Ana içeriğe atla

KOKULAR BEYNİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?

Beynimizi nasıl kullandığımız ile ilgili yıllar önce bir kitap okudum. Kitapta yazılanların içinde, Einstain yüzde kaçını kullanmış, yüzde yüzünü kullansa neler yapardı şeklinde bir yazının aslında yanlış olduğunu öğrenmiş. Sonrasında da bu konu üzerine araştırma yapmaya başladım. Beynimizin çalışması ve yapısı ile ilgili haber yaptıkça konunun gizemi ve güzelliğine hayran kaldım. Bu alanda haber yapmanın ötesinde daha da derinlemesine araştırmalar yapmaya başladım. Bazen gecenin bir yarısı kalkıp aklıma takılan bir konuyu saatlerce araştırıyordum. Yetinmeyip o alanda çalışan bilim insanları ile irtibata geçiyordum. O zamanlar karar verdim, sağlık ve bilim yazarı olmayı. Bilim çok eğlenceli bunu herkes anladığında nelerin başarılabileceği üzerine çalışmaya devam ettim…

Bu düşüncelerimi bir kenara bırakıp araştırmalarına devam ederken, bir gün telefon geldi. Koku ile ilgili haber serimi çok beğendiklerini ve genişleterek kitap olarak yayınlamak istediklerini söylediler. Sanırım telefonu kapatınca attığım mutluluk çığlığına annem ve babamın şaşkın bakışları ile konuşmayı anlatışım unutamayacağım hayatımın kırılma noktalarındandı. Yıllarca hayalini kurduğum çalışma için ilk adım atılmıştı. Kokuyla Keşfet isimli kitabım hem benim için hem de alanında ilk oldu. 

Koku hayatımızı nasıl etkiliyor, hiç düşündünüz mü?
Hamilelik sürecinde duyulan kokuların önemli çünkü hafızamıza kodlanan ilk o zaman kokular yerleşiyor. Doğduğumuzda da duyulan kokularla birlikte anılar birleşiyor ve bu nedenle bir kokuyu tekrar duyduğumuzda bizi ilk o kokuyu duyduğumuz andaki ruh haline götürüyor. Buna koku hafızası deniyor ve en güçlü hafızamız olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. 
Tüm duyularımız beynimizde bir bekçi gibi göre gören talamus denetiminden geçerken, evin yaramaz çocuğu gibi denetimden geçmeyen tek duyumuz da koku! Böylece de çevremizdeki kokunun değişimini hemen algılayabiliyoruz. Tabii koku körlüğü diye bilinen bir durum yaşanmıyorsa. Bazı insanlar koku almazlar ki grip ya da nezle olduğunuzda koku alamadığınızı düşünün. Bu kısa süreli yaşanan durumu uzun süreli yaşayanlar da var. Bu gibi durumlarla karşılaşıldığında hekime başvurmalıdır. 

Koku Parmak İzi gibi!
Parmak izimiz eşsizdir. Kimlik belirlemede de bu nedenle kullanılır. Kokumuz da aslında eşsiz. Her insanın kokusu parmak izi gibi, tektir. Bu durum aslında eş seçimini de etkiliyor. Çünkü sevdiğiniz insanın ten kokusunu sevmeniz, ileri dönemde çocuğunuz olduğunda onun daha sağlıklı genlere sahip olmasını sağlayabiliyor. Nasıl mı? Kokusu güzel gelen karşı cinsin, sizdeki farklı bir MHC genine sahip olduğunu gösteriyor. 
Her iki ebeveynde bulunan MHC geni ne kadar farklı olursa, doğacak olan çocuğun hastalıklara karşı direnci o kadar fazla olmaktadır. Elbette ki genlerdeki dizilimi gözle görmek ve ona göre eş seçmek imkansız. Ancak,  kişiye has olan bu kokuyu, MHC geni veriyor. Aslında eş seçimini genlerimizin kontrol ettiğini söyleyebilir. 

Koku aşk hayatımızı da etkiliyor!
Koku ve aşk ile ilgili konu geçtiğinde çok sık dile getirilen bir araştırma vardır. 49 kadın ve 44 erkek seçilir, erkeklere iki gece giymeleri için temiz tişörtler verildi. Bu tişörtler iki gece boyunca hiç çıkarılmadı, yıkanmadı, herhangi bir parfümün veya kokulu sabunun kullanılmasına izin verilmedi. 

İki gün sonra tişörtler ayrı ayrı sepetlere konarak kadınların bunları koklaması, koku aracılığıyla hangisinin kendilerine güzel ve seksi geldiğini belirtmeleri istendi. Daha sonra söz konusu erkek ve kadınlar bir araya getirilerek yine kadınlardan kendilerine en iyi partner olabilecek kişileri göstermeleri istendi. Kadınlar kokusunu en çok beğendiği tişörtlerin sahiplerini seçtiler. Seçtikleri bu kişiler gen yapıları kendilerinkinden en farklı olan kişilerdi.

Kokular bunların dışında birçok alanda hayatımızı etkiliyor. Sağlığımız, alışverişimiz, ilişkilerimiz ve beynimizi… Hayatı kokuyla keşfetmek için bakmanız dileğiyle… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

Esra Öz kimdir?

İş Bilgileri:  CNN TÜRK – Köşe Yazarı (Mayıs 2017- )  Rekabetçi Sektörler Programı (Competitive Sectors Programme) Medya İletişim Koordinatörü (Public and Media Relations Coordinator) ve Gazeteci (Journalist) (Kasım 2015-Temmuz 2016) Milliyet Gazetesi Pembe Nar Sağlık Köşe Yazarı ( Ekim 2015- Mayıs 2017) Kids&Gourmet Dergisi - Köşe Yazarı (Ekim 2015- ) TRT Kent Radyo Ankara -Sağlık Gündemi programını hazırlayıp sunuyor (Şubat-Eylül 2015 ) Sağlık ve İnsan Dergisi Yayın Editörü (Ekim 2014- Ocak 2017 ) Technical Assistance For Alignment İn Organ Donation Project (Organ Bağışında Uyum için Teknik Yardım Projesi) Senior Communication Expert (Kıdemli İletişim Uzmanı) (Nisan 2014- Nisan 2015) Pleksus- Med-Index/ Genel Yayın Yönetmeni  (Ocak-Kasım 2013) Dünya Sağlık Ajansı Yayın Yönetmeni (Ocak 2013-) Sağlık Bakanlığı Sosyal Medya Danışmanı (Mayıs-Aralık 2012) Sağlık Dergisi / Yazı İşleri Müdürü (Kasım 2007- Mayıs 2012 )  Türkiye’deki il...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...