Ana içeriğe atla

HABERLERİ “TEYİT” EDİN

Türkiye, haberi internet üzerinden alan ülkeler sıralamasında ikinci sırada yer alıyor. İnternetin bilgi çöplüğüne dönüştüğü günümüzde okuduğunuz haberlerin doğruluğundan emin olmadan hayatınıza uygulamayın ve paylaşmayın. 

Gazeteci Mehmet Atakan Foça’nın öncülüğünde kurulan teyit.org sitesi, eleştirel düşünceyi yaymayı ve Türkiye’deki yalan haber sorununu çözmeye bir katkı sağlamayı hedefliyor. 

Öncelikli olarak yanlış haber yayılımını engelleyerek sosyal medya kullanıcılarının doğru bilgiye erişimini sağlayan Teyit.org ekibi ile çalışmaları ve hedeflerini konuştuk.  

Teyit.org nedir?
Teyit.org, haber kaynağı olarak interneti kullanan kişilerin, doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak için kurulmuş bir platform. Sosyal medyayı tarıyor ve şüpheli gördüğümüz haberlerin doğruluğunu, yanlışlığını tespit etmeye çalışıyoruz. Mehmet Atakan Foça kendi çabalarıyla iki senedir bu işi yapmaya çalışıyordu ve sonrasında bir ekip çalışmasıyla teyit.org ortaya çıktı. Yayın hayatına 26 Ekim’de başladı. Ama site için toplantılar daha öncesinde başlamıştı.

Neden kuruldu?
Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, insanlar internet üzerinden haber alma alışkanlığı da edindi. Ama bundaki en önemli neden, insanların medya kuruluşlarına duyduğu güvenin azalması oldu. 

Türkiye, haberi internet üzerinden alan ülkeler sıralamasında ikinci sırada yer alıyor. Medya kuruluşları sosyal medyanın hızına yetişmeye çalışırken okurların güvenini de yitiriyor. Ancak sosyal medyada herkes bir bilgi üretip bunu dolaşıma sokabiliyor. Bu yüzden de yanlış ya da yalan haber de çok fazla yayılabiliyor. Bunların bir kısmı bilinçli ve propaganda amaçlı olurken bazıları bilinçsiz bir şekilde yayılan haberler ve bilgiler oluyor. 

Medya kuruluşlarının ve sosyal medya kullanıcılarının bir yalanı ve yanlış bilgiyi daha fazla yaymasının önüne geçebilmek için kurulduk diyebiliriz özetle. Ama en önemlisi sosyal medya kullanıcılarının karşılarına çıkan her bilgiden şüphe etmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. Eleştirel düşünceyi yaymak ve Türkiye’deki yalan haber sorununu çözmeye bir katkı sağlamak istiyoruz.

Haberlerin doğrulanması neyi sağlıyor?
Özellikle kriz anlarında insanlar duygusal hareket ederek haber paylaşabiliyorlar. Bu da yalanın daha çok yayılarak korku ve travmanın katlanarak artmasına neden oluyor. Bir yerde patlama yaşandığında sosyal medya kullanıcıları paylaşım yapmadan önce daha sakin kalmaları gerektiğini, bazı haberlerin yanlış olabileceğini görüyor. Bunun önemi de bir sonraki benzer kriz anında bir haberi paylaşırken yanlış olabileceğini düşünerek haberin doğrusuna ulaşmayı bekliyor diyebiliriz. 

Yanlış fotoğraf kullanımı nedeniyle masum insanların hedef gösterildiği durumlarda bu işi neden yapmamız gerektiğine olan inancımız artıyor. Ama en önemlisi yapmaya çalıştığımız iş, kutuplaşmış bir toplumda insanlara her gördüğü habere ve bilgiye inanmamasını sağlayıp bu kutuplaşmanın daha da derinleşmesini önlemeye yarıyor.

İnsanlar sizi neden takip etmeliler?
Herkesin takip ettiği, haberlerin doğruluğu için başvurduğu bir site olmak hedefimiz. Ama bizim öncelikli amacımız yanlış haber yayılımını engellemek. Sosyal medya kullanıcılarının doğru bilgiye erişimini sağlamak. Ayrıca insanları eleştirel düşünmeye, aldıkları haberleri, bilgileri, ellerine geçen belgeleri sorgulamaya yöneltmek. Yalan haberin yayılmasına dair bir kaygı taşıyan herkes bizi takip etmeli. Sitemizde yer alan “doğrula” başlığı altında da elimizden geldiğince yalan haber sorununa ilişkin yazılar, makaleler yayınlamaya ve bunların çevirisini yapmaya çalışıyoruz. Yalan haberlerin yaygınlaşmasını istemeyen, gerçekleri okumak isteyen ve medya kuruluşlarının yaptığı yanlış haberlerin gazeteciliğe verdiği zarardan rahatsızlık duyanlar bizi takip edebilirler.

Haberleri doğrularken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Gazeteler, internet siteleri ve sosyal medyada gündeme gelmiş konuları, haberlerin taramasını yapıyoruz. Aynı zamanda okurların gönderdiği şüpheli haberler ile yaygın olarak doğru bilinen yanlışlar ve şehir efsaneleri de bu taramanın kapsama alanı içerisinde. 

WhatsApp ihbar hattımız da bulunuyor. Virallik (yaygın olma), önem ve aciliyet diye üç kriterimiz var. Önümüze gelen şüpheli haberleri bu kriterlere göre sıralıyoruz. Şüpheli haber belirlendikten sonra ilk yaptığımız haberin kaynağına ulaşmaya çalışmak. Temel gazetecilik metotlarını kullanıyoruz. Bunun yanı sıra özellikle fotoğraf ve video doğrulaması yaparken dijital araçlardan ve yazılımımızdan faydalanıyoruz. 

Yaptığımız araştırma sonucunda somut verilerle bir analiz hazırlıyoruz. Analiz, verilerin gösterdiği kadarıyla iddiayı ne kadar doğrulayıp, ne kadar yanlışlayabildiğimizi anlatan bir metin. Bu metni mümkün olduğunca basit bir dilde, edindiğimiz tüm verileri ve olguları kapsayacak şeffaflıkta yazmaya özen gösteriyoruz.

Yalan haberlerin yapılmasının nedeni ve amacı nedir?
Ülkenin içerisinde bulunduğu kutuplaşma, yalan haberlerin yayılması için çok uygun. Aslında tüm dünyada yalan haber sorunu tartışılırken toplumların kutuplaştığı dönemler örnek gösterilebilir. 

Hakikat-sonrası dönem ve yalan haber sorunu öncelikle Brexit ve ardından Trump’ın kazandığı ABD Başkanlık seçimleriyle daha çok gündeme geldi. Bazı yanlış haberler bilinçli olarak yaygınlaştırılıyor. Buradaki amaç sosyal medya kullanıcılarının duygularını harekete geçirmek ve gerçeklerden uzaklaştırarak karar alma süreçlerine de etkide bulunabilmek.

Ancak bunu her sosyal medya kullanıcısı için söylemek doğru olmaz. Sosyal medya kullanan yurttaşlar bilmeden, o durumun heyecanıyla ya da kızgınlıkla bir bilginin doğru olup olmadığından emin olmadan da yalan haber paylaşabiliyor. Bunun önüne geçmek için bir paylaşım yapmadan önce sakin olmak, bilgiyi sorgulamak ve mümkünse başka kaynaklardan da teyit etmeye çalışmak gerekiyor.

Medya kuruluşları sizce doğru haber yapmak için nasıl bir yol izlemeli?
Gazeteciliğin en temel prensiplerinden biri olan kaynağa ulaşma konusuna biraz daha dikkat edildiğinde aslında yalan ve yanlış haber konusunun büyük oranda çözülebileceğini söylemek mümkün. Çünkü yanlış haberlerin çoğu büyük medya kuruluşları tarafından da paylaşılıyor. Bunun önüne geçebilmek öncelikli bir durum. İkincisi yanıltıcı başlıklar ve içerikler yayınlayarak sosyal medya kullanıcılarını yanlış yönlendirmemeleri gerekir.

Yabancı medya kuruluşları kendi bünyelerinde fact-checking yapan ayrı birimler kurdular belki yakın bir gelecekte olmasa da Türkiye’deki medya kuruluşları da böyle bir yöntem izleyebilir ve doğru bilginin yayılması konusunda harekete geçebilirler. Kısa vadede ise doğrulama konusunda bünyesinde çalışan muhabir ve gazetecilere eğitim vermeleri bir öneri olabilir.

Sizce gazeteciler medya okuryazarlığı hakkında bilgi sahibi mi?
Büyük bir çoğunluğu iyi birer medya okuryazarı değil dersek yanlış olmaz sanıyorum ki. Bu konuda her gazetecinin ve her medya kuruluşunun eğitim alması gerekli. Belki de bu kadar yanlış bilgi yayılmasının nedenlerinden birisi de gazetecilerin iyi birer medya okuryazarı olamaması diyebiliriz.

Reyting uğruna yanlış haber yapılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yanıltıcı ve son dakika başlıklarıyla haberlerin içeriğinden bağımsız bir şekilde sunulması en büyük sorunlarımızdan birisi. Haberin devamını okumayan birisi çoğunlukla konuyu atılan başlığıyla birlikte hatırlıyor ve bilginin yanlış yayılmasına neden oluyor. Bunlara clickbait haber deniliyor. Türkiye’de tüm haber sitelerinin bunu bir kere bile olsa yapmış olduğunu görmek mümkün. Ama herkesin zamanla yarışarak yaşadığı ve bulabildiği sınırlı zamanda sosyal medya platformlarından haber almaya çalıştığı bir ortamda bu tür başlıklar kullanıcıları yanıltıyor.

Bazen insanların hayatını riske sokacak, onları korku ve paniğe sürükleyebilecek haberlerin reyting için yapılması gazetecilik anlamında çok önemli bir etik tartışma zaten. Bu etik sorun bir de yalan haber sorunuyla birleştiğinde ciddi sorunlara neden oluyor ve insanların haber alma hakkının önüne geçilmiş oluyor. Basın ise kendi denetleme görevini unutmuş oluyor. Denetlenmesi gereken bir şeye dönüşüyor. Gazeteciliğin en temel prensiplerine geri dönmesi şu an haber okuyan kişilerin medyadan en asgari beklentisi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge