Ana içeriğe atla

MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİ ALAN ÇOCUKLAR DAHA SEÇİCİ

Medya okuryazarlığı konusunda yıllardır haberler yapıyorum. Bu konunun önemin dikkat çekmek için uzmanların uyarılarını gündeme getiriyorum. 

Medya okuryazarlığı alanındaki çalışmaları incelediğimde bir şeyi fark ettim. Medyanın içinde çalışan gazetecilere hiç söz hakkı verilmiyor. Sadece tek taraflı yapılan araştırmaların etkisinin olmayacağını, teorik ile pratik arasında kopukluk olacağını kimse sorgulamıyor. Yani iş, teorikte anlatıldığı gibi olmayabiliyor. Öyle örnekler çıkıyor ki, medya okuryazarlığı için uygulanacak adımlara uyuyor ancak bir noktada aslında hatalar gözden kaçabiliyor. Bu nedenle teorik ile pratik bir arada olmadıktan sonra yapılan çalışmaların anlamı yok. 

Medyadan uzak medya okuryazarlığı çalışmalarının işler olması mümkün değil. Bu işlerin düzenlenmesi için, gazetecilerin özlük haklarının düzeltilmesi ve uzmanlaşmaları için imkan tanınması gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekir, birçok gazeteci medya okuryazarlığının ne olduğunu bilmiyor. 

Okullarda medya okuryazarlığı eğitimlerinin verilmesi güzel bir adım. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaklaşa yürüttüğü  Medya Okuryazarlığı Araştırması yapıldı. Çalışma, Türkiye genelinde 26 bölgede ve 37 il ve ilçe merkezinde Medya Okuryazarlığı Dersi alan 1273 ilköğretim öğrencisi ile gerçekleştirildi.

 Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin;

  •  %98’inin televizyon izlediği, televizyon izleme sürelerinin hafta içi ortalama 3 saat 34 dakika, hafta sonu ise 3 saat 59 dakika olduğu,
  •  Yaklaşık %57’sinin radyo dinlediği,
  •  %87’si için sahip olunan iletişim araçları arasında cep telefonunun kendileri için çok önemli veya önemli olduğu,
  •  %68’inin cep telefonun bulunduğu ve bunlardan %71’nin cep telefonundan internete erişim sağladığı sonucu çıkmış. 
Medya Okuryazarlığı Dersi alan öğrencilerin %52’sinin televizyon programlarında daha seçici davrandığı ve yaklaşık %61’nin bu dersin medya araçlarını eleştirel bir gözle incelemesini sağladığı yönünde görüş belirttikleri, tespit edilmiş.


  • Öğrencilerin önemli bir bölümü cep telefonu ve bilgisayarı vazgeçilmez olarak görmektedir.
  • Sosyal medya ağlarına bağlanma, öğrencilerin internet kullanımındaki öncelikli amacı ve en sık yaptığı aktivite konumundadır.
  • Öğrencilerin çoğunluğu Medya Okuryazarlık Dersini faydalı bulmakta ve ebeveynlerinin de medya okuryazarlığı eğitimi almalarını talep etmektedir.

Çocuklar seçerek yayınları takip ediyor. Bu işin öneminin farkında olmaları çok güzel. Çocuklara daha anlaşılır ve kullanabilecekleri şekilde konu anlatılırsa, etkisi daha da fazla olacaktır.  Bilinçli çocukların sunulan yayınları seçmesi, eleştirmesi ve ona göre tepki göstermesi için medya okuryazarlığını öğretmeliyiz. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi