Ana içeriğe atla

“ÇİFT YUMURTA TEKİZLERİ”

Bir bedende iki farklı DNA bulunması durumu olan “Kimerizm”,  adli tıp alanında bilinmeyenlere ve hatta kök hücre çalışmaları ve tüp bebek uygulamalarında gelecekte artacak kimerik insanlara kadar pek çok soru tıp dünyasında tartışılıyor.
Döllenmiş iki farklı yumurtanın birleşmesi sonucu tek bedende iki ikizin karışımı olarak doğan bir bebek, tetragametik kimerizm olarak ifade ediliyor. Bu durum dünyaya gelen bu bebeğin vücudunda farklı iki kardeşin DNA'larının taşınmasına neden oluyor. Bilim dünyası kimerik insanların DNA yapısının farklılığı üzerine araştırmalarını derinleştiriyor. Sağlık Dergisi kimerizm hakkında bilinmeyenleri araştırdı.
''Aynı bedende farklı DNA'lar'' ya da ''Tek bedende çift kimlik'' diye tanımlanan “kimerizm” hakkında bilgi veren Çukurova Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Demirhan, kadının dünyaya getirdiği çocuğuna karşı sevgisiz kalmasına, bunun da hem çocuk hem de annede ağır ruhsal sorunlara yol açtığını dile getirdi. Tetragametik kimerizmin uluslararası bilim camiası tarafından yeterince bilinmediğini dile getiren Prof. Dr. Demirhan, “Bu nedenle dünyaya getirdiği bebeğine karşı sevgi beslemeyen bazı annelerin ''neden?'' sorusunun cevabını bulamıyor. Çocuk ise ''sevgisiz'' büyümeye mahkum bırakılıyor” dedi.

Döllenmiş İki Yumurtanın Birleşmesi
Prof. Dr. Demirhan, kimerizmin, döllenmiş iki yumurtanın birleşmesi ve ikiz doğacağı yerde, tek bebeğin doğması sonucu oluştuğunu ancak, dünyaya gelen bu bebeğin vücudunda farklı DNA'lar taşıdığından habersiz olduğunu belirtti. Demirhan, “Bu tür vakalarda örneğin, kadının kalbi kendisine, akciğerleri dünyaya gelemeyen ikizine, sağ taraftaki yumurtalıkları kendisine, sol taraftaki yumurtalıkları ise yine ikizine ait olabiliyor. Bu durumda, bu kadın hamile kaldığında dünyaya gelen bebek doğamayan ikizinin DNA'sını taşıyabiliyor. Yani, kadının DNA profili ile dünyaya getirdiği bebeğin DNA profili birbirini tutmayabiliyor” dedi.

“DNA ve Doku Uygunluk Testleri Tetragametik Kimerizmi Doğrulamaktadır”
Demirhan, tetragametik kimerizm vakasında kadının, dünyaya gelemeyen ikizinin DNA'sı ile dünyaya gelen bebeğine karşı sevgi beslemezken, kendi DNA'sını taşıyan bir diğer çocuğuna daha fazla sevgi duyabildiğini belirtti. Demirhan şu bilgileri verdi: “Kadın, kendisinin dünyaya getirdiğinden emin olduğu bebeğine karşı neden sevgi besleyemediği sorusuna cevap bulamıyor. Buna karşın dünyaya gelen bebek de sevgisizlikten kaynaklı sorun yaşıyor. Bu durum, anne ve bebekte yarattığı psikolojik tahribatın yanı sıra, psikiyatri uzmanlarına da sıkıntı yaşatıyor. Tetragametik kimerizm, DNA ve doku uygunluk testleri ile tanınır hale geldi. Son yıllarda yaygınlaşan tüp bebek uygulamalarında çok sayıda döllenmiş yumurtanın anneye transfer edilmesi ile tetragametik kimerik vakalarının otuz kat artmasına yol açabilmektedir. Çünkü, bu uygulamalarda doğurganlık şansını yakalamak için çok sayıda embriyo aynı anda transfer edildiğinden bu döllenmiş yumurtaların birbiri ile temas etme olasılığı oldukça artmaktadır. Bu nedenle, tüp bebek merkezleri ön görülen yasal sayıda yumurtayı anneye transferi konusunda oldukça dikkatlı olalıdır. Anne, sebebi bildiğinde ilaç tedavisini bile kesiyor. Biz bu durumdaki annelerin dünyaya getirdiği bebeklerinin teyzesi olduklarını söylüyoruz. Çocuğuna karşı sevgisiz olan annenin olayın nedenini öğrenmesi problemin çözülmesini sağlamaktadır. Bu nedenle, toplumsal baskılar bir yana bırakılıp bilimsel gerçekler göz ardı edilmemeli, bu durumdaki anneleri mutlaka DNA testleri ile kendilerindeki sevgisizliğin nedenini anlamaları gerekmektedir.”



Saçının DNA Profili, Kanındakini Tutmayabiliyor
Adli Bilimler Uzmanı ve Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy konu hakkında şu bilgileri verdi: “Birkaç DNA profilini barındıran kimerik insanlar da var. Nedenlerden biri, döllenmiş iki yumurtanın birleşmesi (füzyonu) ve ikiz doğacağı yerde, tek bebeğin doğması. Sonuçta doğan çocuk, doğamayan ikizin DNA'sını da taşıyabiliyor ve örneğin saçının DNA profili, kanındakini tutmayabiliyor. Aynı bedende farklı profillere, kan ve kemik iliği nakillerinden sonra da rastlanması bu gerçekten haberdar olan adli bilimciler için bir kabus. Yoksa kimerizm, suçla mücadelenin en güçlü silahı DNA'nın tahtını mı sallıyor?”

Çocuklarının Annesi Olamayan Kadın
Prof. Dr. Atasoy, kimerik bir vaka örneği vererek, şunları anlattı: “Bayan Lydia Fairchild iki çocuk doğurmuş, üçüncüsüne hamileydi. Buna rağmen, 2002 yılında boşanmaya kalktı. Mahkeme, her boşanma davasındaki gibi, çocukların biyolojik babasının DNA analizi ile kanıtlanmasını istedi. Anne, baba ve iki çocuk bir klinikte kan verdiler. İki hafta sonra mahkemeden aldıkları bir mektup, bayan Fairchild'ı şaşkına çevirdi. Eşi, çocukların babasıydı, ancak kendisi ne birinin, ne de ötekinin annesiydi. Sonuca itiraz etti elbette. Testler bir başka laboratuvarda yinelendi. Sonuç aynıydı.

“Ortada DNA gibi Çok İleri Bir Teknolojinin Sonuçları Vardı”
Çocukları doğurduğunu gösteren hastane kayıtlarını delil kabul edilmeyen Lydia, bir anda kendisini, soybağını değiştirmek ve çocuk kaçırmakla suçlanır buldu. Ortada DNA gibi çok ileri bir teknolojinin sonuçları vardı. Lydia çocukların annesi değildi. Bu gelişmeler yaşanırken üçüncü çocuğunu doğurmak üzere hastaneye yattı. Mahkeme, doğum sırasında çocuktan ve anneden kan alınarak DNA analizi yapılmasını istedi. Sonuç bir felaketti. Bebek, diğer iki çocuğun kardeşiydi. Baba, onun da babasıydı. Ancak Lydia, bilirkişi huzurunda doğurduğu son çocuğun da annesi değildi. Önceki suçlamalara, yasal olmayan yollarla rahim kiralayarak gelir elde etmek gibi bir yenisi eklendi. Savcılık, her üç çocuğun bir sosyal hizmet kurumuna yerleştirilmesini talep etti.

Bayan Lydia Fairchild'ın avukatı Alan Tindell, durumu genetik uzmanı bir arkadaşıyla tartışmasaydı, o da 1998 yılında New England Journal of Medicine adlı bilimsel dergideki makaleye rastlamamış olsaydı, kadının yeryüzünde bilinen 50 kadar kimerik insandan biri olduğu, yani tek bedende birden fazla tipte DNA profiline sahip olabileceği, kimsenin aklına gelmeyecekti. Mahkeme, öne sürülen gerekçeyi kabul etti. Lydia'nın incelenebilecek tüm dokularında DNA analizi yapılmasını istedi.

Cilt, saç, kan ve yanak içi hücrelerinin DNA'sı çocukların annesi olamayacağını gösteriyordu ama, rahim içinden alınan hücreler bir anda her şeyi değiştirdi. Buna göre, Lydia, her üç çocuğun da annesiydi. Bayan Lydia Fairchild'ın duruşmalarla geçen üç yıla yakın kabusu böylece bitti. Nihayet kocasından boşanabildi ve çocuklarına devlet yardımı bağlandı.”

“Doğuştan Kimeraların Sayısı Çok Fazla Olabilir”
Bedenlerinde birden fazla DNA profili ile doğan kimeraların literatürde kayıtlı olanların sayısının 50'yi geçmediğini belirten Prof. Dr. Atasoy, “Çünkü her iki cinsin cinsel organlarını bir arada barındıran hermafroditler gibi bazı istisnalar dışında, bu durum dışarıdan bakıldığında anlaşılmaz ve tıpkı bayan Lydia Fairchild olayındaki gibi, ancak bir rastlantı eseri ortaya çıkar. Halbuki doğuştan kimeraların sayısı çok fazla olabilir” dedi.

Prof. Dr. Atasoy, gebelik şansını arttırabilmek amacıyla birden fazla döllenmiş yumurtanın ana rahmine yerleştirildiği in vitro fertilizasyon (tüp bebek) uygulamaları yaygınlaştıkça, iki embriyonun füzyon olasılığı da giderek artacağınız ve kimera sayısında ciddi bir yükselme olacağını vurguladı. Prof. Dr. Atasoy, ayrıca, doğuştan kimerizmin bu mekanizmadan başka nedenlerinin olduğunu da unutulmaması gerektiğini hatırlattı.

“Şüphelenilen, Gerçekten Suçlu Olabilir Ve Bir Kimera Olduğundan Anlaşılmayabilir”
İnsan bedeninin her noktasındaki DNA profilinin aynı olduğuna dayanan adli bilimler açısından ciddi bir sorun ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Atasoy, “Örneğin bir sperm lekesinin DNA profilinin saldırganın kanındakini tutması gerektiğinden hareket ediyor ve yakalanan şüphelinin kan DNA'sı farklı olduğunda, suçsuzluğuna hükmediyoruz. Halbuki şüphelenilen, gerçekten suçlu olabilir ve bir kimera olduğundan anlaşılmayabilir. 53 kişiyi öldüren Rostov Canavarı Andrei Chikatilo, ilk cinayetlerini işleyişinin hemen ardından yakalanmıştı. Bir mağdurun üzerindeki spermin grubu ile Chikatilo'nun kan grubu tutmadığından salıverildiği yetmiyormuş gibi, kan grubu spermi tutan bir diğer şüpheli, katil sanılarak idam edilmişti. Chikatilo'nun durumu, o tarihte henüz DNA analizlerinin bulunmayışına bağlanır ancak, bana göre o, bir kimeraydı.
Kimeralarla ilgili bir diğer sorun, babalık ve akrabalıkların belirlenmesidir. Erkek kimeraysa, tıpkı Lydia Fairchild'ın üç çocuğunun analığı reddedildiği gibi, onun da babalığı reddedilebilir” diye konuştu.

“Kemik İliği Nakli Yapmadan Önce, Günün Birinde Hiç İşlemedikleri Bir Suçun Faili Olarak Tutuklanabileceklerini Söylemek mi Gerekir?”
Prof. Dr. Atasoy ayrıca şunları söyledi: “Kan ve kemik iliği (kök hücre) nakillerinde, doğuştan kimerizmin aksine, sadece bir süre kimerizm gözlenir. Konu, suçun aydınlatılması çerçevesinde incelendiğinde, gerek kan, gerekse kök hücre nakillerinin failin bulunmasını zorlaştıracağı bir yana, verici ya da alıcının haksız yere suçlanmasını da beraberinde getireceği akıldan çıkartılmamalıdır. Örneğin olay yerinde biyolojik delil bırakan suçlu, kan nakli yapıldıktan üç ay içinde yakalansa, kanda DNA analizi yaparak suçlu olduğunu kanıtlamak neredeyse olanaksızlaşırdı. İşin kötü tarafı, DNA bankası çok geniş bir ülkede yaşasaydı ve bir rastlantı eseri ona kemik iliğini veya kanını verenin DNA profili bu bankada yer alsaydı, suçu işleyenin o kişi olduğu sanılacaktı. O halde, kemik iliği nakli yapmadan önce, gerek vericiye, gerekse alıcıya, günün birinde hiç işlemedikleri bir suçun faili olarak tutuklanabileceklerini söylemek mi gerekir? Söylenirse, insanlar kemik iliklerini vermekten cayarlar mı? Bir tarafta sağlık, diğer yanda adalet, insan hakları, etik. Ne garip bir ikilem değil mi?”


İki Ayrı Embryodan Tek Birey Gelişmesi

İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Genetik Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Volkan Baltacı konu ile ilgili şunları söyledi: “5 Ocak 2012 tarihli Guardian gazetesi “Oregon National Primate Research Centre” tarafından 3 çift maymuna ait 3 değişik embriyonun birleştirilerek kimerik bir embryo ve kimerik maymun üretildiğini yayınladı. Bir canlıda başka bir canlının doku ve DNA’sının bulunmasına kimerizm diyoruz. Bu olguyu kan nakillerinde, kemik iliği veya diğer organ nakillerinde oldukça sık duyar ve hatta tedavi sürecinin takibinde kullanırdık. Oysa burada bahsettiğimiz durum biraz farklı; iki ayrı canlının tek bir vücutta beraber büyümesinden yani tek bir birey olmasından bahsediyoruz” dedi.

Primat Araştırma Laboratuvarı Bu Hayvan Deneyini Niçin Yaptı?
Kimerizmde iki hücrenin birleşmediğini, dolayısıyla genetik materyallerinde birleşmediğini belirten Prof. Dr. Baltacı, ancak yan yana beraber bulunduklarını ve gelişerek, organları oluşturduklarını dile getirdi. Prof. Dr. Baltacı şunları söyledi: “Aslında ilk kimerik canlı 1960 yılında yetişkin bir fare vücuduna başka bir fare embriyosunun implante edilmesi ile elde edilmiş bir fareydi, ancak bu son uygulama aynı dönemdeki iki ayrı maymun embriyosunun birleştirilmesi ile çok erken bir aşamada gerçekleştirildi. Primat araştırma laboratuvarı bu hayvan deneyini niçin yaptı? Öncelikli amaç kök hücre davranışlarını anlamak ve bu hücrelerin spesifik dokulara dönüşme mekanizmalarını aydınlığa kavuşturmak, yani bir hücre grubu niçin karaciğeri oluşturuyorken diğeri dalağı oluşturuyor? Diğer yandan kimerik hayvanın oluşması kök hücrelerin erken dönemden itibaren bir arada çalışarak doku ve organları oluşturabildiklerini göstermektedir. Zira yapılan çalışmalar ile daha geç dönemlerde kök hücre enjeksiyonu ile kimerik canlı elde edilemediği gösterilirken erken dönem embriyo aşamasında bu hücrelerin birleştirilmesi doku ve organların problemsiz olan sağlıklı kimerik maymunların elde edilmesini sağlamıştır. Tüm bu çalışmalar kök hücre ile organ yetmezliklerinin tedavi edilebilmeleri konusunda önemli problemlerin aşılması için birçok bilinmeyene ışık tutabilecek. Çünkü bu konuda önemli bir problem kök hücreler erken embriyo aşamasında bir araya getirildiklerinde organ ve doku farklılaşmasını başarı ile tamamlayarak bir arada kimerik canlı geliştirebilirken laboratuvar şartlarında kültüre edilen kök hücreler ise belli bir aşamadan sonra bu özelliklerini kaybetmektedir.”

“Son Zamanlarda Ortaya Atılan Bir İddia Henüz İspat Edilmemiş”
Prof. Dr. Baltacı konu hakkında şu bilgileri verdi: “Son zamanlarda ortaya atılan bir iddia henüz ispat edilmemiş olmakla birlikte şöyle; tüp bebek uygulamalarında birden fazla embriyo transfer edildiği zaman bu embriyoların anne rahminde birleşerek tek bir embriyo haline geçerek büyümesidir. Yani aynı anne babaya ait iki ayrı kardeşin tek bir bebek olarak dünyaya geliyor olması. Böyle bir bebekte bazı organlar bir kardeşin genetik özelliklerini taşırken diğer organların farklı kardeşe ait genetik özellikleri taşıması söz konusudur (kimerizm). Bu durumda olan bir birey farklı genetik özelliklerde organ ve dokulara sahip olabilir örneğin; iki farklı göz rengine sahip olabilir ya da iki ayrı cinsiyet hücrelerini (erkek ve dişi cinsiyet dokularını) bir arada (hermafroditizm) taşıyabilir. Bu durum farklı organlarda farklı DNA içeriklerinin gösterilmesi ile ortaya konulabilmektedir. Buna hukuki bir davaya konu olmuş Lydia Fairchild ve eşi Jamie Townsend isimli vakalar örnek olarak verilebilir. 2002 yılının Aralık ayında elde edilen test sonuçlarına göre çocuğun babası doğrulanmış ancak annenin (Lydia) farklı DNA profiline sahip olduğu gösterilmişti. Yine başka bir örnek Boston’da yaşandı; 52 yaşındaki Karen Keegan’a böbrek nakli yapılması gerekti ve aile üyelerinden yapılan doku uyumluluk testleri sonucu kızının kendi kızı olmadığı sonucuna varıldı. Her iki vakada da kişilerin farklı dokularından DNA testlerinin yapılması ile bu vakaların kimerik oldukları tespit edildi.

“Tek Embryo Transfer Edilmesi Uygulaması Haklı ve Doğru”
Gerek kök hücre çalışmaları ve gerekse tüp bebek uygulamaları toplumda kimerik bireyler oluşması konusunda bazı endişeleri beraberinde getirirken diğer yandan şans eseri oluşmuş kimerik yapıda sağlıklı bireylerin varlığı bu endişeleri giderebilir. Bu gelişmeler ülkemizdeki tüp bebek uygulamalarında yasal olarak zorunlu hale getirilmiş olan tek embryo transfer edilmesi uygulamasının ne derece haklı ve doğru olduğunu da ortaya koymaktadır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge