Ana içeriğe atla

ADLİ TIP VE CEZA HUKUKUNDA SON GELİŞMELER


AB ve Avrupa Konseyi düzenlemeler ile AİHM kararları ve önemli Avrupa ülkeleri hukukundan Adli Tıp ve Ceza Hukukunun temel konularıyla ilgili zengin içeriğe sahip olan ve editörlüğünü Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Yener Ünver’in yaptığı “Adli Tıp ve Ceza Hukuku” kitabı çıktı.

Karsılaştırmalı Güncel Ceza Hukuku serisinin son cildi olan “Adli Tip ve Ceza Hukuku” isimli kitap Seçkin yayınlarından çıktı. Prof. Dr. Hamit Hancı’ya armağan edilen 23 yerli ve yabancı yazarın yer aldığı, Proje Yöneticisi Prof. Dr. Kayıhan İçel’in olduğu ve Editörlüğünü Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yener Ünver’in yaptığı “Adli Tıp ve Ceza Hukuku” bu alanda yazılmış en güncel kaynak kitap olma özelliği taşıyor. Birçok genç hukukçunun, farklı dillerden çeviriler yaparak ve uluslararası kaynaklardan yararlanarak hazırladığı kitap, yeni makaleler, mevzuat ve yargı uygulamasını Türkiye için güncel sorunlara çözüm yollarını içeriyor.

Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Yener Ünver’in, “Adli Tıp ve Ceza Hukuku” kitabı hakkında Sağlık Dergisi’nin sorularını yanıtladı.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku öğretim üyesiyim. Halen Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığı görevini yürütüyorum. İ.Ü. Hukuk fakültesi mezunuyum. 20 yıl aynı üniversitede görev yaptıktan sonra yaklaşık 3 yıl Yeditepe Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yaptım ve yaklaşık 1 yıl önce Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne geçiş yaptım.

Kitabınızı yazmanızdaki etken nedir?
Öncelikle belirtmeliyim ki, kitabı tek başına yazmadım. Ben sadece editör olarak ve yaptığım çevirilerle katkı yaptım. Bu bir müşterek eser, içinde ciddi adli tıpçıların eserleri de var. Bu cilt, yılda bir veya iki yeni cildi çıkan bir kitap serisinin bir cildi. Karşılaştırmalı Güncel Ceza Hukuku Serisi’nin 12. cildini Adli Tıp ve Ceza Hukuku konusuna ayırdık. Birçok genç hukukçu çok farklı dillerden çeviriler yaparak veya uluslararası kaynaklardan yararlanarak güncel bir konu hakkında en yeni makaleler, mevzuat ve yargı uygulamasını Türk okuyuculara ayırıyoruz. Her kitap Türkiye için güncel bir soruna ilişkindir. Şu an 13. cildi baskıya hazırlıyoruz.

12. cildin Adli Tıp ile ilgili olmasındaki temel etken bu alanın çok ihmal edilmesi, ciddi bilimsel çalışmaların azlığı, yayınlanan ve bilimsel organizasyonların sağlık hukuku konulu kısır tartışmaların yapıldığı birkaç konu etrafında dönmesi ve özellikle yargı sistemine yönelik çalışmaların yapılmayışı ile ulusal üstü hukuk çalışmalarının ülkemizdeki milli kanunlaştırma hareketlerine yansıtılmayışı olmuştur. Diğer nedenler ise, son 10 yıldır adli tıpçıların ülkemizde daha çok tıp hukuku konularına odaklanmaları, kendi alanlarından uzaklaşarak ve belirli bir seviyede dahi hukuk bilgisi olmaksızın hukuk konularında sunumlar ve makalelerle uğraşmaları. Adli bilimlerin gerilemesi, Adli Tıp alanında yargı uygulamasında çok sık sorunlar yaşanması, adli tıp mensuplarının soyut ve içinin kişiye göre doldurulduğu etik normlarla uğraşıp hukuksal konularla çok ilgilenmemeleri, kriminoloji ve viktomoloji eğitimi almaksızın adli bilimlerde genç arkadaşların çok sınırlı anketlere dayalı kriminolojik çalışalar yapmaları ve gerek etik gerek hukuk alanında adli bilimlerdeki gelişmelerin, bu alanda ciddi çalışmaları olan polis ve jandarma teşkilatı dışında yeni teknik ve uygulamalardan çok kişinin haberinin olması ya da bunun adalet hizmetine adli tıpçılarca sunulmaması ile adli bilimlerle uğraşanların temel hukuk eğitimi dahi almaksızın hastanelere hukuk danışmanlığı yapmaları. Hekimlerin hukuk sorumluluğu ile ilgili bilirkişilik yapmaları, yeni bilgi teknolojilerinin ülkemizde ihmal edilişi gibi adli yargının işleyişindeki hukuksal konularda belirli kurum ve kuralların eksikliğidir.

Neden Prof. Dr. Hamit Hancı'ya  ithaf edildi, bu süreç nasıl ilerledi? Kimlere veriliyor? Haberi var mıydı?
Prof. Dr. Hamit Hancı hocamız son yıllarda adli bilimler alanında gerek ulusal gerek uluslararası alanda ciddi organizasyonlara ve bilimsel etkinliklere imza atarak birçok bilim alanındaki akademisyenler arasında harç vazifesi görüyor. Türki Cumhuriyetlere de diğer Avrupa ülkelerine de bilimsel anlamda çok önem veriyor ve bu alandaki etkinliklere destek oluyor. Özerk ve uzman bir Adli Bilimler Enstitüsü kuruluşu için çaba harcıyor. Bunların yanında sağlık-tıp alanında her bilimsel etkinliğe bizzat katılarak, organize ederek, eserler yayınlayarak ve konuşmacı olarak destek verdiği ve ürettiği gibi, genç akademisyenlere de hem fiziki olarak hem internet ortamında destek vermektedir. Bu çabalarının hiçbirinde maddi kazanç kaygısı gütmemesi, bilime değer vermesi, güncel gelişmeler paralelinde toplumsal sorunlara örneğin Adli Bilimlerdeki güncel gelişmeler, Mobbing, DNA, Şiddet gibi son derece verimli eserlerin üretildiği, toplumsal duyarlılık ve kamuoyu oluşturan çalışmalara imza atmaktadır. Hoca tek başına bir bilimsel komisyon gibi gece gündüz demeden çalışmaktadır. Değerli bilim insanlarının kıymetinin sağlığında da bilinmesi gerekir. O nedenle, teşekkürlerimizin bir ifadesi olarak bir armağan yayınlamak istedik.


Prof. Dr. Hamit Hancı
Bu isteğimizi Proje yöneticimiz Prof. Dr. Kayıhan İçel hocamızla paylaştık ve çok olumlu karşılandı. Sonra katkısı olan Türk ve yabancı bilim insanlarına ve bilim adamı adaylarına sorduk, hepsi içtenlikle katkı yapmak istediler ve eser böyle ortaya çıktı.

Kendisinin hiçbir haberi yoktu. Hatta kuşkulanmaması için kendisinden de bir yazı aldık. Seri’nin diğer ciltlerini bildiği ve kendisi de yazı verdiği için, başka bir akademisyene armağan edileceğini sanıyordu. Çünkü serinin her cildi önemli bir Türk veya yabancı bilim insanına armağan tarzında yayınlanıyor. Kitabın ilk çıktığı gün mail ortamında kapak resmini göndererek haber verdik ve teşekkür ettik. Çünkü raflarda görerek öğrenseydi nezaketsizlik olurdu. Vefaya önem veren çizgisi belli ve doğru bildiğini yapan günlük eğilimlere göre fikir değiştiren birisi olmadığı ve bizi de tanıdığı için çok sevindi. Biz de hocamıza küçük bir şükran eseri sunduğumuz için mutlu olduk.

Çalışma tüm tıp ve hukuk bilim insanlarına yönelik. Önemli ve bilinen hukuk fakültelerinin kütüphanelerine , önemli hukukçulara ulaştırıldığı gibi, tüm kitapçılarda da satışa sunuluyor. Kitaba katkısı olan her yabancı yazar ve yayınevine de birkaç nüsha gönderiyoruz. Bu ve serinin diğer ciltleri de, bu tür teorik yayınlar ders kitabı olmadığı için çok satmadığından, satışı sadece kağıt parasını karşılamaktadır. Bu nedenle, zararına dahi olsa bilimsel çalışmalara ve güncel yayınları Türkiye’ye taşıma konusundaki destekleri için yayınevimiz Seçkin yayınlarına da emekleri ve destekleri için teşekkür ederiz.

Devam kitabı yazmayı düşünüyor musunuz?
Bu alanda esasen ceza muhakemesi hukukuyla da ilgilenen kişi olarak o alandaki kitaplarda belirli bölümler yazıyorum. Adli tıpçılar internetteki birbirini tekrarlayan kongre ve sempozyumlardaki sunumlarla yetinip bazı etik bildirgelerini hukuk kuralı gibi algılayarak hala paternalist tıp hukuku eğilimini sürdürmeleri nedeniyle, ceza hukukçularıyla adli bilimciler arasında ciddi bir bilimsel irtibat kesikliği vardır. Yani, esasen bu alanda kitaplarımız var. Ancak adli tıp multidisipliner bir alan ve konuyla ilgili uzmanların ülkemiz için, çevirilerden ibaret olmayan, ciddi adli tıp kitapları üretmelerini bekliyoruz. Bizim bu alanda yayınlarımız olacaktır, bu zamanla ihtiyaca göre konu belirlemesiyle zamanı tayin edilecek bir konudur. Ayrıca serinin diğer ciltleri devam edecektir. Adli bilimler çok önemli ve geliştirilmesi gereken bir alan, biz veya diğer hukukçular konuyla ilgilenecektir ve mutlaka diğer devam kitapların yazılması gerekecektir. Hukukçuların da bu alanı sadece tıp mensuplarına terk etmemeleri ve birlikte üretmeleri gerekir. Bu alandaki asıl yayınları adli bilimlerle ilgilenen uzman akademisyenlerden bekliyoruz.

Kitapta vermek istediğiniz mesaj nedir?
Amacımız öncelikle en yeni değişiklikleri ve modern Avrupa adli tıp hukukundaki yenilikleri Türkiye’deki hukukçu ve tıpçı bilim insanlarının yararına sunmaktı. Diğer ikinci bir amaç, bu konunun genelde bir hukuk özelde ise bir insan hakları konusu olduğunu ortaya koymaktı. Soyut ve her adli tıpçının kendi kişisel yorumuyla ve yanlış bir algılamayla hata yapan tıp veya adli tıp mensuplarını hukuksal sorumluluktan korumak için etik normları hukuk normlarının üstünde gören hukuka aykırı ve hukukla ilgisiz yorumların yanlışlığını ortaya koyarak, tıp mensuplarını hukuksal sorunlardan korumak isteğimizdir. Etik de çok önemli ve gereklidir. Ancak işlevi farklıdır. Etik ilkeler hukuksal sorunları çözmediği gibi, kanun ihlalleri için de, Türkiye’de yanlış yansıtıldığının aksine, hekimi sorumluluktan korumayıp, aksine hatalar ve riskler konusunda cesaretlendirerek sorunun içine atacak bir eğilimdir. Etik ve hukuk ilişkisi başka bir bilim disiplinin alanıdır ve her iki bilim birbirinden ve özellikle hukuk etikten beslenmelidir. Ancak ortada kanunlar varken, adli tıpçıların kişisel veya eğitimini aldıkları etik derslerinin etkisi altında ya da gerçekten trajikomik biçimde Hipokrat yeminine dayalı olarak hukuka aykırı davranmalarını mazur gösteremez. Bu nedenle, amacımız her iki alandaki uzmanlara en az tıp eğitimleri kadar tüm hukuk alanı değilse bile, kendi alanlarıyla ilgili ciddi hukuk eğitimi almaları gerektiğini ve kanun maddelerini keyfi olarak yorumlayamayacaklarını, bilirkişi olarak atandıklarında bir kamu görevlisi olarak adliyenin hizmetinde ve kararları doğrultusunda çalışmak zorunda olduklarını göstermek ve nihayet batıda bu alandaki yeniliklere işaret ederek kitaptaki konularda adli tıpçıların ülkemiz açısından çalışma yapmaları gerekliliğini ortaya koymaktı.

Okurlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Adli bilimler tıpkı bir parçası olduğu adli yargı gibi çok önemlidir. Adil bir yargılama ve nihayetinde ideal bir hukuk devleti için bu alanda daha çok çalışmaya gereksinim vardır ve seviyemiz batılı meslektaşlarımızın çok gerisindedir. Bu alanda çalışan herkesin, basit ve yıllardır mezardan mezara kemik nakli yapılması gibi birbirini tekrarlayan genel tıp hukuku sorunlarının dışında, bilimsel çalışma yapılacak çok alan vardır. Her uzman arkadaşımızın çalışmasına ülkemizin ihtiyacı vardır ve özellikle modern tıp tekniklerinin adli yargının hizmetine sunulması için çaba göstermeleri gerekmektedir. Adli bilimcinin ötenazinin suçu olup olması gerektiği, malpraktisten hekimin sorumlu tutulup tutulmaması gerektiği ve estetik operasyonlarda hasta hekim arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi mi vekalet sözleşmesi mi olduğu, etik kurala mı hukuka mı uygun davranılacağı ile bilirkişi olarak uzmanlık derneklerinin, Adli Tıp Kurumu ile Yüksek Sağlık Şurasının önüne geçirilmesi gerektiğini söylemeleri dışında sözleri olmalıdır. İyi bir hukuk eğitimleri olmaksızın adli bilimlerle uğraşmaları riskli ve eksik ve hatta hukuken sorunlu olaya devam edecektir. Yabancı ülkelerin adli tıp kitaplarındaki gibi kaliteli hukuk ve tıp bilgisini içeren ve adli bilimlere hizmet eden iyi adli tıp, izbilimi, DNA Profili analizleri, kriminalistik ve diğer alanlarda iyi eserler üretilmelidir. Bu ancak hem dar bir tıp alanında uzmanlaşarak hem de iyi bir hukuk fakültesinden hukuksal eğitim alarak olabilir.

Prof. Dr.Yener Ünver

Kitabınızla ilgili nasıl tepkiler aldınız?
Genelde olumlu tepkiler geliyor. Açık söyleyeyim, tıp mensuplarından olumlu ya da olumsuz hiçbir tepki almadık. Haberleri var mı veya ilgileniyorlar mı bilmiyorum. Ancak özellikle ceza hukukuyla ilgilenen hukukçulardan çok olumlu tepkiler aldığımı söylemeliyim. Bu kitap, tıpkı önceki 11 cilt gibi, yazarı ve çevirenlerine tek kuruş kazanç sağlayan, tüm telif hakları yayıncıya devredilen, tamamen bilimsel amaçlı bir yayın. Ancak bir tıp fakültesi veya adli tıp enstitü veya Anabilim dalı kitaplığına dahi girdiğinden kuşkum yok. Ülkemizde maalesef bu alanda en temel ceza muhakemesi kitapları dahi ki bunlar adli bilimcilerce en sıkı biçimde takip edilmesi gereken eserlerdir, ancak pek ilgi görmüyor. Eseri, bu alanda gayretli çalışmalarını gördüğümüz genç bir hocamıza armağan ettik. Ülkemizde hiçbir şey yapılmıyor demiyoruz, saygı duyulması gereken fedakar çalışmalar var, ancak diğer ülkelerle karşılaştırıldığında biz genellikle kalıyoruz. Adli bilimciler nezdinde de kitabı tanıttık ama okunduğunu sanmıyorum. Çünkü çok sık adli bilimcilerle sağlık sertifikalarında birlikte çalışıyoruz, kitap hakkında onlardan tek kelime duymadım.

Kitabınız yazar olarak size neler kazandırdı?
Bir şey beklemiyordum. Bu kitap serisinde olan hiçbir arkadaşımın da bir beklentisi yoktu ve olamaz. Tek kazancımız manevi bir tatmin ve ülkemize yararlı bir iş yaptığımız yönündeki sübjektif hislerimizdir. Bu çok küçük bir adım, diğer arkadaşlarımızı tahrik eder de bu alandaki çalışmalar artarsa asıl o zaman kazançlı çıkmış olacağız. Çünkü kitabın içeriğine bakıldığında, Türkiye’nin de kurucu ülkesi olduğu Avrupa Konseyi ile aday olduğuz AB ülkelerinin çalışmalarının bizi kıskandırması ve bunları öğrenmemiz gerektiği açıkça gözlemleniyor. Asıl kazancımız, adli bilimler alanında tıp-teknik ve hukuk alanlarını birleştiren önemli eserlerin çıkması olacaktır.

Yazdığınız kitaplar arasında en çok etkilendiğiniz kitabınız hangisi?
Yazdığım kitaplar arasında kişisel olarak en çok etkilendiğim “Ceza Hukukuyla Korunması Amaçlanan Hukuksal Değer” isimli kitabımdır.

Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
Sağlık haberlerini çok önemsiyorum. Toplumda bilincini ileri seviyeye yükseltti. İnsanların haklarını ve sağlık kalitesini öğrenme ve değerlendirme fırsatı verdiği gibi, medyanın siyasi iktidarı kontrolü gibi iyi bir işlev gördüğünü ve bunun da kalitesinin artmasına yol açtığı kanısındayım. Eleştirdiğim yönler, bazen uzaktan canlı yayın aracılığıyla teşhis veya tedavi, yanıltıcı ilaç reklamları, sağlığın bir tüketim sektörü gibi sunulması, alternatif tıbbı modern tıbbın önündeymiş algısına yol açılabilmesi ve hastaların özel yaşam ve kişisel verilerine dikkat edilmemesidir. Medyanın modern tıbbı ve tıptaki gelişmeleri izlemesi, örneğin organ nakli, tıbbi hatalar, sağlık giderlerinin adilliği, sistemi sorgulayan haberleri çok yerinde buluyorum.

Türkiye’deki çalıştığınız alandaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok iyi olduğunu söyleyemem. Kendi meslektaşlarıma ve hocalarıma saygısızlık edemem ve haklarını yememek gerekir. Belirli çalışmalar yapılıyor. Ancak, yabancı ülkelerle karşılaştırma yapıldığında, iç açıcı görmüyorum. Aksine hukuk fakültelerinin sayısındaki aşırı artış, öğretim üyelerinin iyi yetişmesi, öğrenci sayısı fazlalığı, sınavların kalitesiz oluşu, karşılaştırmalı hukukun ihmal edilişi ve öğretim üyelerinin ya çok farklı üniversitelerde dersten derse koşmaları ya da yoğun olarak para kazanmak amacıyla bilimsel çalışmaları ihmal etmeleri ciddi sorunların arasında. Hocaları çok nadiren veya çok az zaman bilimsel çalışma yaparken veya fakülteye uğrarken görmek üzücü, onların asıl yerleri üniversitedeki çalışma alanları olmalı. Eskiden bir üniversite öğretim üyesi, dışarıda başka iş yaptığını, avukatlıkla uğraştığını ya hukuktan korktuğu için ya da mesleki etik ilkelere yakıştırılmadığı için söylemeye utanırdı. Şimdi reklamın kötüsü olmaz anlayışıyla kendi avukatlık bürolarının reklamını yapabilmektedirler. Popüler değerler değişti, şimdi para kazanan hoca olmak ve üniversite mensubu kimliğini para kazanmak için kullanmak moda. Çok kaliteli yayın çıktığını, istisnalar dışında, söylemek doğru olmaz.

Kendinizi bulunduğunuz alanın neresinde görüyorsunuz? Bütün istediklerini gerçekleştirmiş, hayatından memnun bir yazar mısınız?
İşin başındayım ve sağlık durumu izin verirse daha meslekte aktif olarak 20 küsur yıl çalışabilecek ve görev yerine getirmesi gereken birisiyim. İstediklerimiz hiç bitmez, hep daha iyisi üretmek olmalı. Bazı şeyleri yapmaya çalıştım ve hala da çaba gösteriyorum, Ancak bunları az buluyorum, hayallerimin çoğunu gerçekleştirmek için sürekli plan ve organizasyonlar peşindeyim. Hayatımdan memnunum, işin manevi tatmin yönü çok fazla ve iyi. Ancak yapılacaklar konusunda ne meslektaşlarımı ne de kendimi her şeyini halletmiş birisi olarak görmüyorum ve görmem. Bu ülkenin bize verdiklerinin çok azını geri verdik. Atatürk’ün “bir öğretim üyesi neyi yapardı” sorusu belirleyicidir benim için ve hala çok şey yapmam gerektiğini biliyorum. Her an ülkeme, ulusuma ve Atatürk’e borcumu tam olarak ödemeden huzura kavuşamam.

 
ÇEKİLİŞ BAŞLIYOR!


Çekilişe katılmak için yapmanız gerekenler:

- Blogu izlemeye almak ( yan tarafta siteye katıl yazan yere tık)

- Facebook sayfamı beğenmek (kullanmayanlar için zorunlu değil)

- Bu yazının altına yorum yazmak

Adsız yorumlar dikkate alınmayacak. Adınızı ve mail adresinizi yazarsanız memnun olurum.

10 Mayıs Perşembe günü saat 23:00'a kadar yorum bırakabilirsiniz. Çekiliş sonucu 11 Mayıs Cuma sabahı buradan duyurulacaktır.



Yakup Gökhan DOĞRAMACI kazandı. Adresini ilettiğinde Seçkin Yayıncılık tarafından kitap gönderilecek.

Yorumlar

Ömür dedi ki…
ben istiyorum
Özlem dedi ki…
şartlar tamam
izleyicinim gfc: Özlem
ozlemelmacigil@hotmail.com
http://www.facebook.com/profile.php?id=100003765804979
Gökhan KAVUNCUOĞLU dedi ki…
Sağlığımızı ararken hukukumuzu aramak zorunda kalabiliriz. Bunu için neyin doğru neyin yanlış olduğunu doğru kaynaklardan öğrenmek gerekir.
Harun KARA dedi ki…
Bu sefer hukuk benim kazanmamı isteyecek ve ben kazanacağım. :D
drdionyssos dedi ki…
Yakup Gökhan DOĞRAMACI

Çok değerli Hocalardan Hoca'ya değerli bir eser..

ygdogramaci@yahoo.com

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi