Ana içeriğe atla

BAKANLIK ORGAN BAĞIŞINDA HEDEF BÜYÜTTÜ

Sağlık Bakanlığı, Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü Sempozyumu'nda 3 yıllık organ bağışındaki hedefin milyon nüfusa 15 kadavra bağışı sağlamak olduğunu açıkladı.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Antalya'da düzenlenen, ''Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü 2. Sempozyumu'' yapıldı. Sempozyum sonrasında Türkiye’nin yüz naklinde başarılı olan iki hocası Doç. Dr. Ömer Özkan ile Doç. Dr. Selahattin Özmen ve Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan basın toplantısı düzenledi.

Sağlık Bakanlığı, organ bağışındaki hedefinin milyon nüfusa 15 kadavra bağışı sağlamak olduğunu açıkladı. Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, bağışın Türkiye’de az olmasının nedeninin dini değil, kültürel olduğunu söyledi.

4 Bin Kişi Göremiyor
“Dünyada en çok kadavradan organ bağışı yapılan ülke milyon başına 33 kadavra ile İspanya. Avrupa ve Amerika ortalaması ise 15 ile 20 aralığında” diyen Şencan, Türkiye’de 62 böbrek, 40 karaciğer, 13 kalp nakli, 3 akciğer, 5 pankreas, 4 incebağırsak, 5 kompozit doku, 21 de kornea nakli yapmaya yetkili merkez bulunduğunu söyledi. Şencan, “Korneaya ulaşamadığı için 4 bin kişinin göremiyor. 18 bin 620 böbrek, bin 778 kayıtlı karaciğer, 212 pankreas, 17 akciğer, 277 kalp bekleyen hasta bulunuyor. Organ bağışı için toplumsal duyarlılık şart” dedi.

Şencan, Malatya İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakil Merkezi'nin karaciğer nakletme sayısında dünyada ikinci sırada olduğunu bildirdi.

2010 yılında kadavra bağışı milyon kişide 3.6 iken bu sayı, 2011’de 4.7’ye çıktığını belirten Şencan, “Şu an 20 bin 287 kişi organ bekliyor. Hedefimiz 3 yılda milyon başına kadavradan organ ve doku bağışını 15'e çıkarmak” diye konuştu.


 
“Sadece Bu Kişiye Organ Nakli Yapılması Konusunda Bir Eksiklik Tespit Edildi”
Nakillerde başarı oranlarının nakil sayısı ve sonuçlarıyla ilgili hedeflerin altında kalması halinde merkezin yakın gözlem altına alınacağını kaydeden Şencan, merkezde iyileşme olduğu takdirde gözlemin kaldırılacağını ancak başarısızlık sürerse ruhsatların iptal edileceğini söyledi.

Yüz nakli için bir bekleme listesinden bahsedilemeyeceğini anlatan Şencan şunları söyledi: “Hacettepe’de acı bir kaybımız oldu. Bu kişi organ nakli yapılmasaydı kaybetmeyecektik, ama bir hata olduğuna dair herhangi bir bilirkişi raporu yok. Sadece bu kişiye organ nakli yapılması konusunda bir eksiklik tespit edildi. Ruhsat da bu nedenle iptal edildi. Mevzuatta hata yapılmasını engelleyecek başka bir şey yapılabilir miydi diye tartışıyoruz.”

Yüz Nakli Bekleyen Sayısı Çok
Akdeniz Üniversitesi’ndeki yüz nakli ekibinin başındaki isim Doç. Dr. Ömer Özkan, yüz naklinde bekleyenlerin sayısının çok yüksek olduğunu söyledi. Her hastaya yüz nakli yapamayacaklarını belirten Özkan, “Çünkü bu yapana da yapılana da çok büyük yükümlülükler getiren bir ameliyat” dedi. Özkan, mevzuatı hazırlayanlar arasında kendisinin de bulunmasına rağmen neden nakilde ihlal yaptıklarına ilişkin soruyu, “Ameliyatı yaparken de biliyorduk ama o hastaya gereken yapıldı. Mevzuata uymak için belki de yapmamam gerekiyordu. Sonuçta ama idari olarak gereken yapıldı” diye yanıtladı.


“Benim Rekabet İçinde Olmam Gibi Bir Şey Söz Konusu Bile Değil”
Özkan, Hacettepe’deki yüz, kol ve bacak nakillerinin başındaki isim olan Serdar Nasır ile aralarında rekabet olmadığını söyledi. Özkan, “Benim rekabet içinde olmam gibi bir şey söz konusu bile değil. Olayı başlatan benim zaten. Ama bilimsel bir hırs tabi ki var” dedi.

“Yüzümden Sıkıldım Diyene Yapılacak Bir Uygulama Değil”
Türkiye'nin üçüncü yüz naklini gerçekleştiren Gazi Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selahattin Özmen, ‘yüz nakli ameliyatının yüzümden sıkıldım’ diyene yapılacak bir uygulama olmadığını söyledi. Özmen, “Tavşan dudaklı olup yüzünden sıkılan ve dudağının üzerindeki çizgi için dudak nakli isteyen bile oluyor ama bunları eliyoruz” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi