Ana içeriğe atla

MEDYADA DOĞRU ŞEKİLDE KENDİNİZİ İFADE ETMEK İÇİN SEÇİMLERİNİZE DİKKAT EDİN!

Sağlığımızla ilgili her gün yeni bir haber ile karşılaşıyoruz. “Bu haberlerin ne kadarı doğru?” sorusu akla gelirken, bunların arasında kaybolabiliyoruz da. Çünkü sağlıklı yaşam için farklı seçenekler sunulduğu gibi hastalıklarla ilgili de çok fazla seçenekle karşılaşıyoruz. 

Medya ile ilişkilerinizi düzenlemek ve doğru iletişim kurmak ister misiniz?
Bunu çok kolay bir şekilde elektrik devre sistemi ile anlatabilirim. Bilim insanı ve sağlık çalışanı bilgi kaynağı olarak elektrik devresinin pil görevini görür. Çünkü, yakıta ihtiyaç vardır ve yakıt için bilgi gerekir. Gelen bilgi anahtar görevi gören gazetecinin sayesinde habere dönüşür ve lamba yanar. Lambanın ışığı ile etraf aydınlanır. Aslında medya tam olarak bunu yapar, bilgi ile dünyayı aydınlatır. 

Medya İlişkileri Nasıl Olmalı?
Bilim insanları ve doktorlar basın mensupları ile iletişim kurarken zorluk yaşarlar. Bilimsel araştırmalar, bilimsel düşünce ve sağlıkla ilgili çalışmalarının medyada nasıl yer alması gerektiği konusunda kararsızdırlar. Ülkemizde birçok insan yeni araştırmalar, yeni olgular ve mevcut bilgiden medya sayesinde bilgi sahibi olurlar. Hatta sağlık çalışanları ve bilim insanları da medyadan yenilikleri takip eder. 

Gazetecilerle Barış İmzalayın
Birçok bilim insanı ve hekim, gazeteci ile konuşmaktan korkar ve isteksizdir. Çünkü, bilim camiasında yıllarca emek vererek kazandığı itibarını, medyada çıkacak kötü bir haber ile yok edilmesinden korkar. O nedenle fazla ihtiyatlı davranırlar. Oysa medya iletişiminin incelikleri öğrenilse, işler bu kadar da zor olmayacaktır. Burada önemli noktalardan biri de seçim yapmaktır. 

Hayatımız tercihlerden oluşur aslında. Biz seçenekler arasında kaybolurken, mantıklı seçim yapıp yapmadığınızın kuşkusu içinde dolaşır dururuz. Çok fazla seçeneğin olması aslında doğru seçeneği bulmamızı zorlaştırır ve bu durumda da geri adım atabilir ya da çok daha kolay yönlendirmeye açık olabiliriz. 

“Seçme Sanatı”nı Öğrenelim
Seçme Sanatı kitabının yazarı Sheena Iyengar , Stanford Üniversitesi'nde doktora öğrencisiyken bir süpermarkete gider, mağaza müdürünü ziyaret eder ve kendisine şu soruyu sorar: "İnsanlara bu kadar çok seçenek sunmak gerçekten işe yarıyor mu?" 

Sonrasında da bir araştırma için mağaza müdürü ile konuşur.  Sheena Iyengar  seçimlerimizle ilgili yaptığı çalışmalar hakkında şunları söylüyor:  “Mağazada küçük bir deney yapmaya karar verdik, bunun için reçelleri seçtik. 

348 çeşit reçelleri vardı. Tadım için, mağazanın girişine yakın küçük bir stand kurduk. Buraya 6 veya 24 farklı aromada reçeller koyduk ve iki şeyi gözlemledik. 

Birincisi, hangi durumda insanlar daha çok duruyor ve reçel tadıyorlar? 

24 aroma varken daha fazla insan durdu, gelenlerin yaklaşık yüzde 60'ı, 6 aroma varken ise gelenlerin yaklaşık yüzde 40'ı. 

Gözlemlediğimiz diğer şey şuydu, hangi durumlarda daha çok insan reçel satın alıyor? 

O zaman tam ters etkiyi görüyoruz. 24 aroma varken duranlardan yalnızca yüzde 3'ü reçel satın aldı. 6 aroma varken duranlardan yüzde 30'u bir kavanoz reçel aldı. Hesaplamayı yaparsanız 24 değil 6 aroma sunulduğunda 6 kat daha fazla sayıda insan reçel satın alıyor.
Reçel almamayı seçmek muhtemelen iyi bir seçim ama öyle görünüyor ki bu çok fazla seçenek problemi önemli sonuçları olan kararlarımızı da etkiliyor. Seçim yapmamayı seçiyoruz, bu bizim zararımıza olsa bile.”

Medyada Çok Seçenek Olması Ürkütüyor mu?
Bilim insanları ve sağlık çalışanlarının medya ile ilişkilerinde çok seçenek olması kafalarını karıştırıp, haber olmak yerine sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Utangaç olmak, çekinmek ya da korkmak yerine doğru şekilde medyada yer almayı öğrenmek gerekiyor. Çünkü, çalışmalarınız ve birikiminiz sadece iş arkadaşlarınız ya da yakın çevrenizle paylaşılmayacak kadar önemli. 

Her röportaj, basın bülten ya da fotoğraf tüm dünyaya ilettiğiniz bir mesaj olur. Bu mesaj çoğaldıkça, insanlar tarafından bilimsel anlayışı destekleyen bir ilkeler temelini oluşturacaktır. Bu durumda da insanların bilinç düzeyi artacaktır. 

Seçeneklere Dönersek
Sheena Iyengar’ın çalışmasında dünyada artan seçeneklerin fazlalığı aslında üç olumsuz sonucu ortaya çıkardığını söylüyor. Üç olumsuz sonuç şunlar:
İnsanlar seçim yapmayı erteliyorlar, kendi çıkarlarına ters düşse bile oyalanıyorlar. 
Daha kötü tercihler yapıyorlar, daha kötü mali seçimler, tıbbi seçimler. 
Objektif olarak daha iyi seçimler yaptıklarında bile kendilerini daha az tatmin eden seçimler yapıyorlar. 

Peki Çözüm Ne?
Olumsuz sonuçları tespit eden Sheena Iyengar, çözüm olarak dört madde sunuyor. 
Azaltın, gereksiz seçenekleri atın. 
Somutlaştırma, gerçek gibi hissettirin 
Kategorilere ayırın, kategorilerle baş etmek seçeneklerden daha kolay
Zorluğa hazırlamak. düşündüğümüzden çok daha fazla bilgiyle , sadece biraz ağırdan alarak ilerlemektir. 

Seçimlerimiz medyada nasıl uygulayacağız?
Medyada konuşmak için zamanı ayarlamak, doğru gazeteci ile hedef kitlemize uygun mecrada açıklama yapmamızı sağlamak için kendimize bir kılavuz belirlememiz gerekiyor. Bunun için de Sağlık Medya Lab adı altında yeni bir eğitim şekli geliştirdim. Medya aslında bir bilimdir ve laboratuvarda çalışır gibi pratik yaparak öğrenilir. 

Medya bilimi nasıl gelişir? 
“İlk önce kendine ne olacağını sor; Sonra ne yapmak gerekiyorsa yap.”  der Epiktetos, insanlara, sağlık, yatırım ve diğer kritik alanlarda on veya daha fazla seçim sunarsak, onların seçimleri zayıflıyor. Doğru seçimler yapabilmek ve medyada istediğimiz mesajı hedef kitlemize ulaştırmak için bu eğitimin faydasını görenlerden aldığım geri bildirimler ise, yeni modüller oluşturmam yönünde. Eğlenirken öğrenmek için sağlık haberciliğinde yeni bir bakış açısı geliştiriyoruz. Sizi de bekleriz. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge