Ana içeriğe atla

MESLEKİ BİR UZMANLIK DERNEĞİNİN SINIRLARI NE OLMALI?


Göğüs Hastalıkları alanında da umut verici gelişmeler olduğunu belirten Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, “Bu gelişmelerin çoğu tanı ve tedavi yöntemleri hakkındadır. Ama akciğer kanseri, KOAH, tüberküloz, astım gibi sık görülen göğüs hastalıklarının ana nedenleri olan sağlıkta eşitsizlik, sağlığın sosyal bileşenleri konusunda da çalışmalar devam etmektedir” dedi. 

Kronik hastalıklar öncelikle iyi bir hekim-hasta ilişkisi gerektirir Bu da karşılıklı güven ve işbirliği ile mümkündür. Genelde hekimliğin, özelde göğüs hastalıkları uzmanlığının uzun bir eğitimden sonra yapılan mesleklerden olduğunu söyleyen Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, “Öznesi insan olan bu meslekte hastalarımızın bizleri sağlıklarını koruyan ve sağlıklarının güvende olması için fedakarlıkla çalışan kişiler olarak görmeleri bizlerin mesleğimizi gönül rahatlığıyla yapmamıza katkı sağlayacaktır” diye konuştu. 

Yorgancıoğlu, Göğüs hastalıkları uzmanlarının yaşadığı sorunlar, eğitim süreci ve dernek çalışmaları hakkında soruları yanıtladı. 

Branşınızın oluşum tarihi ile ilgili bilgi verir misiniz? Tıp tarihi açısından ele alır mısınız? 
Göğüs Hastalıkları branşının 19 Ocak 1949 yılında İç Hastalıkları Anabilim Dalından ayrılması ile ilgili görüşme Veremle Savaş İstişare Komisyonu Toplantısında başlamış, 12 Şubat 1949 da tüzük değişikliği ile veremle ilgilenen Ftizyoloji Bölümü 3 yıllık eğitimi ile ayrı bir Anabilim dalı olmuştur. 28 Aralık 1955 “Tababet İhtisas Nizamnamesi’nde” göğüs hastalıkları uzmanlığı yalnız tüberkülozu değil bütün akciğer hastalıklarını kapsayacak şekilde “Göğüs Hastalıkları” adı ile ayrı bir dal olarak tanımlanmış ve eğitim süresi 4 yıla çıkarılmıştır. 17 Ağustos 1962’de yeni Tababet Uzmanlık Tüzüğünde adı “Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz (Ftizyoloji)” olarak tanımlanmıştır. 5 Nisan 1973 de “Ftizyoloji” ibaresi isimden çıkarılmıştır. 31 Aralık 2009 da “Göğüs Hastalıkları” adını almış ve uzmanlık eğitim süresi olarak belirlenen 5 yıl değiştirilerek 4 yıl olarak belirlenmiştir. Ülkemizde 64 Üniversite ve 4 Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde uzman hekim yetiştirilmektedir.

Derneğin kuruluş hikayesi ile üye sayınız ve faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Türk Toraks Derneği üç yıllık çalışma sonunda Aralık-1992 de kurulmuştur. Ülkemizin dünya standartlarında bir göğüs hastalıkları derneğine ihtiyacı olduğunu düşünen başta Prof. Dr. Y. İzzettin Barış ve Doç. Dr. Ali Kocabaş olmak üzere, o dönemde ülkenin birçok genç uzman ve kıdemli hocaları, çeşitli vesilelerle bir araya gelerek dernekleşme toplantıları düzenlemişlerdir. Bu süreçte daha sonra Adana’da düzenlenen bir Tüberküloz çalıştayı ile tüm kurucu ekip bir araya gelerek, kuruluş son aşamasına gelmiştir. Derneğimizin 4467 üyesi olup Türkiye’nin en büyük göğüs hastalıkları uzmanlık derneğidir. Derneğimiz Şubelere (15 Şube) ve il temsilciliklerine (81 İl temsilcisi) bölünerek Türkiye’deki tüm üyelerine ulaşmayı hedeflemiştir. Bilimsel faaliyetlerini göğüs hastalıkları ile ilgili 18 çalışma grubu oluşturarak devam etmektedir. Yılda bir Kongre, bir sempozyum, onlarca eğitim kursu, dünya günleri, halk bilinçlendirme çalışmaları ve şubelerin aylık bilimsel ve sosyal etkinlikleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Uluslararası platformda, dalı ile ilgili ülkemizi en iyi şekilde temsil etmekte, birçok konuda liderlik etmektedir. Basılı eğitim materyalleri arasında dergiler, kitaplar, rehberler, cep rehberleri, hasta eğitim serileri bulunmakta ve üyelerine ücretsiz ulaştırmaktadır.

Türkiye’de tıpta uzmanlık dernekleri misyonlarını yeterince yerine getirebiliyor mu? Değilse neden? 
Pek çok derneğin bu misyonu yeterince yerine getiremediğini düşünüyoruz. Bunun için çok iyi bir örgüt yapısı, demokratik ve şeffaf bir yönetim gerekmektedir.  Sadece hastalık alanında değil koruyucu hekimlik, üyelerin özlük haklarını savunma,  kamu sağlığı politikalarına katkıda bulunma ve uluslararası arenada var olma bunlar için gereklidir.
Türkiye’de Göğüs Hastalıkları için değerlendirecek olursak derneğimizin misyonlarını yerine getirme açısından aynı kulvardaki derneklerden bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz.

Yeterlilik sınavlarını nasıl yapıyorsunuz?
Türkiye’de Göğüs Hastalıkları Uzmanlık Dernekleri bir araya gelerek “Board” sınav yönetmeliği ile her yıl göğüs hastalıkları kongrelerinde yazılı ve pratik uygulama ile sınav yapmakta, eğitim veren hastanelerin akreditasyonunu sağlamaktadır.
Türk Toraks Derneği (TTD) ve Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TUSAD) tarafından ortaklaşa olarak 2000 yılında kurulan Türk Göğüs Hastalıkları Yeterlik Kurulu  (TGHYK), Türkiye'de göğüs hastalıkları uzmanlık eğitimini iyileştirmek, düzeyini yükseltmek, uluslararası ve ulusal standartlara uygun hale getirmek amacıyla Türkiye’de kurulan üçüncü yeterlik kuruludur. Yeterlilik sınavları da TGHYK tarafından yürütülmektedir. 2002 yılından beri her yıl yapılmaktadır. Türk Göğüs hastalıkları Yeterlik sınavı, yazılı ( test ) ve uygulamalı sınav olarak iki bölümden oluşmaktadır. OSKE sitem bazlıdır. Ayrıntılı bilgi http://www.tghyk.org/?p=hakkinda web sayfasından edinilebilir.

Yeterlilik sınavı ile ilgili aktif bir uygulamanız var mı? Bu zamana kadar kaç kişi yeterlilik sınavını başarıyla tamamladı? 
Yeterlilik sınavları ile ilgili ayrıntılı bilgiye http://www.tghyk.org/?p=hakkinda web sayfasından ulaşılabilir. 
TGHYK Yeterlik (BOARD) belgeli uzmanların listesine http://www.tghyk.org/?p=uzmanlar linkinden web sayfasına gidilerek ulaşılıp yıllara göre ulaşılabilir. 
Bugüne kadar toplam 202 kişi sınava girerek yeterlik belgesi almıştır.

Ulusal müfredatınız hakkında düşünceniz nedir? Müfredatınızı yeterli buluyor musunuz?
TGHYK tarafından 2003 yılında ilk ulusal çekirdek müfredat hazırlanmış ve Bakanlığa sunulmuştur. Temmuz 2005’de ülkemizde uzmanlık eğitiminin durumu ve mevcut sorunları belirlemek amacıyla, göğüs hastalıkları uzmanlık eğitimi veren kurumlara yönelik bir anket çalışması yapılmış ve bu çalışma eğitim görmekte olan uzmanlık öğrencilerini de kapsayacak şekilde Şubat 2009’da tekrarlanmıştır. Bu anket çalışmaları, eğitim ortamı, eğitici sayısı ve nitelikleri, eğitim programı ve değerlendirme yöntemleri açısından uzmanlık eğitimi veren kurumlar arasında büyük farklılıklar bulunduğunu göstermiştir. Gerek ulusal gereksinimler, gerekse HERMES ve diğer uluslararası standartlar dikkate alınarak Nisan 2007’de, Göğüs hastalıkları uzmanlarının hakkında bilgi sahibi olmaları gereken tüm konu başlıklarının listesi ve uzmanlık eğitiminin tamamlanmasıyla elde edilmiş olması gereken yetkinlik listesi ve düzeyleri tanımlanmıştır. Nisan 2009’da da bu konu başlıklarının ve günlük klinik pratik için gereken diğer niteliklerin nasıl öğrenilmesi, öğretilmesi ve değerlendirmesini de kapsayan “Uzmanlık Eğitim Programı” oluşturulmuştur.

Ulusal müfredatımız uluslararası müfredatı da gözetecek ve ülkede göğüs hastalıkları alanında sorunları kapsayacak şekilde güncellenmiştir şu anda ki kapsamı yeterlidir. Müfredat yeterli olmakla birlikte bu eğitimi verecek öğretim üyesi dağılımından bağımsız üniversitelerin ve göğüs hastalıkları anabilim dallarının açılması söz konusudur. TTD, çeşitli kurs ve okul etkinlikleri ile bu eksiklikleri tamamlamaya çalışmaktadır.



Eğitim veren kurumların müfredatınızı tam olarak uyguladığını düşünüyor musunuz? 
Giderek azalan asistan sayısı, artan iş yükü eğitimin kalitesini bozduğunu düşünüyoruz. Eğitim kurumları, sağlık hizmetini vermek için eğitimden ödün vermek zorunda kalabiliyor. Uzmanlık eğitimi verilen her kurumda bu müfredatın uygulandığının garantisi yoktur. Ancak 2015 yılından bu yana TGHYK eğitim kurumlarına eğitim akreditasyonu vermektedir. Bugün alanımızda 7 kurum bu akreditasyon belgesini almaya hak kazanmıştır.

Uzmanlık eğitiminin sonunda tüm yeni mezunlar aynı standartta mezun olabiliyor mu?
Her asistan aynı eğitimi alamıyor, her kurumda göğüs hastalıkları ile ilgili bütün üniteler olmayabilmektedir. (Tüberküloz servisi, uyku laboratuvarı, yoğun bakım, bronkoskopi-EBUS üniteleri, onkoloji, allerji bölümleri gibi). Yeni bölümler açılmasında bu konulara dikkat edilmesini öneriyoruz.

Tıbbiyelilerin ve doktorların bu branşı tercih etmeleri için neler önerirsiniz?
Solunum hastalıkları tedavi edici olduğu kadar koruyucu hekimliğinde uygulanacağı, ufak cerrahi girişimlerin olduğu, invaziv tanı ve tedavi metotlarının uygulandığı gelişime ve yeniliğe çok açık bir branştır.  Görülme sıklığı nedeniyle de Dünya Sağlık Örgütünün öncelik verdiği 4 hastalık grubundan birine odaklanmıştır.

Gelecek 20-30 yılda ortalama ömür uzamakta ve sigara içme oranları yüksek,  ayrıca iç ve dış ortam hava kirliliğini artıracak şekilde termik santraller vb. kurulması solunum sistemi hastalıklarının artmasına neden olacak. Bu hastalıklar sakatlık ve ölüme neden olma özelliğine sahiptir o nedenle göğüs hastalıkları uzmanlarına gereksinim artacak genç meslektaşlarımızın bu alanı seçmelerini öneririz.

Bu branşın hekimleri, hasta ve hasta yakınlarından neler bekliyor?
Göğüs hastaları, yaşam kaliteleri için uygulanan tedavi yöntemlerine ve hayat boyu takip gerecek hastalıklarında göğüs hastalıkları hekimlerine çok ihtiyaç duyacaklardır. Hekimlere, mesleğe saygı öncelikle beklenen bir davranış olmakla birlikte uzun ve zor bir eğitimin ardından hastanın hekimine inanması da iyileşme yolunda en büyük adımdır.

Kronik hastalıklar öncelikle iyi bir hekim-hasta ilişkisi gerektirir Bu da karşılıklı güven ve işbirliği ile mümkündür. Genelde hekimlik, özelde göğüs hastalıkları uzmanlığı uzun bir eğitimden sonra icra edilen meslekler, öznesi insan olan bu meslekte hastalarımızın bizleri sağlıklarını koruyan ve sağlıklarının güvende olması için fedakarlıkla çalışan kişiler olarak görmeleri bizlerin mesleğimizi gönül rahatlığıyla yapmamıza katkı sağlayacaktır.


Bu branşın hekimlerinin yaşadığı en büyük sorunlar nelerdir? 
Tüm branşlarda olduğu gibi ülkemizdeki sağlık sisteminden kaynaklanan sorunları biz de alanımızda yaşıyoruz. Aşırı iş yükü, performans sisteminin öncelenmesi, araştırma görevlisi eksikliği gibi.  Diğer branşlar arasında hekimlerin özlük haklarında (performans, işlem puan sistemi) yeterince yer bulamadığımızı düşünüyoruz.

Göğüs Hastalıkları alanında yaşanan sağlık çalışanı sorunları ülkemizde sağlık ortamında yaşanan sorunlardan azade değildir. Sağlıkta şiddet sonucu birçok meslektaşımız katledildi. Özlük haklarımız erozyona uğradı, çalışma koşullarımızın kötü olması nedeniyle birçok meslektaşımız mesleği bırakma noktasına geldi.

Branşınızın günümüzdeki çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Son gelişmeler nelerdir? 
Göğüs Hastalıkları alanında tüm tıp alanında olduğu gibi umut verici gelişmeler olmaktadır. Bu gelişmelerin çoğu tanı ve tedavi yöntemleri hakkındadır ama akciğer kanseri, KOAH, tüberküloz, astım gibi sık görülen göğüs hastalıklarının ana nedenleri olan sağlıkta eşitsizlik, sağlığın sosyal bileşenleri konusunda da çalışmalar devam etmektedir.

Branşımız gelişime çok açık,  pek çok alanda yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin uygulandığı bir branştır. Göğüs Hastalıkları ile ilgili umut verici çalışmalar özellikle akciğer kanserinde erken tanı, kronik hava yolları hastalıklarında yeni ilaçlar, Tüberkülozda erken tanı testleri, yeni ilaçlar sayılabilir.

Branşınızın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Branşımızı önemsiyoruz, çünkü akciğer sağlığını tehdit eden sosyo-ekonomik problemler, endüstrileşmeden kaynaklı olumsuz iklim ve çevre değişiklikleri gelecekte akciğer hastalıklarının çeşitlenmesine ve sık görülmesine neden olacaktır. Bu nedenle göğüs hastalıkları alanının önemini artıracağını düşünüyoruz.

Yurt dışındaki derneklerle ortak çalışmalar yapıyor musunuz? 
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Kronik Havayolu Hastalıkları Kontrol ve Önleme Programı (GARD), Avrupa Solunum Derneği (ERS), Amerikan Toraks Derneği, Avrupa Allerji Derneği ve orta doğu bölgesi dernekleri gibi birçok sağlık örgütü ve dernekle çalışıyoruz.

Yurt dışındaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce örnek alınacak çalışmalar var mı? Varsa nelerdir? 
Misyon ve vizyonumuza uygun çalışan derneklerin alanımızla ilgili çalışmalarını izliyor ufuk açıcı olanlarını ülkemiz koşullarına adapte ederek uygulamaya çalışıyoruz. 

Derneğiniz genç hekimleri nasıl destekliyor?
Bu arkadaşlarımız bizim geleceğimizdir. Kongre ve toplantılarımıza pek çok tıp fakültesi öğrencisi bildiri sunarak katılmakta, öğrenci kongrelerine biz de aktif olarak katılmaktayız.
Derneğimizin genç hekimlere yönelik mezuniyet sonrası eğitim amacıyla uzmanlık öğrencilerine yönelik “kış okulu”, uzmanlarımız için sürekli mesleki gelişim kapsamında “mesleki gelişim kursu, “yaz kampı” uygulamaları düzenli olarak yapılmaktadır. Genç araştırmacılar için araştırma alt yapısını destekleyen eğitimler, “yurt dışı eğitim bursu desteği”, kongre katılım destekleri bulunmaktadır.

Bu alanda yapılan yeni bilimsel çalışmalardan çarpıcı örnekler nelerdir?
Yaşam süresi çok kısıtlı, yaklaşık 2,5-3 yıl arasında olan iki hastalıkta, İdiopatik Pulmoner fibroz (akciğer katılaşması)  ve pulmoner arteryel hipertansiyonda  (akciğer yüksek tansiyonu) son 10 yılda hastalığın oluşma mekanizmaları ve tedavileri konusunda önemli gelişmeler meydana geldi. Zor astım olgularında da tedaviye giren ve girmek üzere olan pek çok yeni ilaç mevcuttur. Yine akciğer kanserinde hedefe yönelik tedaviler gelişti. Tüberkülozda tanıyı hızlandıran yeni yöntemleri takip ediyor ve uyguluyoruz.

Kongreleri düzenlerken özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?
Kongrelerimizde dalımızla ilgili yeni bilgilerle birlikte sahada çalışan uzman hekimlerin bilgilerini güncellemelerini, sosyalleşmelerini hedefliyor, asistanlarımızın bilimsel etkinliklerde bildiri hazırlayarak sunmalarına ortam hazırlıyoruz. Yurtdışından konusu ile ilgili önemli konuşmacıları da davet ediyoruz. Kongremizin ana oturumlarında akciğer sağlığını olumsuz etkileyen kitlesel etki yaratan risk faktörlerine ( Hava kirliliği, iklim değişiklikleri, biber gazı, maden kazaları vb) dikkat çekici oturumlar gerçekleştiriyoruz. Yurtdışından konusu ile ilgili önemli konuşmacıları da davet ediyoruz. Asistan ve bildirisi olan uzman hekimlerimize burs sağlıyoruz.

Sağlık haberleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? 
Sağlık haberlerinin her zaman doğru kaynaktan aktarılması gerektiği düşüncesindeyiz. Ne yazık ki yazılı ve görsel basında özellikle de sosyal medyada zaman zaman bilgi kirliliği, yanlış yönlendirmeler mevcut olabilmektedir. Bu bilgilerin alanına sahip çıkan uzmanlık derneklerinden ya da onların belirteceği yetkin hekimlerden alınması çok önemlidir.
Biz de TTD olarak hastalara akciğer hastalıkları ve sağlığı konusunda anlaşılır ve doğru bilgiyi düzenli bir şekilde ulaştırabilmek için bir halk sayfası kurduk.  Bu siteyi kurduğumuz 19 Aralık 2014’den beri 120 bin 472 farklı kişi sitemizi ziyaret etti. Kurumsal web sayfamızın da ayrıca yurt dışından takibi için İngilizce versiyonu da mevcuttur.

Gazetecilerden branşınızla ilgili ne gibi konulara dikkat etmelerini bekliyorsunuz? 
Alanımızla ilgili konularda haber yapmadan önce mutlaka bize danışmalarını arzu ediyoruz. Bizim hastalıklarımız toplumsal farkındalığı mutlaka gerektiren hastalıklar bu alanda birlikte yürümeyi ve halk sağlığı için birlikte çalışmayı arzu ederiz.

Sağlık iletişimi alanında çalışmalarınız var mı? Varsa detaylandırabilir misiniz?
Derneğimiz bir basın danışmanı ile çalışmaktadır. Yöneticilerimiz ise sağlık iletişimi konusunda eğitim almışlar ve almaya devam etmektedirler. Bu konuda sağlık iletişimi profesyonelleriyle proje hazırlıklarımız devam ediyor bizi izlemeye devam edin.

Sosyal sorumluluk projeleri hazırlıyor musunuz?
Evet. Sosyal sorumluluk projesi olarak yılbaşında ve 23 Nisanda ilk ve orta öğretim okullarına kitap bağış kampanyaları düzenledik. Ayrıca halkımızda KOAH farkındalığını artırmak adına bir KOAH farkındalık kampanyasın düzenledik. Temiz hava hakkı platformunun üyesiyiz. 

Ayrıca çok yakın zaman Akciğer sağlığı ve hastalıkları hasta derneği kurulmasını sağlamak için destek veriyoruz. Ülkemizde bu konuda çok ciddi bir eksiklik mevcut. Mevcut hasta dernekleri de idealden uzak. Kurulmasını desteklediğimiz derneğin yönetiminde biz yer almayacağız. Her aşamada destek vereceğiz.

Sosyal medyada ne gibi etkileşimde bulunuluyor? Bu alanda ne gibi planlarınız var? 
Halka bu bilgileri ulaştırabilmek için kurduğumuz "Hayat Nefesle Başlar" Facebook sayfamızın da 22bin 275 beğenisi mevcut. Ayrıca kendi üyelerimizle iletişimimizi artırmak için de üyelerimize kapalı bir Facebook sayfamız var. Aynı şekilde Hayat Nefesle Başlar isimli Twitter hesabımız da var. Twitter’da takipçi sayımız bin 769. ERS'de tüm kongre boyunca atılan tweetlerde dernek hesabımız 6. oldu, ERS kendisi de 5. oldu. En aktif 2. dernek olduk.

İletişim bilgileriniz nelerdir?
TÜRK TORAKS DERNEĞİ GENEL MERKEZİ
Turan Güneş Bulvarı, Koyunlu Sitesi No: 175/19 Oran - Ankara

Telefon: 0312 490 40 50 

Faks: 0312 490 41 42

e-Posta: toraks@toraks.org.tr


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge