Ana içeriğe atla

ENGELLER KALKIYOR

Yıllardır ortopedi alanında ürünlerindeki yenilikleriyle tanınan Otto Bock, “Süper Four” ile yine bir ilke imza attı.

Firma, 1919 yılında 1. Dünya savaşı sonrasında Almanya’da kuruldu. Firmanın kurucusu temelde marangoz olan Otto Bock, İkinci Dünya Savaşı sonrasında protezlere ihtiyaç duyulduğu için bu alana yöneldi. 2009 yılında 90. yılını kutlayacak olan firma, eksik kol ve bacaklara yönelik dıştan takılan protez, ortez denilen vücuda destek ürünleri, tekerlekli sandalyeler, akülü sandalyeler ve engellilere yönelik araçlar üretiyor. Türkiye’de 1999 yılında kurulan firma, 38 kişiyle 4 bölgede hizmet veriyor. Firma ülkemizde 500 civarında ortez, protez alıcısına ürünün yanında uygulama desteği de veriyor. Amaçlarının insanların yaşam kalitesini arttırmak olduğunu belirten Otto Bock Genel Müdürü Hasan Ürey, engelleri mümkün olduğunca kaldırarak hizmet sunmayı hedeflediklerini dile getirdi.

Ürey, Süper Four denilen aracın dünyada ve ülkemizde ilk olduğunu dile getirerek, aracın tüm hava ve yol şartlarında hareket edebildiğini kaydetti. Süper Four’un 40 derece eğimli yollarda tırmanma ve inme imkanı sağladığını belirten Ürey, “200 km menzili var ve akülü motorla çalışıyor ve akü bittiğinde benzinli motor ile şarj edilebiliyor. Mouse(joystick) sayesinde parmak ucu ile çalışıyor, 5 vitesi var. 15 km’ye kadar hız yapabiliyor. Araca binmek çok kolay, manuel sandalyesi ile gelen engelli koltuğun öne gelmesi sayesinde süperfora geçiş yaptıktan sonra tekerlekli sandalyesini lift denilen kısma aktarabiliyor. Yolda bir mağazaya girmek istendiğinde manuel sandalyesi ile hareket ederek büyük ölçüde engelleri kaldırmış oluyor. Normal araba gibi trafik sinyalleri var. Otto Bock ürünü diğer sandalyeler ev içi ve ev dışı normal sokak koşullarında kullanılabiliyor. Sandalyelerin resmi ödemesi çok düşük. Resmi ödeme fiyatları şöyle; 1700 YTL akülüler için, manuel sandalyeler 200 ile 650 YTL arasında değişen fiyatlarda. Kaliteli ürünlerimizin çoğuna tüketiciler resmi ödemeye göre makul bireysel katkı yaparak ulaşabiliyor. Kamu ihale kurumunda en ucuz olan tercih ediliyor ama biz kaliteden feragat etmiyoruz. Kuruluşumuzun direktifi var ve kalite bizim için her şeyden önemli. Tüm ürün gamlarında varız” dedi.

Kaliteli Hayat
CE ve medikal firmaların sahip olması gereken kalite belgelerinin yanı sıra ISO 13485 belgesine sahip olduklarını ifade eden Ürey, sektörde uygulamalı atölyelerin TSE 13181 şartı gerektirdiğini söyledi. Ürey Protez ve Ortez uygulamasına yönelik, yönetmeliğin olmaması, denetimin yapılmaması ve seri numaralı üretilmemesi sebebiyle sıkıntı yaşandığına dikkat çekti. “Harmoni diz altı protezi, diz altından bacağı eksik olan hastalara yönelik bir protez. Harmoni denilen vakumlu soket sisteminde her topuk vuruşunda soket ile güdük arasında vakum oluşturuluyor” diyen Ürey, protezin ayaklarından çıkacak gibi olmasını engelleyen sistemin havayı dışarı attığını kaydetti. Dünyanın ilk bilgisayar kontrollu dizi olan C-Leg diz üstü protez sistemi, sağlıklı bacağın hızına göre dizin aynı hızda hareket etmesini sağlıyor. Aynı zamanda da ayakta dururken kaslarını yormadan kişiyi rahat bıraktığına dikkat çekti. Diğer özelliğinin de bisiklete binmeyi, kayak yapmayı sağladığını vurgulayan Ürey, çok daha emniyetli yürümeyi sağladığını ifade etti. Saniyede 50 ölçüm yapan C-Leg sayesinde, basılan zeminin nasıl olduğu hakkında veriye göre adım atılabildiğini kaydeden Ürey, hastanın sanki dizi varmış gibi hareket ettiğini belirtti.

E-Pulse denilen ürünün ise, harmoni sistemine benzer değişik seviyelerde vakum oluşturduğunu, bacağa masaj yaptığını, damarlardaki kanın daha seri dolaşmasını sağladığını söyleyen Ürey, “Diyabetli hastalarda yaranın daha çabuk iyileşmesini sağlıyor. Mekanik uygulamayı elektronik yapabiliyor. Hasta protezini masaj moduna alarak kaslarının rahatlamasını sağlıyor” dedi.
E-Mag active isimli uzun yürüme cihazı, kişinin bacakları olmasına karşın kasların çok iyi çalışmadığı durumlarda, tercih edildiğini ifade eden Ürey, bacağı felçli olanların bu cihazla dik durmasının ve yürüyebilmesinin daha rahat mümkün olacağına işaret etti. Uzaktan kumanda ile diz eklemini bükerek, kişinin oturur konuma geldiğini dile getiren Ürey, ayağa kalktığında cihazın otomatik olarak yine düz konuma geldiğini söyledi.
Ürey , “Spina bifidalı hastalarda ve parapilejili hastalarda belden aşağısı tutmayanlara yönelik bir cihaz olan RGO ile hasta gövde hareketi yaptığında bacak yürüyebiliyor şekle geliyor. Bacak kendiliğinden düz adımlar atıyor. Bu hastalar ‘Makaslama’ denilen hareket ile yürüdüklerinden bacakların birbirine takılması ve hastanın yürümesinin mümkün olmadığını ; ama RGO sayesinde hasta gövdesini yana kaldırdığında anatomik olarak bacağın normal adım atabilmesinin mümkün olduğunu ifade etti.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
I would like to exchange links with your site fesraoz.blogspot.com
Is this possible?
ESRA ÖZ dedi ki…
Hi,
Yes of course, this is possible.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge