Ana içeriğe atla

“SANKİ HASTANELER HAPİSHANE, DOKTOR VE HEMŞİRELER GARDİYANLARDI”

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, yeni anayasa yapımında sivil toplumun daha etkin olması gerektiğini belirtti. Geçmişte hastanelerde rehin olayları ve hasta kaçırma olayları yaşandığına dikkat çeken Bakan Akdağ ise "Yaşanan bu olaylarda sanki hastaneler hapishane, doktor ve hemşireler gardiyanlardı” dedi.

Hilton Otel'de düzenlenen sağlık ve sosyal politikalarda yenilikçi uygulamaların paylaşıldığı ''Kamu Yönetimi Kongresi 2011' düzenlendi. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve davetliler katıldı. Başbakan Yardımcısı Atalay, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Yeni anayasayı çok hayati önemde görüyoruz. Parti ve hükümet olarak yeni anayasanın gerçekleşmesi için 'Anayasa değişikliği demiyoruz' yeni anayasanın yapılması için bütün mekanizmaları en iyi şekilde çalıştırıyoruz. Bu konuda kararlılığımız tamdır. Eğer bazı konularda halen kamu yönetimde sorunlar varsa, tıkanmalar varsa, daha çok vatandaş odaklı olamıyorsa Anayasada ciddi engeller var.”

" Yerel Yönetimlerin Geliri de Yetkisi de Arttı"

Kamu yönetiminde, devlet-vatandaş ilişkisinin en temel belirleyici olduğunu belirten Atalay, "Demokrasinin ölçeği de devlet-birey ilişkilerindeki inişler, çıkışlar, katılım, şeffaflık gibi boyutlardır. Kamu yönetimi bizim en önemli hassasiyetimiz oldu. Devlet vatandaş ilişkisi nasıl olmalı, vatandaş kamu hizmetlerinin alıcısı olarak nerede olmalı en temel kaygımız oldu. Biz hep insan odaklı bir devlet, dedik. Kamu yönetiminde hesap verme ve bürokratik işlemlerin azaltılması konusunda önemli adımlar atılıyor. Yerel yönetimlerle ilgili tüm mevzuat bu dönemde değişti.Yerel yönetimlerin geliri de yetkisi de arttı" dedi.

“Biz Hükümet Olarak SSK Bürokrasisini Bitirdik”

Sağlık Bakanı Akdağ da, hızlı bir değişiklikle vatandaşı arkalarına almaya çalıştıklarını anlatarak her devrimde hızlı davranılması gerektiğini vurguladı. Akdağ, Türkiye'de koalisyon dönemlerinin kayıp yıllar olduğuna dikkat çekerek, istikrar ile çok işler yapıldığını ifade etti. Akdağ şunları söyledi: "Bilgisayar kullanacak memur bulamıyorduk. Nasıl bir zihniyet vardı. Biz hükümet olarak SSK bürokrasisini bitirdik. Aslında bir anlamda kız kaçırdık. Bugünkü gelinen zihniyet ile çok şeyler kazandırdık. Mesela eczaneler ile ilgili bir kanun yapıyoruz. Bir Genel Müdür Yardımcısı bu kanuna uymuyor. AK Parti bu dönemin değişimin adıdır. İzmir'de aile hekimliğini denize dökeceklerini söylediler. 400 aile hekimi 'Bunu söyleyenlerin kapısına giderek 'yeter artık çalışacağız ' dediler" diye konuştu.


“Sanki Hastaneler Hapishane, Doktor ve Hemşireler Gardiyanlardı”

Geçmişte hastanelerde rehin olayları ve hasta kaçırma olayları yaşandığına dikkat çeken Bakan Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşanan bu olaylarda sanki hastaneler hapishane, doktor ve hemşireler gardiyanlardı. Benim bir vatandaş olarak yakınım var. Yanımda kalp krizi geçirdi. İşte geçmişte böyle yaşanan bir olay köyde olsaydı ambulans gitmezdi. Çok affedersiniz, eşekle giderdi. Bu manzaraları yaşadık. Şu anda 112'yi arıyorsunuz. Ambulans her yere gidiyor. Gerektiği takdirde hava ambulansı gidiyor. Artık kamu yönetimi Geçmişte hastanelerde rehin olayları ve hasta kaçırma olayları yaşandığına dikkat çeken Bakan Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben de yaşanan bu olaylara sanki hastaneler, hapishane doktor ve hemşireler gardiyanlardı.anlayışına göre özel bir hastaneye giden bir vatandaşımız 5 kuruşu para ödemeden gidiyor. Ancak üniversite hastanelerine gidenler faturanın yüzde 25'ini ödüyor.”

“Son 1 Yılda 10'a Yakın Özel Hastaneye, 10'ar Gün Kapatma Cezası Verdik”

Bakan Akdağ, "Yoğun bakımlık bir hastaysanız, kanser hastasıysanız, yanık, yeni doğan, kalp hastalığı gibi bir hastalığınız varsa sizden hiçbir fark alınamaz. Türkiye'de özel hastanecilik yapmanın kamu yönetimi anlayışında şu anda gereği budur. Bu mecburiyete uymadıklarından dolayı son bir yıl içinde 10'a yakın hastaneye 10'ar gün kapatma cezası verdik." şeklinde konuştu.

"Alo 182 ile 400 Bin Kişi Randevu Alacak"

“ALO 182” ile randevu sistemine geçildiğini hatırlatan Bakan Akdağ, “Bir vatandaşımız ALO 182'yi aradığı zaman istediği yerden ve doktordan randevu alabiliyor. Biz bu rakamı 2012 yılında 300 ile 400 bin civarlarına çıkaracağız. Ayrıca Sağlık Bakanlığı hastanelerinin yüzde 65'i randevu alacak hale gelecek diye plan yapıyoruz. 4 bin çağrı elamanı bu sisteme yetişir hale gelecek. Bu bir hizmet alımıdır. Türkiye yapılan bu hizmetler ile büyük bir atılım yapacak” dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 182 nolu Merkezi Hastane Randevu Sistemi'nin 2-3 ay içinde tüm Türkiye'de yaygınlaştırılacağını söyledi. Akdağ'ın isteği üzerine, hat kameralar önünde de test edildi. Salonda bulunan Gazikent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, 182 nolu telefonu arayarak, Yüksek İhtisas Hastanesi'nden kendisi için randevu aldı.


“Üç Gün İçinde 150'ye Yakın Hastane Devir Aldık”

Aradan geçen 9 yılda büyük ilerlemeler olduğunu, ancak yapılması gereken daha çok iş bulunduğunu belirten Akdağ, sağlık alanında da bu süreçte çok önemli gelişmeler olduğunu, sağlığın herkesin hakkı olduğu anlayışıyla hareket ettiklerini vurguladı. Akdağ, yaptıkları değişikliklerle hızlı davranırken, halk desteğini de arkalarına aldıklarına işaret ederek, “Aksi takdirde başarılı sonuç alınması mümkün değil. Bu süreçte, hastanelerin Sağlık Bakanlığına devri konusunda çeşitli eleştiri ve dirençlerle karşılaştık. 'Tabiri caizse bunu yaparken biz aslında kız kaçırdık. Çünkü bu hastaneleri bize vermiyorlardı. Anayasa Mahkemesi, yasanın yürürlüğe girmesine üç gün kala kararını verdi. Üç gün içinde 150'ye yakın hastane devir aldık'' dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi