Ana içeriğe atla

YILDIRIM BEYAZIT’TAN “KALİBRASYON VE SİMÜLASYON MERKEZİ”



Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan

Türkiye’de sağlıkla ilgili yapılanmanın yüzde 40’ını Ankara’nın barındırdığını belirten Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, hedeflerinin uluslararası üniversite olmak olduğunu ve bu bağlamda çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Doğan, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü ile ortak bir proje kapsamında “Kalibrasyon ve Simülasyon Merkezi”nin 4 ay içerisinde açılacağını söyledi.

2010 yılının Haziran ayında. 7 devlet üniversitesi kuruldu. 2010 yılında kurulan üniversitelerin özelliği ise üniversite bulunan illerde Ankara, İstanbul, Bursa, Konya, Kayser ve Erzurum’da olması. Bu üniversitelerin yapıları, araştırmaya yönelik planlandı. Araştırma üniversitesi, öğrenci sayısını sınırlı tutup, yüksek lisans ve doktora eğitimi veren, yabancı uyruklu öğrenci oranını yüzde 25 olması hedeflenen üniversitelerdir.

Tıp Fakültesi Yüzde Yüz İngilizce Eğitim Veriliyor

850 lisans, 250 yüksek lisans ve doktora düzeyinde öğrenci alındıklarını belirten Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, Sağlık Dergisi’ne şu bilgileri verdi: “Bu yıl yüzde 20 civarında yüksek lisans öğrenci sayısını çıkartmak. Tıp Fakültesinde bu yıl 60 Türk, 10 yabancı uyruklu öğrenci var. Yüzde yüz İngilizce eğitimi veriliyor. ‘’Sağlık Bilimleri Fakültesi’’nin hemşirelik bölümü Türkçe eğitim verecek. 100 öğrencimiz var. Önümüzdeki yıllarda Sağlık Bilimleri Fakültesinin diğer bölümleri, Sosyal Hizmetler, Sağlık Yöneticiliği, Biyomedikal, Fizik Tedavi-Rehabilitasyon, Odyoloji gibi diğer bölümlerinde de eğitim-öğretime başlamayı hedeflemekteyiz.”


“Türkiye’nin İhtiyacı Olan Bölümleri Açmaya Çalışıyoruz”

Gelecek yıldan itibaren İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ile “İşletme Fakültesi”ne de lisans öğrencisi alınacağını belirten, Doğan, “Daha önceden “Fen-Edebiyat fakültesi, herhangi bir üniversite kurulabilmesi için olmazsa olmaz şarttı. Bu nedenle, ülkemizde temel fen bilimleri ve temel sosyal bilimleri alanlarında çok fazla akademisyen yetişmiştir. Aslında fen bilimleri alanı mühendislik bilimleri ile, uygulama bakımından yakın alanlardır. Bu nedenle üniversitemizde ‘’Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi‘’adı altında bu alanlar birleştirilerek kuruldu. Tarih, edebiyat, sosyoloji, felsefe, dilbilimi gibi bütün sosyal bilimler ise ‘’İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi‘’ adı altında birleştirilerek kuruldu. ‘’İşletme Fakültesi‘’ ise, güncel ihtiyaçlar düşünülerek ‘’Siyasal Bilgiler Fakültesi’’inden ayrı bir fakülte olarak kurgulandı ve gelecek yıldan itibaren yüzde 100 İngilizce lisans eğitimi verecek, Ayrıca ‘’Hukuk Fakültesi’’de yüzde 30 İngilizce eğitim verecek şekilde bu yıl eğitim ve öğretime başladı. Yine, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile Siyasal Bilgiler Fakülteleri de bu yıl öğrenci kabul etti ve yüzde 100 İngilizce eğitim veriliyor. Ayrıca bütün Fakültelerimiz bu yıl 23 programda İngilizce yüksek lisans ve doktora eğitimine başladı. Açılacak programları belirlerken özellikle ülkemizin ihtiyacı olan ve istihdamda sorun yaşanmayan ve mezun olur olmaz iş bulunabilen bölümleri açmaya özellikle dikkat ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Önümüzdeki Yıllarda Yeni Buluşlara İmza Atma Hedefinde”

Araştırma merkezi kurma planlarının olduğunu kaydeden Doğan, Ulus ve Cinnah caddesinde binaları bulunduğunu ve tıp fakültesi olarak Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ile afiliye bir çalışma yürüttüklerini dile getirdi. Amerika’da üniversiteler arasında belirgin bir ayrım olduğunu, 3 grup üniversite bulunduğu bunlardan birinci grubun mesleki eğitim veren okullar olduğunu, ikinci grubun ise lisans ağırlıklı eğitim veren kurumlar ve 3. Grubun ise araştırma üniversitelerinin olduğunu ve bu araştırma üniversitelerinde Lisans eğitimi alan öğrenci sayısının kısıtlı tutulduğunu ve daha çok yüksek lisans ve doktora eğitimine ağırlık verilerek öğrencilerin bilim adamı olarak yetiştirildiğini belirten Doğan, ‘’Bizim üniversitemiz de 3. Grupta olduğu araştırma üniversitesi olarak şekillenmektedir’’ diyerek, “Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)ile birlikte bir proje yürütülmekte, yeni kurulan üniversitelerde öncelikle bir merkezi laboratuar oluşturuluyor. Kaynakların verimli kullanımı açısından çok önemli. Daha önceki yıllarda birçok üniversite DPT , TÜBİTAK ya da üniversitenin kendi kaynaklarından elde ettiği fonlarla oluşturduğu laboratuarları proje bitimine kadar kullanmış, proje bittikten sonra ortak kullanım imkanı bulamamış. O projeyi yürüten kişinin denetiminde kalmış diğer öğretim üyelerinin bu laboratuarlara alınmış cihazları çoğu zaman kullanamamıştır. DPT aslında bununla ilgili bir çalışma yürüterek destekleyici projelerde öncelikle yeni kurulan üniversitelerde öncelikle bir “merkez laboratuarı” ki bu merkez laboratuarındaki destekler kişisel destekler değil. Bütün öğretim üyelerine açık olan destekler ve daha sonraki dönemlerde de bu merkez laboratuarı üzerine de “tematik” laboratuarlar denilen belli bir konu üzerine uzmanlaşmış laboratuarlar. Bunların en üst düzeyi ise “mükemmellik merkezleri” denilen yurt çapında belli bir konuda, bir laboratuara verilebilecek bir özelliktir. Bütün Türkiye’de o konu ile ilgili çalışmaların koordinasyonu oradan yürütülmesi hedeflenmiştir. Kamu kaynaklarının verimli kullanılması açısından çok ciddi bir politika. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi önümüzdeki yıllarda yeni buluşlara imza atma hedefinde” dedi.


“Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi İle Afiliasyon Kalıcı Olabilir”

Ana kampusun Esenboğa Hava Alanında 3 bin dönümlük bir alanda olacağını kaydeden Doğan, “Toki ile yapılan protokol çerçevesinde imar planı yapılıyor. İnşaatlarımız yapılacak. Tıp fakültesi içinde alan ayrıldı ancak şu anda Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ile yapılan anlaşma ile 4-5 yıl süreyle imzalandı daha da uzatılabilir. Birkaç seçenek var, kampus alanındaki inşaatların tamamlanması ve tıp fakültesinin bitmesi ancak bu afiliasyonun biteceği anlamına da gelmez. Ayrıca Ankara’da iki tane “sağlık kenti” yapılıyor, Etlik ve Bilkent’te. Bu sağlık kentleri ile afiliasyonumuz kalıcı olarak devam edebilir. Çünkü, 2 bin 800 ve 3 bin yataklı hastaneler yapıldıktan sonra üçüncü bir Tıp fakültesi yapmak gerekir mi? Buna ihtiyaç durumunda karar verilecek” şeklinde konuştu.


“Türkiye’de Sağlıkla İlgili Yapılanmanın Yüzde 40’ını Ankara Barındırıyor”

Ankara ilinin kalkınma planları içerisinde 4 temanın bulunduğunu dile getiren Doğan, “ilki “sağlık inovasyonu”, yani sağlıkla ilgili yeni teknolojileri, yeni cihazların, yeni yöntemlerin geliştirilmesi. Diğer sağlık kuruluşları ile yakın iletişim ve Türkiye’de sağlıkla ilgili yapılanmanın yüzde 40’ını Ankara barındırıyor. Sanayide teknik imkanlar, üniversitelerdeki bilgi birikimleri ile birleştirilerek işbirliği yapılacak. Merkez laboratuarları kurarken bir sonraki aşamadaki tematik laboratuarlarımızdan biri sağlık alanda olacak, bu konuda DPT başvurumuzda oldu. Ayrıca, Eskişehir yolunda Ankara İl Sağlık Müdürlüğü ile ortak bir proje kapsamında 4 ay içerisinde “Kalibrasyon ve Simülasyon Merkezi” kuruluyor” diye konuştu.


Diğer Alanlar

İkinci alanın ise uluslararası ilişkiler ve stratejik araştırmalar konusunda uzman bir üniversite olacağını vurgulayan Doğan şunları söyledi: “Kamu kurumları ile devletin politikalarının oluşturulması, devletin ilişkilerinin yürütülmesinde üniversitemiz bir rehber görevi yapacak. Diğeri “uydu haberleşme ve savunma sanayi” sistemleri ile mühendislik fakültemiz bu konuda çalışılacak. Dördüncü alan ise “Kurumsal Danışmanlık” işletme fakültesindeki öğretim üyelerimiz tarafından verilecek.” 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...