Özgür olması gereken basının, olanları tarafsız olarak aktarırken sağduyuyu da temsil ettiğini dile getiren Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Mayo Clinic Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ulaş M. Çamsarı, “Basın sağlıktaki şiddet haberlerine analitik bir şekilde bakarak, tiraj kaygısı olmadan etik değerleri gözeterek, toplum kaygılı bir yayın yapması en ilkeli olanıdır” dedi.
Sağlıkta şiddet haberleri ile ilgili olarak yurt dışında yaşayan hekimler olaylara farklı bir bakış açısından bakarak ele alıyor. Sağlık çalışanlarına karşı uygulanan şiddetin Türkiye’nin son yıllardaki en önemli sorunlarından biri olduğunu belirten Mayo Clinic Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ulaş M. Çamsarı, “Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir dönemde sağlık çalışanlarına karşı şiddet bu denli fazla olmamıştır. Bu kadar hızlı bir kötüye gidişin nedenlerinin başında sağlık çalışanlarına karşı devletin tutumunun sertleşmesinin katkısı olduğuna inanıyorum.Sağlığın tüketicisi olan toplumun geneli sağlık sektörünün ekonomisi, sağlık çalışanlarının yaşam ve çalışma koşulları, nitelikleri, yetişme maliyeti gibi konuların detayların habersizdirler. Sosyal devletlerde devlet kurumları sağlığın topluma sunulmasına aracılık ederler, toplum ile sektör çalışanları arasındaki köprü görevi görmelidirler. Devletin çalışanlarına olan tavrı toplumun sektöre olan bakışını etkilemektedir, bu hem olumlu hem de olumsuz anlamda geçerlidir” diye konuştu.
Günümüzde ne yazık ki devlet kurumları ile sağlık sektörü çalışanları arasında bir gerilim olduğunu söyleyen Çamsarı, Toplumların davranışlarının, bireylerin davranışlarının kümülatif bir bileşkesi olduğunu dile getirdi.
Basın Sağduyulu Bir Şekilde Kendi Objektifinden Görülen Haberleri Vermelidir
“Toplumdaki marjinal saldırganlık da bu gerilimi fırsat bilerek son yıllarda ciddi bir kontrolsüzlük içine girerek toplumda tolere edilebilir saldırganlık eşiklerini değiştirmiş, eskiden normal karşılanmayan davranışları normalleştirilmiştir” diyen Çamsarı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu noktada yazılı ve görsel basın çok kilit bir görev almaktadır. Özgür olması gereken basın olup biteni tarafsız olarak aktarırken bazen önemli bir tarafsız muhakemeyi, sağduyu da temsil eder. Basın haberleri olduğu gibi aktarırken ona bir bakış açısı da kazandıran bir güçtür. Şiddet haberleri, tüm diğer haberler gibi elbette halka sunulacaktır, sunulmalıdır, bu haberlerin sansürlenmesini savunmak basın özgürlüğünün kendisiyle çelişir. Ancak, basın, sağduyulu bir şekilde kendi objektifinden görülen haberleri vermelidir, ama unutulmamalıdır ki, olayın bireysel şiddetin münferit örneklerinin ötesinde bir boyutu vardır, o da iktidar sahiplerinin ve devlet kurumlarının politik iklimin getirdiği rüzgarla sağlık çalışanlarına karşı sert ve otoriter bir tutum benimsemesi nedeniyle körüklendiği olasılığıdır, lakin, aynı toplumun belli bir tarihsel dönemde doktorlara ve sağlık çalışanlarına aniden kötü davranmaya başlamasının psikiyatrik olarak sadece bireylerin saldırganlaşmasına bağlamak mümkün değildir. Saldırganlığa meyilli bir ortam değişikliği daha makul bir açıklamadır. Çünkü toplumları ve bireyleri saldırganlığa iten psikiyatrik nedenlerin prevalansının (kişilik bozuklukları vb gibi) bu denli kısa zaman diliminde ani bir artış göstermeleri beklenmez. Benim düşünceme göre, medya organlarının sağlıktaki şiddet haberlerini analitik bir şekilde, tiraj kaygısı olmadan etik değerleri gözeterek, münferit şiddet olayların gereksiz detaylarını tiraj uğruna ifşa etmeye gayretten öte, olayın oluş nedenlerine ve politik iklimine de odaklanarak, tarafsız, toplum- kaygılı bir yayın stratejisi izlemesi en ilkeli olanıdır. Bu bakış açısı benimsenirse, zaten şiddetin kendisi ve bireysel örnekleri değil, onun nedenlerine ve ona ortam hazırlayan koşullara yönelik habercilik kendiliğinden ön plana çıkacaktır.”
Yorumlar