Sürekli yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, unutkanlığa neden olmasının yanı sıra trafik kazalarının olmasına da yol açan uyku apnesi hastalığı hakkında Sağlık Dergisi'ne bilgi veren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz (KBB) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Önerci, “Hastanın şikayetlerinin iyi dinlenmesi gerekiyor. Hastalığın tanısı konurken Poligrafik Tetkik yapılmalı ve sonucunda tedavi şekli belirlenmelidir. Hastaların yüzde 84'ünde obstruktif uyku apnesi, yüzde 1'inde merkezi uyku apnesi ve yüzde 15'inde ise bileşik uyku apnesi görülmektedir” dedi.
Uyku apnesinin, normal şartlarda uykuda 5-10 saniyelik solunum duraklaması olmasına karşın bu sürenin 10 saniye-1 dakika sürebilen ve sık tekrarlayan duraklamaların hastalık habercisi olduğu uyarısında bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz (KBB) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Önerci, önlem alınmadığı takdirde bu durumun ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Prof. Dr. Önerci, “Uyku esnasında solunumun 10 saniyeden fazla kesilmesi apne (solunum duraklaması) olarak tanımlanıyor. Eğer bu solunum durması saatte beşten fazla olursa bu uyku apnesi hastalığı olarak kabul edilir. Saatte beşin altındaki solunum durması eğer oksijen satürasyonunu çok düşürmüyorsa normal kabul edilir. Çocuklarda ise hiç solunum durmasının olmaması gerekir. Çocuklarda her solunum durması hastalık olarak düşünülür. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalarak karbondioksit miktarı artar. Uyku apnesi merkezi sinir sistemindeki bir problem nedeniyle ya da solunum yollarındaki bir tıkanıklık nedeniyle (obstruktif veya tıkayıcı uyku apnesi) oluşabileceği gibi, kimi zaman da her ikisi birlikte görülebilir. Hastaların yüzde 84'ünde tıkayıcı uyku apnesi, yüzde 1'inde merkezi uyku apnesi ve yüzde 15'inde bileşik uyku apnesi görülür” diye konuştu.
Uyku Apnesinde Genetik Faktörlerde Etkili
Prof. Dr. Önerci, uykuda solunum durmasında en önemli risk faktörünün aşırı kilo, çene kemiklerindeki bozukluklar, bademcik büyüklüğü, geniz etinin varlığı, dil büyüklüğü ve burun eğriliği olduğunu belirterek, genetik faktörlerin de etkili olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Önerci şunları kaydetti: “Uyku apnesi çocuklarda horlama, ağzı açık uyuma, uykudan zor kalkma, gece altına kaçırma, gündüz devamlı uyku hali ve konsantrasyon bozukluğu ile kendisini gösterir. Erişkinlerde ise, işlerinde verimsizlik, sürekli yorgunluk hali, sabahları aşırı sinirlilik şeklinde şikayetlerle ortaya çıkar. Hastaların yüksek tansiyon, gürültülü horlama, depresyon, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrısı, kontrol edilemeyen şişmanlama, uykuda terleme gibi sorunlarla hekime başvurduğunda uyku apnesinden şüphelenilmesi gerekir.”
“Apnesi olan insanlarda kalp krizi geçirme riski, normale göre 10 kat fazla görülüyor”
Solunum durmaları (apne) veya azalmaları (hipopne) gece içinde yüzlerce defa tekrarlayabiliyor ve kişinin yakınları tarafından fark edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Önerci şu bilgileri verdi: “Hastalık, önlem alınmadığı takdirde kalp krizi, felç, iktidarsızlık (impotans), düzensiz kalp atışları gibi problemlere yol açıyor, hatta ölümle sonuçlanabiliyor. Apnesi olan insanlarda kalp krizi geçirme riski, normale göre 10 kat fazla görülüyor. Trafik kazalarının çoğu uyku apnesinden kaynaklanıyor. Apnesi olan şoförler uyuyarak, yolun karşı tarafına geçip kazaya neden olabiliyor.
Konsantrasyon bozukluğuna da yol açan uyku apnesi, özellikle okul çağındaki çocuklarda ders başarısını düşürüyor. Uykuda ölüm nedeni olarak ise solunum durması mı yoksa kalp krizi mi olduğu henüz kesin bilinmiyor. Alkol ve sigara bağımlılarında, aşırı kilolu kişilerde, alt çenesi gelişim geriliği gösteren daha arkada yerleşmiş veya normalden daha küçük olan kişilerde, boynu kısa olanlarda, alerjisi olamnlarda, kas gevşetici veya sakinleştirici ilaç kullananlarda uyku apnesi görülme riski artıyor. Uyku apnesi görülme sıklığı, obeziteye bağlı olarak, cinsiyete ve toplumların yapısına göre değişiklik gösteriyor.
“Çocukta büyük bademcik ya da geniz eti varsa 3 yaş civarında operasyon olmalı”
Çocukta büyük bademcik ya da geniz eti varlığı tespit edildiğinde, ilerleyen dönemde bu sorunla karşılaşılmaması için 3 yaş civarında cerrahi operasyonla sorunun giderilmesi öneriliyor. Düzensiz solunum, sağlıklı kişilerde uykuya dalma, uyanma veya rüya görme esnasında normal kabul edilirken, uyku apnesi olanlarda sık sık tekrarlanan uzun süreli solunum duraklamaları şeklinde görülüyor. Bu kişilerde 10 saniyeden başlayan solunum duraklamaları, bir dakikadan fazla sürebiliyor. Uyku sırasında saatte 5'den fazla tekrarlayan, 10 saniyeden bir dakikaya varan nefes durmaları ile boğulurcasına mücadele eden kişilerde uyku ve oksijen yetersizliği ortaya çıkıyor.
Tıkayıcı uyku apnesinde, boğazdaki damağa, küçük dile, yutağa ve dile ait kaslar havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşiyor. Kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralıyor ve bir süre solunum duruyor. Böylece, kandaki oksijen miktarı azalıyor, beyin oksijen azlığını algılayarak uyku derinliğini azaltıyor. Oksijen azalması kişiyi uyandırarak, nefes almasını ve hava yolunun açılmasını sağlıyor.
Poligrafik Tetkik ile Tedavi Belirleniyor
Uyku apnesi yeterli oksijen alınamamasına, bu da ciddi sorunlara yol açıyor. Bu kişilere “uyku testi-poligrafik tetkik” yapılması gerekiyor. Bu yöntemle, solunum, uykuda alınan oksijen miktarı, kalp ritmi ve EKG kayıtları kaydediliyor. Tedavi şekline uyku testi sonuçlarına göre karar veriliyor. Uykuda solunum durması tedavisi mümkün, bunun için öncelikle hastanın bilinçlendirilmesi gerekiyor. Hastaya zayıflaması gerektiği, alkol veya sakinleştirici ilaç kullanımını terk etmesi söylenmeli ki bu önlemler bile birçok hastada çözüm olabiliyor. Ağır uyku apnesi olan hastalarda en uygun tedavi hastanın uyku sırasındaki solunumuna yardımcı olan cihazlar kullanılması. Bu tip cihazlar CPAP (Continuous Positive Airway Pressure) veya halk arasında maske olarak biliniyor. Kişiye sürekli ve sabit olarak hava basıncı uygulayarak uykuda kapanan üst solunum yolunun açık kalması sağlanıyor. Bu aletlerin yeni versiyonları, otomatik olanları da mevcut. Ayrıca, burun tıkanıklığı olan hastalarda burun tıkanıklığının giderilmesi, büyük geniz eti ve bademciklerin alınması, küçük dil uzun ise kısaltılması, dil kökü büyük ise küçültülmesi, alt çenenin öne alınması uygulanacak yöntemler arasında yer alıyor.”
Uyku apnesinin, normal şartlarda uykuda 5-10 saniyelik solunum duraklaması olmasına karşın bu sürenin 10 saniye-1 dakika sürebilen ve sık tekrarlayan duraklamaların hastalık habercisi olduğu uyarısında bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz (KBB) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Önerci, önlem alınmadığı takdirde bu durumun ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Prof. Dr. Önerci, “Uyku esnasında solunumun 10 saniyeden fazla kesilmesi apne (solunum duraklaması) olarak tanımlanıyor. Eğer bu solunum durması saatte beşten fazla olursa bu uyku apnesi hastalığı olarak kabul edilir. Saatte beşin altındaki solunum durması eğer oksijen satürasyonunu çok düşürmüyorsa normal kabul edilir. Çocuklarda ise hiç solunum durmasının olmaması gerekir. Çocuklarda her solunum durması hastalık olarak düşünülür. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalarak karbondioksit miktarı artar. Uyku apnesi merkezi sinir sistemindeki bir problem nedeniyle ya da solunum yollarındaki bir tıkanıklık nedeniyle (obstruktif veya tıkayıcı uyku apnesi) oluşabileceği gibi, kimi zaman da her ikisi birlikte görülebilir. Hastaların yüzde 84'ünde tıkayıcı uyku apnesi, yüzde 1'inde merkezi uyku apnesi ve yüzde 15'inde bileşik uyku apnesi görülür” diye konuştu.
Uyku Apnesinde Genetik Faktörlerde Etkili
Prof. Dr. Önerci, uykuda solunum durmasında en önemli risk faktörünün aşırı kilo, çene kemiklerindeki bozukluklar, bademcik büyüklüğü, geniz etinin varlığı, dil büyüklüğü ve burun eğriliği olduğunu belirterek, genetik faktörlerin de etkili olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Önerci şunları kaydetti: “Uyku apnesi çocuklarda horlama, ağzı açık uyuma, uykudan zor kalkma, gece altına kaçırma, gündüz devamlı uyku hali ve konsantrasyon bozukluğu ile kendisini gösterir. Erişkinlerde ise, işlerinde verimsizlik, sürekli yorgunluk hali, sabahları aşırı sinirlilik şeklinde şikayetlerle ortaya çıkar. Hastaların yüksek tansiyon, gürültülü horlama, depresyon, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrısı, kontrol edilemeyen şişmanlama, uykuda terleme gibi sorunlarla hekime başvurduğunda uyku apnesinden şüphelenilmesi gerekir.”
“Apnesi olan insanlarda kalp krizi geçirme riski, normale göre 10 kat fazla görülüyor”
Solunum durmaları (apne) veya azalmaları (hipopne) gece içinde yüzlerce defa tekrarlayabiliyor ve kişinin yakınları tarafından fark edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Önerci şu bilgileri verdi: “Hastalık, önlem alınmadığı takdirde kalp krizi, felç, iktidarsızlık (impotans), düzensiz kalp atışları gibi problemlere yol açıyor, hatta ölümle sonuçlanabiliyor. Apnesi olan insanlarda kalp krizi geçirme riski, normale göre 10 kat fazla görülüyor. Trafik kazalarının çoğu uyku apnesinden kaynaklanıyor. Apnesi olan şoförler uyuyarak, yolun karşı tarafına geçip kazaya neden olabiliyor.
Konsantrasyon bozukluğuna da yol açan uyku apnesi, özellikle okul çağındaki çocuklarda ders başarısını düşürüyor. Uykuda ölüm nedeni olarak ise solunum durması mı yoksa kalp krizi mi olduğu henüz kesin bilinmiyor. Alkol ve sigara bağımlılarında, aşırı kilolu kişilerde, alt çenesi gelişim geriliği gösteren daha arkada yerleşmiş veya normalden daha küçük olan kişilerde, boynu kısa olanlarda, alerjisi olamnlarda, kas gevşetici veya sakinleştirici ilaç kullananlarda uyku apnesi görülme riski artıyor. Uyku apnesi görülme sıklığı, obeziteye bağlı olarak, cinsiyete ve toplumların yapısına göre değişiklik gösteriyor.
“Çocukta büyük bademcik ya da geniz eti varsa 3 yaş civarında operasyon olmalı”
Çocukta büyük bademcik ya da geniz eti varlığı tespit edildiğinde, ilerleyen dönemde bu sorunla karşılaşılmaması için 3 yaş civarında cerrahi operasyonla sorunun giderilmesi öneriliyor. Düzensiz solunum, sağlıklı kişilerde uykuya dalma, uyanma veya rüya görme esnasında normal kabul edilirken, uyku apnesi olanlarda sık sık tekrarlanan uzun süreli solunum duraklamaları şeklinde görülüyor. Bu kişilerde 10 saniyeden başlayan solunum duraklamaları, bir dakikadan fazla sürebiliyor. Uyku sırasında saatte 5'den fazla tekrarlayan, 10 saniyeden bir dakikaya varan nefes durmaları ile boğulurcasına mücadele eden kişilerde uyku ve oksijen yetersizliği ortaya çıkıyor.
Tıkayıcı uyku apnesinde, boğazdaki damağa, küçük dile, yutağa ve dile ait kaslar havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşiyor. Kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralıyor ve bir süre solunum duruyor. Böylece, kandaki oksijen miktarı azalıyor, beyin oksijen azlığını algılayarak uyku derinliğini azaltıyor. Oksijen azalması kişiyi uyandırarak, nefes almasını ve hava yolunun açılmasını sağlıyor.
Poligrafik Tetkik ile Tedavi Belirleniyor
Uyku apnesi yeterli oksijen alınamamasına, bu da ciddi sorunlara yol açıyor. Bu kişilere “uyku testi-poligrafik tetkik” yapılması gerekiyor. Bu yöntemle, solunum, uykuda alınan oksijen miktarı, kalp ritmi ve EKG kayıtları kaydediliyor. Tedavi şekline uyku testi sonuçlarına göre karar veriliyor. Uykuda solunum durması tedavisi mümkün, bunun için öncelikle hastanın bilinçlendirilmesi gerekiyor. Hastaya zayıflaması gerektiği, alkol veya sakinleştirici ilaç kullanımını terk etmesi söylenmeli ki bu önlemler bile birçok hastada çözüm olabiliyor. Ağır uyku apnesi olan hastalarda en uygun tedavi hastanın uyku sırasındaki solunumuna yardımcı olan cihazlar kullanılması. Bu tip cihazlar CPAP (Continuous Positive Airway Pressure) veya halk arasında maske olarak biliniyor. Kişiye sürekli ve sabit olarak hava basıncı uygulayarak uykuda kapanan üst solunum yolunun açık kalması sağlanıyor. Bu aletlerin yeni versiyonları, otomatik olanları da mevcut. Ayrıca, burun tıkanıklığı olan hastalarda burun tıkanıklığının giderilmesi, büyük geniz eti ve bademciklerin alınması, küçük dil uzun ise kısaltılması, dil kökü büyük ise küçültülmesi, alt çenenin öne alınması uygulanacak yöntemler arasında yer alıyor.”
Yorumlar