Kanser haftası nedeni ile çeşitli etkinliklerle gündeme getirilen çalışmalara bir yenisi eklendi. ABD Ulusal Kanser Enstitisü (National Cancer Institute) ile Türkiye’den bir üniversite ile işbirliği için protokol imzaladı.
Kanser, geçmiş yıllarda korkulan bir hastalıkken, günümüzde artık tedavisi yapılır ve normal hayatın yaşandığı bir duruma geldi. Bu büyük gelişim ve değişimin temelini, biliminsanlarının ve hekimlerin büyük araştırmaları ve çalışmaları oluşturuyor. Bu süreçte de uluslararası işbirlikleri yapılarak günümüzde büyük adımlar atılmaya devam ediyor.
Amerika’nın en büyük kuruluşlarından biri olan Ulusal Kanser Enstitisü yetkilileri Türkiye’ye geldi. Kanser haftası nedeniyle birçok etkinliğin yapıldığı ve protokollerin imzalandığı bu hafta da Hacettepe Üniversitesi ile National Cancer İnstitute arasında da bir protokol imzalandı.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Francis J. Ricciardone ve eşi Dr. Marie Ricciardone’nin ev sahipliğinde Ulusal Kanser Enstitisü Başkan Yardımcısı Dr. Douglas Lowy ve beraberindeki heyet için bir resepsiyon düzenlendi. Davete katılanlar kanser ile ilgili çalışmaları değerlendirme fırsatı buldu.
Dr. Douglas Lowy ziyaretinin amacının, daha önce kendilerini ziyaret eden Türk heyet ile ortak çalışma başlatmak olduğunu söyledi. İki ülke arasında kanser araştırmaları arasında bağlantı sağlamayı hedeflediklerini kaydeden Lowy, “Kanser Kontrol Departmanı ile çok güzel ilişkilerimiz oldu. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, burada da bir “Ulusal Kanser Enstitüsü” kurulmasını arzu ediyorlar. Bu konuda iletişimimizi arttırma adına da fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Mesela TÜBİTAK ile konferanslar düzenlemeyi düşünüyoruz. İlk konferans da sanırım bu yılın sonbaharında gerçekleştirilecek ve konusu da “Kansere sebep olan Bağışıklık Genleri” (Genetics of Immunology towards cancer) olacak.
Kanser, geçmiş yıllarda korkulan bir hastalıkken, günümüzde artık tedavisi yapılır ve normal hayatın yaşandığı bir duruma geldi. Bu büyük gelişim ve değişimin temelini, biliminsanlarının ve hekimlerin büyük araştırmaları ve çalışmaları oluşturuyor. Bu süreçte de uluslararası işbirlikleri yapılarak günümüzde büyük adımlar atılmaya devam ediyor.
Amerika’nın en büyük kuruluşlarından biri olan Ulusal Kanser Enstitisü yetkilileri Türkiye’ye geldi. Kanser haftası nedeniyle birçok etkinliğin yapıldığı ve protokollerin imzalandığı bu hafta da Hacettepe Üniversitesi ile National Cancer İnstitute arasında da bir protokol imzalandı.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Francis J. Ricciardone ve eşi Dr. Marie Ricciardone’nin ev sahipliğinde Ulusal Kanser Enstitisü Başkan Yardımcısı Dr. Douglas Lowy ve beraberindeki heyet için bir resepsiyon düzenlendi. Davete katılanlar kanser ile ilgili çalışmaları değerlendirme fırsatı buldu.
Dr. Douglas Lowy ziyaretinin amacının, daha önce kendilerini ziyaret eden Türk heyet ile ortak çalışma başlatmak olduğunu söyledi. İki ülke arasında kanser araştırmaları arasında bağlantı sağlamayı hedeflediklerini kaydeden Lowy, “Kanser Kontrol Departmanı ile çok güzel ilişkilerimiz oldu. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, burada da bir “Ulusal Kanser Enstitüsü” kurulmasını arzu ediyorlar. Bu konuda iletişimimizi arttırma adına da fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Mesela TÜBİTAK ile konferanslar düzenlemeyi düşünüyoruz. İlk konferans da sanırım bu yılın sonbaharında gerçekleştirilecek ve konusu da “Kansere sebep olan Bağışıklık Genleri” (Genetics of Immunology towards cancer) olacak.
“Kanser Kontrol Planı”
ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden (National Institutes of Health ) Lisa M. Stevens, Hacettepe Üniversitesi ile yapılan protokolün kanser vakalarında yeni yaklaşımları geliştireceğini söyledi. Stevens, konu ile ilgili şu bilgileri verdi: “Biraz CGH’dan bahsedeyim sizlere. Kurulalı yaklaşık 2 buçuk yıl oldu. Bazı öncelikler belirledik ve bunların başında ikili ilişkiler kurmak geliyor. Türkiye bu anlamda mükemmel bir iş ortağı çünkü, masaya sadece finansman hedefleyerek değil, tam anlamıyla iş birliği yapmak adına oturuyor. Biz de “Kanser Kontrol Planı”nı desteklemek istiyoruz. İşte böylesine önemli bir haftada Amerika’nın kanser araştırmaları camiasının önemli 5 ismi olarak bu yöndeki çalışmalara destek vermek için buradayız.
Kansere Bağışıklık Genlerinin Etkisi
2 yıl önce, NIH ve CGH olarak TÜBİTAK’taki bilim insanları ile bir fikir birliğine vararak iki ülke arasında bir çalışma grubu oluşturulması, eğitimler ve konferanslar düzenleme kararları aldık. Özellikle önümüzdeki yaz 3 ay boyunca bir çalışma grubu oluşturacağız. Bizde bu konuda çok büyük bir tecrübe geçmişi var. Ancak Türkiye’de ve özellikle Ankara’da Tıbbi teknoloji transferleri yönetme konusunda da bir birikim mevcut. İşte bu işbirliği ile kansere bağışıklık genlerinin etkisi konularındaki çalışmalarımızı daha da geliştireceğimizi düşünüyorum.
Şunu da belirtmem de fayda var. Bu iş birliğinin içinde Lüban, Ürdün ve İsrail’in de içinde bulunduğu ülkelerle de gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz Eylül ayında Türkiye’nin de bilim insanlarından oluşan bir takım ile katkı verdiği bu iş birliğinde biz özellikle mentörlük anlamında destek veriyoruz ve kanseri kontrol planında ülkelerin katkı sunmasıyla daha da ileri noktalara ulaşacağımızı düşünüyoruz.”
2 yıl önce, NIH ve CGH olarak TÜBİTAK’taki bilim insanları ile bir fikir birliğine vararak iki ülke arasında bir çalışma grubu oluşturulması, eğitimler ve konferanslar düzenleme kararları aldık. Özellikle önümüzdeki yaz 3 ay boyunca bir çalışma grubu oluşturacağız. Bizde bu konuda çok büyük bir tecrübe geçmişi var. Ancak Türkiye’de ve özellikle Ankara’da Tıbbi teknoloji transferleri yönetme konusunda da bir birikim mevcut. İşte bu işbirliği ile kansere bağışıklık genlerinin etkisi konularındaki çalışmalarımızı daha da geliştireceğimizi düşünüyorum.
Şunu da belirtmem de fayda var. Bu iş birliğinin içinde Lüban, Ürdün ve İsrail’in de içinde bulunduğu ülkelerle de gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz Eylül ayında Türkiye’nin de bilim insanlarından oluşan bir takım ile katkı verdiği bu iş birliğinde biz özellikle mentörlük anlamında destek veriyoruz ve kanseri kontrol planında ülkelerin katkı sunmasıyla daha da ileri noktalara ulaşacağımızı düşünüyoruz.”
Gönüllü Olarak Çalışan Türk Öğrencileri Görmek Harika
Türkiye’de kendisini heyecanlandıran bir husus olduğunu dile getiren Dr. Douglas Lowy, “Öncelikle Türkiye bu konuya kendisini çok adamış insanlar barındırıyor. Bunun yanında kaynaklarınız da mevcut. Kaynak derken finansal destek anlamında söylüyorum. Hem devlet hem de sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bu gibi araştırmalara yönelik kaynak aktarımının cömertçe ayrıldığını görmek mutluluk verici. Açıkçası bunu başka ülkelerde çok göremiyoruz. Etrafımızda gönüllü olarak çalışan Türk öğrencileri görmek harika. Onlar gerçekten bu işi içselleştirmişler. İşte bu heyecan ve finansal kaynakların olması iş birliğini daha da güçlendiriyor. Eve dönerken buradan götüreceğim en önemli konu bu.
Tütün Tüketimi İle Kanser Vakalarının Arasında Doğru Bir Orantı Bulunmakta
Burada ilgimi çeken enteresan bir durum söz konusu. Türkiye’deki ekonomik gelişmenin hızının, aynı dönemde Amerika’daki ekonomik gelişmenin hızından daha büyük olması. Ülkenizde çokça kaynak bulunmakta ve bu da gelişme olarak Türkiye’ye geri dönmekte. İşte Türkiye’deki bu işbirliği heyecanı gösteriyor ki kaynaklar doğru yere harcanıyor. Ayrıca tütün tüketimi ile kanser vakalarının arasında doğru bir orantı bulunmakta. Burada olduğu gibi bir çok sunumda görüldüğü üzere Kanser Kontrol Planınını en önemli ayağı tütün tüketiminin düşürülmesi olarak görülüyor. Türkiye’nin de bu çalışmaları hızlandıracağını düşünüyorum” diye konuştu.
Haberin çevirisinde bana destek olan arkadaşım Serhat Canoruç'a teşekkür ederim.
Tütün Tüketimi İle Kanser Vakalarının Arasında Doğru Bir Orantı Bulunmakta
Burada ilgimi çeken enteresan bir durum söz konusu. Türkiye’deki ekonomik gelişmenin hızının, aynı dönemde Amerika’daki ekonomik gelişmenin hızından daha büyük olması. Ülkenizde çokça kaynak bulunmakta ve bu da gelişme olarak Türkiye’ye geri dönmekte. İşte Türkiye’deki bu işbirliği heyecanı gösteriyor ki kaynaklar doğru yere harcanıyor. Ayrıca tütün tüketimi ile kanser vakalarının arasında doğru bir orantı bulunmakta. Burada olduğu gibi bir çok sunumda görüldüğü üzere Kanser Kontrol Planınını en önemli ayağı tütün tüketiminin düşürülmesi olarak görülüyor. Türkiye’nin de bu çalışmaları hızlandıracağını düşünüyorum” diye konuştu.
Haberin çevirisinde bana destek olan arkadaşım Serhat Canoruç'a teşekkür ederim.
Yorumlar