Ana içeriğe atla

“HER AĞRIDA MR’A BAŞVURULMASI GEREKSİZ”



Hastaların bel ağrısı şikayetiyle geldiğinde hemen MR’a yönlendirmenin yanlış olduğu uyarısında bulunan Hacettepe Üniversitesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Ertenli, iltihaplı bel romatizmasının mekanik bel ağrılarından ayrılmasında hastanın şikayetlerini iyi dinlenmesi ve ağrının 3 aydan fazla sürmesine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.



Uzmanlar, bel ağrısı şikayetiyle gelen hastaların beyin cerrahi uzmanlarına yönlendirilmesinin hatalı olduğunu vurgulanarak bu durumun Ankilozan spondilitin habercisi olabileceğine dikkat çekiliyor. Muayeneler sırasında gözden kaçan tanı yöntemleri Ankilozan spondilit teşhisi konularak, erken tedavinin önemine dikkat çekiliyor.



Mekanik Bel Problemleri ile Romatizma Karıştırılmamalı
İnsanların yüzde 80'inin yaşamlarının bir döneminde bel ağrısıyla karşılaştığını, ancak bunların yüzde 90'nın omurganın yanlış kullanılmasından kaynaklandığını dile getiren Hacettepe Üniversitesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Ertenli, “Sinsi başlangıçlı olan, şiddeti azalıp artabilen, bazen bir kalçaya bazen diğerine vurabilen, istirahat ile artıp hareketle azalan ve sabah tutukluğunun eşlik ettiği bir ağrı iltihaplı omurga romatizmasını düşündürmelidir. Ters bir hareket sonucu ortaya çıkmayan ve 3 aydan fazla süren bel ağrısı, Ankilozan spondilit olabiliyor. Ters bir harekete bağlı ortaya çıkabilen “mekanik” bel ağrısı, hareket ettikçe artıyor, yatarak dinlenildiğinde ise geçiyor. Mekanik bel problemleri genellikle bir hafta 10 gün içerisinde kendiliğinden geçiyor. Bunlara, ağır yük kaldırma, uzanma, diz çökmeden bel bölgesinden eğilerek yerden bir şey almaya çalışma, ağır bir yükü itme-çekme, yanlış yatış pozisyonu gibi omurga için ters hareketler yol açabiliyor” diye konuştu.



“Her Ağrıda, MR’a Başvurulması Gereksiz”
İklim özelliklerinin hastalığın ortaya çıkışında etkili olmadığını belirten Prof. Dr. Ertenli şunları söyledi: “Ancak ağrının hissedilmesinde bir etken olabilir. Bazı hastalarda nemli havalar, ağrıların daha çok hissedilmesine neden olabiliyor. Her ağrıda, MR (Magnetik Rezonans)’a başvurulması gereksiz.



Hastanın Tanısı Konmadan Şikayetlerini Dikkatli Dinlemek Gerekiyor
Ankilozan spondilitte, ağrının dinlenme sonrasında arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Prof. Dr. Ertenli, “Sabah uyanıldığında hissedilen şiddetli ağrının yürüdükçe azalmasının ve özellikle gece uykudan uyandıran ağrıların ihmal edilmemesi gerekiyor. Hastalık omurgayı eğiyor ve hareket etmesini engelliyor. Bu hastalar, omurgalarını oynatamadıkları için sağlıklı bireyler gibi serbest hareket edemezler. Omurga eğildiği için aşırı kambur dururlar, sırtlarını doğrultamazlar. Bu nedenle hastaların şikayetlerini iyi dinlemek ve tanısını koyarken dikkatli olmak gerekiyor” dedi.



“Her 200 Kişiden Birinde Ankilozan spondilit Görülüyor”
Hastalığın “genç hastalığı” olduğunu ve genellikle 20-40 yaşları arasında sık karşılaşıldığını belirten Prof. Dr. Ertenli, her 200 kişiden birinde iltihaplı bel romatizması görüldüğünü, biyolojik yapısından ötürü erkeklerin bu hastalığa yatkınlığının kadınlardan 4 kat daha fazla olduğunu söyledi.



Erken Teşhis ile Omurgada Oluşabilecek Kalıcı Hasar Önlenebilir
Prof. Dr. Ertenli, hastalıktan korunmak için çok fazla bir şey yapılamayacağını ancak erken teşhis sayesinde etkili tedavi olanaklarıyla omurgada oluşabilecek kalıcı hasarın önlenebildiğini kaydetti. Erken teşhis ve tedavi yapılmadığında, omurganın tamamen hareketsiz hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Ertenli, hastalığın temel tedavisinin ilaçla yapıldığını, bunun egzersiz ile desteklendiğini söyledi. Prof. Dr. Ertenli, ilaç tedavisinin ömür boyu sürdüğünü, dönem içinde dozunun azalıp artabildiğini ifade etti.



“Yaşlılarda Bel Ağrısı Kanser Habercisi Olabilir”
Yaşlılarda görülebilen bel ağrısının da kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Ertenli, kemiklerde hissedilen ağrıların bazı kanser hastalıklarının habercisi olabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Ertenli, 65-70 yaş üstündekilerde osteoporoz ve kemik erimesine bağlı kırıklar olabileceğini belirterek, “Kan hücrelerinden kaynaklanan bir tür kanserin ya da diğer kanser türlerinin omurgaya yayılmış hali olabilir. Ateş, halsizlik, kilo kaybı, geçmeyen ağrı ve kan değerlerinin yüksek çıkması incelenmeli. Kanser hastalarının bu tür belirtilere karşı çok daha hassas olması gerekiyor” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...