Ana içeriğe atla

HEMATOLOGLARA KLİNİK ARAŞTIRMA SERTİFİKASI

7. Araştırıcı Eğitim Programı’nda bu yıl klinik araştırma yapılmasının yolları anlatıldı.

Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen Araştırıcı Eğitim Programı’nın 7.’si gerçekleştirildi. Klinik araştırmaların yapılışı ile ilgili temel bilgiler hakkında eğitim verildiğini kaydeden toplantı başkanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Akan, katılımcılara Bakanlık onaylı ‘Klinik Araştırmacı Sertifikası’ verdiklerini belirtti.

Esra Öz: Toplantıyla ilgili bilgi almak istiyorum. Bu yedincisi. Bu toplantıda neler anlatılıyor? Niçin yapılıyor? Kimler katılabiliyor?
Prof. Dr. Hamdi Akan:
Toplantı, Türk Hematoloji Derneği tarafından Hematoloji uzmanı olmaya çalışan yan dal asistanlarına yönelik düzenleniyor. Genellikle bu toplantılarda günlük Hematoloji eğitimi sırasında nispeten az tartışılan, üzerinde daha az durulan konuları ayrıntıları bir şekilde inceleme şansı bulunuyor. Bu 2 günlük toplantının ana konusu, klinik araştırmalarda istatistik ve klinik araştırmalara genel bir bakış açısı geliştirmek. Bu toplantıda klinik araştırmalarda izlenen temel prensipleri sunduk. Bunlar klasik tıp eğitimi içerisinde anlatılmayan konular. İstatistik anlatılıyor ama bir klinisyenin anlayacağı, değerlendirebileceği ya da uygulayacağı bir istatistik bilgisi verilmiyor. Aynı şekilde klinik araştırmalar nasıl yapılır, kuralları nedir, nasıl yapılır üzerinde durduk.

Toplantıya kaç kişi katıldı?
Seksen kişi katıldı. Bunların 45’i yan dal uzmanlığına hazırlananlar, geri kalanı da bu toplantıya özel yan dalı bitirmiş uzmanlar.

Toplantının ayrıcalıklı özelliği var mıdır?
Türkiye’de klinik araştırmalar giderek arttığı için bu tip toplantıları son birkaç senedir özel sektör, üniversiteler, dernekler ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeye başladı. Bu toplantının bir özelliği de programa katılanlara sınav uygulanması. Sonunda Bakanlık tarafından sertifikasyon veriliyor. Dolayısıyla bu toplantıya katılanların hepsi, toplantı bitimindeki sınavı başarırlarsa, ‘Klinik Araştırma Sertifikası’ alacaklar.

Klinik Araştırma Sertifikası alınması için ne gibi konular üzerinde duruluyor?
Klinik araştırmaların tarihçesi, uyulması gereken ulusal ve uluslararası kurallara değiniyoruz. Klinik araştırmaların etiği, araştırma nasıl tasarlanmalı, nasıl yürütülmeli, araştırma nasıl bitirilmeli ve bittikten sonra nasıl yayın haline çevrilmeli gibi konular üzerine temel bilgiler verdik.

Master Class uygulaması hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Master Class uygulaması Avrupa Hematoloji Birliğinin bir uygulamasıdır. Yani, tıp eğitimi içerisinde verilmeyen konuların kurslar aracılığıyla verilmesini hedefleniyor. Biz de onu şimdi burada yapıyoruz. Şu anda Türkiye’de klinik araştırmalar çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. En büyük sıkıntı Danıştay’ın yeni çıkan yönetmeliğin bazı maddelerini iptal etmesi oldu. Bu iptal kararından sonra bu yönetmelik artık geçersiz hale geldi. Şu anda Türkiye’de hala kimse, klinik araştırmalarda ne yapılacağını bilmiyor. Etik kurullar çalışmıyor. Beklentimiz kısa bir süre içerisinde bu işe bir çözüm bulunması. Ama geçici çözümler yeterli değil. Bunun en kısa zamanda kökünden çözülmesinde, herkesin üzerinde uzlaşabileceği bir yönetmeliğin çıkarılmasında büyük fayda görüyoruz. Etik kurullarının kurulabilmesi için Yasa gerekliliği kaçınılmaz bir şey. Danıştay’ın da üzerinde durduğu gibi, bu yasanın çıkması zorunlu hale geldi.

Bu toplantıya katılanların birçoğu aslında uzman ve bu zamana kadar mutlaka yayın yapmışlardır. Bu toplantı araştırmalarla ilgili ne gibi avantajlar sağlayacak?
Yayın yapıyorlar ama yaptıkları yayın genellikle bizim gözlemsel çalışma dediğimiz, ilaç dışı çalışmalar oluyor. Halbuki klinik araştırmaların önemli bir kısmı genellikle ilaçlar kullanılarak yapılan çalışmalardır. İlaç çalışmalarının çok özel kuralları var. Bunu bilen insan sayısı, son günlerde çoğalmakla birlikte, doktorlar arasında bile çok yaygın değil. İlaç çalışmalarının ağırlık kazanması ve klinik anlamda araştırma yapılması için çok gerekli bir sertifikasyon programı uyguluyoruz.

Devlet politikasında da Türk ilaçları tamamen Türkiye’de üretilsin mantığı geçerlilik kazanmaya başladı. Ulusal ilaç politikası uygulanması düşünülüyor, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ulusal bir politika izlemek önemli yer tutuyor. Bizde şöyle bir alışkanlık vardı; FDA evet derse, biz de evet diyorduk. Ama bu süreç bu kadar hızlı ilerleyince artık gerek otoriteler, gerekse diğer kurumlar da üretim anlamında kontrolü biraz daha kendi ellerine almak istiyor. Türkiye’de yapılan çalışmalar anlamında da bu böyle düşünülür hale geldi. Mesela Türkiye’de yapılan Ar-Ge çalışmaları maalesef çok geri kalmış durumda ve çok hızlı bir şekilde ilerlemesi lazım. Dünyadaki ilacın neredeyse yüzde birini tüketiyoruz. Dolayısıyla Ar-Ge’nin de yüzde birinin Türkiye’de olması lazım. Halbuki bizim hesaplarımıza göre bu pay binde birler düzeyinde yer alıyor. Hem üretim anlamında Türkiye’de ilaç üretilsin, kendi ilaçlarımızı tüketelim, hem de bu ilaçlarla ilgili Ar-Ge’yi Türkiye’de yapalım. Hep yurt dışında yapılan çalışmalara bağımlı olarak davranmak zorunda kalıyoruz. İstiyoruz ki, ya biz de yurt dışında yapılan o çalışmaların bir parçası olalım ya da o çalışmaları burada biz yapalım. Ama bunu yapabilmek için, klinik araştırmaları bilmek lazım. En büyük sorunlardan birisi eğitim eksikliğiydi, şimdi bunu tamamlamaya çalışıyoruz.

Bu toplantıların devamı düşünülüyor mu? Konu aynı mı olacak, başka konular mı işlenecek?
Bu toplantıların yedincisini düzenledik ve her toplantıda farklı bir konuyu ele alıyoruz. Bu toplantının daha genişletilmiş şeklini yeniden yapmayı da düşünüyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge