Ana içeriğe atla

HARVARD ÜNİVERSİTESİ’NDE PSİKİYATRİ VE HALK SAĞLIĞI EĞİTİMİ ALAN VE ALMANYA’DA KENDİ SAĞLIK MERKEZİNİ KURAN DOÇ. DR. ELİF CİNDİK

DÜNYA’DA TÜRK HEKİMLER VE BAŞARI ÖYKÜLERİ

Boston'daki Harvard Üniversitesi’nde doktorasını yapıp halk sağlığı uzmanlığı eğitimini alan Münih’te kendi psikiyatri muayenehanesini açan Psikiyatrist ve Psikoterapist Doç. Dr. Elif Duygu Cindik, Amerika ve Almanya’da eğitim almak ve çalışmak isteyenlere rehber olacak bilgiler verdi.

Almanya’nın Münih kentinde kendi sağlık merkezi ve psikiyatri muayenehanesi olan, Bavyera Entegrasyon Konseyi’nin üyesi olan Doç. Dr. Elif Cindik, Alman hükümetinin ulusal entegrasyon planına katkıda bulunarak göçmenlerin sağlığının gelişmesi için önerilerde bulunarak, projeler geliştiriyor. Bavyera Tabipler Odası’nda psikiyatri ve kültürler arası tedavi yöntemleri, göç ve sağlık üzerine meslektaşlarına eğitim verilmesini başlatan ve halen bu konuda danışmanlık yapan Cindik, Alman sağlık sisteminde göçmenlere sunulan hizmetlerin iyileştirilmesini savunuyor. Almanya, Amerika ve Türkiye’deki sağlık hizmeti, yaşam koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Psikiyatri muayenehanemizde özellikle psikolojik sorunları, bunun yanı sıra ailevi sorunları olan hastalarımızı tedavi etmekte ve onlarla ilgilenmekteyiz. Hastalarımızın çoğu uyum bozuklukları, depresyon, korku, somatoform ve yeme bozuklukları, travma ve benzeri yaygın ruhsal sorunları ile muayenehanemize başvuruyor. Hastaların detaylı bir anamnez sürecinden sonra, psikolojik testler, gerekli laboratuar incelmeleri ve görüntüleme yöntemlerinden yararlanarak ruhsal ve bedensel muayenelerini merkezimizde gerçekleştiriyoruz.

Biz hastalara ilaç ve konuşma terapisi, gevşeme egzersizleri ve psikoedukasyon gibi hizmetler veriyoruz. Gerekirse hastalık veya sağlık sigortalarına yada mahkemelere bilir kişi raporu düzenliyoruz. Gerektiği durumlarda uzman raporumuza göre hastaların acil psikiyatri, yataklı tedavi veya rehabilitasyon merkezlerine kabul ediliyor. Almanya’da hastanın gün içerisinde gidip tedavi görebildiği ama akşam eve dönebileceği şekilde yararlanacağı, günlük klinik (Tagklinik) yönlendirmelerini merkezimizden koordine ediyoruz.

Özellikle Almanya’da iyi entegre olmuş, iyi eğitimli, kendisini çok kültürlü ve çok yönlü gören genç kadın ve erkekler merkezimize sıklıkla başvuruyor. Ayrıca bize geliş nedenleri arasında: Kişisel gelişim, “Work-life Balance”, üst düzey yöneticilere yönetim koçluğu (coaching) ve profesyonel sporculara motivasyon koçluğu. Ayrıca gerçekleşemeyen hamilelik üzerinde yoğunlaşarak kadınlara ruhsal destek ve yardım sunuyoruz ve tüp bebek yöntemlerini kullandıkları zaman onları gevşetip prosedürlerin başarılı bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı oluyoruz. Ekibim huzur evlerinde de demans başta olmak üzere 65 yaş üzeri ruhsal ve nörolojik sorunları olan hastalara tedavi yöntemleri uyguluyor. Verdiğimiz bazı ilaçların üzerinde efektivite araştırmasını yapıyoruz.

Hangi tip hastaları ve hastalıkları tedavi ediyorsunuz?
Tedavi edilen hastalıklar arasında, manik, depresif ve bipolar duygulanım bozukluğu, fobik, organik mental bozukluklar, bağımlılık, Şizofreni ve şizotipal bozukluklar, Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu (DEHB), cinsel kimlik gelişme ve yönelimle ilişkili bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıkların birçoğunu tedavi ediyoruz.

Kriz durumlarında destek, stres ve tükenmişlik konusunda yardım, yeme ve uyku bozuklukları, psikolojik ve davranışsal faktörler, Bağımlılık yapmayan maddelerin kötü kullanımı (ağrı ilacı), Erişkinde kişilik ve davranış bozuklukları, Zeka geriliği, Konuşma ve gelişimsel bozukluklar, çocukluk ve delikanlılık çağında başlayan davranış bozuklukları Bipolar ve demans hastalıklar üzerinde şu anda merkezimizde 2 araştırma yürüyor.

Çalıştığınız hastalıklar ve kliniğiniz hakkında genel bilgiler verebilir misiniz?
Bu hastalıkların bulguları geniş bir semptom yelpazesi içinde dağılım gösterebilir. Psikolojik bozuklukların günümüzde gerekli ilaç ve psikoterapi tedavileri var ve bu tedaviler uygulandığında uzun dönem sonuçları hastalar açısından olumlu oluyor.

Almanya da muayenehanemizin özelliği, biz 5 lisanda tedavi hizmeti sunuyoruz; İngilizce, Almaca, Fransızca, Türkçe ve Boşnak. Ekibim çok kültürlü, alman kültürünün yanı sıra başka kültürlerle eğitilen insanlar olarak, iki kültür arasında çatışma yaşayan hastalara yardımcı oluyoruz. Mesela iki kültürlü evlilik ve farklı etnik kültürlerin çatıştığı ortamda ve iş ekipleri nasıl verimli iletişim kurabilmelerinin tekniklerini sunuyoruz. In-house koçluğu (coaching) yaparak farklı büyük şirketlerde çok kültürlü ekiplerin çalışma ortamlarına pozitif katkıda bulunuyoruz.

Çalıştığınız hastalıklar dünyada ve Türkiye'de görülme sıklığı nedir?
Depresyon dünyada en çok ilerleyen hastalıklardan bir tanesi olmaktadır ve bunun yanı sıra bu durumdan dolayı birçok insanımızın sıklıkla sağlık raporu aldığı görülüyor. Ayrıca yaygın olmuş ve sıklıkla görülen hastalıklardan olan travma ve korku hastalığı yer alıyor. Yurtdışına göç eden insanlar psikolojik rahatsızlıklara diğer kesime oranla yatkınlık gösteriyor. Çevrenin değişmesi, uyum sağlama enerjisi, azınlık ve kökten kopma hissi insanları ruhsal rahatsız edip hastalıkları tetikleyebilir.


Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
İstanbul'da doğdum. Çocukluğumdan beri Almanya’da önce Frankfurt Main şehrinde sonra da Münih’te yaşıyorum. Frankfurt ve New York'ta aldığım tıp eğitiminin ardından, doktora tezimi ve halk sağlığı uzmanlığımı Boston'daki Harvard Üniversitesi’nde tamamladım. Psikiyatri, psikoterapi ve halk sağlığı uzmanıyım. Bir süre hastanede kültürler arası tedavi uygulayan bir ekibin başhekimi olarak görev yaptım, şu anda Almanya’nın Münih kentinde kendi sağlık merkezim ve psikiyatri muayenehanemde çalışmaktayım. Ayrıca Bavyera Entegrasyon Konseyi’nin üyesiyim. Alman hükümetinin ulusal entegrasyon planına katkıda bulunarak göçmenlerin sağlığının gelişmesi için önerilerde bulundum. Bavyera Tabibler Odası’nda kültürler arası tedavi yöntemleri, göç ve sağlık üzerine meslektaşlarına eğitim başlattım, Ayrica Coach olarak çalışıyorum. Üniversitede öğrenciyken siyasal konularla ilgilenmeye başladım ve öğrenci parlamentosuna seçildim. Alman sağlık sistemi, göç ve entegrasyon, koçluk ve kişisel gelişim konularında makaleler yayınlamaktayım ve tedavi hizmetlerinin iyileştirilmesini savunmaktayım. Çok kültürlü ve renkli bir topluma taahhüt etmekteyim ve bunu medyadaki görüşlerim ile belirtmekteyim. Zaman bulabilirsem köşe yazarlığı yapmaktayım.

Bugüne kadar eğitim aldığınız ve çalıştığınız kurumlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Amerika’da hem New York’ta Mount Sinai School of Medicine hastanesinde intörn olarak cerrahiye de çalıştım. Ardından Harvard üniversitesinde Beth Israel Hospital’da büyük bir laboratuarda doktoramı yaptım. Sonra Brigham and Womens Hospital, MGH ve Harvard School of Public Health hastanelerinin müşterek sunduğu “clinical effectiveness” programına katıldım. Sonrasında Harvard School of Public Health’e müracat edip master of public health eğitimini gördüm. (www.hsph.harvard.edu/)

Bu eğitimi bitirdikten sonra Münih’de Ludwig-Maximilian Üniversitesinin hastanesinde asistan doktor olarak çalışmaya başladım. Psikiyatri uzmanlığımı yapmak için Almanya’nın en büyük ruh hastanesi Isar Amper Klinikum’da çalıştım. Ondan sonra bir özel hastane grubu Schön Klinike de 3 seneye yakın çok kaliteli bir nöroloji eğitimi aldım. Psikiyatri ve psikoterapi uzmanlığımı bitirdikten sonra, bir süre özel bir hastanede kültürler arası tedavi uygulayan bir ekibin başhekimi olarak görev yaptım, şu anda Almanya’nın Münih kentinde kendi sağlık merkezim ve psikiyatri muayenehanemde çalışmaktayım.

Eğitim aldığınız kurumların halen bulunduğunuz konuma gelmenizdeki katkıları nelerdir, şu anda çalıştığınız kurumu neden seçtiniz?
Doktora ve halk sağlığı dalında mastır eğitimimi Amerika da tamamladıktan sonra çalışmış olduğum klinikler; Ludwig-Maximilians Üniversitesi hastanesi anatomi, cerrahi ve radyoloji bölümleridir. Almanya’nın en büyük ruh sağlığı hastanesi Isar-Amper Kliniken München Ost, Özel hastane grubu Schön Kliniken in Neurologische Klinik Bad Aibling ve Psychosomatische Klinik Roseneck Prien am Chiemsee de asistan doktor olarak calistim. Ondan sonra bir süre bir Rehabilitasyon Merkezi'nde servis sorumlusu hekim olarak calistim. Kültürler arası tedavi üzerine Bavyera tabipler odasında ve Ludwig-Maximilians-Üniversitesinde doçentlik yapmaya başladım.

Bu kurumlarda çalışmanın avantajları: çok iyi bir eğitim aldım, hem üniversite ortamında araştırmalar yapılarak ders vererek eğitildim hem de büyük bir hastanenin insanlara sağladığı pratik hizmetler ortamında eğitim görüp, çabuk ve az kaynaklı verimli çalışmayı öğrendim. Özel hastanelerde belirli hasta gruplarıyla muhatap olmayı öğrendim. Mesela Dubai ve Abu Dabi sağlık turistlerinin doktorluğunu yaptım. Sonra başhekim olarak bir ekip yürütmeyi, sırası geldiğinde “kulak çekmeyi” öğrendim. Kendi muayenehanemde çalışmanın avantajı: başkasının işi değil kendi işim. Serbest çalışmak çok yoğun olmak demek ve çok yorucu ama zevkli. Almanya’da özelde çalışan devlette çalışamıyor.

Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve Almanya'daki durumunu karşılaştırabilir misiniz?
Türkiye psikiyatri tarihi düşünüldüğünde oldukça zengin ve uzun bir geçmişe sahip. Özellikle Anadolu’da yaşamış eski medeniyetlerin psikiyatri hastalarına yaklaşımı, hastaları dışlamaması, damgalamaması ve onlara insani hizmet sunma çabası Türkiye’de hala etkisini sürdürmekte. Türkiye’deki meslektaşlarımın seviyesi en az buradakiler kadar iyi yalnız bütün bu olumlu etkilere rağmen Türkiye’de uygulanan hastane temelli ruh sağlığı modeli çeşitli eksiklikler içermekte. Almanya’da ise bu model yerine toplum sağlığı temelli, daha toplumun içerisinde, daha rehabilitasyona yakın, kişiyi sosyal yaşamda üretken ve etkin kılan bir yaklaşımı benimseyen toplum temelli ruh sağlığı modeli uygulanmakta.

Halen çalışmakta olduğunuz kurumu ya da çalışmış olduğunuz kurumları eğitim, tıbbi pratik ve sağlık hizmetleri konuları açısından Türkiye'de kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?
Benim bildiğim kadarıyla Türkiye’de muayenehanelerde buradaki gibi yoğun tedavi merkezleri arasında bir iletişim ağı bulunmamakta. Burada hasta ilk önce ev doktoruna ondan sonra yönlendirilerek psikiyatriste ve gerekirse hastaneye veya rehabilitasyon merkezlerine yollanıyor. Kurumlar arası koordinasyon yoğun. Ayrıca muayenehanede sigortalar tarafından karşılanan grup ve bireysel tedavi seansları sunuluyor.

Türkiye'de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?
Genç meslektaşlarıma hastalarını çok iyi dinlemelerini öneririm. Hastayı iyi anlamak onunla empati kurmak onun sorununu en iyi şekilde çözmek demektir. Ayrıca yurt dışı tecrübesi çok önemli ve tavsiye edilir, değişik kültürlerde sizin dalınızın nasıl uygulandığını görmenizde tecrübe edinmenizde çok fayda var.

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
American Journal of Psychiatry’den Almanya’nın en büyük psikiatrist topluluğun dergisi “Nervenarzt”a kadar her elinize geçen dergileri bir gözden geçirmenin faydası vardır.

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?

1. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/

2. American Journal of Psychiatry http://ajp.psychiatryonline.org/journal.aspx?journalid=13

3. www.dgppn.de, Nervenarzt

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Pubmed’den beni ilgilendiren son araştırmaları bulup kütüphaneden dergileri ısmarlayıp okuyorum. Biz büyük liderler/profesörler tarafından ruh hastalıkları üzerine yayınlanan tüm kitapları bizim sağlık merkezinde ekip için kullanılabilmesi için bulunduruyoruz.

The Massachusetts General Hospital/McLean Hospital Residency Handbook of Psychiatry, Kaplan and Sadock's Synopsis of Psychiatry: Behavioral Sciences/Clinical Psychiatry, American Psychiatric Publishing Textbook of Psychiatry: Textbook of Psychiatry, Internationale Klassifikation psychischer Störungen: ICD-10 Kapitel V (F). Klinisch-diagnostische Leitlinien, Psychiatrie und Psychotherapie ve Kompendium der Psychiatrischen Pharmakotherapie gibi kitaplar yardımcılarımız.

Biz hastanın teşhisini düzgün bir şekilde koymak için ICD 10 ve uygun ilaç vermek için hem internette yan ve başka ilaçlarla terslik olmaması için bir yan etki sitesine giriyoruz hem de tedavi planı yapılması için kullandığımız algoritma ders kitabından kontrol ediyoruz. Daha çok asistan ve stajyer doktorlar bana süpervizyonda yapmak istedikleri yöntemleri ve neden onları seçtiklerini anlatıyorlar ve ben de onaylıyorum veya düzeltiyorum.


Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Yazar Dietrich Schwanitz’in “Bildung - Alles was man wissen muss” kitabını tavsiye ederim.

Yurt dışında hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?
Ülkeye ve sistemine alışmak. Almanya'da büyüdüğüm için, bu ülke benim için yabancı değil. Amerika'da yaşamak ve sistemine alışmakta doğrusu o kadar zor değildi ama biraz çaba göstermek gerektirdi.

Türkiye'de tıbbın durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?
Türkiye’de tıbbın durumu oldukça iyi. Köklü bir geçmişe sahip Türk-Alman Psikiyatrileri arasındaki ilişkiler, bugün birçok disiplini de içine alarak devam etmekte. Gerek Türkiye’den gerekse uluslararası alanda Türk kökenli meslektaşlarımla yakın işbirliği içindeyim. Tüm hekimlerinin uluslararası konferanslara katılmalarının ve diğer ülkelerde gerek tıp eğitimleri sırasında, gerekse meslek yaşantıları sırasında yurtdışı tecrübesi kazanmalarının onlara hem eşsiz bir deneyim yaşatacağına hem de farklı bir bakış açısı kazandıracağına inanıyorum.

Almanya'daki hasta popülasyonunun karakteristik özellikleri nelerdir? Türkiye’ye göre ne gibi farkları vardır?
ABD’de çok kültürlü tedavi yöntemleri ve hastaların ırklarına ve kültürel kimliklerine göre değişik hastalık riskleri iyi bir şekilde araştırılıyor, bu Almanya’da daha yeni bir konsept. Türkiye’de de bildiğim kadarı şimdiye kadar “transcultural psychiatry” çok yeni ve ancak bir kaç uzmandan araştırılan bir dal. Yani gündelik hayatta bu tarz düşünmeyi ve tedavi kararları verilmesini hiç görmedim diyebilirim.

ABD ve Almanya’daki kurumların yabancı doktorlara ve özellikle Türklere karşı özel bir tutumu var mı?
Türkler algılayabildiğim kadar Almanya’da daha fazla dışlanıyorlar, burada dinleri, isimleri ve kültürleri yüzünden ön yargılı bir yaklaşıma maruz kalabiliyorlar. ABD’de çok kültürlü toplum yapısı yaşam güvencesi altında ve “affirmative action” gibi baraj sitemleri ile korunuyor.

ABD ve Almanya’daki ünlü tıp kurumlarına ve hastanelerine eğitim amaçlı olarak girebilmek mümkün müdür?
İyi notlarınız, sıra dışı kendinden emin ve rahat bir kimliğiniz varsa çok kolay. Almanya’da tıp doktoru olarak çalışabilmek için ilk önce lisan ve buradaki hastanelerin, muayenehanelerin ve tüm tedavi veren müessese/tesislerin bilgisini edinmek gerekiyor. Bu kurumların birbiriyle çalışması çok yoğun. Ayrıca sigortaların ve emeklilik sandığı ve başka tedavileri ödeyen kaynakların da yaptığı iş üzerine bilgisi ve onlarla iletişime girmemin yollarını çok iyi bilip kullanmak lazım.

Hele Almanya’da çok büyük sosyal hizmet veren kiliseler ve başka NGO’lar da göçmenlere yönelik çok yoğun çalışıyorlar. Burada çalışmaya başlamak için yabancı lisan bilen bir doktor için avantajlar olabilir. Ayrıca işsizlik kurumu da hastaya uzun vadede çalışamaz raporu verirsek iletişime geçer.

Hasta ile sorunsuz iletişim çok önemli. Hele bizim dalımızda hasta ile konuşmak onun hangi psikodinamiği yasadığını öğrenmek ve onunla çok otantik ve iyi niyetli yakın bir tedavi ilişkisine girmek sağlığı için en önemli dayanışma. Almanya’da “kağıt isleri” yani dokümantasyon çok önemli ondan her yapılan tedavi adımları ve kararları bir yerde yazılı bir şekilde değerlendirilip ya hastane tarafından muayenehanedeki uzmana yollanır ya da hastaneye yatıran doktor oraya bilgi yollar ki teşhisler için aynı muayene hep tekrarlanmasın lüzumsuz haddinden fazla para harcanmasın diye.

Almanya’da Türk hekimler arası dayanışma ne durumdadır?
Almanya’da Türk hekimler birbirini tanır ve birbirine destek olur, bizim arkadaş grubumuzda birbirimize desteğimiz yoğundur ve yaklaşımımız otantiktir.

Almanya’da Türk hekimleri diğer yabancı hekimlerle karşılaştırıldığında ne durumda?
Türk hekimler, Avrupa Birliğine dahil olmayan bir toplumdan geldikleri için onların diploma denklik prosedürü ve burada çalışma izinleri konusunda çok fazla zorluk çektiklerini görüyorum.

Yorumlar

Handan Saper dedi ki…
Avrupa Birliği vatandaşı olmayan hekimlere denklik verirken sıkıntı çıkarmalarını çok anlamsız buluyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge