Ana içeriğe atla

AZ GÖREN ENGELLİLER REHABİLİTASYON MERKEZİ


Az görenlerin rehabilitasyonu ile hedeflenen her mesafe için yararlı görme düzeyine ulaşmanın mümkün olduğunu kaydeden A.Ü. Az Görenler Birimi Sorumlusu Prof. Dr. İdil: ''Gözlüklerin üstüne monte edilmiş küçük teleskoplu gözlükler ile kişinin yüzde 10'luk görme kapasitesi yüzde 90'ın üstüne çıkabiliyor” dedi.

Türkiye’de üniversite bünyesinde ilk az gören engellilere yönelik rehabilitasyon uygulamaları, Ankara Üniversitesi (AÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Görme Engelliler Rehabilitasyon ve Araştırma Birimi'nde yer alıyor.
‘Az Görme Rehabilitasyon Programları’ ile az görenlerin görme kapasiteleri ve yaşam kalitelerini yükseltilebiliyor. A.Ü. Halk Sağlığı Anabilim Dalı bünyesinde hizmet veren Az Görenler Merkezinde, çok az görme kapasitesine sahip engellilerin yaşam kalitesini artırmak, kendi kendilerine yetebilmelerini sağlamak amacıyla çeşitli eğitimler ve teknikler uygulanıyor. Az Görenler Rehabilitasyon Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Aysun İdil, Sağlık Dergisi’ ne açıklamalarda bulundu. Türkiye'de az görme ve körlük ile ilgili ulusal bir kayıt sisteminin olmadığını ancak hesaplamalara göre her bin kişiden 5'inin yüzde 5'in altında görme yeteneği (kör) olduğunu ve bin kişiden 20'sinin ise az görebildiğini belirtti.


“Türkiye'deki Tek Merkez”
Az görenlerin rehabilitasyonunda gerçek yaşam alanlarının yapılandırıldığı bir ‘az görme evi’ kurulacağını kaydeden Prof. Dr. İdil, “Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlker Ökten’in destekleri ile ülkemizde ilk kez gerçekleştirilecek ‘Az Görme Evi’nde az gören hastaların eğitim programları gerçek yaşam alanlarında yürütülecek. Ayrıca ‘Az Görme Evi’ az görenlerin ev, okul ve işyeri gibi yaşam alanlarının düzenlenmesinde hasta ve yakınları için rehber olacak” dedi.

Göz Hekimleri Bu Programa Katılabilir
Türkiye'nin göz hastalıklarının tedavisinde çok iyi bir noktada bulunduğunu, ancak rehabilitasyon açısından eksikler olduğunu belirten Prof. Dr. İdil, ''AÜ bünyesinde hizmet veren Az Görenler Rehabilitasyon Birimi, üniversite bünyesinde Türkiye'de kurulmuş ilk ve tek merkezdir. Ayrıca bu merkez sayısını artırmak amacı ile göz hekimlerine yönelik bir yüksek lisans programı yapmaktayız. Uzman hekimler yüksek lisans kapsamında bu eğitimi alabiliyorlar” bilgisini verdi.

“Hastaların Yüzde 60'ında Yararlı Görme Sağlandı”
Merkezlerinde yaklaşık bin hastanın rehabilitasyon hizmetinden yararlandığını vurgulayan Prof. Dr. İdil, “Hastaların yüzde 60'ında yararlı görme sağlandı. Yüzde 3'ü cihaz kullanımını reddetti, yüzde 9.5'unun görme yeteneği bu sistemi kullanmaya uygun değildi, yüzde 8.4'ü ise az görme yardım cihazı dışında reçeteli normal gözlük desteğiyle hedeflerine ulaştı. Merkeze, 6 yaş altı okul öncesi gruptan yararlananların oranı yüzde 5’tir. Yüzde 26 oranında okul dönemi yaş grubunun ve yüzde 41 oranında 19-64 yaş aralığındaki yetişkin gruptaki kişiler faydalandı. Ayrıca gelenlerin yüzde 93'ü sosyal güvenliği bulunuyor” açıklamasında bulundu.


“Körlük ve Az Görme ile Sonuçlanan Durumların Yüzde 80'i Önlenebilecek”
Uluslararası literatürde 2020'ye kadar gerekli önlemler alındığında körlük ve az görme ile sonuçlanan durumların yüzde 80'inin önlenebileceğini vurgulayan Prof. Dr. İdil, tedavi edilebileceği ya da rehabilitasyonla kişinin yaşam kalitesinin artırılabileceğinin hesaplandığını söyledi. Az gören hastaların merkeze yönlendirilebileceğini dile getiren Prof. Dr. İdil, az görme rehabilitasyon merkezlerinin görme yeteneğini tamamen kaybeden kişiler için olmasa da az görenler için bir umut olduğunu kaydetti.

“Elin Parmaklarını 1 Metre Uzaktan Sayabilme Yeteneğine Sahip Kişi”
Görme düzeyine ilişkin beklentinin kişinin mesleğine, yaşına, eğitim düzeyine, okuma alışkanlığına ve yaşam biçimine göre değişebildiğini anlatan Prof. Dr. İdil, “Yaşam kalitesi ölçekleri ile belirlediğimiz bireysel hedefler için bazen yüzde 10'luk görme kişi tarafından yeterli olarak nitelenebilirken, bazı kişiler yüzde 50’lik bir görmenin bile yaşam kalitelerini olumsuz etkilediğini belirtmektedir. Tıpta, gözlük ya da lens gibi aletlerin yardımıyla yüzde 5 ile onda 3 arasında olanların az gören sınıfında yer alıyor. Rehabilitasyon merkezinde bu ölçümler bireysel hedefe göre belirleniyor. Her türlü yöntem denenmiş, stabil duruma gelmiş ama mevcut görmesi onun yaşamdaki hedeflerini gerçekleştirmesine yetmiyorsa, böyle bir durumda görme düzeyi ne durumda olursa olsun, kişiye onun hedefleri doğrultusunda yakın, ara mesafe ya da uzak görme için uygun sistemlerle ve cihazlarla mevcut görmeyi yararlı hale getiriyoruz. Pratik olarak bir elin parmaklarını 1 metre uzaktan sayabilme yeteneğine sahip kişi, merkezimizdeki uygulamalara yanıt verebilir. Işığı hiç göremeyen ya da el hareketlerini kabaca gören kişilerin az görme rehabilitasyonundan yararlanması ise mümkün değil” şeklinde konuştu.


“Görme Kapasitesi Yüzde 90'ın Üstüne Hatta Tam Düzeye Çıkabiliyor”
Merkeze başvuranların öncelikle tüm görme fonksiyonlarının değerlendirildiğini ve ardından kişiye özel cihazların seçildiğini ifade eden Prof. Dr. İdil, “Bunun için optik ya da optik olmayan sistemler kullanılıyor. Optik sistemlerden, çeşitli formlarda üretilmiş teleskopik, mikroskobik ve benzeri gözlükler kullanılıyor. Az gören hastalar için geliştirilmiş ve gözlüklerin üstüne monte edilmiş küçük teleskoplu gözlükler ile kişinin yüzde 10'luk görme kapasitesi yüzde 90'ın üstüne çıkabiliyor” diye konuştu.
Teleskopik gözlüklerin kullanımının kolay olmadığını, hastanın buna uyum sürecinin aşamalı olduğu için zaman aldığını belirten Prof. Dr. İdil, “Teleskopik gözlük, önce kişiye oturarak kullandırılıyor. Gözlüğü takıp, hastanın alışması sağlanıyor. Çünkü teleskop sayesinde, objeler bulunduğundan büyük ve farklı yerde görülüyor. Bu da özellikle yaşlılar ve çocuklar için düşme riskini artırabiliyor. Yaklaşık 1 ay oturarak kullanım sağlanıyor, ikinci aşamada ise teleskopik gözlüğün model ve uygulama yerleri değiştirilerek, yürürken kullanımı sağlanıyor. Bu sürecin de adaptasyonu 6 ayı bulabiliyor. Daha sonrasında ise evde günlük yaşamda veya mesleki alanda nasıl kullanılacağı öğretiliyor. Az görme rehabilitasyon programları bir muayene sonucunda karar veriliyor. Teleskopik gözlük kullanımı özellikle öğrenciler için çok avantajlı. Örneğin, az görmesi nedeni ile eğitimden yaralanma olanağı kısıtlanan bir öğrenci, teleskoplu gözlük kullanarak bu engeli aşabilmektedir. Çok kitap okuması gereken hukukçular, ara mesafeyi görmesi gereken piyanistler, uzak görüşün çok önemli olduğu fotoğrafçılar da bu cihazları kullanarak mesleklerini yapabiliyor” dedi.

“SGK Şimdi Çok Sınırlı Bir Ödeme Yapıyor Ve Katkı Payını Artırdı”
Teleskoplu gözlük kullanımının yurt dışında 1950'li yıllardan bu yana sıkça kullanıldığını ancak Türkiye'de kullanımının yeni olduğunu söylen Prof. Dr. İdil, gözlüklerin rahatlıkla temin edilebileceğini, fakat geri ödemede sıkıntı yaşanabildiğini belirtti. Prof. Dr. İdil “SGK şimdi çok sınırlı bir ödeme yapıyor ve katkı payını artırdı” diye konuştu. Teleskopik gözlüklerin daha estetik olabilmesi için yurt dışında çalışmalar yapıldığı bilgisini veren Prof. Dr. İdil, “Teleskop, son teknoloji ile gözlük camı haline getirildi. Yani, çok yakında gözlüğün üstüne ayrı bir şekilde teleskop monte edilmeyecek'' şeklinde konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...