Ana içeriğe atla

SAĞLIKTA ŞİDDETE BRANŞ OLARAK EN ÇOK BİZ MARUZ KALIYORUZ

Göğüs Hastalıkları uzmanlarının riskli girişimsel işlemler yaptığını belirten Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Doç. Dr. Filiz Koşar, “En büyük sorunumuz son yıllarda Göğüs Hastalıkları uzmanları ve Göğüs Cerrahlarının şiddete maruz kalmış, katledilmiş olmasıdır” dedi.

Akciğer ile ilgili bir durum olduğunda soluğu Göğüs hastalıkları uzmanlarında alıyoruz. Rahat nefes almanın ne derece kıymetli olduğunu da KOAH, Akciğer Kanseri, Tüberküloz, Astım gibi hastalıkları yaşayanlar bilir. Bu alan yan dalları ile yükselen bir branş olsa da ülkemizde şu an için hakkettiği yerde görünmediğini söyleyen Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Doç.Dr. Filiz Koşar, sağlıkta şiddete en çok maruz kalan branş olduklarını dile getirdi. 

Koşar, Göğüs Hastalıkları uzmanlarının yaşadığı sorunlar, eğitim süreci ve dernek çalışmaları hakkında soruları yanıtladı.

Branşınızın oluşum tarihi ile ilgili bilgi verir misiniz? Tıp tarihi açısından ele alır mısınız?
Batı ülkelerinde 20. Yüzyılın başında “fitizyolog” olarak adlandırılan verem hekimliği, 1960’larda “göğüs hastalıkları” uzmanlığına, 1990’ların ortasından itibaren “göğüs hastalıkları ve yoğun bakım uzmanlığına” dönüşmüş olup, Türkiye’de ise 1949’da Fitizyoloji uzmanlığının Sağlık Bakanlığınca bağımsız bir uzmanlık dalı olarak kabul edildiği görülmektedir. 1961’de isminin Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz, 2002’de ise Göğüs Hastalıkları olarak değiştiği izlenmektedir.

Derneğin kuruluş hikayesini anlatır mısınız? Kaç üyesi var ve faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) 22 Haziran 1970 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Göğüs Hastalıkları Uzmanlık alanında temel bilimler ile kliniği bir araya getiren ulusal, mesleki ve bilimsel ilk uzmanlık derneğidir. 1978 yılında da  “kamu yararına dernek” unvanını almıştır. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği’nin ilk başkanı bugün aramızda olmayan,  İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Meliha Terzioğlu bu görevini 24 yıl sürdürmüştür. TÜSAD’ın tarihi; Meliha Terzioğlu dönemi, alanımızda faaliyet gösteren ikinci bir uzmanlık derneğinin kuruluşu ve ülke çapında örgütlenmesi ile ortaya çıkan durağanlık  süreci ve 2000 yılı sonrasında derneğin yönetim kadrosunun revize edildiği, genç ve dinamik kişilerin derneğe kazandırıldığı ve derneğin tüm ülkeyi kapsayacak biçimde yeniden yapılandığı değişim ve diriliş dönemi olarak özetlemek sanırım en kısa ve öz aktarım olacaktır. Üye sayımız 3 bin 11’dir. İstanbul’daki Genel Merkezimiz dışında Ankara ve İzmir şubelerimiz bulunmaktadır. 

Derneğin ana hedefi; “Toplumsal ve mesleki eğitimi ve araştırmaları destekleyerek Türk halkının akciğer sağlığını korumak” olarak belirlenmiştir. Bu yıl 37.sini gerçekleştirdiğimiz olağan yıllık ulusal kongre dışındaki tüm eğitim etkinliklerimizi TÜSAD Akademi çatısı altında yürütmekteyiz ki bunlar uygulamalı kurslar, sempozyumlar, bölgesel toplantılar, TÜSAD Kampları olarak örneklenebilir. 

45. yılımızda gururla sunduğumuz bir diğer yeniliğimiz de “Solunum 365“ adı altında modüller ve modül içi derslerden oluşan, üyelerimizin evden istediği kadar izleyip, STE/SMG kredi puanı ve nefes puan alabildiği online eğitim projesidir. Bunların dışında halka yönelik farkındalık ve bilgilendirme toplantıları, broşürler, üyelerimize ücretsiz olarak basılı malzeme veya online şekilde ulaştırılan eğitim serisi kitapları, bültenler ve rehberler sayılabilir. En yeni ve en çok önem verdiğimiz desteklerden biri özellikle akademik çalışmaları sırasında asistan ve genç akademisyen üyelerimize verdiğimiz istatistik ve İngilizce makale yazım desteğidir. 

Türkiye’de tıpta uzmanlık dernekleri misyonlarını yeterince yerine getirebiliyor mu? Değilse neden?
TÜSAD bir uzmanlık derneği olmanın sorumluluklarını her alanda idrak etmiş, yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. 45 yıllık nitelikli,  kapsamlı ve tecrübeli kurumsal birikimi ile her üyesine kendi istediği platformlarda yer bulabilmesi adına yönetim tarafından her türlü desteğin verildiği bir sivil toplum kuruluşudur. Günümüzde Göğüs Hastalıkları camiasının gelişmesinde ve bugün kıdemli hoca niteliğindeki pek çok akademisyenin yetişmesinde bir okul görevi görmüştür. Halen görevde olan Merkez Yönetim Kurulumuz, çalışma döneminin başında tamamen bağımsız bir araştırma şirketi tarafından yönetilmiş olan ve bir uzmanlık derneği tarafından ilk defa uygulanan “Kurumsal Algı“ çalışması gerçekleştirmiştir. Bu çalışmanın çok rafine sonucunu söylemek gerekir ise“ TÜSAD, yıllık ulusal kongrelerin mesleki açıdan katkısı, şeffaf dernek yönetimi, uzmanlık alanında çalışan kişileri kapsayıcı özelliği, ulusal mesleki dernekler ile ortak ve uzlaşmacı çalışmaları ile ön planda dururken, üyeleri tarafından etik, itibarlı, vizyoner, kaliteli hizmetler sunan, uzmanlık alanına mesleksel ve kişisel katkıda bulunan bir dernek“ olarak algılanmaktadır. 

Yeterlik sınavlarını nasıl yapıyorsunuz?
Türk Göğüs Hastalıkları Yeterlik Kurulu (TGHYK) 2000 yılından bu yana Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) ve Türk Toraks Derneği’nin  eşgüdümü içinde faaliyet göstermekte ve 2002 yılından bu yana yeterlik sınavlarını yapmaktadır. Aynı alanda çalışan birden fazla UDEK (Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu) üyesi dernek bulunması durumunda tek Yeterlik Kurulu kuralı olması nedeniyle, bu duruma güzel ve verimli bir örnek teşkil etmesi açısından da önemlidir. Yeterlik Kurulumuz yalnızca sınav değil, eğitim birimlerinin akreditasyonu, resertifikasyon çalışmaları, online asistan gelişim sınavları gibi ulusal düzeyde birçok yeterlik kurulu için örnek alınabilecek faaliyetleri de başarılı bir biçimde yürütmektedir. 

Yeterlik sınavı ile ilgili aktif bir uygulamanız var mı? Bu zamana kadar kaç kişi yeterlilik sınavını başarıyla tamamladı? 
Yeterlik sınavlarımız, her yıl dönüşümlü olarak derneklerimizin kongreleri sırasında iki aşamalı olarak yani önce yazılı ve yazılı sınavı geçenlerin girebildiği Nesnel Yapılandırılmış Klinik Sınavlar-NYKS (objective structured clinical examination-OSCE) tipi sözlü sınavlar biçiminde olmaktadır. 2002 yılından bu yana 202 meslektaşımız sınavla Yeterlik belgesi almaya hak kazanmıştır. 

Ulusal müfredatınız hakkında düşünceniz nedir? Müfredatınızı yeterli buluyor musunuz?
Halen TGHYK tarafından 2009 yılında oluşturulan ve Göğüs Hastalıkları uzmanlık eğitimi için bir çerçeve program niteliği taşıması amacıyla hazırlanan “Göğüs Hastalıkları Uzmanlık Eğitim Programı“ elimizde mevcut olup, bu kaynaktan büyük ölçüde yararlanılmak suretiyle hazırlanmış olan diğer bir Çekirdek Müfredat programı da TUKMOS (Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Sistemi) tarafından 4/6/2013 tarihinde yayınlanmıştır. Her iki programın da mevcut koşullar ve güncel çalışma biçimine göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. 

Eğitim veren kurumların müfredatınızı tam olarak uyguladığını düşünüyor musunuz?
Mevcut olan Çekirdek Müfredat Programı bir çerçeve programdır ve aslında her eğitim kurumunun kendi durumuna uygun olarak bu programı şekillendirmesi, kendi koşullarına uygun olarak revize etmesi gerekir. Aslında uzmanlık eğitimi veren farklı kurumlarda koşullar bölgesel ve kurumsal olarak değişkenlik göstermektedir. Örneğin Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde hizmet yükünün aşırı olması, performans kaygısı, asistan sayısının yeterli olmaması, eğitimde aktif rol oynaması gereken kişilerin hizmet yükü nedeniyle bu görevi gereği gibi yerine getirememesi gibi olumsuzluklar yaşanır iken, periferde öğretim üyesi sayısı azlığı ve eğitim konusunda deneyimsiz olması gibi nedenlerle programın her eğitim kurumunda tam olarak uygulandığı söylenemez. Bu konuda Yeterlik Kurulumuz, Akreditasyon çalışmalarını başlatmış olup halen yedi kurum akredite edilmiştir ve sırada olan kurumlarımız da vardır. 

Uzmanlık eğitiminin sonunda tüm yeni mezunlar aynı standartta mezun olabiliyor mu?
Türkiye’de Göğüs Hastalıkları Uzmanlık Eğitimi verilen kurumlarda, gerek teknik olanaklar, gerek eğitici sayısı ve uygulamaları, gerekse eğitim programı yönünden büyük farklılıklar vardır. Bu nedenle soruyu günümüz koşulları göz önüne alınarak cevaplamaya çalıştığım taktirde ne yazık ki cevabım hayır olacaktır. Ancak her eğitim biriminde olması gereken eğitici sayısı ve niteliği, alt birimlerin ( uyku, yoğun bakım, girişimsel bronkoskopi, tüberküloz vb) bulunmuyor olması, hizmet yükü ve beceri geliştirme/pratik uygulama imkanı farklılığı gibi eşitsizlikler kurumlar arası paylaşım ve iletişim ile belli bir düzeyde giderilebilir ki burada  TGHYK eğitim birimlerinin akreditasyonu, asistan gelişim sınavları, standart eğitim programlarının oluşturulması ve asistan karnesi  uygulamasının teşviki ile son derece önemli bir misyonu yerine getirmeye çalışmaktadır. 

Tıbbiyeli ve doktorların bu branşı tercih etmeleri için neler önerirsiniz? 
Göğüs hastalıkları uzmanlığı Dahili Tıp Bilimleri içerisinde yer almasına karşın girişimsel işlemlerin de yer aldığı ve yan dal ihtisası imkanlarının da giderek arttığı yükselen bir branş olmaya devam etmektedir.  

Bu branşın hekimleri, hasta ve hasta yakınlarından neler bekliyor?
Aslında yalnızca Göğüs Hastalıkları özelinde değil, tüm meslektaşlarım açısından söylemem gerekir ise hasta ve hasta yakınlarından beklentimiz öncelikle doktorların ve hatta sağlık personelinin de ölümlü birer insan olduğu, insani duygu, düşünce ve gereksinimlerinin olabileceği ve bu biçimde kabul edilip saygı ve olması gereken anlayış gösterildiği taktirde kendilerine çok daha iyi bir sağlık hizmeti sunabilecekleri gerçeğini anlamalarıdır. 

Bu branşın hekimlerinin yaşadığı en büyük sorunlar nelerdir?
Bu konuda en büyük sorunumuz ve belki de en büyük şanssızlığımız son yıllarda Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahlarının şiddete maruz kalmış, katledilmiş olmasıdır. Bu noktada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs cerrahisi alanında mesleğini icra ederken öldürülen meslektaşlarımız olan; Prof. Dr. Göksel Kalaycı, Uz.Dr. Ali Menekşe, Op. Dr.Ersin Aslan ve Op. Dr. Kamil Furtun ve tabii diğer bütün meslektaşlarımı rahmetle anıyoruz. Performansa Dayalı Sağlık Hizmetleri’nin benimsendiği ülkemizde, Göğüs Hastalıkları branşı bir seri riskli girişimsel işlemleri yapıyor olmasına karşın, mevcut durumda döner sermayeden en düşük performans puanlarını almakta ve dolayısıyla düşük döner sermaye gelirine sahip uzmanlık dallarından biri olmaya devam etmektedir. Bu açıdan Göğüs Hastalıkları her ne kadar tüm dünyada gerek hastalıklarının yükü (KOAH, Akciğer Kanseri, Tüberküloz, Astım gibi) gerekse yan dalları ile yükselen bir branş olsa da ülkemizde şu an için hakkettiği yerde görünmemektedir. 

Branşınızın günümüzdeki çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Son gelişmeler nelerdir?
Göğüs Hastalıkları uzmanlık alanında son yıllarda pek çok ana dalda olandan çok daha fazla değişim ve gelişmeler olmaktadır. Yeni tanı ve tedavi yöntemleri ve bunlara paralel olarak yan dalların sayısı artmakta ve artmaya da devam edecek gibi gözükmektedir. Göğüs Hastalıkları Uzmanlığı, ülkemizde Amerika ve Avrupa’daki birçok ülkedekinden farklı olarak İç Hastalıkları uzmanlığı üzerine yapılan bir uzmanlık eğitimi olmayıp bağımsız ayrı bir ana bilim dalıdır. Dünyada yan dalları ile yükselen bir branş olan Göğüs Hastalıklarının özellikle yurtdışında (ABD, Kanada ve birçok Avrupa ülkesinde) birçok yan dalı bulunmaktadır. Bunlar arasında İç Hastalıkları ve Göğüs Hastalıkları yaptıktan sonra yapılabilen Yoğun Bakım (1-2 yıllık eğitim), Uyku Bozuklukları (1 yıllık eğitim), Torasik Onkoloji (Akciğer kanseri kemoterapisi ve takibi-1 yıllık eğitim), Meslek Hastalıkları (1 yıllık eğitim), Alerji-İmmunoloji (1-2 yıllık eğitim), Girişimsel Pulmonoloji (stent, lazer tedavisi, bronkoskopi ileri uygulamalar-1 yıllık eğitim) sayılabilir. Ülkemizde bu Göğüs Hastalıkları yan dallarından şuan için kabul görenler Yoğun Bakım (Göğüs Hastalıkları üzerine 3 yıllık eğitim), Meslek Hastalıkları (Göğüs Hastalıkları üzerine 3 yıllık eğitim), İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları (Göğüs Hastalıkları üzerine 3 yıllık eğitim)  olarak sayılabilir.

Branşınızın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerek kronik hastalıkların artışı, gerekse ortalama yaşam süresinin artışı gibi nedenlerle Göğüs Hastalıkları alanında uzman gereksinimi aslında bilinenden daha fazladır. 

Yurt dışındaki derneklerle ortak çalışmalar yapıyor musunuz?
Amerika, Avrupa ve bölgemizdeki solunum dernekleri ile mümkün olduğunca iletişim ve etkileşim içinde olmaya gayret ediyoruz. SOLUNUM 2015’de ERS Gelecek Başkanı Mina Gaga’yı ve MEA (Middle East and Africa) Bölgesindeki Dernek temsilcilerini kongremizde ağırladık.  CHEST ile uzun yıllara dayanan bir işbirliğimiz var. Alanımızdaki ilk dünya kongresi olan 17. Asya Pasifik Kongresini 2003 yılında CHEST ile birlikte başarı ile gerçekleştirdikten sonra benzer işbirlikleri devam etti.  En son TÜSAD desteğinde, EABIP ile birlikte organize edilen 2nd European Congress for Bronchology and Interventional Pulmonology (ECBIP, 27-30 Nisan 2013 - İzmir) kongresi, Avrupa ölçekli önemli bir kongre olarak ülkemizde gerçekleştirildi. TÜSAD ve ISAM (International Society for Aerosols in Medicine ) tarafından ortaklaşa düzenlenen  “Basic Principles and Clinical Applications of Aerosol in Medicine“  sempozyumu 02 Ekim 2013’de Çeşme’de düzenlendi. Dış İlişkiler Komitesi üyemiz Doç. Dr. Semra Bilaçeroğlu bu yıl yani 2016’da, European Association for Bronchology and Interventional Pulmonology (EABIP)’in Başkanlık görevini devralacak. Son üç yıldır düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz COPD İstanbul toplantısını 2017 yılında Yunanistan ve İtalya Göğüs Hastalıkları Dernekleri ile birlikte yapmayı planlamaktayız.

Yurt dışındaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce örnek alınacak çalışmalar var mı? Varsa nelerdir?
Tabii ki çok taktir ettiğimiz, örnek aldığımız ve benzerlerini uygulamayı hedeflediğimiz birçok çalışma var. 

Derneğiniz genç hekimleri nasıl destekliyor?
Bu konuda son 1,5 – 2 yıl önce düşünüp başlattığımız, her geçen gün biraz daha geliştirdiğimiz çok güzel bir projemiz var: TÜSAD – GEAK (Genç Akademisyenler) Projesi.
Bu proje üyelerimizin özellikle sahada yalnız çalışan, başında deneyimli bir hocası olmayan kendi imkanları ile akademisyen olma hedefi olan genç üyelerimizin çalışmalarına destek olmak için başlatıldı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı olduktan sonra Üniversite ve Eğitim hastanelerinde eğitici olarak görev almak isteyen ya da diğer sağlık kuruluşlarında görev alsalar da akademik çalışmalar yapmak isteyen  meslektaşlarımız bu grupta çalışma fırsatı buluyorlar. Bilimsel çalışma  takımları oluşturmanın yanı sıra derneğimizin  ülkemiz genelinde faaliyetlerini sürdürmesinde de görev alıyorlar. Periferdeki üyelerin sorunlarını merkeze iletmek, dernek faaliyetlerinin duyurulmasını sağlamak, bölgesel toplantıları organize etmek, toplantılara etkin katılımı sağlamak, çok merkezli Klinik araştırmalar yapmak ana hedeflerimiz. Her biri bölgelerindeki hekimlerle iletişim kurarak yapılması gereken kurs, panel, sempozyum gibi  faaliyetlerin  o bölgedeki üyelerimizin ihtiyaçlarına göre  belirlenmesini sağlıyorlar. Çok merkezli araştırmaların planlanması, yürütülmesi ve sonlandırılması sürecinde öncelikle araştırma yöntemi ve istatistik analiz konularında eğitimlerinin eksikliğinin giderilmesini amaçladık. Geçtiğimiz yıl yani 2015 yılı Mayıs ayında İstanbul Büyükada’da bir hafta sonunu kapsayacak biçimde bilimsel araştırmalarda planlama ve istatistik analiz yöntemleri konulu bir arama toplantısı düzenlendi.

Genç akademisyenlerin  bu konudaki talepleri belirlendi. Ardından Ulusal Kongremiz sırasında  bir kurs düzenlendi. Başlangıçta GEAK üyelerini belirlerken bölgesel temsilcilik özelliği de dikkate alınarak davet   yöntemini belirlemiştik. Ancak ikinci yıla girdiğimizde gruba katılmak isteyen çok sayıda TÜSAD üyesi oldu. Her şeyden önemlisi ülkemizin dört bir yanında kendi çalışma koşullarının rutini içinde zorlanan  üyelerimiz nitelikli ve verimli bir  ortamda diyalog ortamı sağlandığı için biz de mutlu olduk.

Bu alanda yapılan yeni bilimsel çalışmalardan çarpıcı örnekler nelerdir?
Bu çalışmalar ile eş zamanlı olarak çok merkezli çalışmalar yapmaya başladık,  bunlardan ilki tamamlanarak SCI de taranan bir dergide yayınlandı. KOAH konulu ikinci çalışma 35 merkezde üyelerimizin katılımı ile veri toplama aşaması bitti ve analiz aşamasına geçildi. Bu yıl içinde sonuçların yayınlanması planlandı. Önümüzdeki günlerde yeni klinik çalışmaların başlatılması için çalışmalar sürüyor.

Kongreleri düzenlerken özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?
TÜSAD olarak bu yıl 45. Yılımızda 37.Ulusal Kongremizi gerçekleştirdik. Her yıl kendi kendimize şu sözü veriyoruz: Bu yıl çok iyiydi, ama gelecek yıl daha da iyi olacak. Yani aslında sadece kendimizle yarışıyoruz demek daha doğru olur. Bu yıl alanımızda en geniş katılımlı kongreyi gerçekleştirdik. Artık TÜSAD kongreleri bir marka haline geldi ve tabii ki bunun arkasında yılların getirmiş olduğu kurumsal bir hafıza ve alışkanlıklar, güçlü bir ekip, bu ekibi her daim destekleyen Merkez Yönetim Kurulumuz ve en önemlisi de bize inanan, güvenen ve güç veren Göğüs Hastalıkları camiası var. Bu yıl da yine kongremizin bilimsel içeriği en çok beğeni toplayan kısmı oldu. Aslında bu içeriği oluşturur iken bizim en önem verdiğimiz nokta sahada çalışan meslektaşlarımızın günlük meslek pratiğinde gereksinim duyabilecekleri güncel bilgileri onlara mümkün olduğunca interaktif biçimde sunabilecek bir program olması. Konuşmacıların da yine mümkün olduğunca genç, heyecanlı ve istekli, bu konuda deneyimi olan akademisyen arkadaşlarımızdan olmasına özellikle önem veriyoruz ve istiyoruz. TÜSAD’da kendisini bilgi ve deneyimleri ile ifade etmek isteyen herkes görev alabilir, çalışabilir, bilgilerini ve deneyimlerini paylaşabilir.

Sağlık haberleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Sağlık ile ilgili her türlü haber hangi kesimden olursa olsun tüm toplumun ilgisini çekmekte ve insanlar bu haberleri her zaman ilgi ve dikkatle takip etmektedirler. Bu nedenle toplumun her kesimine ulaşabilecek biçimde ve en önemlisi doğru, yeterli ve uygun düzeyde bilginin verilmesi çok önemlidir. Ancak ne yazık ki kimi zaman doğru olmayan, eksik veya sansasyonel, gizlilik ilkesine dikkat edilmeyen, uygun ve yeterli kaynaklardan alınmamış ve halkın yanlış yönlendirilmesi ve bilgilenmesine neden olan haberleri hep birlikte okumaktayız. İşin en olumsuz yönlerinden biri de doğru bilgilendirme yapılmayan halkın tepkisinin de sağlık personeline karşı şiddete dönüşmesi biçiminde ortaya çıkmasıdır. 

Gazetecilerden branşınızla ilgili ne gibi konulara dikkat etmelerini bekliyorsunuz?
Yeterli bir araştırma, doğru bilgiye ulaşma, doğru bilgiyi tarafsız olarak aktarma, gereksiz umut vadeden mucizevi yöntemlerin abartılı olarak aktarılmaması önemli. Özel hayata ve hasta gizliliğine saygı gösterme, yaşanan olumsuzlukları aktarmak gerekiyor ise tarafların hepsinin objektif olarak dinlenmeli. Aktarımların objektif olarak yapılması, sistemden kaynaklanan eksiklik, aksaklık ve hataların sorumlusu olarak sağlık personelinin sorumlu tutulmamasına ve hedef gösterilmemesine hassasiyet gösterilmesini bekliyoruz. 

Sağlık iletişimi alanında çalışmalarınız var mı? Varsa detaylandırabilir misiniz?
Derneğimizin basın ve sağlık haberciliği konusunda gerektiğinde profesyonel olarak destek aldığı danışman şirketleri var. Bizler yani yönetim kademesindekiler bu konuda daha önce detaylı bir eğitim almamış olsak bile bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyor olmanın sorumluluğu ile bu yönümüzü geliştirmeye çalışıyor ve bu konuda eğitim desteği alıyoruz. Dernek sekreterimizi Yıldız Teknik Üniversitesi’nin yapılandırılmış bir medya ve iletişim konulu eğitimine yolladık. Zaten her aktivitenin içinde bir kişi olarak “mutfakta pişenleri aynı zamanda servis etmeye” de gayret ediyor. 

Sosyal sorumluluk projeleri hazırlıyor musunuz?
Bu alandaki en son ve bizce en önemli projemiz “KOAH Hastaları Derneği“ oldu ki, Göğüs Hastalıkları alanında ilk dernektir. 19 Aralık 2015 te ilk genel kurulumuzu Ankara’da yapacağız. Dernek Yönetim Kurulumuzun çoğunluğu hastalardan veya hasta yakınlarından oluşmakta. Bizler TÜSAD olarak bu kardeş derneğe her alanda destek olmaya devam edeceğiz ve birlikte çalışacağız. 

Sosyal medyada ne gibi etkileşimde bulunuluyor? Bu alanda ne gibi planlarınız var?
Düzenlediğimiz bilimsel etkinliklerin lansmanlarında ve derneğimizin bilimsel faaliyetlere yönelik desteklerinin üyelerimize duyurulmasında sosyal medyayı kullanmaktayız. Kamu yararına bir dernek olarak alanımızdaki özel günlerde diğer sağlık otoriteleri ve mahalli idarelerle işbirliği içinde yürüttüğümüz halka yönelik farkındalık toplantılarının daha geniş kitlelere ulaştırılmasının sağlanmasında bu kanalları aktif olarak kullanmaktayız. Sosyal medya alanındaki tüm gelişmeleri bu alanda çalışan profesyonel bir firmadan destek alarak tüm sosyal platformlarda paylaşımlarımızı daha da arttırmayı hedefliyoruz.

İletişim bilgileriniz nelerdir?
TÜSAD Genel Merkezi 
Kozyatağı Mh. Sümko Sitesi
M7-A Blok K:10 D:41 Kadıköy / İstanbul
Tel(216) 410 22 58 - 59 
Tel : (216) 410 22 60
Mail: info@solunum.org.tr

TÜSAD Ankara Şubesi 
Mustafa Kemal Mh. 2132. sok. 
Ege apt. 9/6 Çankaya/ANKARA
Tel: 312 219 42 99  
Faks: 312 219 42 99
GSM: 0533 399 7276
tusadankara@solunum.org.tr

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge