Ana içeriğe atla

HİPOKSİYE ÇÖZÜM “BAŞ SOĞUTMA”

COOL CAP (baş soğutma) yönteminin Türkiye'de ilk olarak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde uygulanmaya başlandığını belirten Çocuk Nörolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kıvılcım Gücüyener, baş soğutmasında kullanılan cihazın FDI onayı alarak birçok ülkede standart uygulanan yöntemler içine girdiğini söyledi.

Anne karnında, doğumda ya da doğum esnasında herhangi bir nedenle bebeğin yeterli oksijen alamaması halinde gelişebilecek beyin hasarı riskini azaltan “COOL CAP (baş soğutma)” yöntemi, yurt dışından sonra Türkiye'de de uygulanıyor. Bu yöntemle, oksijensiz kaldığı için ileride çeşitli derecelerde beyin hasarı gelişme riski taşıyan bebeklerde kalıcı hasar azalıyor ve bazı bebeklerde tam iyileşme şansı doğuyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kıvılcım Gücüyener, bebeğin herhangi nedenden ötürü kısa bir süre dahi oksijensiz kalmasının (hipoksi), beyin gelişimini olumsuz etkileyebileceğini, bebekte bedensel ve zihinsel özür bırakabileceğini söyledi.

“Hastanemizde 12 bebeğe selektif baş soğutması yöntemi uyguladık”
Selektif baş soğutması uygulaması Türkiye'de ilk olarak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde uygulanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Gücüyener, “Hastanemizde 12 bebeğe selektif baş soğutması yöntemi uyguladık. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Zekai Tahir Burak Doğum Evi Hastanesi de hipoksik bebeklerine total vücut soğutması yöntemini uygulamakta. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde de baş soğutma yöntemi uygulanmaya başlandı ve daha birçok hastanenin bu yöntemi uygulamaya başlayacak. Yyöntemin uygulandığı bebeklerden durumu çok ağır olan 4'ü öldü, diğer 8'inin ise sağlık durumları çok iyi” dedi.
Bebeğin yeterli oksijen alamamasına, çok çeşitli nedenlerin yanı sıra, anne karnındayken annenin bir darba maruz kalması, kaza geçirmesi ve düşmesinin bile neden olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Gücüyener, doğum sırasında ya da doğumdan hemen sonra da oksijen alınamamasının mümkün olabildiğini belirtti.

Hastanın Hikayesi Mutlaka Dinlenmeli
Prof. Dr. Gücüyener, “Gebeliğin sonuna doğru veya doğum sırasında plasenta yırtılabiliyor ve bebeğin çıkış süresi uzayabildiği için bebeğin oksijensiz kalabiliyor. Bu nedenle, gebelik döneminde bu gibi bir durumla karşılaşıldığında, hastanın hikayesi mutlaka dinlenmeli. Bu güne kadar hipoksik bebeklere uygulanan tüm destek tedavileri, beyin hasarı gelişmesine engel olamuyordu ve hasar oranını azaltmıyordu. Ancak yaşamsal fonksiyonların korunmasına olanak tanıyordu. Artık dünyanın birçok ülkesinde bu tür vakalarda total vücut ve ‘baş soğutma yöntemi’ tek sonuç veren tedavi yöntemi olarak uygulanıyor ve başarılı sonuçlar elde ediliyor” şeklinde konuştu.

“Rusların Çocukları Soğuk Suya Doğurtmaları Hipoksi Oranını Azaltıyor”
Yöntemin, yurt dışında bazı ülkelerde son 4-5 yıldır rutin tedavi yöntemi olarak uygulandığını dile getiren Prof. Dr. Gücüyener, çok eskiden Rusların çocukları soğuk suya doğurttuklarını, soğuk suda doğum yapıldığı için kafaları soğuk olan bebeklerde, diğer bebeklere oranla daha az ''hipoksi'' görüldüğünü söyledi.

“Bin 500'den Fazla Bebeğe Çalışma Yapıldı”
Prof. Dr. Gücüyener, baş soğutma yönteminin ilk olarak 1960'lı yıllarda denendiğini daha sonra 1990'lı yıllarda çok sayıda hayvan deneylerinden sonra 1998'de pilot çalışmaların başladığını ve günümüze kadar 15'in üstünde bin 500'den fazla bebeği içeren randomize kontrollü çalışma yapıldığını söyledi. Çalışmalarda, tüm vücut ya da sadece baş soğutmasının karşılaştırmalı ikili gruplar üzerinde denendiğini anlatan Prof. Dr. Gücüyener, baş soğutmasında kullanılan cihazın FDI onaylı alarak birçok ülkede standart uygulanan yöntemler içine girdiğini belirtti. Prof. Dr. Gücüyener, “Bebeklerin bir kısmına vücut, bir kısmına baş soğutma yöntemi uygulandı. Uygulamayla bu bebeklerin ölüm risklerinin, ilerde ortaya çıkabilecek nörolojik komplikasyonlarının sayısı ve şiddetinin azaldığı görüldü” diye konuştu.

“EEG cihazı sayesinde bebeğin nöbet geçirdiği anlaşılıyor”
Yeterli oksijen alamayan bebeklerin yeni doğan nöbetleri geçirdiklerini de belirten Prof. Dr. Gücüyener, “Baş soğutma yöntemi uygulanan bebeklerin kafasına takılan EEG cihazı sayesinde bebeğin nöbet geçirmekte olduğunun anlaşılıyor. Soğutma yöntemi ile nöbet sayısı da azalıyor. Soğutma yöntemleri, riski ortadan kaldırmıyor, ancak ilerlemesini engelliyor. Olası etkilerini azaltarak, zihinsel ve bedensel engelin derecesini düşürüyor” şeklinde konuştu.

“36 Haftanın Altında Doğan Bebeklere Uygulanmıyor”
Soğutma yönteminin sadece, hipoksi riski hipoksi sınıflamasında 2-3 derece bulunan çocuklara yapılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Gücüyener, sağlıklı dünyaya gelen bebeklerin ise kesinlikle üşütülmemesi gerektiğinin altını çizdi. Soğutma tekniğinin 36 hafta ve üzerindeki bebeklere uygulanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Gücüyener, “Müdahale doğumdan sonra mümkünse ilk 6 saat içinde yapılmalı. 'Yöntemin, 24 saate kadar etkili olduğu düşünülüyor. Ayrıca, uygulamanın 36 haftanın altındaki ya da anne diyabet hastası olduğundan erken dönemde alınması gereken bebeklere yapılabilmesi için çalışmalar yürütülüyor. Premetüre bebeklerde soğutma yapılamaz. Çünkü kalpte sorunlar olabilir, kafa içi kanamalarını artırabilir, kandaki trombosit değerlerini düşürebilir ve böbrek fonksiyonlarını bozabilir” uyarısında bulundu.

Baş Soğutma Yöntemi Nasıl Yapılıyor?
Hipoksili doğan bebekler, yenidoğan yoğun bakım ünitesine alındıktan sonra, destek tedavisine alındığını ve soğutma yöntemi uygulanmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Gücüyener şu bilgileri verdi: “Selektif baş soğutması yönteminde bebeğin kafasına ' COOL CAP cihazının bir parçası olan ve içinde su sirkülasyonunun yapıldığı ısı izolasyonlu şapka takılıyor. Silikondan yapılmış şapka şeklindeki cihazdaki borulardan biri makinaya bağlı bulunuyor ve devamlı belirli ısıya ayarlanabilen değişik ısıdaki su dolaşımı sağlanıyor. Çocuğun kilosu ve baş çevresi ölçüleri sisteme girilerek, 72 saat boyunca takılı tutuluyor. Bir de çocuğun vücut çekirdek ısının belirlenmesi için devamlı rektal ısısı monitorize edilerek kontrol altında tutuluyor ve bebeğin başı dışındaki vücudunun diğer kısımlarının ısı regülasyonu buna göre sağlanıyor. Uygulamada, kısa süre içinde bebeğin baş ısısı iyice düşürülerek, vücut ısısı 34.5'lerde tutuluyor. Bu işlem, yaklaşık 72 saat süresince devam ediyor. 72 saat bitince de 4 saatten az olmamak kaydıyla bebeğin yapısı ve tedavi protokolü göz önünde tutularak, her saatte 0.2-0.5 derece arttırılarak, baş yavaş yavaş ısıtılıyor. Beynin zarar görmemesi açısından, ısıtma işleminin yavaş yapılması gerekiyor. Tüm vücuda uygulanan soğutma yönteminde ise temelde su sirkülasyonu ile yapılan soğutma uygulanıyor.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

Esra Öz kimdir?

İş Bilgileri:  CNN TÜRK – Köşe Yazarı (Mayıs 2017- )  Rekabetçi Sektörler Programı (Competitive Sectors Programme) Medya İletişim Koordinatörü (Public and Media Relations Coordinator) ve Gazeteci (Journalist) (Kasım 2015-Temmuz 2016) Milliyet Gazetesi Pembe Nar Sağlık Köşe Yazarı ( Ekim 2015- Mayıs 2017) Kids&Gourmet Dergisi - Köşe Yazarı (Ekim 2015- ) TRT Kent Radyo Ankara -Sağlık Gündemi programını hazırlayıp sunuyor (Şubat-Eylül 2015 ) Sağlık ve İnsan Dergisi Yayın Editörü (Ekim 2014- Ocak 2017 ) Technical Assistance For Alignment İn Organ Donation Project (Organ Bağışında Uyum için Teknik Yardım Projesi) Senior Communication Expert (Kıdemli İletişim Uzmanı) (Nisan 2014- Nisan 2015) Pleksus- Med-Index/ Genel Yayın Yönetmeni  (Ocak-Kasım 2013) Dünya Sağlık Ajansı Yayın Yönetmeni (Ocak 2013-) Sağlık Bakanlığı Sosyal Medya Danışmanı (Mayıs-Aralık 2012) Sağlık Dergisi / Yazı İşleri Müdürü (Kasım 2007- Mayıs 2012 )  Türkiye’deki il...

AVRUPA’DAKİ TÜRK SAĞLIKÇILAR TEK ÇATI ALTINDA TOPLANIYOR

Avrupa’daki tüm sağlık çalışanlarını bir araya getiren tek Türk örgütlenmesi olan ATSEF’in yeni başkanı Dr. Serdar Dalkılıç seçildi.  Avrupa’daki tüm Türk sağlık çalışanlarını bir araya getirmek amacıyla kurulmuş olan Avrupa Türk Sağlık Elemanları Federasyonu (ATSEF)’in, 2. Olağan Genel Kurulu Berlin'de 4 Ekim 2014 tarihinde İngiltere, Fransa, Almanya, İsviçre ve Kuzey Kıbrıs'tan gelen delegelerin katılımıyla gerçekleşti.  Genel Kurul Yeni Yönetim Kurulunu seçti. Başkanlık görevine getirilen Türk Fransız Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Serdar Dalkılıç yeni dönemde hedeflerinin, tüm Avrupa ülkelerinde faaliyet göstermek olduğunu söyledi. Bu amaçla özellikle İskandinavya ve Balkan ülkelerindeki meslektaşlarla temasa geçildiğini ve yeni başkan yardımcısı seçilen, İsviçre Türk Hekimleri ve Sağlık Çalışanları Birliği başkanı Dr. Cankut Yüksel ile birlikte bu konuda yoğun çalışacaklarını belirtti. ATSEF’e Bireysel Üye Olunabilecek Genel Kurul toplantısında Dr. Serdar Dalkılı...