Ana içeriğe atla

SAĞLIK HABERCİLİĞİNİN ETİK KURALLARI BELİRLENMELİ

Sağlık haberlerinin kanıta dayalı, etik ve objektif şekilde hazırlanması gerektiğini belirten Gazeteci Esra Öz, “Bu alan mesleğe ilk başlayanların, acemilik günlerinde haber yazmayı öğrenmesi için staj günlerinin dalı gibi görülüyor. Sağlık haberciliğinin bir branş olduğu ve kurallarının net şekilde belirlenerek, bu alanda çalışanlara yol gösterecek rehberler oluşturulmalı” diye konuştu. Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu, sağlık haberciliği ile ilgili olarak şunları söyledi: “TTB  Yönetim Kurulu Üyeliğim sırasında en deneyimsiz muhabirlerin sağlık ve eğitim alanına yönlendirildiklerini gördüm. Bu nedenle vahim etik sorunlar yaratan sağlık haberleriyle karşılaşıyoruz.”

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu'nun Moderatörlüğünde  "Sağlık Haberciliği ve Etik" başlığı altında Gazeteci Esra Öz konuşma yaptı. 650 katılımcının dinlediği sunumda medya ve etik konusunda önemli noktalar vurgulanırken hekimlere yönelik davranış tüyoları da verildi. 

Prof. Dr. Nesrin Cobanoğlu, açılış konuşmasında şunları söyledi: “Evrensel bilgiye dayalı olan ve en uzun eğitimi alan ayrıca sorumlulukları çok fazla olan hekimlik mesleğinin mensuplarıyız. Mesleki kişisel bir kimlik olarak hekim kimliği, insanları iyileştirmeye yönelik bilgiler, beceriler ve değerlerle donanmış kişileri belirtir. Hekim kimliğinin oluşumunda mesleki bilgi birikimi ön koşuldur, bununla birlikte yeterli değildir; hekimin bilgisini uygularken ve sunarken benimsediği değer ve tutumlar belirleyicidir. Hekimler, aldıkları tıp etiği eğitimi ile etik sorunları ayırt etme, bu sorunlar üzerinde sistemli düşünme ve çözüm yolları üretme ve amacına en uygun davranışı seçme becerisine sahip olmalıdır. Öznesi ve nesnesi insan olan hekimliğin omuzlarında hasta ile ilgili bir konuda karar verme konusunda çok sorumluluk bulunmaktadır. Hekim seçeneklerinin arasında hasta ve bazen diğer bireyler için de en uygun olanı seçip karar vermek zorundadır. Aldığı kararlar her ne kadar hastanın da onayı ile de olsa hekimin bilgisi doğrultusunda olduğu için sonuçların sorumluluğunu genellikle tek başına taşımak zorundadır. Akademik bir alan olarak bilimsel uygulamalı bir etkinlik olan “Tıp” alanında, uygulamalar sırasında tıbbi etik ilkeler göz önünde bulundurulur. Hekimler, evrensel olarak geçerliliği olan dört temel tıbbi etik ilkeye uygun davranmalıdır. Hastalarımız toplumu oluşturan tüm bireylerdir. Toplumla aramızda köprü işlevi gören medya ile ilişkilerimizde ve sağlıkla ilgili doğru bilgilerin aktarılması mesleğimizi doğrudan etkileyen sonuçlar doğurmaktadır.  Alan hakkında bilgi ve gazetecilik mesleğinin birleşim kümesinde "Sağlık Haberciliği " yer almaktadır. TTB  Yönetim Kurulu Üyeliğim sırasında en deneyimsiz muhabirlerin sağlık ve eğitim alanına yönlendirildiklerini gördüm. Bu nedenle vahim etik sorunlar yaratan sağlık haberleriyle karşılaşıyoruz. İleri uzmanlık gerektiren tıp alanının topluma yansımasında en etkili araç medyadır. Çoğu zaman alan hakkında yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan kişiler tarafından yanıltıcı etik dışı haberlerle karşılaşıyoruz.Topluma tarafsız ve doğru bilgi veren tıp etiğine uygun haberlerin yansıtılması için Sağlık Haberciliğinde uzman gazetecilere ihtiyaç vardır.  Sağlık Haberciliği alanında bilgi ve deneyimini etik sorumluluğu ile birleştiren başarılı bir muhabirden alana özgü etik dilemmaları ve çözüm önerilerini dinleyeceğiz "


"Sağlık Haberciliği ve Etik"  üzerine konuşma yapan Gazeteci Esra Öz sunumunda, sağlık haberlerinin insanların hayatını doğrudan etkilediğini belirterek, “Haberler, okuyucu kitlesi düşünülerek hazırlanmalı. Sağlık haberciliğinde uzun yılları geride bırakırken bu alandaki büyük eksiklikleri de daha net görebiliyorum. Sağlık haberlerinin kanıta dayalı, etik ve objektif iletilmesinin ne derece önemli olduğunu, yanlış haberleri gördükçe anlıyorum.  İnsanların sağlık haberlerine karşı güvensizliklerinin olmasına rağmen,  gazete ya da televizyonda konuşan herkesi o alandaki otorite kabul ediyorlar. Bu nedenle de yalan yanlış bilgilerin aktarılması sonucu, bilinç seviyesi gittikçe düşüyor” diye konuştu. 


Para karşılığında haber yaptırılmasının etik olmadığını ve halka reklam haberciliği sunulduğunu belirten Öz, “Alanında uzman olmayan, gazeteciliğe yeni başlamış kişiler sağlık muhabiri yapılıyor. Bilgiden çok magazinsel içerik veriliyor. Haberlerde bilgiler yetersiz kalıyor. Etik kurallara önem verilmiyor. Kaynak ve bilgi sorgulanmadan haber hazırlanıyor” dedi.


İnternette doğru ve güvenilir kaynak sıkıntısının yaşandığını vurgulayan Öz, “Genelde forum sayfalarında katılımcıların yazdıklarına göre hareket ediliyor. Yanlış ya da eksik haberler insan hayatını tehlikeye sokabiliyor, iyileşmeyecek ruhsal yaraların ya da korkuların oluşmasına neden olabiliyor” şeklinde konuştu. 


Sağlık haberciliğinde kuralların belirlenmesi gerekliliğinin üzerinde duran Öz, “Sağlık muhabiri haber tarzı ve çizgisini oluşturmalı böylece haber kaynakları etik dışı tutum izleyemez. Bilimsel çizgiden çıkmayacak tutum izlemeli, haberinde yer vermese bile mutlaka bir çalışmadan söz ediliyorsa kaynaklarını istemeli. Yenilikten söz ediyorsa, araştırmalı ve belgeleri istemelidir. Ayrıca ilk ve tek gibi içerikler her daim ilgi çekeceği için bu tip ifadeleri kullanmadan önce kanıtları istenmeli. Farklı görüşlere aynı haberde yer vererek objektif çizgisini korumalıdır.  Bu alan mesleğe ilk başlayanların, acemilik günlerinde haber yazmayı öğrenmesi için staj günlerinin dalı gibi görülüyor. Bu durumun değiştirilmesi için, bu alanda çalışanları bir araya getirmeye çalışıyorum.  Böylece etik kuralları sağlık habercileri ve akademisyenlerin belirlemesi ile kamu kurum, kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin birleşmesi ile yeniliklerin ve gerektiği değeri görmesini hedefliyorum.  Etik kuralların oluşması için, öncelikle sağlık haberciliğinin bir branş olduğu ve kurallarının net şekilde belirlenerek, bu alanda çalışanlara yol gösterecek rehberler oluşturmak bu işe yıllarını veren meslektaşlarımla oluşturmamız gereken bir sorumluluk. Devamında da etik olan ve olmayan her şeyi irdelememiz gerekiyor” diye konuştu.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...