Ana içeriğe atla

TÜRKİYE DİYABET KONTROL PROGRAMI HAZIRLANIYOR

Türkiye`de gün geçtikçe artan şeker hastalığıyla mücadele için ‘Türkiye Diyabet Kontrol Programı’nı hayata geçireceklerini belirten AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Necdet Ünüvar, diyabetin ülkedeki seyri konusunda çarpıcı tespitlerde bulundu.

Dünyada ve Türkiye`de gün geçtikçe artan şeker hastalığıyla mücadele için ‘Türkiye Diyabet Kontrol Programı’nı hayata geçireceklerini anlatan AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Necdet Ünüvar, diyabet ve komplikasyonları ile mücadele stratejisi ve eylem planlarının geliştirilmesi amacıyla Türkiye Diyabet Kontrol Programı Çalıştayı düzenlediklerini kaydetti. Türkiye Diyabet Kontrol Programı hakkında Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e bilgi veren Prof. Dr. Ünüvar, Sağlık Bakanlığının bu hastalığa karşı izlenecek stratejiyi belirlediklerini kaydetti. Diyabetin, gerek tedavi, gerekse komplikasyonları açısından ülke ekonomilerini olumsuz etkileyen hastalıklardan biri olduğunu vurgulayan Endokrinoloji Ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ünüvar, sağlık harcamalarının yüzde 10’nun diyabet ve komplikasyonlarına harcandığını bildirdi.
Prof. Dr. Ünüvar, “Eğer 15-20 yıl önce ‘diyabet görülme oranında ve komplikasyonlarında büyük bir artış yaşanıyor’ tespitinde bulunsaydım, bu tespit bugün hala geçerliliğini koruyor olurdu. Çünkü bu hastalık tüm toplumları git gide daha fazla etkiliyor” dedi.

“Diyabetin Artması, Ülke Ekonomisi Üzerindeki Yükün Artması Demek”
Diyabetin iki çeşiti olduğunu bunlardan, tip 1 diyabette insülinin mutlak derecede olmadığı bilgisini hatırlatan Prof. Dr. Ünüvar, tip 2 diyabetin özellikle sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamın bir sonucu olan obeziteden kaynaklandığını ve görülme sıklığında artış olduğunu vurguladı. Diyabetin artmasının ülke ekonomisi üzerindeki yükün artması anlamına geldiğini ifade eden Prof. Dr. Ünüvar, tüm gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin diyabet ile ilgili stratejik plan uyguladığını söyledi. Sağlık Bakanlığı’nın bir taraftan aşı ile korunabilir hastalıklar üzerinde dururken diğer taraftan kronik hastalıklarla ilgili koruyucu mekanizmaları da devreye soktuklarını ifade eden Prof. Dr. Ünüvar, tedbir almada kronik hastalıkların, bulaşıcı hastalıklardan daha zor olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ünüvar, Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenen Türkiye Diyabet Kontrol Programı Çalıştayı’nda, yürütülecek çalışmaların ardından Mayıs-Haziran ayları gibi bir eylem planının ortaya çıkacağını söyledi.

Sağlık Bakanlığının Eylem Planı
Türkiye Diyabet Kontrol Programının, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesi kapsamında hayata geçirileceğini kaydeden Prof. Dr. Ünüvar, 5 gün süren çalıştayda tüm tarafların bir araya geldiğini söyledi.

“Diyabet Engelleme Planı Sigara Yasağından Daha Zor Uygulanır”
Genetik nedenlere bağlı diyabetin engellenmesinin mümkün olmadığını, ancak çevresel faktörlerden kaynaklanan tip-2 diyabetin önlenebileceğini hatırlatan Prof. Dr. Ünüvar, buna yönelik izlenecek stratejinin özellikle obeziteyi hedef alması gereğini vurguladı. Bu eylem planında Sağlık Bakanlığı dışında Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerekli müfredatı okulların programına koyması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ünüvar, yerel yönetimlerin fiziksel aktiviteyi teşvik etmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu noktada fiziksel aktiviteyi teşvik edici önlemlerin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını anlatan Prof. Dr. Ünüvar, “ İnsanları diyabete sevk eden yeme alışkanlığı ve hareketsiz yaşamın önüne geçilmeli. Sigara içenler başkalarının sağlığını da tehlikeye attıkları için tütün yasağı daha kolay uygulanabiliyor. Ancak sağlıksız beslenme ile ilişkili obezitede kişinin kendi sağlığı söz konusu olduğu için, ‘İstediğimi yerim, kime ne’ anlayışıyla, bununla ilgili kuralları uygulamada zorlanıyor. Bu konuda bir anlayış ve davranış değişikliği geliştirmek çok önemlidir. Yapılan bir araştırmaya göre, anne ve babanın her ikisi de obezse çocuklarının yüzde 80’i, sadece biri obezse yüzde 50’sinin obez olma ihtimali var. Her ikisi de obez değilse bu oran yüzde 9’a düşüyor” dedi.

“Doyma Refleksi Beyin Tarafından 20 Dakika Sonra Algılanıyor”
Sportif faaliyetlerin sadece zayıflama amacına yönelik olmadığını, fazla kilonun hipertansiyon, kanser, karaciğerde yağlanma riskini artırdığını ve uyku düzenini bozduğunu söyleyen Ünüvar, “Dolayısıyla çocuklar ve gençler fiziksel yönden aktif olmalı, sporu bir yaşam şekli haline getirmelidir” diye konuştu.
Doyma refleksinin beyin tarafından 20 dakika sonra algılandığını, ayak üstü atıştırılan besinlerin doyma refleksini geç harekete geçirdiği için obeziteye yol açtığını anlatan Ünüvar, “İnternet ve televizyon da abur cubur yemeyi teşvik ediyor. Hafta sonlarında kiloların yüzde 25’i bu şekilde alınıyor. Günde bir saatten daha az televizyon izleyenlerde obezite riskinin daha az olduğu saptanmış durumda” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge