Ana içeriğe atla

HANGİ HASTANEDE TEDAVİ OLMAK İSTERSİNİZ?

Sağlık sistemi ile ilgili yıllardır haber yapan bir sağlık habercisi olarak son bir buçuk ayda yaşadıklarım sonucu sistemdeki boşlukları daha da net şekilde tespit etme imkanım oldu.
Hastane enfeksiyonları konusunda hastanelerde yüksek önlem alınmalı. Çünkü, bir hekimin daha doğrusu sistemin başarısı bakılan hasta sayısı değil, tedavi başarı oranlarıdır. Bu başarı içinde hastane enfeksiyon oranları çok önem taşıyor. Sadece odaları ve koridorları temizlemekle ilgili değil, hastanenin giriş, çıkışının kontrolleri daha sıkılaştırılmalı.

Kaldığımız tıp fakültesinde güvenlik görevlileri kontrollerle içeri almak yerine, isteyen istediği odaya girebiliyor. Böyle olunca hastane enfeksiyonu başta olmak üzerine birçok soruna neden oluyor. Sağlık personelinin tavrı hasta ve hasta yakınına “zavallı” psikolojisi yaşatıyor. Tedavi ile ilgili bir soruda bile ortam gerilebiliyor.

İnsan soru sormaya korkar hale geliyor.  Her gün başka bir asistan geldiği için iletişim eksiklikleri yaşanıyor. Farklı branşlardan gelen sonuçlara göre değişen tedavi sürecinde, içilmemesi gereken antibiyotik kesilmeyebiliyor.

Hemşireler damar yolu açarken hasta tepki verirse, sorun olabiliyor. Tedavi olmak isterken sert bir ortamda zavallı, korkak ve ne olacağını bilmeden beklemek, hasta ve hasta yakınının psikolojisini bozuyor. Bu boşluğun doldurulması için kliniklerde psikologların olması hem hasta ve hasta yakınlarına hem de sağlık personeline destek olursa hizmet kalitesi yükselebilir. Birde hastanın durumu ve tedavi sürecindeki iletişimsizliğin üstüne hatalı uygulama ya da tersleme eklenirse sağlıkta şiddet çanları çalabiliyor.

Sistemde o kadar çok boşluk var ki, ne hasta tedavi olacağına inanıyor ne de hasta yakını çaresizlik hissinden kurtuluyor. Bu da başarı oranlarını düşürüyor.

Peki bu iç karartan tablo aslında nasıl olmalı?

Durumu görüp başka bir hastane arayışına çıktığımda, hastane enfeksiyonlarının ve diğer koşulların kontrol altına alınıp, denetlenme yapıldığı durumlarda neler olduğunu da yaşadım.

Hastaların yattığı katlar, kontrol ediliyor ve izin verilmedikçe ziyaretçi kabul edilmiyor. Hemşireler güler yüzlü ve motive edici şekilde iletişim kuruyor.

Hastane enfeksiyonlarına karşı her türlü önlem alınıyor. Asansörler ise, hasta yakınlarının, hastaların ve yemek taşınan ayrı yani tüm detaylar düşünülmüş.

Hastalar, tedavi sürecinde yardımcı personel tarafından gerekli bölümlere götürülüyor.

Hemşireler her zaman sevecen ve ilgiyle yardıma koşuyor. Hasta tedavi sürecine hazırlanıyor. Yani hastanın tedavi olması hedefleniyor ve hasta memnuniyeti için iletişim güçlü tutuluyor. Doktorlar hastaları belli aralıklarla kontrol ediyor, ani bir durumda hemen müdahale ediliyor.

Hastaneden taburcu olduktan sonra ne yapacağım paniğine karşı 7 gün 24 saat aranabilecek telefon numaraları veriliyor.

Kısaca siz hangisini tercih edersiniz?

Kendinizin ve sevdiklerinizin sağlığını kime emanet edersiniz?

Sistemle ilgili kamudan yöneticilerle görüştüğümde ise, çalışanları değiştiremediklerini bu nedenle çok zorlandıklarını söylediler. “Çalışanlar memur olunca ne  yapacaksın? Dışardan hizmet alımı ise kalitenin düşmesine yol açıyor.” diyorlar.

İşte bu önemli eksikliklerin doldurulması gerekiyor.

Sadece her ayrıntısı incelikle düşünülmüş bir sağlık sistemi hastalara şifa dağıtabilir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge