Ana içeriğe atla

DÜNYA YALAN HABERLERE KARŞI SAVAŞ AÇTI, BİZDE DURUM NE?

Medyada sapla samanın ayrılması şart! Yalan haberlere karşı tüm dijital devler savaş açtı.   

Gerçekliği olmayan habere kısaca yalan, sahte ya da asparagas haber deniyor. Doğru haber mi yoksa gerçek haber mi yapmak gerekiyor? İşte bu noktada bir haberin doğru olması gerçek olduğu anlamına gelmiyor. Bu yüzden bir haberin birden fazla doğruluk şekli olabilirken, gerçek bambaşka olabilir. Bunu fizikten bir örnek vererek açıklamak da fayda var. Bir silindiri ortaya asın, bu silindirin bir duvara yansıması dikdörtgen, diğerine ise daire olacaktır. Ortadaki silindir gerçekken, duvara yansıyanlar da doğru olabilir. O nedenle her doğru gerçek değildir. 

Haberler toplumu şekillendirir. Prof. Dr. Çiler Dursun’un “Haber Hakikat ve İktidar İlişkisi” isimli kitabında çok detaylı şekilde ele alınmış. Kitapta şu cümle çok önemli; “Haber denilen bilgi türü, toplumsal gerçekliği inşa eden bir bilgi türüdür.” Bu nedenle gazeteci kendini ne kadar geliştirirse toplum o kadar gelişir. Çünkü insanlar olayları medyadan takip ediyor. İçerikler ne kadar kalitesiz ve sahte olursa, toplum o kadar cahil kalmaya mahkumdur. 

Medya kazalarına dikkat edilmeli
Azime Acar’ın “Medya Kaza Raporları” kitaplarında ele aldığı gibi kazalar yaşanabilir. Yalan haber medya kazası değildir, kasıt vardır. Gazeteciler bazen istemeden yalan haberlere imza atabilirler, ancak bunlar zamanla yarışırken gözden kaçan bazı hususlardan kaynaklanır. Bilerek ve isteyerek yanıltıcı haber yapmak ise yalan haberciliktir. Gazetecinin amacı gerçekleri sunarken, kaliteli ve kanıtlara dayandırarak haber yapmasıdır. 

Gazetecilere imkan sunulmalı
Yalan haberlerin önlenmesi için birçok konu ele alınıyor. Ancak gözden kaçan bir nokta var. Gazetecilerin özlük haklarının hiçe sayılması da haber kalitesini düşürüyor. Uzmanlaşmalarına imkan verilmediği ve düşük maaşlarla çalıştırıldıkları için de ödemeleri düşünmekten haberlere odaklanamayabiliyorlar. 

Bir diğer noktada gazetecilerin markalaşmalarına  izin verilmemesidir. Yurt dışında kendini kanıtlamış gazetecilerin blogları var. Ülkemizde, okuyup, araştırıp gerçeklerin izini kovalayan bazı gazetecilerin blogları var. Bu bloglar bazen birçok farklı konuda özgün içerik sunuyor. 

Sosyal medyada yayılan sahte uzmanlar ve yalan haberlerle mücadele için neler yapılmalı?
Google ve Facebook yalan haberlere savaş açtı. Gerçeği manipüle eden, yanlış aktaran ya da saklayan mecraları Google reklam ağında barındırmayacak. Facebook'ta reklam göstererek gelir elde eden yalan haber yapan siteleri yanıltıcı, yasadışı ve aldatıcı kategorisine aldı.  Facebook kullanıcılarını sadece kendi beğendikleri içeriklere benzer içerikler göstermek suretiyle bir ‘yankı odası’ içine hapsetmişti. Artık bütün yayıncıların gözetim altında tutularak sosyal medya platformunun kurallarını ihlal etmemeleri için sıkı bir kontrolden geçirilecek.

Facebook, bu konuda şu önlemleri aldı: Daha güçlü bir algılama sistemi, sahte hikâyelerin daha kolay ihbar edilmesi, üçüncü partilerin doğrulaması, sahte haber uyarılarının güçlendirilmesi, ilgili makaleler kısmında çıtayı yükseltmek, yeni reklam politikasıyla sahte haber ekonomisini çökertmek ve haber profesyonelleriyle iş birliği yapmak. 

Medya kuruluşları da boş durmuyor
Reuters, Twitter’da sahte trendler için “News Tracer”  adı verilen yapay zeka yazılımı geliştirdi. Sahte kullanıcılarla, desteklenen bazı sanal gündemler üzerinde de duruluyor. BBC, 'Reality Check' ile doğrulanmış haberler yayınlamayı hedefliyor. İçerikler daha yavaş olsa da yalan haberlerden kurtulmak amaçlanıyor. 

Medya okuryazarlığı bilinci geliştirilmeli
Sağlık okuryazarlığı bilinci artırılmalı. Bunun için önce gazeteciler bu terimin ne olduğunu iyi bilmeli. Çünkü, ülkemizde gazeteciler için çalıştaylar ve toplantılar çok fazla yapılmıyor. Teorik ile pratik birbiriyle çatışıyor. Toplumda da bu konuda farkındalık oluşturulmalı. 

Haber kaynağına reklam diye bakılmamalı
Medya için reyting her şey olarak görülüyor, çünkü tek kazançları reklam. Oysa bu bakış açısı değiştirilmeli, haber kaynağına reklam diye bakılırsa, bu kirlilikten kurtulmamız imkansız. Medya kuruluşları farklı gelir kaynakları bulmak zorunda. Yoksa toplum parasını ödeyeni medyada görür. Bu sadece televizyon, gazete gibi geleneksel medya için değil, dijital dünya içinde geçerli. Çünkü sayfa açan reklamlarla takipçi sayısını artırıyor, ancak bu kişinin ne bilgisi ne de yeterliliği sorgulanmadan hemen takibe alınıyor. Göz boyayan bu süreç sonrasında da işi bilmeyen ve kolaya kaçan basın danışmanları bu kişileri destekliyor. O zamanda ‘medya reyting uğruna her şey mubahtır’ diyerek, gerçekleri ve kaliteli içeriği yayınlamak yerine para kazanmanın derdine düşüyor. 

Gazeteci eleştirel düşünmeli ve şüpheci olmalı, hemen güvenirse kanıtları atlayabilir. Mesela medyada sağlık haberleri ile ilgili şimdiye kadar neler mi gördük: Şarlatanlar ortada cirit atıyor. Astroloji diye bir bilim dalı yok ancak, astrologlar sağlıkla ilgili önerilerde bulunuyor. Doktorum diyen astroloğun, ne doktoru olduğu sorgulanmıyor. Sağlıklı yaşam eğitimleri veren, işletme mezunları beslenmeden psikolojiye kadar medyada açıklama yapabiliyor. Bir cerrah diyetisyen gibi davranıp, kameraya karşı cebinden salatalık çıkartıyor. Bunların önüne geçmek için sağlık programlarını sağlık habercileri yapmalı. 

Yine başa dönüyorum, gazetecilikte uzmanlaşma olmalı ki yalan haber oranları azalsın. Etik ilkeler belirlenmeli. Yalan haberlerin önlenmesi, bilinçle, destekle ve geri bildirimle başarılır. 

Yalan haberlerle mücadele konusunu ele almaya devam edeceğim. Bu konuda yapılacak çalışmalara da her zaman varım. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge