Ana içeriğe atla

“TÜRKİYE'DE HER YIL 14 BİN YENİ PROSTAT KANSERİ VAKASI GÖRÜLÜYOR”

Prostat kanserinin tüm dünyada erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer aldığını belirten Avrupa Ürogenital Radyoloji Derneği Prostat Kanseri Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut, Türkiye'de her yıl 14 bin yeni prostat kanseri vakası görüldüğünü kaydetti. 

34. Ulusal Türk Radyoloji Kongresi kapsamında yapılan basın toplantısında Türkiye'de prostat kanserinde belirgin artış olduğu, prostat kanserinin erkeklerde akciğer kanserinden sonra ikinci sıraya yerleştiği bildirildi. Avrupa Ürogenital Radyoloji Derneği Prostat Kanseri Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut, prostat kanseri için dünya ortalamasının 100 binde 28'lerde ve Avrupa ortalaması 100 binde 60'larda iken, Türkiye ortalamasının 100 binde 37'lerde olduğunu söyledi. Turgut, bu bilgiler doğrultusunda Türkiye'de her yıl 14 bin yeni prostat kanseri vakası görüldüğünü açıkladı. Turgut, burada önemli bir sorunun batı ülkelerinden kısmen farklı olarak erken tanı oranının hâla önemli ölçüde düşük olduğunu ve bu durumun hastalığa yönelik farkındalığın düşük olması ve özellikle kültürel faktörlerle ilişkili olmak üzere, hekime başvurma oranının istenen düzeyde olmaması ile açıklanabileceğini ifade etti. Turgut, "Maalesef toplumun geneli herhangi bir yakınması olmaması durumunda kontrol amacıyla doktora başvurmamaktadır" dedi.

“Tüm Kanser Vakalarının Yüzde 11'inden ve Kanserden Ölümlerin Yüzde 9'undan Sorumlu”
Manyetik rezonans görüntüleme ve multiparametrik manyetik rezonans teknolojisinde son dönemde kaydedilen gelişmeler sayesinde prostat kanserinin kolaylıkla tespit edilebildiğini ve tümörün davranış özelliklerinin belirlenebildiğini belirten Turgut, prostat kanseri görülme sıklığı ve prostat kanserinin toplum sağlığı açısından taşıdığı önem konusunda bilgi verdi. Turgut, yapılan araştırmalarda, gelişen hayat standartları sayesinde yaşam beklentisinin artmasına paralel olarak özellikle 65 yaş üzerinde olmak üzere kanser vakalarında önümüzdeki 30 yıl içinde 3 kat artış meydana geleceğinin hesaplandığını söyledi. İleri yaş hastalığı olarak ortaya çıkan prostat kanseri için de aynı sözlerinin tekrarlanabileceğini kaydeden Doç. Dr. Turgut, konu ile ilgili şunları söyledi: “Prostat kanseri genel olarak orta yaşı geçmiş erkeklerde en sık tanı konan kanser olup tüm kanser vakalarının yüzde 11'inden ve kanserden ölümlerin yüzde 9'undan sorumludur. Çok çarpıcı bir veriyle devam etmek gerekirse, yapılan araştırmalar her 6 erkekten birinin yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanacağını göstermiştir. Prostat kanseri tüm dünyada erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci durumdadır. Bu çerçevede her 36 erkekten birinin prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybettiği düşünülmektedir. Tüm dünyada yılda 900 bin hasta prostat kanseri tanısı alırken, her yıl 258 bin hasta prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Benzer şekilde ABD'de 2012 için öngörülen yeni olgu sayısı 241 bin 740, ölüm sayısı ile 28 bin 170'dir. Mevcut artış durumun devam etmesi halinde 2030 yılında dünyada her yıl 1 milyon 700 bin yeni olgu ve 500 bin ölüm görüleceği düşünülmektedir."



Görüntüleme teknolojisindeki baş döndürücü hızdaki gelişmeler sayesinde, kanserli hastaya yaklaşımda radyolojik değerlendirmenin çok temel bir konuma geldiğinin altını çizen Turgut, görüntüleme sayesinde elde edilen tümöre ait yapısal, metabolik ve fonksiyonel bilgilerin, uygulanacak tedavi yaklaşımını doğrudan belirler hale geldiğini söyledi. Turgut, prostat kanseri tanısında MR görüntüleriyle üç boyutlu ultrason görüntülerinin birleştirilmesini sağlayan cihaz kullanıldığını, yeni biyopsi tekniği sayesinde prostat kanserinin kolaylıkla saptanabildiğini söyledi. Turgut, geleneksel yöntemler ve devrim olarak adlandırdığı yeni teknolojik gelişmeler arasındaki farkı şöyle açıkladı: "Prostat kanseri taraması için yöntemlerden biri kanda PSA ölçümü olup kan PSA düzeyinin artışı durumunda ultrason rehberliğinde prostat bezinden özel iğnelerle parça alınması işlemi gerçekleştirilmektedir. PSA düzeyinde artışın prostat kanseri dışındaki bazı sebeplere de bağlı olabilmesi nedeniyle rutin PSA taraması pek çok gereksiz biyopsiye yol açmaktadır. Bezin hangi kısmının anormal olduğu dikkate alınmadan, adeta kör olarak parça alınmaktadır. Son dönemde geliştirilen bir teknikle körleme parça alma yerine işlemin prostat bezi içerisinde saptanan şüpheli bölgelerden hedef gözeterek yapılması esas alınmaktadır."

Burada hastanın önce multiparametrik MR adı verilen yeni bir teknikle MR'ının çekildiğini, elde edilen görüntülerin özel yazılımlarla değerlendirilmesi sonucunda prostat bezinde kanser şüphesi yüksek alanlar belirlendiğini aktaran Turgut, "Burada çok önemli bir konu da prostat kanserinin her tipinin tedavi gerektiriyor olmaması. Özellikle belli kanser tipleri tedavi edilmeyip sadece kontrollerle yetinilse bile hastaya önemli bir zarar vermiyor" diye konuştu. 

Kadınlara Mamografi Erkeklere MR
Halihazır uygulamalarla birçok hastaya gereksiz ameliyatları da kapsayan ve uygun olmayan tedavi yöntemleri uygulandığını kaydeden Turgut, "Kadınlarda meme kanseri taramasına yönelik olarak mamografinin kullanılmasına benzer şekilde yakın gelecekte erkeklerde de prostat kanseri tanısına yönelik olarak Manyetik Rezonans (MR) görüntülemenin kullanılmasının gündeme geleceğini düşünüyoruz" diye konuştu. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he...

Esra Öz kimdir?

İş Bilgileri:  CNN TÜRK – Köşe Yazarı (Mayıs 2017- )  Rekabetçi Sektörler Programı (Competitive Sectors Programme) Medya İletişim Koordinatörü (Public and Media Relations Coordinator) ve Gazeteci (Journalist) (Kasım 2015-Temmuz 2016) Milliyet Gazetesi Pembe Nar Sağlık Köşe Yazarı ( Ekim 2015- Mayıs 2017) Kids&Gourmet Dergisi - Köşe Yazarı (Ekim 2015- ) TRT Kent Radyo Ankara -Sağlık Gündemi programını hazırlayıp sunuyor (Şubat-Eylül 2015 ) Sağlık ve İnsan Dergisi Yayın Editörü (Ekim 2014- Ocak 2017 ) Technical Assistance For Alignment İn Organ Donation Project (Organ Bağışında Uyum için Teknik Yardım Projesi) Senior Communication Expert (Kıdemli İletişim Uzmanı) (Nisan 2014- Nisan 2015) Pleksus- Med-Index/ Genel Yayın Yönetmeni  (Ocak-Kasım 2013) Dünya Sağlık Ajansı Yayın Yönetmeni (Ocak 2013-) Sağlık Bakanlığı Sosyal Medya Danışmanı (Mayıs-Aralık 2012) Sağlık Dergisi / Yazı İşleri Müdürü (Kasım 2007- Mayıs 2012 )  Türkiye’deki il...

AVRUPA’DAKİ TÜRK SAĞLIKÇILAR TEK ÇATI ALTINDA TOPLANIYOR

Avrupa’daki tüm sağlık çalışanlarını bir araya getiren tek Türk örgütlenmesi olan ATSEF’in yeni başkanı Dr. Serdar Dalkılıç seçildi.  Avrupa’daki tüm Türk sağlık çalışanlarını bir araya getirmek amacıyla kurulmuş olan Avrupa Türk Sağlık Elemanları Federasyonu (ATSEF)’in, 2. Olağan Genel Kurulu Berlin'de 4 Ekim 2014 tarihinde İngiltere, Fransa, Almanya, İsviçre ve Kuzey Kıbrıs'tan gelen delegelerin katılımıyla gerçekleşti.  Genel Kurul Yeni Yönetim Kurulunu seçti. Başkanlık görevine getirilen Türk Fransız Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Serdar Dalkılıç yeni dönemde hedeflerinin, tüm Avrupa ülkelerinde faaliyet göstermek olduğunu söyledi. Bu amaçla özellikle İskandinavya ve Balkan ülkelerindeki meslektaşlarla temasa geçildiğini ve yeni başkan yardımcısı seçilen, İsviçre Türk Hekimleri ve Sağlık Çalışanları Birliği başkanı Dr. Cankut Yüksel ile birlikte bu konuda yoğun çalışacaklarını belirtti. ATSEF’e Bireysel Üye Olunabilecek Genel Kurul toplantısında Dr. Serdar Dalkılı...