Ana içeriğe atla

BİLİMİN ÖNCÜLERİ


1994 yılından bu yana kendini kanıtlamış bilim insanlarının üyeliğe kabul edildiği Türkiye Bilimler Akademisi, ödüllerle desteklerken, genç bilimcilere örnek olmaya devam ediyor.

Eylül 1993'te yürürlüğe giren 497 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) kuruldu. Kurucu üyelerin başbakan tarafından atanması, ilk genel kurulun oluşturulmasından sonra Başkan ve Akademi Konseyi seçildi. Başkanın atanmasından sonra da Akademi, 7 Ocak 1994'te çalışmalarına başladı. TÜBA, başbakanlığa bağlı, tüzel kişiliği olan, bilimsel, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurumdur.
TÜBA’nın kuruluş amacı Türkiye'de tüm bilim alanlarında; araştırmaları, bilimci kişiliğini ve araştırıcılığı özendirmektir. Bilim alanlarında emeği geçenleri onurlandırmak, gençleri, bilim ve araştırma alanına yöneltmektir. Türkiye'deki bilimcilerin ve araştırmacıların toplumsal statülerinin yükseltilmesi, korunmasına çalışılarak bilim ve araştırma standartlarının uluslararası düzeye çıkartılmasına yardım etmektir.
TÜBA'nın Görevleri arasında bilimsel konularda ve bilimsel önceliklerin saptanması amacıyla incelemeler ve danışmanlık yaparak, toplumda bilimsel yaklaşım ve düşüncenin yayılmasını sağlamaktır. Hükümete, Türk bilimcileri ve araştırmacılarının toplumsal statüleri, yaşam düzeyleri, gelirleri, bu tür faaliyetlerin gereği olan özel kolaylık ve ayrıcalıklara ilişkin mevzuat değişiklikleri önermektir. Bilimin öneminin ülke kamuoyunca takdir ve kabulünü sağlamak ve bilim adamlığını özendirmek için ödüller vererek faaliyetlerini sürdürmektir.

TÜBA’da Zoru Başaranlar Üye Olabiliyor
Akademilerin çok eski tarihlere dayandığını ve çeşitli bilim dallarında öne çıkmış bilimcileri bir araya getirerek bilimin tanınmasını ve bilimcilerin korunması, desteklenmesi gibi faaliyetleri yaptığını dile getiren Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Konsey Üyesi Prof. Dr. Şevket Ruacan, “TÜBA olarak genel bir akademiyiz yani, hem sağlık bilimleri hem doğa bilimleri hem de sosyal bilimler bünyesinde bulunmaktadır. Akademi olarak üyelerimizin öne çıkmış yayınları, çalışmaları ve kitapları vardır. Bilim adamı eğer tıp alanında çalışma yapıyorsa adını verdiği hastalıklar olmalı veya çalışmaları klasik kitaplara geçmiş kişiler arasından seçiliyor. Üyeler TÜBA’ya çok fazla elemeden geçerek alınıyor. Önce 3 akademi üyesinin önerisi ya da ödül almış kişilere TÜBA doğrudan soruşturma yapıyor. Yapılan bu incelemede üye adayının yayınlarına bakılıyor ve o alandaki hakemlere danışılıyor. Bazı dallarda sadece Türkiye’deki hakemlerin onayı alınırken bazı bilim adamlarında ise yurtdışında bulunan hakemlerden rapor alıyoruz. Yurt içinden de üye olacak kişiyi tanımayan en az 2-3 kişiye soruluyor. Alınan sonuçlar sene de 2 defa yapılan genel kurulda değerlendiriliyor ve konseyin oylama kararı olumlu neticelenirse akademi üyesi seçiliyor” dedi. Akademiye seçilmeye ümit vaadeden fakat yaşı genellikle 40’ın altındaki kişilerin asossiye üye seçildiğini belirten Prof. Dr. Ruacan, 40 yaş üstündekilerin asli üye olduğunu kaydetti. Asossiye üyelerin 2-3 dönem izlendiğini ve sonucun olumlu olması durumunda asli üyeliğe yükseltildiğini ifade eden Ruacan, “70 yaş üzerindeki üyeler direk olarak şeref üyesi oluyor. Türkiye’de toplam TÜBA üyesi 128, Asli üye 77, Şeref üyesi 36 ve asossiye 15 üyesi bulunmaktadır. Üyelerden bazıları yurt dışındaki üniversitelerde çalışmaktadır. Üyelerin yaptıkları araştırmalarda kullandıkları bazı sarf malzemelerin bir kısmı TÜBA tarafından ödenebiliyor. Ayrıca TÜBA’nın ilginç bir programı var. TÜBA tüm Türkiye’yi tarıyor ve her dalda bilim adamlarını çok yakından takip ediyor. Sec,çilen bazı genç bilim adamlarına Genç Bilim adamı Bursu (GEBİB) denilen burs veriliyor GEBİB kapsamında araştırma süresi en fazla 6 senedir. Belirli kriterleri taşıyan GEBİP bursiyerlerinin bazıları da asosiye üyeliğe öneriliyor” şeklinde açıklama yaptı.


TÜBA Akademi Günü’nde Ödüller Sahiplerini Bulacak
TÜBA’nın düzenlediği ve her yıl verilen çok prestijli ödüllerinin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şevket Ruacan, bu ödülleri Türkiye’de çalışmalarıyla öne çıkmış ve TÜBA üyesi olmayan bilim adamlarına verdiklerini sözlerine ekledi. Ödüllerin üç grupta yer aldığını, bunların onur, teşvik ve bilim ödülleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ruacan, “TÜBA’da sağlık bilimlerinde 29 üye var. Aralarında Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Harvard Üniversitesinde Gökhan Otamışlıgil gibi başarılı çalışmalara imza atmış hocalar da yer alıyor. Akademimiz bünyesinde kanser ve kök hücre çalışma gruplarımız var. Belli dönemlerde düzenlenen seminerlerimiz var, bunlardan birisi kök hücre grubunun düzenlediği ve bu yıl 19 Eylül günü Bilkent üniversitesinde gerçekleşecek olan toplantı. İsteyen herkesin katılacağı toplantıda bir yıl içerisinde kök hücre alanındaki gelişmeler hakkında yurtiçi ve yurt dışından konuşmacılar geliyor. Amerika ve Avrupa’da neler olmuş konuşuluyor. Kanser grubumuzda daha önce toplantılar yaptı. TÜBA’nın amaçları arasında yer alan bir özelliği de çalışma gruplarına dışarıdan katılımcılarında yer alabiliyor olmasıdır. Kanser grubunda işlenen konular arasında; Türkiye’de kanser ilgili bilimlerde eğitim, üniversitelerde kanser eğitimi nasıl oluyor, öğrencilerin mezuniyet öncesi ve sonrası davranışları nasıl oluyor gibi başlıklar altında toplayabiliriz. Akademimizde sağlık alanında bu iki grup aktif, zamanla başka gruplarda yer alacaktır” şeklinde konuştu.

6 Haziranda Kadir Has Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenecek olan ödül töreni ve akademi gününe tüm akademi üyelerinin katılacağını belirten Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şevket Ruacan, bilime ödül verildiğini, teknolojiye ödül verilmediğine dikkat çekti. Üniversitenin Kültür Merkezi’nde saat 15.00-18.00 arasınde törenin gerçekleşeceğini dile getiren Prof. Dr. Ruacan, “Akademi Günü’nde, açılış konuşmalarından sonra TÜBA’nın yeni üyelerine beratları takdim edilecek. Bu yıl TÜBA Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanları Programı’na seçilen genç bilimcilerin beratlarının da verilmesinin ardından yeni seçilen akademi üyeleri birer konuşma yapacaklar” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge