Ana içeriğe atla

“DOĞAL” SAĞLIKLI MIDIR?

Sağlık haberlerine baktığımızda hep, doğal kelimesini görürüz. Doğal, sağlıklı  demek değildir. Pazarlama taktiği olarak en sık kullanılan kelimelerden biri de yine, “doğal”dır. Peki doğal olunca bize iyi mi geliyor?

Doğal olup, insan hayatına mal olabilecek çok fazla ürün var. Toksinlerin de doğal olduğunu biliyor musunuz?

Biyolojik ve kimyasal silah olarak toksinler” başlıklı makaleden alıntı yaparak detaylandırayım: 

"Bitkiler, bakteriler, mantarlar, algler ve bazı hayvanların ürettiği, diğer canlı organizmalara zararlı etkisi bulunan maddelere Toksin adı verilmektedir.

Üretildikleri yer bakımından biyolojik, yapıları bakımından kimyasal olarak değerlendirilebilen Toksinler, etkileri keşfedildiğinden itibaren potansiyel bir silah adayı olmuşlardır. Geçmişe bakıldığında özellikle suikast amacıyla kullanımları yaygın olarak görülmektedir.

Geçmişe bakıldığında özellikle suikast amacıyla kullanımı yaygın olarak görülmektedir. Abrin ve Risin bitkisel, Botulinum toksinleri, Enterotoksin B ve Şiga toksin bakteriyel, Saksitoksin, Anatoksin ve Tetradotoksin deniz kökenli, Batrakotoksin hayvansal, T-2 en çok bilinen fungal toksinlerdir. Özellikle risin, abrin, botilinum toksin ve T-2düşük dozlarda bile ölümcül olabilmektedirler.

Ricinus communis tohumlarından elde edilen risinin medyan ölümcül dozu (LD50), inhalasyonda ve enjeksiyonda kilogram başına 22 μg (ortalama 1.78 mg). Abrus precatorius bitkisinden elde edilen abrin ise risinden çok daha toksik olan bir bitkisel toksindir. Kilogram başına 3.3 μg abrinin inhalasyonu insan için ölümcüldür. Bir protein ve nörotoksin olan botulinum toksin, Clostridium botulinum bakterisi tarafından üretilir.  

Özellikle bitkiler başta olmak üzere, bakteriler, mantarlar, algler ve bazı hayvanların ürettiği maddelerdir. Bu maddeler üretildikleri yer bakımından biyolojik, yapıları bakımından kimyasal olarak değerlendirilebilirler.”  * 

"Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur."   Modern toksikolojinin kurucusu Paracelsus’ un söylediği gibi, her doğal olan sağlıklı demek değildir. Kimi zaman doğal olsa da dozu ölümcül olabilir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi