Ana içeriğe atla

TÜRKİYE’DE İLK KEZ UYGULANAN “GENERAL MOVEMENTS” YÖNTEMİ

Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Türkiye’de ilk kez uygulanan ‘General Movements’ yöntemi ile nörolojik sorunları olacak bebeklerin erken tanısı konuyor.

Hastanelerin birleştirilmesiyle yeni kliniklerin açıldığını ve bunların içerisinde yer alan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği’nde Türkiye’de ilk kez uygulanan bir yöntem olduğunu belirten Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Can Demir Karacan, bebeklere bu hizmetin sunulmaya başlandığını dile getirdi. Bu yöntem sayesinde bebeklerin doğumdan itibaren incelendiğine dikkat çeken Doç. Dr. Karacan, bebeklerin doğuştan zihinsel ve bedensel özürlerinin azaltılmasında etkili olduğunu ifade etti.

Türkiye’de İlk Kez Uygulanan Yeni Bir Tanı Yöntemi
Fizik Tedavi Ünitesi’nde genişletilme yapıldığını kaydeden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Kıymet İkbal Karadavut ise, “Fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümünü oluşturduk. Bu bölümde gebe eğitimleri vermeye başladık. Sıfırıncı aydan başlayarak gebe eğitimi veriyoruz. Bebekler doğduktan sonra da eğitimler devam ediyor. Riskli gebelerin bebeklerini ayrıca doğum sonrası da takibe alıyoruz. Yeni uyguladığımız bu yöntemle nörolojik bozukluk riski olan çocukları erken tanıyoruz” dedi.


“General Movements Türkiye’de ilk”
Riskli gebeliklerde bebekte ileride nörolojik bozukluk denilen beyin felci, spastisite gibi durumlar oluşabildiğini belirten Dr. Karadavut şöyle konuştu: “Böyle çocukları yeni doğan ünitesinde ülkemizde ilk defa bizim uyguladığımız bir yöntemle erken tanı koyup tedavi ediyoruz. Hollanda Groningen’de, General Movements (Genel Hareketler) adı verilen bu yöntemin eğitimini aldım. Bu hareketler gebeliğin 28. haftasından doğum sonrası 2. aya kadar sürmektedir. Kalpteki pace-maker gibi bütün canlılarda beyinde CPG (central pattern generators) denilen nöronal ağ bulunmaktadır. Bu nöronal ağ kendi kendine uyaran oluşturarak bebeğin belli hareketleri yapmasını sağlıyor. Bu hareketler dışarıdan hiçbir şekilde değiştirilemiyor. Çocukların hepsi benzer hareketleri yapıyor. Bebeklerin bu hareketlerine göre çocuğun beyin gelişi hakkında yorum yapılabiliyor.”

Bobath’ın Modifiye Şekli
Yeni doğan bebeklerde 4 ay sonra bu nöron yumağının kaybolduğunu ifade eden Dr. Karadavut, nöron yumağının bazı hareketleri tetiklediğini ve hareketlerin kalitesine göre derecelendirme yapılıp, anormal grup içerisinde yer alan çocuklarda erken rehabilitasyona başladıklarını söyledi. “Bu sayede özür oranı azalıyor. Bobath’ın modifiye şekli uygulanarak, Şubat 2009 tarihinden bu yana bu tedavi yapılıyor. Türkiye’de ilk defa yapılan bu proje kapsamında hastaların; yenidoğan, fizik tedavi ve psikiyatri bölümünce multidisipliner takipleri yapılıyor. Bu proje bağlamında serebral palsi gibi tanısının erken aylarda konulmasının güç olan hastalara çok erken tanı konulabiliyor. Tanı konulan hastalar erken rehabilitasyona alınıyor. Bu tedavi ile hastalara doğru pozisyonlama, doğru duruş paternleri periferik uyaranla öğretilip, santral sinir sisteminde yanlış bilgilenmenin önlenmesi hedefleniyor” diye konuştu.


Hamilelere Egzersiz Uygulaması
Doğuma daha iyi hazırlanılması için her yaştan sağlıklı gebelere hizmet veriliyor. Doğumun rahat yapılması için anneye eğitim verdiklerini bu sayede daha sağlıklı gebelik ve doğumu hedeflediklerini belirten Dr. Karadavut, “Ayrıca tüp bebek yöntemi nedeniyle artan çoğul gebelikler ve gelişen yenidoğan bakımı sayesinde artık daha çok yaşatılabilen prematür ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerin nörogelişimsel takip ve rehabilitasyon hizmetini vererek topluma daha sağlam çocukları kazandırmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümü olarak bu kadar erken tanı ve müdahale imkanı olan Türkiye’de tek hastane olduğumuzu belirtmek istiyorum” dedi.

“Çocuk Bölümünde 10 Yan Dal Kliniği Mevcut”
Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi’nin Ankara’nın en kapsamlı çocuk hastanesi özelliği taşıdığını belirten Başhekim Doç. Dr. Karacan, sadece çocuk bölümünde 10 yan dal kliniği mevcut olduğunu iletti. Kadın Doğum hastanesinin bağlandığı bölümde nitelikli 23 oda yapılarak toplam 30 nitelikli oda kapasitesine çıktıklarını söyleyen Doç. Dr. Karacan, çocuk bölümünde ise 15 nitelikli oda ile hastane toplamında 400 yatak kapasitesine ulaştıkları bilgisini verdi.

Hastaya Kaliteli Muayene Yapmak İçin Yeterli Zaman Ayrılıyor
Çocuk, çocuk cerrahisi, kalp-damar, yeni doğan ve kadın doğum alanlarında yoğun bakım hizmeti verdiklerine de değinen Doç. Dr. Karacan, günlük bin poliklinik yapıldığını ve hastaya yeterli zaman ayırarak kaliteli muayene yapılması amacıyla 20 dakika gibi bir süre ayrıldığına dikkat çekti. Doç. Dr. Karacan, 160 uzmanın hizmet verdiği hastanede doluluk oranının yüzde 75 olduğunu belirtti.

Hastaneler Birleşti, Neler Değişti?
Çocuk hastanesinin, kadın doğum hastanesiyle birleşmesiyle birçok yeniliğin yaşandığını dile getiren Doç. Dr. Karacan, kadın doğum hastanesi devlet hastanesi iken artık eğitim ve araştırma hastanesi halini aldığını ve birçok bölüm açılırken, eski bölümlerde de tadilat yapıldığını ifade etti. Doç. Dr. Karacan, “Daha üst düzeyde hizmet verecek duruma geldik ve bölge halkına daha iyi hizmet sunabilmek için tek kişilik banyolu nitelikli odalar yaptırdık. Hastalara daha bütüncül yaklaşılabiliyor. Ayrıca doğumlardan sonra bebeklerin bakımı bizzat pediatristler tarafından kontrol altına alınıyor. Riskli doğumlarda bebeklerin bakımları yapılabiliyor. Kadın doğum bölümünün ameliyathane koşullarını son teknolojiye uygun hale getirdik. Beş kişilik odaları tek kişilik nitelikli hale getirdik. Üç yeni doppler ultrasonografi aldık. Ayrıca çocuk alerji, çocuk endokrin, çocuk ve ergen ruh sağlığı, fizik tedavi ve patoloji bölümleri baştan sona yenilendi. Hastalara eğitim verilebilecek alanlar oluşturuldu” dedi.

Pediatrist Açığı Var
Ülkemizde çocuk hekimi sayısının azlığından yakınan Doç. Dr. Karacan, uzman yetiştirmelerine rağmen bu alanda sıkıntı yaşadıklarını ama bunun da yan dala başvuran pediatrist sayısının fazlalığından kaynaklandığını vurguladı. Uzun süredir başasistan ve şef sınavlarının yapılamadığını belirten Doç. Dr. Karacan, “Son kanun değişikliği ile doçent ve profesörlerden şef ve şef yardımcıları atandı. Ancak hala başasistan atanamadı. Yedi kliniğin her birinde 4 başasistan olması gerekiyorken şimdi yarısı kadar çocuk uzmanı var” şeklinde konuştu.

“Yurt Dışından Hasta Geliyor”
Hastanenin çocuk alerji bölümüne yurt dışından çok sayıda hastanın geldiğini belirten Çocuk Alerji Klinik Şefi Doç. Dr. İlknur Bostancı, yurt dışından kliniklere gelen hastaların çok memnun kaldıklarını söyledi. Doç. Dr. Bostancı, yurt dışında sağlık hizmetlerinin yansıtıldığı gibi iyi olmadığına değinerek, kliniklerinin başarılı tedavilere imza attığını dile getirdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge