Ana içeriğe atla

FOTOĞRAFİK GÖRÜNTÜDEN TIBBİ GÖRÜNTÜYE

SAĞLIK VE HOBİ

Radyoloji alanlında uzun yıllardır çalışan ve yeni emekli olan Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Tamer Kaya, fotoğrafçılık hobisini ve mesleğine olan yansımasını anlattı.

21 yıllık üniversite yaşamından sonra yeni emekli olan Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Tamer Kaya, mesleki çalışmalarına Eskişehir’deki tanı merkezinde devam ediyor. Tıp mesleğini özellikle Radyoloji branşını seçtikten sonra daha çok sevdiğini söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Radyoloji’de fotoğraf gibi temelde görselliğe dayalı bir meslek alanı. Mükemmel bir vücudu yine mükemmel ekipmanlar kullanarak inceliyorsunuz.

Hastalıkların gizemini oluşturan bulmacaları, uygun yöntemi seçerek ve elde ettiğimiz görüntüler üzerindeki veriler ve ipuçlarından yola çıkarak çözmeye çalışıyorsunuz. Tanı koyma becerisinin yanı sıra elde edilen görüntünün resmedilmesi de önemli. Radyolojinin içerisinde, girişimsel radyoloji de bir o kadar heyecan verici ancak daha ağır tempolu bir alan. Meslek yaşamımda girişimsel radyoloji, uygulamaları gittikçe artan bir şekilde yer aldı” dedi.

Fotoğraf, bu yoğun ve yorucu süreçleri dengeleyen bir hobi olduğunu anlatan Prof. Dr. Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Fotoğraf uğraşınız sırasında Radyoloji gibi görsel ögeler ile uğraşıyorsunuz. Ancak fotoğraf sizi daha renkli daha keyifli bir boyuta götürüyor. İsterseniz çok farklı güzellikteki ortamlara taşıyabiliyor.”

Prof. Dr. Tamer Kaya, Esra Öz’ün sorularını yanıtladı.


Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1963 yılı Sivas doğumluyum. Orta öğrenimimi Bursa’da tamamladım. Tıp Fakültesi ve uzmanlık eğitimimi Bursa’da yaptım. Eskişehir’de daha sonra Osmangazi olarak adı değişen  Anadolu Üniversitesinde 21 yıl kariyerime devam ettim. Geçen sene tam gün yasası kapsamında, meslek yaşamıma özel tanı merkezimde devam etme kararı aldım.

Üniversitede çalıştığım dönemde, 15 yıl anabilim dalı başkanı olarak yöneticilik yaptım. İki yıl Türk Radyoloji Derneği merkez yönetim kurulunda görev aldım. Başlıca meme, kas – iskelet radyolojisi ve girişimsel radyoloji uygulamalarını yaptım. Halen röntgen, ultrasonografi gibi rutin muayenehane hizmetleri yanı sıra, bu uygulamalara daha çok zaman ayırıyorum. Emeklilik dönemimde hobilerime biraz daha zaman ayırabiliyorum. Ancak en zor çalışma dönemlerimde de fırsat buldukça hobilerime zaman ayırdım. 

Hobiniz nedir ve ne kadar süredir yapıyorsunuz?
Fotoğraf merakım üniversite öğrencisi iken başladı. Babamın, verdiği 1960 lı yıllar yapımı, Kodak fotoğraf makinesi ve yine babamın anlattığı ışık ve fotoğrafçılık bilgilerini kullanarak fotoğraflar çektim. O yıllarda kullandığım bu makine ve özellikle el ile yapılan pozlama ayarlamaları, büyük bir zevkle ışığın dilini anlamama yardımcı oldu.


Hobinizle ilgili etkinlikleriniz oldu mu?
Kendim kişisel sergi açmadım. Fotoğraflarım genellikle tıp ve radyoloji gibi mesleki etkinliklerde sergilendi. En çok gurur duyduğum an, bir fotoğrafımla müracaat ettiğim Avrupa Radyoloji Kongresinde, fotoğrafımın sergilenmeye değer görülen 12 fotoğraftan birisi olarak seçilmiş olması idi. Sonuçlar açıklanmadan sergilenme yapılması nedeniyle benim için büyük bir sürpriz oldu. Kongrede büyük boyda sergilenmekte olan fotoğrafımı gördüğümdeki duyduğum heyecanı unutamam.
Meslektaşlarımın bu hobiyi ve sanatı keşfetmeleri ve daha çok ilgilenmelerini sağlayabilmek için Türk Radyoloji Derneğinin yönetim kurulunda iken başlatılmasına katkım olan Ulusal Radyoloji Kongrelerindeki fotoğraf sergisi etkinliklerinde görev alıyorum.

Hobinizin mesleğinize katkısı oluyor mu?
Branşımı seçmemde, fotoğrafa ilgimin rolü olduğunu söyleyebilirim. Fotoğrafçılık ile radyoloji, temelde çok farklı amaçlara hizmet ediyor gibi görülseler bile kardeş iki alan. Her ikisi de temel ışık prensiplerini kullanarak ile ışığı, gölgeyi veya silueti kaydederek görüntü ortaya çıkarıyor. Fotoğrafçı gözüyle bakışın, özellikle elde ettiğimiz verileri görselliğe dönüştürmek adına radyolojik yaklaşımlara ciddi katkısı var.
Ama fotoğrafa ilgimin bana katkısının daha çok bir hobi olarak mesleki yoğunluk ve yorgunluktan beni arındırması olduğunu söyleyebilirim.

Neden bu hobiyi seçtiniz?
Görsel sanatlara çok merakım var. Fotoğraf, güzel ve anlamlı şeyleri hızla ve kolaylıkla kaydedebilme olanağı veriyor. Fotoğrafçılık aynı zamanda, fotoğraf makineniz yanınızda olmasa da çevreye olan dikkat ve ilginizi de arttırıyor. Son zamanlarda fotoğraf çekmek için planlanan yürüyüş ve bisiklet gibi olanakların fiziksel katkısından da bahsetmeliyim.


Yaptığınız hobi size ne hissettiriyor?
İnsanın zamanı, bir an için de olsa istediğimiz şekilde durdurmasını sağlıyor. Başlıca görsel güzellikleri ve vurgulayıcı örnekleri yakalamayı amaçlıyorum. Her alanda fotoğraf çekmeyi seviyorum. Fotoğrafçılık çok yönlü bakabilmeyi öğretiyor. Basit bir objenin bile resmini çekerken o kadar çok seçenek var ki. Bunlar içerisinde size en uygun olanını seçerek yakalama fırsatı veriyor. Çok büyük bir kareyi saniyeden kısa bir zamanda oluşturabilmek ise büyük bir keyif.
Belki de ayrıca genlerimize işlenmiş olan avlanma güdüsünü de bence tatmin ediyor. Avcılık, doğa fotoğrafçılığı ile temelde çok farklı gibi görülse de çok benzerlikleri var. Ama birisinde öldürme ögesi ön planda iken diğeri yaşatma üzerine kurulu. Çektiğiniz anı bir anda ölümsüzleştirmiş oluyorsunuz.

Tavsiye edeceğiniz film, kitap ve müzik nedir?
Savaş filmlerini genelde sevmem ama Ridley Scott’un tarihi ögesi ağır basan “Cennetin krallığı” filmi beni çok etkilemiştir. Son yıllarda mesleğimin temel ögesi olan biyolojiye gittikçe artan bir merak oluştu. Buna yönelik kitaplar okuyorum. Bunlar içinde ilginizi çekebileceğini düşündüğüm, Frans de Waal’ın İçimizdeki Maymun kitabını önerebilirim. Son zamanlarda da güzel grup ve parçalar var ama melodilerin ve müziğin altın yıllarından bir grup olan Dire Straits benim favorimdir. Özellikle Sultans of Swing’i hala tüylerim ürpererek büyük bir keyifle dinlerim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge