Ana içeriğe atla

KEMOTERAPİDE SANTRAL VENE GİRİŞ KAPISI: “SANTRAL VENÖZ PORT”

Kemoterapi ilaçları perifer damarlardan verilirken damarlarda oluşan tahribata bağlı ağrı ve yanma hissi ve bazen de tedavinin aksamasına bile yol açabilen damar yolu problemlerini ortadan kaldıran “Santral Venöz Port İmplantasyonu” yöntemi ile onkoloji hastaları günlük hayatına devam ediyor, duşunu alabiliyor, hatta denize bile girebiliyor.

Kemoterapi, bazı durumlarda ağızdan verilebilse de genellikle damar yolundan verilmek zorunda ve tedavinin etkili olabilmesi için güvenli bir damar yolu sağlanması şart. Kemoterapi gören hastalarda, damar yolu problemleri ile sıklıkla karşılaşılıyor. Genellikle ön kol ve el sırtındaki çapı 2-4 mm olan ince periferik damarlar tercih ediliyor. Vücttaki toplar damarlardaki kan akımı çevreden merkeze doğru artış gösterir. Periferik damardan verilen kemoterapi ilaçlarının damar çapının dar olması ve kan akımının nispeten yavaş olması nedeni ile ilacın damar içerisinde yoğunlaşarak damarın içini döşeyen endotelde hasara neden olduğunu belirten Florence Nightingale Hastanesi Anesteziyoloji ve Reaminasyon Uzmanı Dr. Fikret Kutlu, bu sorunu ortadan kaldırmak için kemoterapi hastalarının tamamına uygulanabilen “Santral Venöz Port ” hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi verdi.

Kutlu şunları söyledi: “Kemoterapi ilaçları kan akımının yavaş olduğu ve damar lümeninin dar olduğu durumlarda orada yoğunlaşarak damar cidarına zarar verebiliir ve damarlarda ağrı ve yanmaya sebep olur. Dolayısıyla bu damarlar bir iki kullanımdan sonra normal yapısını kaybederek boru şeklinden adeta ip şekline dönüşür. Lümen denilen içindeki boşluk giderek daralır ve bazen de kaybolur. Bu durumdaki damar kullanılmaz hale gelir. Başka bir damar aranmak zorunda kalınır. Kemoterapi seanslarla devam eden bir tedavi olduğu için hastaların artık damarları bulunamadığı için tedavileri aksayabilir.

Damar Dışına Kaçan İlaçlar Cilt Nekrozuna Yol Açar

Karşılaşılan durumlardan biri de damar dışına kaçan ilaçlardır. Damar dışına kaçan bölgede ciltte ve cilt altında nekroza(doku ölümüne) neden olur. Doku kayıpları bazen bir dizi plastik cerrahi amleliyatları ile düzeltilmeyi gerektirebilir.

Ana Toplardamardan Verilen Kemoterapi Damar Cidarında Tahribata Neden Olmaz

İlaç, merkezi damarlardan verildiğinde damar çeperi geniş ve kan akımı daha hızlı olduğundan damarlar zarar görmeden ilaç hızlı şekilde kanın içinde dağılarak seyrelir ve hasta ilaç verilidiğini hissetmez, ağrı ya da yanmadan yakınmaz. Direk dolaşıma karışarak damar dışına diffüze olması, vücut ısısından etkilenerek aktivitesinin azalması gibi olumsuz etkiler olmaksızın hedef organlara ulaşır. Port implantasyonu lokal anestezi ile yapılan, kısa süren küçük bir işlemdir. Ciltten bir iğne yardımı ile ana toplardamara ulaşılarak bir kateter yerleştirilir ve bu kateter port adını verdiğimiz hazneye bağlanır. Port, göğsün sağ ya da sol tarafında köprücük kemiğinin atında cilt altına açılan cebe yerleştirilir ve cilt kapatılır. Dışarıdan bakıldığında sisteme ait hiçbir şey gözükmez geriye kalan 1,5 cm.lik bir cilt kesisidir ki iyileştikten sonra çıplak göz ile zor farkedilir.

Bu yöntemin damar içine kateter yerşetirildiği bölümü özel eğitim ve deneyim gerektirir. Pnömotoraks ve artere girme en sık görülen komplikasyonlardır.

Kemoterapi İçin Vücuda Port Yerleştiriliyor

Port hazne ve kalın silikon membrandan oluşur, membran yaklaşık 8 milimetre kalınlığındadır ve cildi geçtikten sonra iğne bu membrana batırılarak hazneye girilir. Özel yapısı ile yaklaşık 3 bin kere iğne batırılmasına izin verir. Membrana batırılan iğnelerin ucu mebranı deldiğinde zarar vermeyecek şekilde geliştirilmiş olup, porta sadece bu özel iğneler ile girilmelidir. Port vücutta ortalama 5 yıl kadar kalabilir. Sorun yaşanmadıkça bu süre daha da uzayabilir.

Özellikle 24-72 Saat Süreyle Verilen Sürekli Kemoterapi İlaçları İçin Gerekli

Bazı kemoterapi ilaçları 24-72 saat süre ile yavaş infüzyon şeklinde verilmesi gerekir. Sürekli kemoterapi, biberon adı verilen bir “rezervuar pompa” sistemiyle özellikle mide ve kolon tümörlerinde uygulanır. Hastaya günün her saatinde uzun süre ile ve hastane dışı ortamda gideceği için ilacın periferden verilmesi sakıncalıdır ve bu nedenle uygulama için port kullanılmalıdır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay...

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi...