Ana içeriğe atla

YEŞİL Mİ SİYAH MI DERKEN BEYAZ ÇIKTI!

Günlük hayatımızda çok fazla tükettiğimiz siyah, yeşil ve son günlerde de beyaz çaydan çok sık söz edilir oldu. Peki bu alanda yapılan araştırmalar neler ve çayın rengi değiştikçe etkisi de değişiyor mu? Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı, çaylar ve etkileri ile ilgili detaylı bilgi verdi.

İçildiğinde keyif ve sağlık açısından pek çok fayda sağlayan çok az sayıdaki içecekten biri olan çay, büyük olasılıkla sudan sonra dünyada ve ülkemizde,  en yaygın tüketilen içecek.
Güçlü bir antioksidan olma özelliği ile kansere karşı koruma sağladığını kaydeden Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı konu hakkında şu bilgileri verdi: “Kan şekerini düşürür, antiinflamatuar (iltihap önleyici) etkisi vardır, kolesterolü düşürür, kalp rahatsızlığı ve kansere karşı korur, metabolizmayı harekete geçirme becerisi mevcuttur.

Çayı çay Yapan Fenolik Bileşkeler ya da Polifenoller mi?
Çayın sağlık açısından faydalarının nedeni içeriğindeki fenolik bileşkeler ya da polifenoller olarak bilinen bitki bazlı büyük bir koruyucu kimyasal grubundan dolayıdır.
Polifenoller, çoğu kanser karşıtı faaliyet gösteren güçlü bir antioksidandır. Bu bileşkelerin 4 binden fazla çeşidi vardır ve flavonoidler, antosiyaninler, izoflavonlar dahil olmak üzere çok sayıda sınıf ve altsınıfa ayrılmaktadır. Polifenoller, diğer antioksidanlar gibi hücrelerin “oksidatif stres” olarak bilinen normal ancak zarar verici fizyolojik süreçlerden korunmasına yardımcı olur. Oksijen her ne kadar yaşam için hayati derecede önemli olsa da aynı zamanda serbest radikaller olarak isimlendirilen reaktif maddeler de birleşir. Bu, vücudumuzdaki hücrelere zarar verebilir, bu zarar ise kalp rahatsızlığı ve kansere sebep olur.  Pek çok araştırmada, polifenollerin kanser karşıtı özellikleri ortaya konmuştur. Bunlar serbest radikallerin hücrelere verdiği zararı durdurabilir, tümör gelişimi için çalışan  enzimleri etkisiz  kılabilir ve kanseri tetikleyen unsurları işlevsiz bir duruma getirebilir.

Çayın Rengi Neyi Değiştirir?
Çayın rengi nasıl bir işlemden geçtiği ile ilgilidir. Çayın yeşil mi, siyah mı, beyaz mı ya da kırmızı mı olacağını belirleyen şey çay yapraklarının hasat sonrası maruz bırakıldığı işlem derecesidir.  Siyah çay tam  fermente edilmiştir, kırmızı çay kısmen fermente edilmiştir, yeşil çay ise hiç fermente edilmemiş ancak belli bir sıcaklıkta çevrilerek kurutulmuştur, beyaz çay ise neredeyse hiç işlem görmemiştir.

Bu dört çeşit çay arasında olgunlaşmamış, filizleri henüz tam açmadan hemen önce toplanan çay yapraklarıyla yapılan tek çay beyaz çaydır. Filizlerinin üzeri hala gümüş rengi tüylerle kaplıdır, çay kurutulduğunda bu gümüş tüyler beyaza döner ki çayın adıda buradan gelir. Beyaz çay en az işlenen çay türüdür ve aslında polifenoller bakımından da en zengin olan çay türüdür.

“Dünyada Tüketilen Çayın Yüzde 78’ini Siyah Çay,  Yüzde 20 Yeşil Çaydır”
Hepsi de olgun yapraklardan yapılan yeşil, kırmızı ve siyah çay kurutulur. Bundan sonra uygulanan işlem hepsi için birbirinden biraz farklıdır. Yeşil çay yapmak için kurutulan yapraklar buhara tutulur ya da belli bir ısıda karıştırılarak pişirilir, sonra tekrar kurutulur. Kırmızı çay yapmak için kurutulmuş yapraklar önce ufalanır sonra kısmen fermente edilir, sonra belli bir ısıda karıştırılıp kavrularak kurutulur. Siyah çay yapmak için kurutulmuş yapraklar ilk olarak sarılır, sonra tam olarak fermente edilir, ardından belli bir ısıda karıştırılarak pişirilip kurutulur. Dünyada tüketilen çayın yüzde 78’ini siyah çay oluşturur, yeşil çayın kapladığı alansa yüzde 20’dir.

Çay Kanserle Savaşır mı?
Çay yaprağına uygulanan işlemler kimyasal niteliğini değiştirir. Koyu renk çayların daha fazla işlemden geçirildiğini artık biliyoruz, ancak bu durum bu besinin sağlık açısından sağladığı faydaları  kaybettiği anlamına gelmiyor.Yeşil çay ve tahminen ondan daha az işleme tabi tutulan beyaz çay, “katesin” olarak adlandırılan çok güçlü bir polifenol grubu içerir. Katesinler  yeşil çaya kanser karşıtı özelliğini kazandıran bir polifenoldür.
Siyah çay ise, yeşil çaydan daha fazla kompleks polifenol içerir. Siyah çayın fermentasyonu sırasında pek çok özel antioksidan oluşur.

Siyah Çay Tüketimi ile İnme Arasında Bağlantı
Journal of Nutrition’da 2001 senesinde yayımlanan bir araştırma raporunda ve Hollanda National Institute of Public Healtandthe Environment tarafından yapılan bir araştırmada düzenli siyah çay tüketimi ile inme riskindeki düşüş arasında bağlantı bulundu. Yapılan bir başka çalışmada ise, 552 erkek 15 yıl boyunca gözlem altına alınmış ve  siyah çaydaki flavonoidlerin  inme ve kalp krizine sebep olabilecek “kötü “kolesterol yani LDL üretiminin düşmesine yardımcı olduğu sonucuna varılmıştır.

Cancer ‘da yayımlanan yakın tarihli bir araştırma, yüz dokuz Polonyalı kadın arasında yüksek miktarda siyah çay tüketiminin, salyada en güçlüestrojen hormonu olan ve hormonla ilintili kanserlerde kansorejenlerin seviyesinin azalmasına sebep olduğunu ortaya çıkartmıştır.

Yeşil Çay Mucize mi?
Yeşil çay; gerçekten de dünyadaki en muhteşem besinlerden biridir, kanser karşıtı özelliği vardır. Kilo vermeye yardımcıdır. Kolesterolü düşürür. Kalp rahatsızlığı oranını önemli derecede düşürmesiyle bilinir. Ayrıca içinde depresyon ve bunalımın üstesinden gelmeye yardımcı olan bileşkeler içerir.

Araştırma Sonuçları Nasıl?
Kanser önlenmesinde yeşil çayın etkisi o kadar güçlüdür ki; Ulusal Kanser Enstitüsü’nün Kanser Önleme Dalı,  çay bileşkelerini insan deneklerde kanser önleme amaçlı kullanmak için bir plan başlatmış. Örneğin 1994 senesinde Journal of the National Cancer Institute, yeşil çay tüketmenin Çin ‘deki erkek ve kadınlarda yemek borusu kanser riskini yaklaşık yüzde 60 oranında azalttığını gösteren epidemiyolojik bir incelemenin sonuçlarını yayımlamıştır. 2004 senesinde Harvard tıp fakültesinden bir ekip, yeşil çayın yemek borusu ile ilişkili kanser hücrelerinin büyüme ve çoğalmasını engellediğini ifade etmiştir.

Gerçekleştirilen yüzlerce yeşil çay araştırması, yeşil çayın insanlarda görülen ve kolon, yemek borusu, pankreas, rektum ve mide kanser türlerini önlemekte etkili olduğu artık günümüzde oldukça kesinleşmiş bir gerçektir.

Yeşil çaydaki katesinlerin kanser karşıtı ve antioksidan etkilerini gösteren araştırmaların sayısı oldukça çoktur. Tek bir örnek vermek gerekirse Japonya Tokyo’da Kanser Kemoterapi Merkezi’nde gerçekleştirilen, lösemi ile kolon kanseri hücre kültürlerinin kullanıldığı bir araştırmada yeşil çayın telomerazı doğrudan ve güçlü bir şekilde engellediği kanıtlanmıştır. Telomeraz, tümör hücre kromozomlarının uç noktalarını besleyerek kanser hücrelerini “ölümsüzleştiren” bir enzimdir.

Yeşil Çay Kolesterolü Düşürür mü?
Yeşil çayın kolesterol düşürücü etkisi hem hayvan hem de insan üzerinde  yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır. Yeşil çay aynı zamanda vücutta yer alan pıhtı ve inmeye sebep olabilen  fibrinojen maddesinin de miktarını azaltır. Circulation Journal ‘da Temmuz 2004 ‘te yayımlanan “Yeşil Çay Tüketiminin Koroner Arter Rahatsızlığının Gelişimi Üzerindeki Etkileri” başlığını taşıyan bir makalede araştırmacılar, hastaların yeşil çay tüketimlerinin  koroner arter rahatsızlığına yakalanma olasılıklarını düşürdüğü sonucuna varmışlardır.

Yeşil Çay Kilo Vermeye Yardımcı mıdır?
Yeşil çay kilo vermek isteyen kişilere de yardımcı olabilir. American Journal of Clinical Nutrition ‘da yayımlanan bir araştırmada yeşil çay içirilen erkekler, yeşil çaydan farklı ancak ona çok benzer bir içecek tüketenlere kıyasla daha çok kalori harcamıştır.  Araştırmalar yeşil çayın metabolizmayı daha fazla çalıştırdığını dile getirmektedir.

Yeşil Çay Kendinizi İyi Hissetmenizi Sağlayan Dopamin’in Salgılanmasını Sağlar mı?
Yeşil çaydaki tenin adlı madde, iyi bir ruh haline ve artan bir rahatlama hissine neden olur. Hatta Japonya’da sadece bu maksatla kullanılmaktadır.
Tenin, beyni sakinleştirme eğilimi olan bir hormonun salgılanmasını sağlar. Aynı zaman da mutluluk ile yakından ilintili olan temel beyin kimyasallarından dopaminin salgılanmasını da tetikler. Dopamin beynin temel zevk ve ödül sağlayıcısıdır ve çay içildiğinde salgılanan dopamin büyük oranda mutluluk hissine katkıda bulunur.

Alzheimer’a Karşı Yeşil Çay İçilmeli mi?
Antioksidanların nörodejeneratif rahatsızlıkların önlenmesinde önemli  bir rolü vardır. Annals of Clinical Psychiatry’de 2005 senesinde yayımlanan “Antioksidanlar ve Alzheimer Hastalığının İncelenmesi” başlıklı bir araştırmada, Alzheimerın önlenmesine yardımcı  olacak etkenler bildirilmiştir  ki bunlar:  Yeşil çay,  sarımsak, resveratrol (üzüm çekirdeği), C ve E vitaminidir.”

Kaynak
1. Bowden Jonny, The 150 Healthiest Foods on Earth, 2007
2. Mahan l.K, Stump E.S, Raymond J.L, Krauses Food and the Nutrition Care Process, 13. Edition, 2012
3. Miandji A.M, Tıbbi Bitkiler Atlası, 2010

Yorumlar

Gökhan KAVUNCUOĞLU dedi ki…
Harika bir röportaj. Çok faydalı oldu. Yeni şeyler öğrendim. Bir çok kişinini günlük tüketiminde olan sıcak içecek grubunda çay önemli yer tutar. Teşekkürler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge