Ana içeriğe atla

SOSYAL MEDYA NASIL KULLANILMALI?

Sosyal medya hayatımızın merkezine yerleşti. Öyle ki, bebeklerin doğum anından itibaren başlayan nüfus cüzdanı gibi sosyal medya hesaplarının açılması ailenin ilk görevi olarak kabul edildi. Çocuklardan önce ebeveynlerin nasıl kullanacağını bilmediği bir alan halini aldı. 

İnsanlar Facebook’u neden ve nasıl kullanacağını biliyor mu? Kullanırken, sırf daha fazla beğeni almak için her şeyi paylaşmak gerekli mi? Gençler her şeyi paylaşmalı mı? Blog yazmak nedir? Instagram’a çekilen her kare yüklenmeli mi? Twitter stresten kurtulma alanı mı? Atış serbest gibi içinizden gelen her şey yazılmalı mı? Asıl mesele, yetişkinlerin nasıl kullanacağını öğrenmesi gereken bir alanı çocuklara yasaklamak doğru mu?

Sağlık Bakanlığının sosyal medya hesapları kurulumu ve stratejisinde danışmanlık yaptığım süreçte, hesapların doğru yönetimi üzerine çok çalıştık. Artık bilgi kirliliğinin önüne nasıl geçilmesi gerektiği ile ilgili yeni ve farklı projeler yapılmalı. Doğru bilginin paylaşılmasının önemli olduğu kadar, insanların bilinçlendirilmesi de gerekli.    

Bunun için öncelikle ebeveynler eğitilmelidir.  Ebeveynler bilinçli olmalı ki, çocuklarına doğru örnek olabilsinler. 

Unutulmaması Gereken Noktalar Var!
Blog yazmak gerçekten önemlidir. Sorumluluk bilinci olmalıdır, kalemin gücünü görsellikle artırırsınız. Sizi siz olduğunuz için okurlar. Sağlık hakkındaki yazılar,  blogger’ın vicdanına bırakılmayacak kadar önemlidir. Bu nedenle blogger kelimesi daha yeni yeni benimsenirken, anne bloggerların sağlıkla ilgili neler yaptığını bilimsel bir çalışma ile Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi Eda Turancı ile birlikte objektif şekilde mercek altına aldık.  
Sevgili Eda ile bildiri için yapılması gereken aşamalarda çok dikkatli ve akademik sürecin gerektirdiği kurallara uygun şekilde çalıştık. Sonucu objektif olarak, verilere göre analiz ettik.  
Sağlık İletişimi Sempozyumu’nda sunduğumuz bildirinin sonuç bölümünde yer alan bazı maddeler şöyle:

Analiz edilen blogların 2 tanesinde okuyucuya yönelik uyarı metinlerinin bulunması, blogların okuyucular üzerindeki potansiyel etkileri açısından dikkat çekicidir. 
Bloglarda genel olarak içeriklerin, blog yazarı tarafından oluşturulduğu, ancak bazı durumlarda ya da özellikle sağlık ile ilgili içeriklerde uzman görüşlerine de yer verildiği görülmektedir.
Bloglarda sıklıkla ürün/marka isimlerine yer verildiği bu durumun da, dolaylı olarak reklam kapsamına girdiği söylenebilmektedir.
Blogların biri hariç hepsinde, okuyucu yorumları dikkati çekerken, genel olarak okuyucu yorumlarının sağlık içeriklerinde sayıca fazla olduğu görülmektedir.
Son olarak ise, bloglarda sıklıkla yönlendirici linklerin kullanıldığı ve kullanılan linklerin hem kendi bloğuna hem de ürünlere ilişkin linklere erişim sağladığı görülmektedir. 

Sözde Uzmanlardan Korunma Kılavuzu
Kendinizi ve çocuklarınızı sözde uzmanlardan da korumanın yollarını öğrenmelisiniz. Medyada yer alan ve özlü sözlerle insanlara ulaştığını düşünen kişilerin eğitimlerini incelemeli ve bu kişilerin sosyal medya hesaplarına detaylı şekilde eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmalısınız. Basın danışmaları sayesinde sahip olmadıkları vasıflarla tanıtılan kişilerden kendinizi korumalısınız. 

Eleştirel Düşünce Öğretilmeli!
Medyada yer alan içerikler ne kadar çocuklara uygun? Medyadaki bilgiler ebeveynlerin tutum ve davranışlarını nasıl etkiliyor? Bunu sorgulamak da gerekiyor. “Çocuk ve medya” ile ilgili yazdığım yazılarda, yaptığım sunumlarda hep vurguladığım bir nokta var: Önce aileler bilinçli olmalı. Çocuğunuza izlettiğiniz çizgi film, aldığınız kitap, oynadığı oyun, sosyal medyadaki paylaşımları ve ailenin yaklaşımı burada çok önemli. 

Toplumsal Bilinç Oluşturmak Gerekiyor
İnsanlara medya okuryazarlığı bilinci oluşturulmalı.  Çünkü öncelikle insanlar her gördüklerine her okuduklarına inanmamayı öğrenmeliler. Sorgulamayı, şüphe etmeyi ve gözlemlemeyi hayatlarının her alanına yerleştirmeliler. Her sunulan kabul edilirse, medyanın sunduğu her şeye inanan, düşünmeyen, sorgulamayan ve üretmeyen bireyler yetişir. Üreten, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmek herkesin sorumluluğudur. 

Dilerim sosyal medyanın doğru kullanımı ve yönetimi için en kısa zamanda yeni adımlar atılır… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge