Ana içeriğe atla

TEK EMBRİYODA KESİN GEBELİK ANLATILDI

Tek embriyo transferi zorunlu hale getirildiği için, hekimler IVF tekniklerinde başarı oranlarını artıracak yeni çözüm yolları arıyor. Embriyolojide son gelişmeler Prof. Dr. Volkan Baltacı başkanlığında gerçekleştirilen, Uygulamalı Kriyoprezervasyon ve Güncel IVF Teknikleri Sempozyumu’nda anlatıldı.

Tek embriyo transferinin zorunlu hale getirilmesinin ardından doğru embriyonun seçimi, optimal bir başarı oranının sağlanabilmesi için kriyopreservasyon ve embriyo seçimi konularında yeni gelişmelerin anlatıldığı Uygulamalı Kriyoprezervasyon Ve Güncel IVF Teknikleri Sempozyumu Ankara’da yapıldı. Teorik ve pratik olmak üzere iki bölümden oluşan kursa, Amerika Sher Enstitüsü Klinikleri Laboratura Direktörü Prof. Dr. Levent Keskin, Amerika Missouri Üniversitesi Patoloji Departmanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Ağca katıldı. Ayrıca İsveç’ten BSc Hubert Joris, Amerika’dan Marianne Vivan, Embriyolog Dr. Cihan Halıcıgil, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan Aydos, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Sönmezer katıldı. Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Baltacı başkanlığında düzenlenen kursun teorik kısmına 100 hekim katılırken, pratik kısmına 30 embriyolog kabul edildi.

Vitrifikasyonda Gelişen Son Teknoloji
Prof. Dr. Volkan Baltacı kursta verilen bilgiler ile ilgili şunları kaydetti: “Bu kursta amaçlanan, günümüzde ‘tek embriyo’ şartı gelince laboratuarlara çok fazla iş düştü. Tek embriyo ile gebelik oranı düşerken, maddi giderler artıyor. Yeni teknolojiler uygulandığı zaman, çok iyi bir dondurma sisteminin olması gerekiyor. Bu toplantıda dondurma teknikleri yani vitrifikasyonda gelişen son teknoloji anlatıldı. Laboratuarda “helzon” denilen uygulama gerçekleştirildi. Topik ikinci konu da tek embriyo olduğu için tek embriyonun seçimi için bir takım yeni gelişmeler kullanılması gerekiyor. Tek embriyo verildiğinde başarı oranını yükseltmeye karar verdik. Tek embriyo mutlaka tutulsun ve kadını gebe bıraksın.


“Genomik Gebelik Şansını Artıyor, Sakatlık Oranını Düşüyor”
En önemli gelişme genomik gelişmesi, yani genomik ile embriyonun bütün yapısal ve işlevsel fonksiyonlarını kodlayan tüm genlerini teker teker tanımlayarak bu genlerin birbirleri ve çevre ile etkileşim ve iletişimlerini incelenebiliyor. Böylece embriyonun genetik materyali, çok fazla parametre ile taranabiliyor. Her kromozun detaylı yapısına bakılabiliyor. Delesyon, dublikasyon bozukluk hepsini yakalayabiliyoruz, dolayısıyla embriyo gözümüzden kaçmıyor. Sakatlıkların önüne geçilmesinin yanında genetiği bozuk embriyolar zaten tutunmadığı için tüp bebekte başarı düşüyor. Bu sistem embriyo hasarlarını yakalıyor ve gebelik şansını azaltıyor. Bu durum gebelik oranını yükseltirken, düşük oranını ve sakat doğum ihtimalini düşürüyor.

“Metabolomik Yöntemi İle Embriyonun Yaşadığı Tespit Ediliyor”
Metabolomik yöntemler, embriyolarda belirli bir zaman diliminde dokularda, hücrelerde ve fizyolojik sıvılarda lipid, karbohidratlar, vitaminler, hormonlar ve diğer hücre bileşenlerinden ortaya çıkan küçük moleküllü metabolitlerin yüksek verimli teknolojiler kullanılarak saptanıyor. Küçük moleküller peptitler, oligonükleotidler, şekerler, nükleozidler, organik asitler, ketonlar, aldehitler, aminler, amino asitler, lipitler, steroitler, alkaloidler ve ilaçlar, insan-bakteri ürünleri gibi metabolitlerdir. Bu yöntemle de embriyoları ayıklayabiliyoruz. Bu yöntemin avantajı, belli metabolizma hızına sahipse belli metabolitleri ortama salıyor. Bunlar tespit edilerek anlaşılıyor ki aktif bölünen, çalışan metabolizması olan bir embriyonun, canlı olduğunu gösteriyor.
Genomik “ne olabileceğinin” metabolomik ise “gerçekte ne olduğunun” bilgisini verir. Bu nedenle, tüm metabolitlerin ayrıntılı ve kantitatif ölçümü (metabolomik) hastalık teşhisi veya toksik ajanların fenotip üzerindeki etkilerini araştırmada en ideal yöntemdir.


“Parkül Dondurmada Kristal Oluşmuyor”
Tek embriyo transferinde hastadan alınan yumurtaların dondurulması gerekiyor. Dondurma işleminde ısı eksi 190 derecenin üzerindeki oluyor. Bu nedenle ısı değişimleri embriyoya çok fazla zarar verebiliyor. Dolayısıyla azot içerisinden çıkarmadan ısı değişimi çok fazla olmadan dondurma işlemini gerçekleştirmemizi sağlayan bir aparat geliştirildi. Şoklama derecesinde soğutma yapılıyor. Eskiden yavaş dondurma yapılıyordu. Sıvı içerisinde oluşan kristaller organelleri kesiyor ve hücreye zarar veriyordu. Dolayısıyla bu kristaller oluşmasın diye, tam dondurma anını “plato” olarak dondurduk. “Parkül” dondurmada kristal oluşmasına neden olmayacak düzeyde hızlı donduruyoruz.

Dondurma ve Preimplantasyon Döneminde Genetik Teşhis
Amerika Missouri Üniversitesi Patoloji Departmanı öğretim üyesi Doç. Dr. Yüksel Ağca ise şu bilgileri verdi: “Genel olarak insan üreme teknolojileri içerisinde dondurma ve preimplantasyon döneminde genetik teşhis yapılması, embriyo transferi öncesinde tanınması ve buna göre önlemler alınmasına yönelik çalışmaları. Bu uygulamayı yaptığımız zaman, teşhis yöntemleri zaman alıyor. Embriyoyu biyopsi yaptıktan sonra preimplantasyon döneminde bir süreliğine dondurmamız gerekiyor. Anneye sonradan transfer edebilmek için çünkü bu genetik testler bazen yanlış sonuçlanabiliyor ya da tam sonuç vermiyor. Eğer embriyoyu dondurursak o süre içerisinde laboratuarlar buna çok daha uzun zaman oluyor. 3-4 defa test yapıldığında gerçek sonuçlar elde ediliyor. Bu embriyolardan sağlıklı olanlar anneye transfer ediliyor. Pratik uygulamada blastosist dönemindeki embriyo tam olarak implantasyondan önceki embriyo blastosist olarak tanımlıyoruz. Blastosist çalışmasından sonra bir yumurta gibi kırılıyor. Embriyonun üzerindeki kabuk, kırılarak annenin uterusuna implante oluyor. Yapılan çalışma blastosist dönemindeki bir embriyonun vitrifikasyon yöntemiyle( dondurma tekniğinde) buz kristalleri oluşmuyor. Belli konsantrasyonlarda viskosite denilen konsantrasyonlara getirip, kreyoprotektan denilen soğuğa karşı koruyan. Gliserol, etilen glakol ajanlara muamele ediyoruz ve direk bunu direk olarak likid nitrojene daldırıyoruz. Likid nitrojende eksi 196 derecede, likid fazdan buhar fazına geçip, sonra yok oluyor. Büyük nitrojen tanklarında saklanıyor. Embriyo transferi başarılı olmamışsa bu sefer tekrar hastanın ikinci embriyosuna başvuruyoruz. Bir kez daha embriyo transferi yapılıyor.”

Yorumlar

orjin krem dedi ki…
harika haber, çok faydalı bir makale. emeğinize sağlık!

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge