluşturdu. TEDxYouth@ATA adıyla düzenlenen konferansta Fatmanur Erdoğan, Yalın Alpay, Esra Öz, Masis Aram Gözbek, Deniz Orhun, Zerrin Tüfekçi, Gökhan Gündem, Erkcan Özcan, Onur Ataman, Engin Eskiduman, Buğra Kavuncu ve Osman Sınav konuşmacı olarak yer aldılar. TEDx Konferansları Akdeniz bölgesini TEDx konferansları ile tanıştıran ve 4 yıldır bu bölgede TEDx konferansları organi

FARKLI BAKAN GAZETECİ FARK YARATIR

Dünyayı değiştirmek için farklı bakan medyaya ihtiyacımız var. Çünkü, farklı bakan gazeteci fark yaratır. Size dil bilmeden, eğitimi olmadan, kimseyi tanımadan ve ne yapacağını bilmeden Amerika’ya tesadüfen giden bir kişiden söz edeceğim.  Sizce bu kadar çok bilinmeyenli bir hayatta nasıl fark yaratmış olabilir?  İşte bu kişinin adı Joseph! Macaristan’dan Amerika’ya paralı askerlerden biri olarak gelir, İngilizcesi neredeyse hiç yoktur. Askerlik süreci bittiğinde işçilikten çobanlığa, garsonluktan taşımacılığa birçok işte çalışır.  Sonra bir gün hayatında bir şeyler değişir, evinin yakınlarında bir kütüphane keşfeder. İşi dışındaki tüm zamanını bu kütüphanede geçirir ve ne bulsa okur. İngilizcesini geliştirmekle kalmaz, ekonomi, tarih ve hukuka dair bulduğu her şeyi okur.  Bir avukatlık bürosu, hayati tehlikesi olan aynı zamanda katiplik yapılacak bir yolculuk için iş teklif eder. Geri dönememe ihtimali olsa da Joseph kabul eder.  Aylar sonra görevi tamamlamı

MUTFAĞI DÜNYADAN ÖDÜLLERLE DOLU

Birçok farklı sektörde yaşadığı maceralara, zorluklara ve hatta iflaslara rağmen, cesaretiyle City & Guilds tarafından dünyanın en iyi iki aşçılık okulu arasında gösterilen Mutfak Sanatları Akademisi’ni (MSA) kuran Mehmet Aksel, 2010 yılında Endeavor “Dünyada Yılın Girişimcisi” ödülünü aldı.  İş hayatına otomobil sektöründe başladı. 4 yıl üst üste Türkiye’nin en çok otomobil satan bayii olan Aksel, bir süre sonra yiyecek-içecek sektörüne ilgi duydu ve ikisi Türkiye’nin en önemli gurmelerinden Tuğrul Şavkay ile birlikte olmak üzere üç restoranın sahipliğini yaptı. Yiyecek-içecek camiasının içinde geçirdiği yıllar boyunca, bu sektörün en önemli ihtiyacının eğitimli personel olduğu düşüncesinden hareketle, 2004 yılında Mutfak Sanatları Akademisi’ni (MSA) kurdu. 2011 yılında Dünya Aşçılar Birliği (WACS) tarafından “Dünyada Eğitim Kalitesi En Yüksek Aşçılık Okulu” ödülü alan, 2012 yılında İngiltere Kraliyet Akademisi tarafından “Dünyadaki En Mükemmel Mesleki Eğitim Merkezi”