Ana içeriğe atla

2011 “KADIN KANSERLERİ” YILI

5. Prevantif Onkoloji Sempozyumu kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Coşkun Salman, 2011 yılının Sağlık Bakanlığı tarafından kanserde farkındalığı artırabilmek için “Kadın Kanserleri Yılı” olarak kabul edildiğini belirtti. 5. Prevantif Onkoloji Sempozyumu Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik ise, “Sigarayı bırakmak isteyenler ilacını ücretsiz istiyorlar, ama sigarayı parayla alıyorlar. Ömürlerini uzatacak ilaçlara ücretsiz sahip olurlarken, ölümlerini hızlandıracak sigara için para ödüyorlar” dedi

Onkoloji alanında büyük önem taşıyan ve son yıllarda pek çok gelişmeye sahne olan “Kanserden Korunma” ile ilgili tüm detaylar bu konuda Türkiye’de düzenlenen en geniş kapsamlı toplantı olan 5. Prevantif Onkoloji Sempozyumu’nda ele alındı. Konusunda uzman konuşmacıların katıldığı kongrede; 15 konuşmacı ve 3 oturum başkanı görev yaptı. 350’yi aşkın katılımcının takip ettiği kongrede 3 Panel ve 14 konu başlığında oturum düzenlendi.

5. Prevantif Onkoloji Sempozyumu kapsamında düzenlenen basın toplantısında, Hacettepe Üniversitesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı ve 5. Prevantif Onkoloji Sempozyumu Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, sigarayı bırakmak konusunda yapılan çalışmaları anlattı. Sağlık Bakanlığının Sigara Bırakma Merkezlerine Mart 2010 tarihinden bugüne kadar yaklaşık 1 milyon insanın başvurduğunu, 220 merkezde 400 hekim ve yaklaşık bin kişilik ekiple çalıştığını anlatan Prof. Dr. Çelik, bu merkezlerden ilaçla sigara bırakma tedavisine başlayan yaklaşık 400 bin kişiden 250 bininin sigarayı bıraktığını, bu rakamın dünya ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi.

Sigara içenlerin sadece kanserden ölmediklerini, hayatlarını 10 yıl kısalttıklarını ifade eden Çelik, “Sigarayı bırakmak isteyenler ilacını ücretsiz istiyorlar, ama sigarayı parayla alıyorlar. Ömürlerini uzatacak ilaçlara ücretsiz sahip olurlarken, ölümlerini hızlandıracak sigara için para ödüyorlar” dedi.

Sigara İçenlerden ''Hayatı Tehdit Ettikleri'' İçin Şikayetçi

Sigara içenlerin Türk Ceza Kanununun 213. maddesinde düzenlenen ''kamu barışına karşı suçlar'' hükmünü ihlal ettiklerini öne süren Çelik, sigara içenlerden ''hayatı tehdit ettikleri'' için şikayetçi olduğunu, suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.

“Merkezlere Başvuranlardan Yaklaşık 400 Bin Kişiden 250 Bini Sigarayı Bıraktı”

Sağlık Bakanlığının Sigara Bırakma Merkezlerine Mart 2010 tarihinden bugüne kadar yaklaşık 1 milyon insanın başvurduğunu, 220 merkezde 400 hekim ve yaklaşık bin kişilik ekiple çalıştığını anlatan Çelik, bu merkezlerden ilaçla sigara bırakma tedavisine başlayan yaklaşık 400 bin kişiden 250 bininin sigarayı bıraktığını, bu rakamın dünya ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi.

“İlaçla Sigara Bırakma Başarı Oranının Yüzde 25”

Sigara bırakma ilaçlarından 200 bin kişilik partinin bitirildiğini kaydeden Çelik, Sağlık Bakanlığının yeni bir çalışma yapacağı duyumlarını aldıklarını ifade ederek, ilaçla sigara bırakma tedavisinin ancak sigarayı bırakma konusunda çok kararlı olanlara uygulandığını, dünyada ilaçla sigara bırakma başarı oranının yüzde 25 olduğunu, Türkiye'deki tedavinin bu oranın üzerinde olduğunu vurguladı.

Ölümü Satın Alıyorlar

Sigara içenlerin sadece kanserden ölmediklerini, hayatlarını 10 yıl kısalttıklarını ifade eden Çelik, ''Sigarayı bırakmak isteyenler ilacını ücretsiz istiyorlar, ama sigarayı parayla alıyorlar. Ömürlerini uzatacak ilaçlara ücretsiz sahip olurlarken, ölümlerini hızlandıracak sigara için para ödüyorlar'' dedi.

“Baz İstasyonu Başka, Cep Telefonu Başkadır”

Prof. Dr. Çelik, insanların cep telefonu kullanımında da dikkatli olması gerektiğine işaret ederek, kamuoyunda baz istasyonlarının daha zararlıymış gibi gösterildiğini oysa cep telefonlarının baz istasyonlarından daha zararlı olduğunu söyledi. Çelik, ''Baz istasyonu başka, cep telefonu başkadır. Baz istasyonundan korkmanız gerekmez, cep telefonunu eğer kulaklıkla kullanmazsanız başta trafik kazası olmak üzere ölümünüz hızlanır. Cep telefonunu kablolu kulaklıkla kullanın, trafik kazası riskini azaltın. Cep telefonu öldürür, ama trafik kazası yüzünden öldürür.'' diye konuştu.

“Türkiye’de Yılda En Az 20 Bin Kişi Meme Kanserine Yakalanıyor”

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Coşkun Salman, meme kanserine Türkiye’de yılda en az 20 bin kişinin yakalandığını söyledi. 2011 yılının Sağlık Bakanlığı tarafından kanserde farkındalığı artırabilmek için “Kadın Kanserleri Yılı ” olarak kabul edildiğini anlatan Salman, “Ülkemizde yılda 4 bin 700 civarında yeni ‘genital kanser’ vakası görülüyor. Yumurtalık kanserleri de kadınlarda en sık görülen ilk 10 kanser arasında. Yılda yaklaşık 3 bin 800 yeni yumurtalık kanseri gelişiyor. Rahim ağzı kanseri görülme sıklığı ise yılda bin 500 civarında” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi