Ana içeriğe atla

MECLİSİN SAĞLIK ELÇİLERİ TÜRKAN DAĞOĞLU


Son dönemlerde çok tartışılan performans sistemindeki paket program ve akademisyenlerin çalışmalarının değerlendirilmesi ile ilgili düzenlemelerin yapılmasının gerekli olduğunu belirten Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanvekili Prof. Dr. Türkan Dağoğlu, tam gün uygulaması, üniversitelerle Sağlık Bakanlığı işbirliğinde yaşananlar ve uygulanan sağlık politikaları hakkında birçok konuyu Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e değerlendirdi.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve getirdikleri, üniversitedeki öğretim üyelerine uygulanan paket programlarla performansın ölçülmesi, bilimsel çalışmaların teşviki için yapılanlar hakkında AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Türkan Dağoğlu, düşüncelerini Sağlık Dergisi'ne anlattı. Üniversitede yıllarca görev yapmış, bilimsel araştırmalarla dünya literatürüne geçmiş olmasının yanında sağlık politikalarına objektif yaklaşımıyla dikkat çeken Dağoğlu, şunları söyledi: “Üniversite hastanelerinde hekim tam gün mesai ile çalışmalı. Akademik kariyer, misyon ve getirdiği gereklilikler göz önüne alındığında part-time yani yarı zamanlı çalışmayla bağdaşmamaktadır. Üniversitede ders veren, hasta bakan, ameliyat yapan ya da çalışma yaparak bilim üreten bir kişi kendi zihin ve mesaisini muayenehanede bekleyen hastalarıyla yormamalı. Tüm mesaisini yapmakta olduğu eğiticilik gereği bağlı bulunduğu kuruma adamalıdır. Akademik kariyer gibi zorlu ve yaklaşık 10-15 yıl gibi uzun bir süreci kaplayan meşakkatli yolu seçen kişilerin öncelikli düşüncelerinin yüksek gelir elde etmek olmaması gerekmektedir. Muayenehanecilik, bir işletme olarak, 21. yüzyıl sağlık koşulları ve gelişmiş sağlık teknolojileri göz önüne alındığında, geçmiş yıllardaki sağlık açıklarının doğurduğu bir boşluk doldurma ya da boşluktan faydalanma sisteminin ürünüdür.

“Muayenehanelerin İşlemesini Sağlayacak Bir Gereklilik Bulunmuyor”

Sağlık sistemi tamamen hastanelere kaydırılmış durumda. Hekimler kullanmakta oldukları muayenehaneleri devam ettirme özgürlüklerini yerine getirme arzusunda bulunuyorlarsa, bu kişiler üniversite olanaklarını kullanma hakkından vazgeçmelidir. Bağlı bulundukları kuruma gelen hastaları kendi muayenehanelerine yönlendirmeleri veya özel merkezlerde tedavi edemedikleri komplike vakaların tedavisine üniversite hastanelerinde devam etmeleri kurumsal ve hukuki yaptırımlarla engellenmelidir.

Doktor, özel hastanede baktığı hastasında bir komplikasyon çıktığı zaman bunu hemen bağlı bulunduğu kurum üniversitesindeki kliniğe getiriyor. Bu olmaz, bunu hangi hastanede yaptıysanız orada bunun tedavisini yapacaksınız. Üniversite hastanesinin kliniğini kullanarak komplikasyonu tedavi edemezsiniz. Bunun en doğru yolu hekimin tam gün çalışmasıyla olacaktır. Bu nedenle özellikle üniversite hastanelerinde görev yapan öğretim görevlilerine tam gün çalışmadıkları takdirde belirli kısıtlamalar getirilmeli ve böylece bu kurumlarda tam gün çalışmayı seçen hekimler arasında bir fark olduğu hukuken de ortaya konulabilmelidir.

“Performans Sisteminde Öğretim Üyesine Paket Program Olmamalı”

Performans sisteminin üniversite hastanelerinde kullanılabilirliği biraz kısıtlıdır. Performans sistemi 2003 yılından bu yana uygulanmakta. Ve bu sistem sağlık hizmetlerinin halkın tüm katmanları tarafından erişilebilirliği, verimliliği ve hizmet kalitesini ciddi olarak arttıran başarılı bir uygulama olarak karşımıza çıktı. Genel sağlık sigortası halkın sağlık hizmeti veren kurumlardan eşit olarak yararlanmasını sağlar. Bunun ikinci aşaması olarak getirilen performans ise bilgi ve deneyim anlamında üst düzey olan öğretim üyelerinin bu özellikleri ile halkın her birine hizmet etmesini kolaylaştırmaktadır. Bu uygulama ile hekimler, kamuya sağladıkları katkı oranında kendi gelirlerini de arttırma olanağı elde etmektedir.

“Performans Sistemi “Hastalık Yoktur Hasta Vardır” İlkesini Hiçe Saymakta”

Performans sisteminin bir bileşeni olan “paket programı” ile ücretlendirme, tıbbın en temel ilkesi olan “hastalık yoktur hasta vardır” ilkesini biraz hiçe saymakta. Her apandisit hastasını ya da kolasistitli hastayı aynı saymak ve yapılan ameliyatın, uygulanan tedavinin niteliğinden çok niceliği ile ilgilenmek doğru değil. Burada düzeltilmesi gereken durum, her bir ameliyatı ve her yapılan işlemi aynı paketin içine koymamaktır. Ben üniversite öğretim üyeliğinden gelen bir hekim olarak bazen hekimi de hastayı da zorlayan hastalıklar vardır. Onların farklı paketler içerisinde olması gereklidir. Bu düzenlemenin olmasını ben de isterim.

Performans sisteminin, çalışan ile çalışmayanı ayırmak için gerekli olduğunu düşünüyorum. Bir hafta ameliyata girmeyen öğretim üyesi ile her gün ameliyat yapan hekimler var. Bunu ayırmak için gereklidir.

KHK ile Bakanlık Teşkilatı Yeniden Yapılandırıldı

Kanun Hükmünde Kararname, hükümete verilmiş bir haktır, hukuksaldır ve yerine göre kullanılıyor. Sağlık Bakanlığı gelişmeleri gözeten, ülkemizin sosyo-ekonomik özelliklerine uygun yapısal, planlı ve sürdürülebilir bir Türkiye modeli hazırlamayı hedefliyor. Yürütmekte olduğumuz dönüşüm programının bileşenlerinden biri Sağlık Bakanlığının planlama, yönetme ve denetleme kapasitesini güçlendirmekti. Bu amaçla Bakanlık teşkilatı yeniden yapılandırıldı. Yeni yapıda politika oluşturma, temel kuralları belirleme ve üst denetim görevleri Bakanlığın bünyesinde oluyor. Bakanlığa bağlı kuruluşlar teşkil edildi; Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Temel Sağlık Hizmetlerini; Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Hastane Hizmetlerini; Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da ilgili düzenleme ve denetlemeleri yapacaktır. KHK cumhuriyet döneminde çıkartılan düzenlemeleri tamamen yeni bir boyuta taşıyarak ve sağlık sektörünü her yönüyle çok kapsamlı ele alan bir çalışmadır. Hastane yapılanmasından sağlık yatırımlarına, sağlık turizminden ilaç üretimine kadar tüm sektörü tek çatı altında ele alan bir düzenleme olarak başarılı buluyorum.

En Büyük Hizmetlerden Biri Tüm Sigortaların Tek Çatı Altında Toplanması

Hükümetimizin yaptığı en büyük hizmetlerden biri emekli sandığı, sosyal sigortalar, bağ-kur ve yeşil kartlıları aynı çatı altında toplanması oldu. Bu Türkiye için başlı başına büyük bir hizmet. Hastaların ne çektiğini biliyorum. Bu uygulama ile hastalar istedikleri kuruma gidip, muayene olup tetkik ve tedavisini yaptırabiliyor.


“Tam Gün ile Asistan Eğitimleri Düzenlenecek”

Sistem kökten değiştiği için bunun getirdiği zorlukların olması doğaldır. Tam gün yasasında asıl hedeflenen , profesörlerin özel sektör yerine eğitim verdikleri kuruma zamanlarını ayırmalarıdır. Öğretim üyesi üniversitede 2 saat durup özel hastaneye ya da muayenehanesine gitmeyecek. Üniversitede çalışıyorsa bütün gün orada duracak ve asistana eğitim verecek. Asistan istediği anda öğretim üyesine ulaşabilecek.

“Üniversiteler Eğitim Vermek İçin Yetersizse Devlet Destekler”

Üniversitelerle ilgili durum Sağlık Bakanı ile görüşüldü ve toplantı düzenlendi. Toplantıya birçok üniversitenin başhekimi ve dekanları katıldı. Marmara Üniversitesi’nin, Bakanlık ile işbirliği çalışmalarına başlamadan önceki ve sonraki başhekimleri de katıldı. Bu üniversitenin yıllarca yeterli bir hastanesi olmadı, son durumdan herkes memnun.

“Profesörlere Yönelik 8 Yeni Madde Gündeme Geldi”

Hekimlik mesleği sadece okumakla olmaz, çok hasta görmek gerekir. Bir hastanın teşhisinde deneyim çok önemlidir. Önceden öğrenciler, bir-iki hasta ile mezun olurken şimdi çok sayıda hasta görerek mezun oluyor. Üniversitedeki sorunların dinlenip, çözülmesi için bazı düzenlemeler yapılacak. Profesörlere yönelik 8 madde gündeme geldi. KHK ile ilgili madde çıkacaktı toplantıdan sonra o karar çıkmadı. Muhtemelen yeni düzenleme ile daha ileri bir tarihe ertelendi.

Bakanlık ve Üniversiteler Uzlaşıyor

Öğretim Üyelerinin istekleri arasında, özel sağlık sigortasının üniversite kliniklerinde de geçerliliğinin sağlanması yer aldı. Bilimsel Araştırma Kuruluna, bilimsel araştırma yapan akademisyene az bir pay verilirken, bunların arttırılması düşünüldü. Özlük haklarının ve emeklilik maaşlarının daha iyi hale getirilmesi öngörüldü.

“KHK Yerli Üretimi Destekliyor”

KHK ile yerli ilaç üretimi teşvik edilmekte ve desteklenmektedir. Yurt içi sanayi alımları desteklenecek, ihtiyaç halinde yerli ve yabancı alım garantili sözleşmeler yapılacak. İleri teknoloji, hizmet ve ürün sanayisinin geliştirilmesi için yurt dışından teknoloji transferine ve ofset uygulamalarına imkan sağlanacaktır.

İstanbul Üniversitesi’ne Yeni Hastane Teklifi Edildi, Akademik Kurul “Hayır” Dedi

İstanbul’da halk, sağlık politikalarından son derece memnun. Sistem değiştiği için bazı aksaklıkların olması doğaldır. Yıllardır alışılan düzen bozuluyor. Sorunların zaman içinde düzeleceğine inanıyorum. İstanbul Üniversite Tıp Fakültesi’nin hastaneleri çok eski olduğu için Sayın Başbakana gelen talep doğrultusunda yeni hastane verilmesi teklif edildi. Sayın Rektör, akademik kurul ile durumu anlattı, hocaların yüzde 95’i istemediklerini söyledi. Ancak eski binaların yenilenmesi uzun süreceği kendilerine iletildi.

Türkan Dağoğlu Kimdir?


Türkan Dağoğlu, 10 Eylül 1945'te Tekirdağ'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Aynı Fakültede Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları alanında uzman oldu. ABD New York Üniversitesi'nde Yenidoğan Bilim Dalında üst ihtisasını yaptı. 1982'de doçent, 1990'da profesörlük unvanlarını aldı. 1991-2002 yılları arasında yurt dışında değişik üniversitelerde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. Üniversitelerarası Kurul Üyeliğine seçildi. İstanbul Tıp Fakültesinde Kadın Doğum ve Hastalıkları Anabilim Dalına bağlı olarak Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesini kurdu. Amerikan Biyografi Enstitüsü'nün "Yılın Başarılı Kadınları" listesine girdi. İngiltere'de Oxford Üniversitesinde yapılan Dünya Forumunda kendi adına "Şeref Madalyası" aldı. Anne ve çocuk arasında kan uyuşmazlığı hastalığı ile ilgili olarak uyguladığı tedavi yönetimiyle dünya literatürüne geçti. Sağlıklı Bebek Derneğinin, Anne ve Bebek Sağlığı Vakfının Kurucusu ve 2. Başkanı, Türk Neonataloji Derneği’nin Yönetim Kurulu’ndadır. İyi düzeyde İngilizce bilen Dağoğlu, evli ve 3 çocuk annesidir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...