Ana içeriğe atla

ARTIK BAĞIŞÇININ KİMLİĞİ GİZLENECEK

Sağlık Bakanlığı, organ bağışını artırmak için yeni bir çalışma başlatacak. Bakanlık, organ bağışlayanın kimliğini gizleyecek. Alıcı donörün ailesine bakanlık aracılığıyla sadece “minnet mektubu” yazacak.

Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü 2. Sempozyumu Antalya’da yapıldı. Sağlık Bakanlığı organ bağışını teşvik için yeni çalışmalar yapacak. Sempozyum sonrasında düzenlenen basın toplantısına katılan Amerikan Ulusal Organ Nakli Koordinatörlüğünü yürüten Yale Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şükrü Emre, Türkiye'de organ bağışlarının artırılması için Amerika'da uygulanan sistemle ilgili önerilerde bulundu. Son olarak organ bağışı kart başvurusu için Guiness rekoru denemesi yaptıklarını ve böylece 8 saat içinde binlerce kişinin organ bağışı gönüllüsü olduğunu söyledi.

“Donörün Kimliğinin Kesinlikle Gizli Kalıyor”
Amerika’da donörün kimliğinin kesinlikle gizli kaldığını anlatan Emre şu bilgileri verdi: “Orada yasalar da bu şekilde düzenlenmiş. Alıcıya sadece donörün yaşı ve nereden olduğu konusunda bilgilendiriliyor. Bunun dışında donörün ailesine istiyorsa bir minnet mektubu yazmasının uygun olacağı belirtiliyor. Ancak bu mektupta kendi kimliği konusunda da bilgi verilmemesi isteniyor. Kurallara uymayanlara para ve hapis cezası veriliyor.”

Amerika’da yılın doktoru seçilen Yale Üniversitesi Organ Nakli ve İmmünoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şükrü Emre, Türkiye’de yapılan yüz nakli operasyonundan bir Türk doktor olarak gurur duyduğunu söyledi. İnsan kopyalamaya karşı olduğunu belirten Emre, organ kopyalamanın ise çok önemli bir başarı olacağını dile getirdi.

“Minnet Mektubu” Uygulaması
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan ise Amerika’daki “minnet mektubu” sisteminin Türkiye’de de uygulanabileceğin belirterek şunları söyledi: “Biz de çalışmalarımızı yapacağız. Önümüzdeki aylarda sempozyumda tartışılan ve Türkiye’de uygulanabilecek olan konuları hayata geçireceğiz. Bunlardan biri de donörün kimliğinin kesinlikle gizlenmesi ve bağışladıkları organ ya da uzvun akıbeti hakkında bilgi verilmesi.”

“Biz Önce Kendi Doktorlarımızı Ve Personelimizi Eğitmekle İşe Başladık”
Şencan, organ bağışı konusunda Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile de görüşeceklerini söyledi. Şencan, "Bu kapsamda, lise ve üniversitelerde okutulan derslerde öğrencilere organ bağışının ne olduğu ve önemine ilişkin bilgilendirme de yapılacak. Bakanlık, organ bağışının teşvik edilmesi için din adamlarına da eğitim verecek. Biz önce kendi doktorlarımızı ve personelimizi eğitmekle işe başladık. Bugüne kadar 5 bin doktorumuzu eğitime aldık. Tüm personelimiz bu eğitimleri alacak” dedi.

Bağışçıya Şeref Madalyası
ABD’nin tüm eyaletlerinde, her yıl valiliklerin girişimiyle düzenlenen, medyanın da katılımının sağlandığı resmi törenlerde, organ bağışı yapan kişi ve ailesine “hayat kurtarma sertifikası” ile “eyalet şeref madalyası” veriliyor. Ayrıca yine ABD’de, organ bağışı ve organ nakil üniteleri de, bağışçı sayısını artırmak amacıyla, gönüllü bağışçılara çeşitli hediyeler vererek, konuyu dikkat çekici ve cazip hale getirmeye çalışıyor. 12 yıldır uygulanan vergi indirimi ve iş kaybını karşılama uygulamalarından da olumlu sonuçlar alındığı belirtiliyor.


Dünyadaki Bağış Yöntemleri
Temelde organ bağışıyla ilgili 4 yöntem var. Bu yöntemler, bağış yapan kendi isteğiyle organ bağışı yapmaya hazır olmadığı zamanlarda devreye giriyor. Bu düzenlemeler şimdilik her yerde aynı şekilde kullanılmıyor. Her ülke kendi kararlarını kendisi veriyor.

*İtiraz yöntemi: Bu yöntemde sağlığında kesin itirazı olmayan herkesin organı bağış olarak kabul edilir. Birçok Avrupa ülkesinde bu yöntem uygulanır.

*Genişletilmiş itiraz yöntemi: İtiraz yönteminin yanı sıra, bağışçının ölümünden sonra, potansiyel bağışçının akrabaları organ bağışını, ölen kişinin, yaşarken yaptığı vasiyet olarak kabul eder.

*Gönüllülük yöntemi: Bu yöntem, bağışçının yaşarken organlarını bağışlayacağını kabul etmiş olması zorunluluğunu getirir. Kesin bir organ bağışı yapmayı kabul etme prosedürü gerektirir.

*Genişletilmiş gönüllülük yöntemi: Bağışçının ölümünden sonra, ailesi de bağış için onay verebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi