Ülkemizde aile hekimlerinin, sevk zincirinin iyi işlemediğinden kaynaklı bazı sorunları olduğunu belirten Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ikinci Başkanı Dr. Akif Emre Eker, zincirin çalışması için Aile Hekimleri başına düşen kayıtlı nüfusun yarı yarıya azalması, her bireyin yılda en az 2 kez periyodik sağlık muayeneleri kapsamanda aile hekimine muayene olma zorunluluğunun getirilmesi gerektiğini söyledi.
Aile hekimlerinin yaşadığı en büyük sorunların başında sevk zincirinin düzgün işlememesi geldiği belirtiliyor. Bakanlıktan aile hekimliğinin ve düzgün işleyen bir sağlık sistemi ve acil servislerde yaşanan problemlerin düzenlenmesi için sevk zorunluluğunun gelmesini istiyorlar. Başlangıç için Acillere ve iki ana branşa sevk zorunlu olmasının gerektiğini kaydeden Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ikinci Başkanı Dr. Akif Emre Eker, “Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları branşlarında sevk zorunlu olsun. Hem o branşlardaki hekimler rahatlasın, hastalar onlara elenip süzülerek gelsin. Gerçekten ihtiyacı olan hastalar oralara ulaşsın. Hem de bu kişiler e azından sevk için ASM’lere gelmek zorunda kalacağı için (sevk için bile gelmiş olsalar) İzlemlerini yaparız, gerekli tedavileri düzenleriz, kontrollerini yaparız. Türkiye’de sevk zinciri yok” dedi.
“Avrupa’da Aile Hekimine Yılda 2 Kez Muayene Olmak Zorunlu”
Eker, Avrupa’da ve gelişmiş birçok ülkede sigortacılık ve periyodik sağlık muayeneleri hakkında şu bilgileri verdi: “Kişiler sağlıklı bile olsalar yılda 2 kez periyodik sağlık muayeneleri kapsamında aile hekimlerine müracaat etmeleri gerekiyor. Eğer tetkiklerini, tahlillerini yaptırmazlarsa onların hastalık riski arttığı düşünüldüğü için sigorta primleri artırılıyor. Sigorta priminin artırılma nedeni risk satın alınması.”
“Biz Vatandaşın Peşine Düşüyoruz”
Aile hekimi sayısının az olmasından, aile hekimleri başına düşen nüfusun fazla olmasından dolayı, sevk zincirinin yürümediğinin iddia edildiğini belirten Eker, konu hakkında şunları söyledi: “Aile hekimlerinin sayısı arttırılamadığı içinde kişi başına düşen nüfus fazla oluyor. Fazla olduğu içinde, ‘sevk zinciri uygulanamıyor’ deniyor. Oysa hastane acilinde nöbet tutuluyor, polikliniklerinde çok uzun kuyruklar oluşuyor. Her hasta her şikayeti için direk yollardan hastanelere ulaşamamalı. 2. ve 3. basamağa hastalar elendikten ve süzüldükten sonra gitmeli. Oradaki hekimi boş yere oyalamamalı. Hekimin çok değerli olan ve gerçek hastalarına ayırması gereken zamanını boş yere almamalı. Bu durumdan aslında bilinenin aksine en çok hekimler mağdur oluyor, kişinin hiçbir sorumluluğu yok.
Avrupa’nın birçok gelişmiş ülkesinde, devlet ve özel sigortacılık sistemleri taramalarını yaptırmayan bireylerin prim kesme oranını yükselttiği için, kişi sağlam bile olsa kontrollerine gitmek zorunda kalıyor. Biz vatandaşın peşine düşüyoruz. Hem koruyucu hekimlik uygulamaları çerçevesinde hem de periyodik sağlık muayeneleri kapsamında ve en önemlisi ise kronik hastalıklarının takibinde Aile hekimleri kişilere ulaşmak için çabalıyor. Ve bazen bizden kaynaklı olmayan sorunlarla karşılaşıyor.
“Aile Hekimlerinin Ortak Sıkıntısı Vatandaş İstekleri”
Meslektaşlarımızın ortak sorunlarından bir tanesi de, vatandaşın bazı uygunsuz istekleri. Hastalar çoğunlukla istediği ilaçların yazdırılmasını talep ediyor. Kulaktan duyma, sağdan soldan öğrenilmiş ilaçların tekrar yazılması veya evde de bulunsun diyerek ilaç yazdırmak istemeleri en sık karşılaştığımız sorun. Hatta çoğunlukla hastanın kendisi de gelmiyor, bir yakını gelip ilaç yazdırmak istiyor. Oğlu gelip, “annemin ilaçlarını yaz” diyor. ASM’lerde güvenlik olmadığı için hastalarla çoğu zaman karşı karşıya gelebiliyoruz. Meslektaşlarımız çoğu zaman durumu anlatmaya çalışıyorlar ancak bunlar bazen yeterli olmayabiliyor.
“Alo 184 En Büyük Mobbing Nedeni”
Alo 184 hattı, her ne kadar bilgi hattı diye söz edilse de bana göre en büyük mobbing nedeni! Bakanlık tarafından her ne kadar gelen telefonların çok az oranı şikâyetleri içeriyor dese de vatandaşın şikâyeti değerlendirilirken, bu durumun gerçek olup olmadığı araştırılmadan, sorgulanmadan, direk olarak hekime tutanak tutuluyor. Hekimler, şikâyet ve şiddet korkusundan hastaların taleplerini istemeden de olsa yerine getirmek durumunda kalıyor.
“Kaç Kez Hekim Arkadaşlarımız Beyaz Koda Başvurdular, Hiçbir şey Olmadı”
Böyle olunca vatandaş kendini hekim karşısında bir güç olarak görmeye başlıyor. Önceden hekime saygı vardı, şimdi bu ortadan kalktı. İnsanlar, her türlü usulsüz teklif ile korkusuzca geliyorlar. Kaç kez hekim arkadaşlarımız beyaz koda başvurdular, hiçbir şey olmadı. Şimdi birçok mobbing ve şiddet girişimi bu nedenle bildirilmiyor bile. Oranların düşük çıkmasının sebeplerinden bir tanesi de nasıl olsa bir şey çıkmaz diye başvuruların yapılmaması. Hekimler şiddet gördükten sonra, mahkeme sürecinde hukuki destek sağlayacaklarmış. Oysa Şiddet uygulayana hiçbir yaptırım yapılmıyor.”Ve ya emniyetten ya savcılıktan ya da adliyeden salıveriliyor.
Eğer idarecilerimiz ve sağlık politikacıları gerçekten samimi iseler hukuksal olarak acil çözüm üretmeli ve cezai yaptırımları mutlak suretle artırmalıdırlar.
Yorumlar