Ana içeriğe atla

FARKLI BAKAN GAZETECİ FARK YARATIR

Dünyayı değiştirmek için farklı bakan medyaya ihtiyacımız var.
Çünkü, farklı bakan gazeteci fark yaratır.

Size dil bilmeden, eğitimi olmadan, kimseyi tanımadan ve ne yapacağını bilmeden Amerika’ya tesadüfen giden bir kişiden söz edeceğim. 

Sizce bu kadar çok bilinmeyenli bir hayatta nasıl fark yaratmış olabilir? 
İşte bu kişinin adı Joseph!

Macaristan’dan Amerika’ya paralı askerlerden biri olarak gelir, İngilizcesi neredeyse hiç yoktur. Askerlik süreci bittiğinde işçilikten çobanlığa, garsonluktan taşımacılığa birçok işte çalışır. 

Sonra bir gün hayatında bir şeyler değişir, evinin yakınlarında bir kütüphane keşfeder. İşi dışındaki tüm zamanını bu kütüphanede geçirir ve ne bulsa okur. İngilizcesini geliştirmekle kalmaz, ekonomi, tarih ve hukuka dair bulduğu her şeyi okur. 

Bir avukatlık bürosu, hayati tehlikesi olan aynı zamanda katiplik yapılacak bir yolculuk için iş teklif eder. Geri dönememe ihtimali olsa da Joseph kabul eder.  Aylar sonra görevi tamamlamış şekilde geri döner. Bu durum karşısında göreve devam etmesini isterler. 
Amerikan vatandaşı olduktan sonra hukuk bilgisine güvenerek noter olur. Ve eski günlerinde yanında kazan işçisi olarak çalıştığı feribotun kaptanı noter ofisine gidince karşısında Joseph’i görünce şoka girer. 

Bir gün bir gazetede çalışmak üzere muhabir ilanı verilir,  Joseph hiç düşünmeden başvurur ve işe alınır. 

Almanca çıkan gazetelerde muhabir olarak başlar, sonrasında ise kariyer basamaklarında hızla yükselir. Öyle ki milletvekili seçilir. Önemli çalışmalarıyla kısa sürede başarıyı yakalayan Joseph, zamanla kendi gazetesini kurmak ister ve batmak üzere olan New York World gazetesini satın alır. 

İnsanların ilgisini çekecek öykülere, sansasyon ve skandal haberlerine verdiği önemle gazeteciliğin yönünü değiştiren Joseph Pulitzer, modern gazeteciliğin babası olarak anılır. Pulitzer, yeniden şekillendirdiği gazetecilik anlayışı sayesinde gazetesinin tirajını 15 binde 300 bine çıkartmayı başarır.

New York Journal gazetesiyle girdiği ‘sarı gazetecilik’ rekabetinde, aşırı sansasyonun haberciliğe bulaştığı bir döneme de imza atar. Belki de bu kötü dönemle anılmak istemediği için Pulitzer, ömrünün son yıllarını gazeteciliğin niteliğinin yükseltilmesine harcar.

Toplumsal konulara da dikkat çeker
Pulitzer’in, ABD’deki Özgürlük Heykeli’nin dikilmesinde de büyük etkisi oldu.  Özgürlük Heykeli, ABD'ye hediye edilir. Ancak heykelin, üzerinde duracağı bir kaideye ihtiyaç vardır. Bunun inşası için bir bağış kampanyası düzenler. İşte Joseph Pulitzer bu kampanyayı düzenleyen ve ilk bağışı yapan kişi olur.  Söyledikleriyle insanların duygularına dokunan Pulitzer, hem bağış toplar hem de okuyucu kitlesini genişletir. 

Fransız oteli ve New York World Binası
Özgürlük heykelinden sonra mimariye ilgi duyar. Joseph Pulitzer hayatı boyunca çok fazla zorluk yaşar.  Bu süreçte de çok parasız kaldığı dönemler olur. Amerika’ya ilk geldiği dönemlerde bir gün cebindeki son bozuklukla Fransız Otelindeki ayakkabı boyacısında, ayakkabılarını boyatmak ister. Ancak otelin kapıcısı tarafından sert bir şekilde otelden çıkartılır. 

Bu olaydan tam 23 yıl sonra Fransız otelini satın alır ve binayı yıktırıp başarısının simgesi olacak olan altın kubbeli gökdeleni yaptırır. Burası New York World Binası olur. 
Pulitzer halen ABD’nin gelmiş geçmiş en ünlü gazetecisi sıfatını taşır. Columbia Üniversitesi’ne destek vererek gazetecilik bölümünü açtırır ve bu mesleğin akademik eğitim sistemi içinde yer almasını sağlar.

‘Nellie Bly’  dünyanın ilk kadın araştırmacı gazetecisi
Modern gazeteciliğin kurucusu olarak gösterilen Joseph Pulitzer’in  ‘New York World’ gazetesinde bir haber yayınlanır. Haberi yapan kişi ise, ‘Nellie Bly’  ismini kullanan dünyanın ilk kadın araştırmacı gazetecisidir. 

Gazetedeki ilk çalışmasının hikayesi ise, gazetecilik tarihine damgasını vurur. Kadın gazetecilerin olmadığı bir dönemde gazeteye çağrılır ve kendisinden bir haber yapması istenir. 

Blackwell şimdiki Roosevelt adasındaki Kadın Akıl Hastalıkları Hastanesine sızmak için bir gece ayna karşısında çalışır. Saçlarını, bakışını, gülüşünü ve sözlerini “delileştirmeye” uğraşır. Bir misafirhaneye giderek, kadınların hepsinin dikkatini çeker. Buradaki kadınlar sonunda “deli” olduğuna karar verip polis çağırırlar ve mahkemede hakim karşısına çıkar. Amnezi, yani hafıza kaybı taklidi yapar, hakim uyuşturucu kullandığı sonucuna varır. Kendisini inceleyen doktorlar ise, Nellie’yi akıl hastanesine gönderir.

Blackwell kadın akıl hastanesi
Akıl hastanesine giderken, çevresindeki diğer kadınlarla konuşmaya başlar, hepsinin hikayesini öğrenmeye çalışır. Blackwell’de normal bir insan olarak davranır. Ancak biri dışında tüm doktorların kararıyla “deli” diye hastaneye kapatılır. Bly, hastanede koşulları birinci elden gözlemler. Yemeğin çoğu zaman bozuk ve yenilemez, suyun ise içmek için çok pis olduğunu görür. Hastalar bütün gün buz gibi odalarda hiçbir şey yapmadan oturtulur. Buz gibi banyo suyu başlarından aşağıya kovalarla dökülür. Hemşireler sürekli hastalara kötü davranır ve şiddet uygular. 

Konuştuğu hastaların bazılarının da kendisi kadar aklı başında olduğunu düşünen Nellie, On gün geçirdiği hastaneden, gazetenin avukatının da yardımıyla zorla çıkmayı başarır. Bly, “Deliler Evinde 10 Gün” başlığı attığı yazısında başından geçenleri, nasıl bir yol izlediğini ve orada neler gördüğünü ayrıntısıyla anlatır.  

Hastanenin koşulları, hastane personellerinin hastalara davranışları, kendisi gibi hasta olmasa bile duvarların ardına kapatılan birçok kadının durumunu anlattığı yazı dizisi sadece okurların değil Amerika’nın dikkatini bu hastanelere çekerek toplumu aydınlatır ve gazetecilik görevini yerine getirir. Hastaneye soruşturma açılır ve Bly’ın incelemede yardımcı olması istenir. Şartların iyileştirilmesi için kuruma bütçe verilir, sık sık denetlenmesine ve gerçek hastaları almaları için muayeneleri çok daha dikkatli yapmalarına karar verilir. 

ABD’de en prestijli gazetecilik ödülü 
Vasiyetiyle Pulitzer Ödülleri’nin temelini atan Joseph Pulitzer, Columbia Üniversitesi’ne bıraktığı parayla her yıl gerçekleştirilir. Pulitzer anısına dağıtılan Ödüller gazeteciliğin yanı sıra edebiyat ve müzik gibi 21 farklı alanda değerli bulunan yapıtlara verilir.

Örnek aldığım bu isimler yoluma ışık tutuyor. Ancak, ben yolumu kendim belirliyorum. 
Sansasyonel habercilik yerine nitelikli haberi dikkat çekecek şekilde sunmayı hedefliyorum.  Gazeteciliğin gelişmesi için insanlara vizyon kazandıracak haberler yapmaya çalışıyorum. Röportaj serileri ile ajitasyon yapıp, duygu sömürüsü yapmadan habercilik yapmayı amaçlıyorum. Umut vererek ancak umut tacirliği yapmadan haberler yayınlamaya gayret ediyorum.

Mesela Sağlık Haberlerine Farklı Bakış kitabımı yazarken ‘olmaz, basılmaz, yapamazsın’ dediler, tam üç senemi aldı ve yaptım. Farklı olmak için çalışmıyorum, fark yaratmak aslında kendimi geliştirme çabasından ortaya çıkıyor. Daha önce yapılmamış röportajları yapıyorum, daha önce konuşulmamış uzmanların ilk röportajını yayınlıyorum, bir çeşit hazine avcılığı yapıyorum. 

Medyayı bir ağaca benzetiyorum. Ne kadar beslersek o kadar yeşerir güzelleşir. Gazetecilerin uzmanlaşması desteklenmeli. Sağlıklı toplum için, sağlıklı medya olmalı. 
Günümüzde gazetecilikte durumlar değişti, yalan haberlerle mücadele etmemiz gerekiyor. Farkındalık oluşturulması için dedektif gibi davranmalı, bunun içind yol haritaları hazırlıyorum. İnsanlar dikkat çeken, içi boş haberleri görmekten yoruldu. Medya çalışanlarının işi layığıyla yapması için de imkanların artırılması gerekiyor. 

Sağlık okuryazarlığı ile farkındalık oluşturmak
Sağlık okuryazarlığı konusunda bilinç oluşturmaya çalışıyorum. Ancak genelde bu çok karışık ve sıkıcı bir konu gibi geliyor. Sağlıklı yaşam bilinci dediğimde daha anlaşılır geliyor. Bu yöntem, medyadaki kirlilikten kurtulmak için bilinçli davranış şekli geliştirmeyi sağlıyor. 

Kaliteliyi popüler yapmayı hedefliyorum. İnsanların üreten, düşünen ve ilham veren haberlere ihtiyacı var. 10 senedir bu işi yapıyorum ve bu alanda uzmanlaştıkça seçici davranıyorum, herkesle haber yapmıyorum. Pulitzer gibi yeni bir bakış açısı geliştirmemiz gerekiyor. İyi bir gazeteci de süzgeç kullanarak haberlerini yazmalı, işte bu ruhu aşılamaya çalışıyorum. Bu alandaki bilgi kirliliğini yok etmeye çalışıyorum. 

Medyanın Özgürlük Heykeli
Bir gazetede karşılaştığımız haberlerde mucize karışımlardan söz ediliyorsa, gazetecinin süzgeçten geçirip bu haberleri kullanmaması gerektiğini anlatıyorum. Uzmanlaşma, gazeteciliğin niteliğini yükseltiyor hem de okuyucular gerçeklere ve nitelikli içeriklere ulaşıyor. 

Gazeteci eleştirel düşünmeli ve şüpheci olmalı, hemen güvenirse kanıtları atlayabilir. Sağlık okuryazarlığı farkındalık eğitimlerini toplumsal bir amaç haline getirmeliyiz. Ancak o zaman medyanın özgürlük heykelini dikebiliriz. 

Yine başa dönüyorum, Pulitzer ve Nellie Bly gibi başarılara imza atmak için gazetecilikte uzmanlaşma olmalı ki yalan haber oranları azalsın. Etik ilkeler belirlenmeli. Toplumsal bilinçle, destekle ve geri bildirimle bu başarılabilir. 

İnsanlar olayları medyadan takip ediyor. Bir gazeteci ne kadar donanımlı olursa topluma o kadar ayna tutar. İçerikler ne kadar kalitesiz ve sahte olursa, toplum o kadar cahil kalmaya mahkumdur.   
Kendimi geliştirirken farklı bakmaya ve fark yaratan gazeteci olmaya çalışıyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge