HAYATI KEŞFEDEN BİYOLOGLAR
Türkiye'nin ilk adli entomoloğu ünvanına sahip
olan Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Adli Biyoloji Anabilim Dalında
çalışmakta olan Dr. H. Nihal Açıkgöz, adli
bilimler alanında gizemli vakaları aydınlatan çalışmalarını, biyolog olmanın
verdiği ayrıcalıkları ve akademik hayatın tüm yönleri hakkında bilgi verdi.
Adli
entomoloji veya adli böcek bilimi, adli tıbba yardımcı olan ya da onun yetersiz
kaldığı durumlarda, ceset üzerinde bulunan böcek ve diğer eklembacaklıların
ergin ve larvalarından, cesedin ölüm zamanını en doğru aralıkta veren bilim
dalıdır. Bu alanda çalışan Biyolog Dr. H. Nihal Açıkgöz, birçok ilke
imza atıyor. Ölüm sonrası geçen zamanın belirlenmesi, cesedin ilk olay yerinden
taşınıp taşınmadığı, ikinci bir olay yerinin olup olmadığı, Türkiye’nin adli
böcek faunasının tespiti konusunda çalışmalar yapmaktadır.
Adli entomoloji alanında çalışmaları
hakkında bilgilerini paylaşan Biyolog Dr.
H. Nihal Açıkgöz, Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e araştırmalarını, hedeflerini
ve biyolog olmanın ayrıcalıklarını anlattı.
Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Adli
entomoloji üzerine çalışıyorum. Ölümden sonra cesetlere gelen böcekleri
inceliyorum. Ölümden sonra geçen aralığın belirlenmesi ve Türkiye’nin böcek
faunası üzerine çalışıyorum. Ankara Üniversitesinde ve Adli Bilimler Enstitümüzde
Türkiye’de ilk kez “İnsan cesetleri üzerine gelen entomolojik delillerden ölüm
zamanı tayini” konulu geniş kapsamlı bir tez yapıldı. Bu büyük bir başarı ve üniversitem
adına da bir gururdur. Ülkemizde bizim ve diğer araştırmacıların deneysel
hayvan modelleme ve fauna çalışmaları devam etmektedir. Bizim bu çalışmalara
çok ihtiyacımız var ve bu çalışmalar mutlaka projelerle desteklenmelidir.
Cesedin
bulunduğu yere ya da saklanma koşullarına göre, mesela açıkta bırakılan cesede
yaklaşık 4 dakika sonra, sinekler gelmeye başlar. Sinekler yumurta ya da
larvalarını bırakmak için rahatça büyütebileceği vücut boşluklarını tercih
ederler. Kulak içi, gözlerin içi, burun delikleri, dudakların yan tarafları ve
dudakla diş arası, boyun kıvrımları gibi yerlere yumurtalarını ya da
larvalarını bırakırlar. Burada gelişerek vücudu tüketirler.
Ölümden
hemen sonra, hayvan veya insan cesetlerinin dokularından yayılan kokular,
sinekler ve diğer omurgasızlar için çok çekicidir. Cesede ilk gelenler
Calliphoridae familyasına ait olan mavi ve yeşil şişe sinek (blowflies) türleri
ve bunu takiben Sarcophagidae familyasına ait leş sinek (fleshflies) türleridir.
Cinayet veya şüpheli ölüm vakalarında ölümün gerçekleşmesinden sonra geçen
zamanın saptanması pek çok olayın aydınlatılabilmesi için gereklidir ve
larvaların büyüme hızlarına dayalı post-mortem interval (ölüm sonrası aralık) tahmini
saatlerle ifade edilebilir doğruluktadır. Klasik adli tıp yöntemleri ile adli
tıp hekimleri ilk 72 saat için çok net sonuçlar verebiliyor. Ancak 72 saatten
sonra adli tıp yöntemleri de yetersiz kalmaya başlıyor. O zaman böcekler
devreye giriyor. Çok daha uzun süreye kadar cevap verebiliyorlar. Minimum ve
maksimum ölüm sonrası zamanının belirlenmesi önem kazanıyor. Bu yöntem ile ölüm
nedenleri hakkında da bilgi verebilmektedir. Toksikolojik madde miktarının
belirlenmesi ile kaza mı, intihar mı, cinayet mi sorularına cevap verilebilir.
Zaman zaman gözden kaçabilecek kadar küçük suç aletinin (ince uzun bir iğne gibi)
izinde bulunan sinekler yardımı ile suç aletinin cinsi ve yara yeri hakkında
bilgi verilebilir. Adli entomoloji sadece ölüm zamanının tahmininden ibaret bir
bilim dalı değildir aynı zamanda entomogenetik, entomotoksikoloji gibi
araştırma alanları da vardır. Adli entomoloji çocuk ve yaşlıların ihmali ve
istismarında da kullanılır. Çocuk ya da yaşlının ne kadar zamandır ihmal ve
istismara uğradığı söylenebilir.
Böcekler
miyazis ve maggot terapide de etkin rol oynarlar. İnsan ve hayvanlarda görülen
miyazis nedeniyle işgücü ve ekonomik kayıplardan söz edilir. Maggot terapi
(larvalarla tedavi) hastaneye gidemeyecek ya da ameliyat olamayacak düzeyde
hastalıkları olan hastalara uygulanır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde
uygulanmaktadır.
Adli
entomoloji bilim dalını adli araştırma veya vaka çalışmalarına uygulayacak olan
hakim, savcı ve kolluk kuvvetlerimizin entomolojik örnekleri biyolojik lekeler,
kıllar gibi geçerli ve güvenilir delil olarak kabul etmelerini sağlayacak
şekilde tanıtmak gerek. Olay yerine bir adli entomoloğun çağırılmasının veya
entomolojik delillerin toplanarak bir adli entomoloğa gönderilmesinin adli
olayların daha hızlı ve doğru çözülmesini sağlayacağı muhakkaktır.
Adli
entomoloji multi disipliner bir çalışma alanıdır. Adli tıp hekimleri ve biyologlar
bu disiplinin olmazsa olmaz elemanlarıdır. Kimse bu işi ben tek başıma yaparım
dememelidir.
Kısaca kendinizden bahsedebilir
misiniz?
1984 yılında Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji
anabilim dalından mezun oldum. 1987 yılında Adli Tıp Enstitüsünde Araştırma
Görevlisi olarak göreve başladım.1988 yılında hocalarım adli tıp ile zoolojiyi
birleştirerek bir seminer hazırlamamı istedi. Seminer konum “Kadavralara
musallat olan haşereler” idi. Konuyu çok beğenen hocalarım bu konu üzerine çalışmamı
desteklediler. Bende adli entomoloji konusunda sürekli çalıştım. Böcek
yetiştirdim, ne kadar sürede büyüyorlar, ne kadar sürede ergine dönüyorlar. Ama
yüksek lisans tez konumun “Adli Tıp Açısından Kılların Önemi ve Cinsiyet
Tayininde Saç Kılları Kalınlığının Rolü” üzerine
olmasına karar verildi. O zaman da sadece literatür takibi ile adli
entomolojinin hep yakınlarında kaldım. Doktoramı bitirdiğim 1998 yılından beri
Adli Biyoloji ve Adli Entomoloji alanında çalışıyorum. 2002 yılında DNA analizleri
konusunda bilgi ve pratiğimi arttırmak üzere Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu
Biyoloji İhtisas Dairesine rotasyona gittiğim sırada Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın o zamanki başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı tarafından
kadrom Adli Tıp Enstitüsünde olmasına rağmen Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim
Dalına Adli Entomoloji laboratuvarı kurmak üzere görevlendirildim ve adli
entomoloji laboratuvarını kurdum. Bu da Ankara Üniversitesi için bir ilk idi.
Biyolojiyi hatta Zoolojiyi Ünlü Alman bilim adamı, zoolog
Prof. Dr. Kurt Coswig hocanın öğrencisi olmak ve öğrencilerimle
böcek araştırmak için seçtim. Prof Dr. Coswig’in öğrencisi olamadım ama çok
değerli hocam Muhtar Başoğlu’nun öğrencisi oldum. Mesleki alanda tam olarak
doyuma ulaştım. Mutluyum.
İsviçre’de
Claude Wyss ve Prof. Dr. Daniel Chérix ile çalıştım. 2003 ve 2005 yıllarında Almanya’da
Mark Benecke ile iki ayrı çalışmaya katıldım. 2010 yılında Amerika’da Prof. Dr.
Neal Hasskell ile çalıştım. Vaka çözümlemeleri yaptık.
Tüm
hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Çok güzel eğitmişler bizleri. O yıllarda
kıymetini bilemesek de Amerika’da özellikle vizyonum çok genişledi, özel polisinden tutun da
FBI’a kadar çok farklı kişilerle bir arada olduk. Amerika’daki hocam hep meslektaşım, arkadaşım diye tanıştırırdı.
Dr. Hasskell ile çalışırken yaptığımız tür teşhisleri günde 100 ün altında
olmazdı. Özellikle tür teşhislerimi ve vakaları adli açıdan inceleme yöntemimi
çok beğenirdi. Bu konudaki bilgi birikimimi de şimdi vefat etmiş olan adli tıp
camiasının değerli hocaları Prof. Dr. İbrahim Tunalı, Prof. Dr. İ. Özer Kendi
ve Yrd. Doçent Dr. Cahit Zentürk’ten aldığım eğitimlere borçluyum.
Vakaların
gönderileceği adres Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsüdür. Eğitim
verdiğim olay yeri inceleme birimlerinden bazı arkadaşlar vaka olduğunda beni
arıyorlar, cesedin başında iken telefon ile onları yapılması gerekenler
konusunda yönlendiriyordum. Topladıklarını kurye ile gönderdiklerinde
incelemeye başlıyorum.
Halen pratiğini yaptığınız branşın
Türkiye ve dünyadaki durumunu karşılaştırabilir misiniz?
Adli
Entomoloji Türkiye’de çok yeni bir bilim dalı olsa da çok güzel ilerliyor. Çok
sıkıntımız var. Yetişmiş eleman sıkıntısı var. Öğrencilerim için yüksek lisans
ve doktora kontenjanı yok. Kadro sıkıntısı var. Ben kadro alamadığım için
danışmanlığını yapamadığım birçok öğrencim var. Çeşitli illerden başvuruyorlar
ancak uzman kadrosunda olduğum için ne tez danışmanlıklarını yapabiliyorum ne
de sınavlarına jüri üyesi olarak gidebiliyorum.
Türkiye’de
adli entomoloji çalışan toplam 5 araştırmacı var. Dünya’da da kabul edilmesi
biraz zor olmuş, her şey adli patoloji ile çözülmüş. Entomolojiye geçilmesi zor
olmuş. Küçücük bir canlı, hem herkesin pis diye kabul ettiği hemen öldürmek
istediği, ne olacak bundan diye bakılmış. Yıllarca otopsilerde hemen yıkanıp
cesetten uzaklaştırılmış. Amerika’da adli entomoloji kabul görmüş durumda. FBI’dan
bir ajan ile birlikte çalışmalar yaptık. Onlar için uzmanlık alanı çok önemli, her
delil uzmanına gönderilir diyorlar. Doğrusu da bu zaten.
Halen çalışmakta olduğunuz kurumu
eğitim, araştırma ve sağlık hizmetleri konuları açısından gelişmiş ülkelerdeki
kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?
Bizim
eğitim ve araştırma konusunda gelişmiş diye kabul ettiğimiz ülkelerden hiçbir
farkımız yok. Onlar pireyi deve yaparak anlatıyorlar bize biz ise hep deveyi
pire yapıyoruz ve derdimizi anlatamıyoruz. Fazla mütevazı olmamak gerekir.
Sağlık açısından Amerikada da bizde de benzer sistemler var. Bana en
ilginç gelenlerden biri birçok ilacın marketlerde satılması ve bu marketlerde
ayrıca bir eczane ve eczacı bulunması idi. Diğeri ise “Hospis” sistemi idi. Bir
ayda 3 kez kısa kısa da olsa hastaneye yatan hastaya ev hemşiresi tahsis ediliyor
ve hemşire hastaya gün aşırı gelerek durumunu kontrol ediyor. Hospis sistemini
önerirken de hasta yakınları ve hasta ile evinde toplantı yapıp hastanın
bakımının bir hemşire gözetiminde evde yapılmasına karar veriyorlar. Planlar
yapılıyor ve uygulamaya geçiliyor. Terminal evredeki hastayla
çalışan hemşireler hastanın ve ailenin duygusal ve fiziksel olarak güçlenmesi
ve aileyi yas sürecine hazırlamak, hastanın rahat ve huzur içinde ölümünü
sağlamakla görevliler.
Halen eğitim almakta olan biyoloji
öğrencilerine ya da biyologlara neler önerirsiniz?
Biyoloji
öğrencilerine çok çalışmalarını ve çok sayıda staj yapmalarını öneririm. Yanıma
gelip staj yapan öğrenciler var, neredeyse hepsi yurt dışına gitti. Geldikleri
günden itibaren mutlaka erasmus programına katılsınlar ve kendilerine
güvensinler diye uğraşıyorum. Kendine güvenmeyen bireyler yetiştiriyoruz. Hep
baskılanmış ve test tekniğine alışık bireyler yetiştiriyoruz. Bir soru
sorduğumda sadece tek kelime ile cevap veriyorlar. Sonradan cümle kurmaya
başlıyorlar. Üniversitelerde çok kıymetli hocalarımız var ve mezun olan
öğrenciler ateş gibi. Vizyonları çok geniş öğrenciler bile bunun farkında
değiller. Almanya’da en sık duyduğum cümle “work hard, study hard” oldu. Gençler
bu cümlelerle yetişiyor. Bir çeşit yararlı beyin yıkama.
Kimsenin İngilizcesi kötü değil. Yapamam ben
ve ya yapamazsam korkusu var. Aslında olacağına ve yapabileceklerine inansınlar.
Benimle çalışmış olan öğrencilerin hepsi kendine güvenli ve yaptıkları her işi
en iyi şekilde yapan disiplinli gençler olarak ayrılırlar benden. “Bir biyolog
ileri Türkiye ileri” sloganını kullanıyorum ben her zaman.
Bizim
enstitümüz eskiden stajyer öğrenci alırken artık almıyor ve bana yapılan tüm
başvuruları maalesef üzülerek geri çeviriyorum.
Türkiye
Parazitoloji Dergisi, Türkiye Entomoloji Dergisi, Türkiye Klinikleri Adli Tıp
Dergisi, Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, Forensic Science
International başlıca takip ettiğim dergiler. Bunun yanı sıra üyelik sistemi
ile alanımla ilgili nerdeyse tüm yayınları takip etmeye çalışıyorum.
Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret
ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
Ankara
Üniversitesi E-Kütüphane Bölümü, Ulakbim Veri Tabanları, Scopus.
Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını
tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Hoşlanırlarsa Agatha
Christie romanları, Mark Benecke’in Ölümün İzleri kitabı, roman tadında bir
belgeseldir. Sunuş yazısını ben yazmıştım. Şimdilerde kitapçılarda satışa
sunulmuş olması gerek yine Mark Benecke’in Türkçeye çevrilen ikinci kitabı
“Cinayet Yöntemleri” çok güzel kitaplar. Jon
Zonderman’ın Suç İzlerinin Ötesinde kitabı
Adli Bilimler alanına ilgi duyanların bu işi yapıp yapamayacaklarını gösteren
ve adli bilimlerin temellerini tanıtan güzel bir yapıt.
Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka
okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar
hangileri? Ayrıca yaptığınız spor,
tavsiye edeceğiniz film, müzik nelerdir? Bulunduğunuz kurumun size sunduğu
sosyal etkinlikler nelerdir?
Emre Kongar’ın “İçimizdeki Zalim” isimli kitabını herkesin okumasını özellikle
yöneticilerin okumasını tavsiye ediyorum. Henry Rosovsky’nin
Üniversite - Bir Dekan
Anlatıyor adlı kitabı okunmalıdır. Yürümeyi
ve yüzmeyi severim. Bach, Mozart ve Vivaldi dinlemeyi çok severim. Annem
Vivaldi’nin “4 Mevsim”’ini çok severdi. Klasik müziği birlikte dinlerdik.
Özellikle çalışırken dinlerim beni rahatlatır. Öğrenciliğimde hem Türk Sanat
Müziği hem de Türk Halk Müziği Korolarında görev aldım. Her türlü müziği
severim. Ama çalışırken klasik müziği hep tercih ederim.
Ankara Üniversitesi bilimsel alanlarda olduğu gibi sosyal alanda da çok
gelişmiş olanakları olan köklü bir üniversitedir. Ancak çalışma koşullarım bu
etkinliklere katılmama pek imkan vermiyor.
Türkiye’de biyolog olmanın sıkıntıları nelerdir?
İnsanlara kendinizi kanıtlamanız ve sizi kabul
etmeleri gerekiyor. Mesleğimizi tanımıyorlar. Bir çok alanda biyologsuz
çalışılamayacağı bilinmiyor. Bazı üniversitelerde verdiğim seminerlerde biyoloji
öğrencilerine mezun olduklarında neler yapabileceklerini anlattım. Ailelerine
bile ne iş yaptıklarını anlatamıyor gençler. Konu komşu soruyor sizin kız/oğlan
ne olacak mezun olunca diye, öğrenci kendi bilmiyor aileye açıklayamamış, anne
baba nasıl açıklasın. Kalıyor öylece insanlar. Öyle güzel bir ülkemiz var ki
dört mevsimi bir arada yaşıyoruz. Biyoçeşitliliğimiz çok zengin. Neden
kullanamıyoruz bu gençleri bu alanlarda.
Ben sadece bilimsel çalışma yapmak istiyorum.
Rahat ve huzur içinde çalışabilmek istiyorum. Fen fakülteleri öğrencilerini
bilim adamı titizliğinde yetiştirir. Biyologlarda laboratuarda ve arazide
çalışmalıdır ve üretebilmelidir. Biyolog angarya işlerle uğraşmamalı.
Türkiye'de biyolojinin durumu nedir?
Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?
Araştırmayı ve çalışmayı seven kişiler için
uygun bir bilim dalıdır. Rutin çalışmayı sevenlerin işi değildir biyologluk. Her
genç imkanları doğrultusunda yurt dışında eğitim almalı, ülkemizdeki eğitim yetmediği
için değil kendini geliştirmek, bilime bakış açısını değiştirmek ve
zenginleştirmek için önemlidir. Diğer bilim insanlarının biyologlara nasıl
baktığını ve ne kadar kıymetli olduklarını görmek açısından çok önemlidir.
Ülkemizdeki kurumların biyologlara
karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biyologların biraz daha anlaşılması gerekiyor,
biyologluk laboratuarda sadece tahlil yapmak değildir. Biyologların da kendi
alanlarında çalışmaları için ısrar etmeleri gerekiyor. Ben satış mümessili
olmalarını, moda tasarımcısı olmalarını ya da başka bir alanda kariyer yapmalarını
çok onaylamıyorum.
Ülkemizde büyük araştırma yapabilmek
için biyologların ne gibi özlük hakları olmalı?
Büyük ya da küçük araştırmalar yapabilmek için
doktorasını yapmış biyolog olması yeterlidir. Projelerde özellikle SCI yayınlar
istendiği için birçok doktoralı biyolog kendi yapacağı çalışmalar için proje
konusunda uzman olmayan unvanlı hocaları proje yürütücüsü olarak seçmektedir.
Bununla birlikte projenin bütün yükü biyolog arkadaşımızın sırtında olmaktadır.
Bu da zaman zaman projelerin tamamlanmasında sorunlar yaşanmasına neden
olmaktadır.
Yorumlar
sizin arkanızdan,sizi takip eden bir öğrenci yetişiyor...
Biyoloji okuduğum için çok mutluyum bence yaşayan bir bilim dalı ...
HARİKASINIZ...
İZİNİZDEYİM...