Ana içeriğe atla

BORDEAUX ÜNİVERSİTESİ’NDE FARMAKOEPİDEMİYOLOJİ ALANINDA ÇALIŞMALARINI SÜRDÜREN DR. SİNEM EZGİ GÜLMEZ

DÜNYA’DA TÜRK HEKİMLER VE BAŞARI ÖYKÜLERİ

Fransa’nın en saygın kurumlarından biri olan Bordeaux Üniversitesi’nde Farmakoepidemiyoloji alanında çalışmalarını sürdüren Dr. Sinem Ezgi Gülmez, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi.

Epidemiyolojik analiz tekniklerinin farmakolojiye uygulanarak, ilaç etkilerinin, yan etkilerinin, ilaç güvenliğinin büyük popülasyonlar üzerinde araştırıldığı bir dal olan Farmakoepidemiyoloji, ABD’de ve Avrupa’da gelişmiş ve büyük araştırmaların yapıldığı bir alan. Ülkemizde öneminin henüz anlaşılmadığını belirten Bordeaux Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı Farmakoepidemiyoloji Biriminde çalışan Dr . Sinem Ezgi Gülmez, “Hangi branşta olursa olsun, mesleğimizi icra ettiğimiz sürece kendimizi geliştirmeye, yetiştirmeye, alanımızdaki yenilikleri, bilgileri takip edip, özümseyip uygulamaya devam etmemiz gerekiyor. Ancak sadece “sürekli eğitimin” yeterli olmayacağını, genç meslektaşlarımızın Tıp dışındaki konularla ilgilenmelerini, hobileri olmasını öneririm” dedi. 
Farmakoepidemiyolojik çalışmalarını sürdürürken Fransa’nın bilimsel tarafını da keşfettiğini söyleyen  Dr. Sinem Ezgi Gülmez,  Fransa’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Tıbbi Farmakoloji uzmanıyım. Ancak ilgi ve çalışma alanım klinik farmakoloji, daha özelde, son 9 yıldır farmakoepidemiyoloji. Farmakoepidemiyoloji, epidemiyolojik analiz tekniklerinin farmakolojiye uygulanarak, ilaç etkilerinin, yan etkilerinin, ilaç güvenliğinin büyük popülasyonlar üzerinde araştırıldığı bir dal. 

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ankara’da doğdum ve büyüdüm. İlköğrenim, lise, üniversite ve uzmanlık eğitimlerimi de Ankara’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 2000 yılı mezunuyum, yani “Milenyum mezunları”ndanım! Tıbbi Farmakoloji uzmanlığımı da yine Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı’nda yaptım.

Bugüne kadar eğitim aldığınız ve çalıştığınız kurumlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
2005 yılında uzmanlığımı aldıktan sadece bir hafta sonra Danimarka’ya gittim ve 2 yıl, Odense’de University of Southern Denmark, Klinik Farmakoloji Araştırma Birimi’nde çalıştım. Farmakoepidemiyoloji alanındaki çalışmalarım, Prof. Jesper Hallas süpervizörlüğünde Danimarka’da başladı. Danimarka, farmakoepidemiyolojik çalışmalar ve eğitim faaliyetleri açısından kalitesi çok yüksek bir ülke. Yepyeni bir bilimsel alanı seçen bir bilim insanı olarak, temelimin bu denli sağlam olmasından dolayı ayrıca mutluyum. 
Danimarka’da çalışırken Prof. Nicholas Moore’dan, kendisi ile birlikte çalışmam için davet aldım. Danimarka’dan ayrılmak ve Fransa’ya yerleşmek pozitif ikilemini, Fransa’ya taşınmaya karar vererek çözdüm ve 2007 yılında Bordeaux’ya taşındım. 
2010 yılında, Türkiye’de, Farmakoloji Bilim alanında “Üniversite Doçentliği”mi aldım.
2007 yılında Bordeaux (Segalen) Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı’nda “araştırmacı” olarak başladığım kariyerim, “Öğretim Üyesi” olarak devam etmekte. 
19 Aralık 2013 tarihinde de, Fransa’da en yüksek akademik diploma olan HDR (Habilitation Diriger de Recherche) aldım. 
Eylül 2013’den itibaren de, 3 yıl sürecek, Eu2P Programı ile farmakoepidemiyoloji alanında PhD’ye başladım (Eu2P: European Programme for Pharmacoepidemiology & Pharmacovigilance; Avrupa Farmakoepidemiyoloji ve Farmakovijilans Master ve PhD Programı).

Eğitim aldığınız kurumların halen bulunduğunuz konuma gelmenizdeki katkıları nelerdir, şu anda çalıştığınız kurumu neden seçtiniz?
Farmakoloji ve klinik farmakoloji eğitimimi, Türkiye’nin bu alandaki en güçlü Anabilim Dallarından birinde, üstelik kendi “yuva”mda almış olmam, hem bilimsel ve mesleki temel bakımından beni güçlü kıldı, hem de yurtdışında çalışma fırsatını yakalayıp alanında isim yapmış bilim insanlarıyla tanışmama olanak sağladı.
Farmakoepidemiyoloji temelim, Danimarka’da, bu alanda çok güçlü, kaliteli çalışmalar yapan Prof Jesper Hallas sayesinde çok sağlam. Kendisiyle hep iletişim içindeyim. “Mentor”um olduğunu içtenlikle söyleyebilirim.

Fransa’daki Bilimsel Yaşamı Daha Yakından Tanıma Fırsatı Buldum 
Şu anda çalıştığım kurumu birincil olarak ben seçmedim; Prof. Nicholas Moore tarafından kendisi ve ekibiyle çalışmam için davet edildim. Hem farmakoepidemiyoloji çalışmalarıma, bu alanda güçlü bir ülke ve ekiple devam etmek hem de dilini konuştuğum, kültürüne, tarihine, yaşam biçimine hiç de yabancı olmadığım Fransa’nın bir de bilimsel tarafını keşfetmek için, bu değerli ve güzel fırsatı değerlendirip Fransa’ya taşındım.

Bordeaux Üniversitesi’nin Yıllık Bütçesi 528 Milyon Euro
Bordeaux Üniversitesi, bin 878’i doktora, 6 bin 221’i de yabancı olmak üzere 50 binden fazla öğrenci, 2 bin 924’ü eğitimci-araştırmacı ya da araştırmacı, 2 bin 711’i de teknik olmak üzere 5 bin 635 personel ile 980 “barındırılan” personel (CNRS, INSERM vb) olan; 4 Yüksekokul (19 eğitim birimi ve 5 Enstitüyü kapsayan), 3 IUT, 1 Öğretim ve Eğitim Koleji (ESPE), 8 Doktora Okulu, 3 Araştırma Birimi, 70’den fazla sertifikalı laboratuvar, birçok kurum ve kuruluş (CNRS, INSERM, INRA, INRIA, IRSTEA, IFREMER, CEA...) ile birkaç federal yapıdan oluşmaktadır. 542 bin 372 m²’lik bir alan üzerinde kurulmuş olup, yıllık bütçesi 528 milyon €’dur. http://www.u-bordeaux.fr

Farmakoloji Anabilim Dalımız, Avrupa İlaç Ajansı (EMA; European Medicines Agency) tarafından koordine edilen ENCePP (The European Network of Centres for Pharmacoepidemiology and Pharmacovigilance) partnerlerinden bir tanesi. Anabilim Dalımızda Farmakoepidemiyoloji ve Farmakovijilans Master ve PhD programı yürütülmekte. Bunun yanı sıra Eu2P programının da koordinatörü. Yani, böylesine büyük ve başarılı bir Üniversite’de ve Anabilim Dalı’nda çalışma, araştırma yapma ve kendimi geliştirme fırsatını kaçıramazdım.

Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve ABD'deki (ya da diğer ülkedeki) durumunu karşılaştırabilir misiniz?
Farmakoepidemiyoloji, ABD’de ve Avrupa’da da özellikle İskandinav ülkelerinde, İngiltere, Hollanda ve Fransa’da yıllar önce oturmuş, gelişmiş ve büyük araştırmaların yapıldığı bir alan. Önemi, ne yazık ki Türkiye’de halen kavranabilmiş değil. Ayrıca araştırma olanakları da çok sınırlı. Bu alanda araştırma yapan bilim insanlarımızın sayısı da yeterli değil. Ancak ben umutluyum. Türkiye’deki meslektaşlarımla iletişim ve işbirliğimi sürdürüyorum ve farmakoepidemiyoloji’nin ülkemizde de hak ettiği önem ve düzeye gelmesi için katkıda bulunmaya çalışıyorum.

Halen çalışmakta olduğunuz kurumu, ya da çalışmış olduğunuz kurumları eğitim, tıbbi pratik ve sağlık hizmetleri konuları açısından Türkiye'de kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?
Türkiye’de uzmanlığımı aldıktan sonra hiç çalışmadım. Bu nedenle tıbbi pratik ve sağlık hizmetleri açısından kurumlar arasındaki farkları karşılaştırmam doğru olmaz. 

Türkiye'de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?
Kesinlikle ilk önerim, İngilizceyi iyi düzeyde konuşup, anlayıp ve yazabiliyor olmaları. İngilizce artık bir “yabancı dil” olma konumundan uzun zaman önce çıktı. Ayrıca ikinci bir yabancı dil bilmek, onları her zaman bir adım daha önde tutacaktır. 

Uzmanlık ve hatta daha tıp eğitimleri sürerken, olanakları varsa ve kısa süreli de olsa, mutlaka yurtdışı deneyimi edinmeye çalışsınlar. Genç hekimlerimiz, branşlarıyla ilgili önemli kongrelere katılmaya, araştırma yapanlar da çalışmalarını sunmaya gayret etsinler. Kongrelerde yabancı meslektaşlarımızla iletişim ve işbirliği kurmaya çalışsınlar.
Biz hekimlerin eğitimi, ne fakülteden mezun olduğumuzda ne de uzmanlık eğitimimizi tamamladığımızda sona eriyor. Hangi branşta olursa olsun, mesleğimizi icra ettiğimiz sürece kendimizi geliştirmeye, yetiştirmeye, alanımızdaki yenilikleri, bilgileri takip edip, özümseyip uygulamaya devam etmemiz gerekiyor. Ancak sadece “sürekli eğitimin” yeterli olmayacağını, genç meslektaşlarımızın Tıp dışındaki konularla ilgilenmelerini, hobileri olmasını öneririm.



Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
Hepsini olmasa da, özellikle izlediğim birkaç önemli bilimsel dergiyi sıralayabilirim: Pharmacoepidemiology & Drug Safety, Drug Safety, British Journal of Clinical Pharmacology, European Journal of Clinical Pharmacology, British Medical Journal, JAMA, JAMA Internal Medicine, Clinical Pharmacology and Therapeutics, Basic & Clinical Pharmacology & Toxicology.

Ayrıca Avrupa İlaç Ajansı (EMA; European Medicines Agency), FDA, Fransa Yüksek Sağlık Otoritesi (HAS; Haute Autorité de Santé) ile Fransa İlaç Ajansı (ANSM; Agence National de Securité du Médicament et des produits de santé / the French National Agency for the Safety of Medicines and health products), duyurularını ve uyarılarını özellikle takip ettiğim sağlık otoriteleri.

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
EMA, ANSM, HAS, WHO, EACPT

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Kenneth J. Rothman (2012), “Epidemiology: An Introduction”, (2nd Edition). New York, NY: Oxford University Press.
Kenneth J. Rothman, Greenland, S., & Lash, T.L. (2008). “Modern Epidemiology”, (3rd Edition). Philadelphia, PA: Lippincott, Williams & Wilkins.
Brian L. Strom (Editor), Stephen E Kimmel (Editor), Sean Hennessy (Editor) (February 2012). “Pharmacoepidemiology”. (5th Edition). ISBN: 978-0-470-65475-0. Wiley-Blackwell

Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri? 
Sanırım önce kendi branşlarındaki büyük bilim insanlarının yaşam hikayelerini okuyarak başlayabilirler. Ayrıca branşlarının tarihçesi hakkında bilgi sahibi olmak da ilginç ve yararlı olacaktır kanısındayım.

Yurt dışında hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?
Branşım nedeniyle klinik hekimlik yapmadığım için bu soruyu pratik anlamda yanıtlamam olanaklı değil. Ancak tıp eğitimlerini Türkiye’de tamamlayıp yurtdışında klinik hekimlik yapan meslektaşlarımdan edindiğim deneyim, en önemli sorunun tıp fakültesi diplomalarının denkliğini almanın zorluğuna işaret ediyor.
Yurtdışında araştırma yapmanın sıkıntılarına kısaca değinecek olursak, en önemlisinin araştırma yapmak için maddi kaynak bulmak olduğunu söyleyebilirim. Fransa ve Danimarka gibi gelişmiş ülkelerde çalışma deneyimi olan bir akademisyen olarak, kimi zaman araştırma bütçesi elde etmekte güçlükler yaşadığımızı belirtebilirim.

Türkiye'de tıbbın durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?
Türkiye’de tıp eğitiminin kalitesinin giderek yükseldiğini görmekte ve bundan büyük mutluluk duymaktayım. Mezun olduğum Fakülteyi örnek vermekten mutluluk duyuyorum ki, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin mezuniyet öncesi eğitimi, Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK) tarafından resmen akredite olarak tıp eğitimindeki kalitesini belgelemiş oldu. Yani tıp eğitimi almak isteyen gençlerimizin mutlaka yurtdışında eğitim almaları gerektiğini düşünmüyorum. Bu bir tercih elbette. Ancak ilerde Avrupa’da ya da ABD’de uzun süreli ya da kalıcı olarak hekimlik yapmayı düşünüyorlarsa, önce tıp fakültesi diploma denkliklerini almaları gerekiyor. Gelecekte bunu planlayan gençlerimizin yurtdışında tıp eğitimi alma seçeneğini daha başlangıçta düşünüp değerlendirmeleri, ilerisi açısından yararlı olabilir. 

Fransa'daki ünlü tıp kurumlarına,  hastanelerine eğitim amaçlı olarak girebilmek mümkün müdür?
Evet, Fransa’daki tıp fakültelerine eğitim ve araştırma amaçlı gelinebilir. Ancak başvuru yapmadan önce, hem Fransa’nın hem de gelmek istedikleri Tıp Fakültesi’nin bu konuda aradıkları koşulları ayrıntılı olarak incelemelerini öneririm. Ayrıca, çeşitli burslara da başvurabilirler. Hem Türkiye’deki hem de Fransa ya da Avrupa’daki burs olanaklarını araştırmalarını öneririm.



Fransa'da Türk hekimler arası dayanışma ne durumdadır?
Bildiğim kadarıyla, Fransa’da 200’den fazla Türk doktor var. Paris ve Strazburg’da Türk hekimlerinin kurduğu dernekler mevcut. 2010 yılında Dr. Serdar Dalkılıç, “Türk Fransız Sağlık Vakfı”nı kurdu ve Vakfın Başkanı. TFSV, bütün sağlık çalışanlarına açık. Ben de Vakfın Başkan Yardımcılarından biriyim. Vakıf, Fransa’da yaşayan ve Türkçe konuşan toplumumuzu, Fransa’daki sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanabilmelerini sağlamak, ayrıca Fransız sağlık sistemi ve genel sağlık konularında bilgilenmeleri için medya kuruluşları aracılığıyla ve halk konferansları düzenleyerek gerçekleştiriyor. Bunu, Fransa’daki Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak çalışmalar yaparak gerçekleştiriyor. Sağlık konferansları hakkında toplumumuzdan o kadar güzel geri bildirimler aldık ki, konferanslarımızı tüm Fransa’da gerçekleştirmeye karar verdik. Hatta Paris dışındaki ilk konferansımızı, 14 Eylül 2013 tarihinde Bordeaux’da, T.C. Bordeaux Başkonsolosluğumuz himayesinde gerçekleştirdik, yine Bordeaux’daki çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları ile işbirliği içinde olarak. Kendilerine bir kez daha içtenlikle teşekkür ediyoruz. 2014 yılından itibaren Lyon, Strasburg, Marsilya, Rouen ve hatta Fransa’daki diğer şehirlerde de sağlık konferansları düzenlemeyi planlıyoruz. Vakfın gelecekteki amaçlarından birisi de, Fransa’da önce Türkçe hizmet verecek bir poliklinik, daha sonra Franco-Turc bir hastane ile Fransa’da kalan emekli insanlarımız için bir emekliler evi (maison de retraite) açmak. Ayrıca Türk Fransız Sağlık Vakfı, 2010 yılında, Almanya, Avusturya, Hollanda, İngiltere ve Kuzey Kıbrıs’taki benzeri kurumlarla beraber Avrupa Türk Sağlık Elemanları Federasyonu’nu (ATSEF) kurdu. ATSEF, 14 Mart 2011’de Paris’te ilk Tıp Bayramı kutlamasını gerçekleştirdi. 

“Fransa ve Avrupa'da Sağlık ve Sosyal Güvenlik Sistemi" Sempozyumu Yapıldı
Vakfımız, Strazburg’da, Avrupa Parlamentosu'nda, 12 Şubat 2014 tarihinde, “Fransa ve Avrupa'da Sağlık ve Sosyal Güvenlik Sistemi" temalı bir Sempozyum düzenledi. Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, İsviçre ve İtalya’dan davet ettiğimiz konuşmacılarımız, kendi ülkelerindeki Sağlık ve Sosyal Güvenlik Sistemini anlattılar. Ben de Fransa’dan bahsettim. Ayrıca Dr. Dalkılıç ve Dr. Reginato (FEMS Başkanı) birlikte bir sentez yaptılar. Avrupa’daki Türk meslektaşlarımız ve Türk aydınları için, bu sempozyumun bir mihenk taşı olacağına inanıyoruz. TFSV, daha kapsamlı sempozyum ve konferanslar düzenlemeye devam edecek.

Halen üzerinde çalışmakta olduğunuz araştırma konuları nelerdir?
Şu anda yürüttüğüm projeler, ilaçların karaciğer toksisitesi üzerine. Bununla ilgili olarak EMA tarafından yapılması istenen ve 7 Avrupa ülkesindeki karaciğer nakil merkezlerinin dahil edildiği projeyi tamamladım. Hem bu projenin ileriki etaplarını, hem de diğer projelerimi yine bilimsel koordinatör olarak yürütmeye devam ediyorum. 

Bu çalışmaları hangi kurumda yapmaktasınız, ekibinizden bahsedebilir misiniz?
Bu çalışmaları, Bordeaux Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı, Farmakoepidemiyoloji Biriminde yürütüyorum. Farmakoepidemiyoloji Birimi’mizde 40’tan fazla kişi çalışıyor. Farmakoepidemiyolojik çalışmaların gerçekleştirilmesi için profesyonel bütün gereksinimler ve alt yapı bulunmakta. Ekibimizin çoğunluğu en az “Bilim Master 2” ya da “PhD” diplomasına sahip. Araştırma projelerinin yanı sıra, düzenli eğitim-öğretim aktivitelerine katılıyor; örneğin Farmakoepidemiyoloji-Farmakovijilans Master 2 programı, DIU-PEP. 

Birimimizin 10 yıldan uzun süredir deneyimi var. Bugüne kadar da 50’den fazla farmakoepidemiyolojik çalışma gerçekleştirildi ya da halen sürüyor. Hem Fransa’da ulusal, hem de Avrupa düzeyindeki uluslararası projeleri, en iyi düzey, yönetim ve kalitede gerçekleştiriyoruz. 

Bize araştırma ekibinizin bir rutin gününü anlatabilir misiniz?
Rutin bir günümüz yok aslında. Projelerin zamanında ve en yüksek kalitede ilerlemesi ve tamamlanması için, herkes kendi sorumluluğundaki görevlerini yerine getiriyor. Her projenin ekibi, en yüksek bilimsel sorumludan en alt elemana kadar kesintisiz, hiyerarşik ve düzenli bir iletişim içinde. Ayrıca düzenli olarak toplantılar da gerçekleştiriyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge