Ana içeriğe atla

TRD Başkanı Akhan: "ÇIĞLIĞIMIZI DUYUN"



Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr Okan Akhan, ihale yöntemi ile verilen radyoloji laboratuarlarında hizmetin kalitesinin düşük olduğunu, bunun halk sağlığını ciddi tehdit ettiğini söyledi. Akhan, dernek olarak, radyoloji ile ilgili standartların belirlenmesi ve tüm hastanelerde uygulanmasını sağlaman amacıyla Sağlık Bakanlığı ile çalışma başlattıklarını ve bir komisyon kurduklarını, yapılacak tetkiklerinde bu komisyonun protokollerine uygun yapılmasının planlandığını kaydetti.

Türk Radyoloji Derneği'nin düzenlediği 32. Ulusal Radyoloji Kongresi, 28 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında Antalya Lara'daki WOW Otel'de gerçekleştirildi. Kongrede bu yıl ilk kez "Türk Radyoloji Derneği Komşularıyla Buluşuyor" oturumları yer alırken; "acil radyoloji" ve "Radyolojide tanı koydurucu tipik bulgular ve işaretler" konularında eğitim kursları verildi. Kongre ile ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Okan Akhan, ihale ile dışarıdan hizmet alımı ile yapan radyoloji hizmetlerinin kalitesinin düşük olduğunu savunarak "Bu yöntemle hizmet alımı yoluyla faaliyet gösteren 150'den fazla birim olduğu söylenebilir. Bazı birimlerde daha fazla sayıda tetkik yapmak için uluslararası kabul görmüş protokoller göz ardı edilmektedir" dedi.

“Çok Tetkik, Hiç Tetkik Demek”

Bir birimde Bilgisayarlı Tomografi (BT) cihazı ile 400 BT tetkiki, bir başka birimde 70 MR yapılması gerekirken 180'e varan MR yapıldığına dikkat çeken Akhan "Bunlar devletin hastanelerinde, ihale ile çalışan ünitelerdi. Çok tetkik hiç tetkik demektir. Bu hastalar, zaman ve devletimize para kaybettirmektedir. Dernek olarak bu standartları belirlemek ve tüm hastanelerde uygulanmasını sağlamak konusunda Sağlık Bakanlığı'na yardımcı olmaya hazır olduğumuzu defalarca belirttik. Geçtiğimiz aylarda Bakanlık, önerilerimiz üzerine bir temsilcimizin de içinde olduğu bir komisyon kurdu. Bu komisyon tetkik protokollerini 'Standartlar Komitemizin' kurullarına uygun olarak hazırlanıyor. Umuyorum ki Sağlık Bakanlığı söylediğinden vazgeçmeyecek bu işin uluslar arası standartlara göre yapılmasında gerekli adımları atar" diye konuştu.


"Nicelik Bazlı, Sayıya Dayanan, Hizmet Karşılığı Ücret Prensibi "

Tam Gün Yasası ve performans sistemine de değinen Akhan, “Derneğimiz, Tam Gün Yasası’nın sağlık hizmeti sunumuna olumsuz etkileri olacağı görüşündedir. Özellikle halen uygulanmakta olan nicelik bazlı, sayıya dayanan, hizmet karşılığı ücret prensibini benimsemiş, parça başı ücretlendirme yapan performans sistemi, endişelerimizi daha da artırmaktadır. Sayıya dayalı anlayış sadece eğitimi ve araştırmayı sorunlu hale getirmiyor, ayrıca hasta güvenliğini tehdit eden, sağlık hizmeti kalitesini düşüren, hekim-hasta ilişkilerini zora sokan, malpraktis kaygılarıyla gereksiz tetkik ve ilaç kullanımına yol açarak sağlık harcamalarını arttıran sonuçlar doğurmaktadır” dedi.

Çığlığımızı Duyun

Prof. Dr. Okan Akhan, performans sisteminin üniversite, eğitim ve araştırma hastanelerinde eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkilediğini anımsatarak, şöyle devam etti: "Sağlık Bakanlığı hastanelerinde uygulanan ve bu yılın başından itibaren üniversite hastanelerinde de yaygınlaşan performans sistemi eğitimleri önemli ölçüde etkiliyor. Hekimler uzun saatler çalışıyor, hastalara yeterli vakit ayrılmıyor. Bir hastaya en az 20 dakika ayrılması gerekirken performans sistemi nedeniyle ayrılan süreler çok kısalıyor. Kliniklerde günde 150 ye varan hasta bakılıyor. Her gelen hastaya da radyoloji tetkikleri yazıldığından o hastalarda bize geliyor, iş yükümüz artıyor. Bu tetkikler ne yazık ki standartlara uygun yapılmıyor. Hastaya verilen hizmetin kalitesi de ve eğitim niteliği düşüyor. Böyle devam ederse 5-10 yıl sonraki radyologlardan halkımız çok zarar görecek. Çığlığımızı duyun. Sağlık Bakanlığı üniversitelerin işine soyunursa halk bunun olumsuzluğunu öder. Sağlıkta dönüşüm politikası yurttaşın daha kolay hastaneye ulaşmasını sağlamıştır ama hizmet kalitesi düşmüş hem de gereksiz tahlil ve tetkikler yapılmasına neden olmuştur” dedi.

“Radyoloji Eğitiminin Takipçisi Olacağız”

Türkiye’de yaklaşık 80 civarında radyoloji eğitimi veren kurum olduğunu belirten Dr. Akhan, radyoloji alanındaki uzmanlık eğitimi ve çalışma şartları hakkında şunları söyledi:“Derneğimiz nitelikli radyoloji uzmanı yetiştirilmesi, radyoloji alanında sunulan sağlık hizmetinin iyileştirilmesi, radyoloji hizmet ortamının standartlarının yükseltilmesi çabaları yanında alanımızın hak ve menfaatlerinin korunması için elinden gelen her çabayı sarf etmektedir. Radyoloji alanındaki uzmanlık eğitiminde de önemli sorunlarımız devam etmektedir. Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde de uygulanan; derneğimizin girişimleri sonucunda 2002 yılı yönetmeliğinde 3 yıldan 5 yıla çıkarılan uzmanlık eğitim süresi maalesef ülke gerçekleri, radyolog ihtiyacının aşırı olması gibi tartışmalı gerekçelerle, TTB ile birlikte yaptığımız girişimlere karşın 4 yıla indirildi. Merkez Yönetim Kurulu bu durumun düzeltilmesi ve ihtisas süresinin yeniden 5 yıla çıkarılması için Sağlık Bakanlığı’na resmi başvuruda bulunmuş ve sonrasında da dava açmıştı. Ancak 4 yıllık süreyi yasa maddesi yaptılar. Ayrıca yeni yasa ile 7 saat günlük mesai yapmamız zorunlu hale geldi. Bunun sonucu olarak icapçılık, gece nöbeti veya vardiyalı çalışma gibi birçok tartışma gündemimize girmiştir.”

"Üniversiteler Sağlık Bakanlığı'na bağlanmalı mıdır?"

Akhan, "Üniversiteler Sağlık Bakanlığı'na bağlanmalı mıdır?" sorusuna şöyle cevap verdi: "Bu suyu tersine akıtma demektir. Dünyanın hiçbir yerinde üniversiteler Bakanlığa bağlı değildir. Üniversiteyi silah zoruyla bağlayabilirsiniz ama üniversite yıllar sonra yeniden doğar. Üniversite herhangi bir doğmanın tekelinde olamaz. Sağlık Bakanlığı tıp eğitiminden çıkmalıdır. Sağlık Bakanlığı üniversitenin işine soyunursa bunun acısını bu toplum öder."

“Performans Denen Şey Gerçek Performans Değil”

TRD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Kaya ise, üniversitelerdeki son yugulamalar hocalarımızın motivasyonunu ciddi etkilediğini belirterek "Bir işlem yapıyorsunuz o ay onun karşılığı olmayan bir ücret alıyorsunuz. Anabilim dalının toplam geliri, kurumun geliri etkili olabiliyor. Performans denen şey gerçek performans değil. Ben yıllarca savundum bunu ama şuan ki bu değil. Hiç çalışmayla alakalı olmayan gelir dağılımı ile karşılaşıyorsunuz" dedi.

“Performans Sistemi Bir Puanlama Sistemi”

Kongre Bilimsel Komite Başkanı Cem Çallı ise son yıllarda komşu ülkelerle radyoloji eğitimi verebilecek hale geldiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Umarım bu performans sistemi ile bu özelliğimizi kaybetmeyiz. Performans sistemi bir puanlama sistemi. Yaptığınız işin puanının ne kadara denk geldiğini bilmiyorsunuz. Bu sadece radyoloji için değil tüm branşlar için geçerli."

“Türk Radyoloji Derneği Komşularıyla Buluşuyor”

Bu yıl yapılacak olan kongrenin belki de en önemli özelliği ve farkının “Türk Radyoloji Derneği Komşularıyla Buluşuyor” oturumları olacağını kaydeden Çallı, şöyle konuştu: "İlk yılın davetlileri İran Radyoloji Derneği ve Bulgaristan Radyoloji Derneği olacaktır. Bu proje ile gelecek yıllarda komşu derneklerimizden ikisinin özel oturum yapması planlandı. Gelecek senelerde Güney Kore, Brezilya, Meksika gibi radyolojinin yükseldiği ülkelerin yanı sıra, Batı Dünyası ülkeleriyle de “TRD Uzak Komşularıyla Buluşuyor” oturumlarının başlatılması ve ülkemiz radyolojisinin dünyaya açılma sürecinin devam etmesi planlanmakta ve hedeflenmektedir. Bu sene TÜRKRAD 2011'de 199 sözlü bildiri, 1101 e-poster ve 856 olgu sunumu ile yüksek bir bilimsel seviye tutturulmuştur."

TÜRKRAD Genel Sekreteri Doç. Dr. Şükrü Mehmet Ertürk'de sık çektirilen radyoloji ile işin kalitesinin değil tekrarların sayısının arttığına dikkati çekti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...