Ana içeriğe atla

TIP BU DEĞİL

Sağlık alanında ilgiyle okunan “Tıp Bu Değil” kitabının editörü Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, Med-Index’in sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, editörlüğünü yaptığı “Tıp Bu Değil” serisinin ikinci kitabı yakın zaman önce yayınladı. Sağlık alanında farklı bir bakış açısı yakalayan kitap sayesinde çok fazla geri bildirim alan Arslanoğlu, modern tıbbın karanlık yüzünü göstermeye devam ediyor. 

Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, “Tıp Bu Değil” isimli kitabı hakkında Med-Index’in sorularını yanıtladı.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1984 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum, Eskişehir’de mecburi hizmet ve Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 19 yıllık çalışma sonrasında 6 yıldır Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapıyorum 1994 yılında pediatrik endokrinolog, 2008’de profesör, 2012 yılında ise Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı oldum. 2010 yılında diyabetli çocuk aileleriyle birlikte Düzce Çocuk ve Genç Diyabetliler Derneği’ni kurdum. Kitabın yazarlarından Kaan Arslanoğlu ile evliyim. Çocuğum yok.

Kitabınızı yazmanızdaki etken nedir?
Meslek hayatım boyunca sağlık sisteminin oldukça farklı alanlarını gözlemledim. Anadolu’da pratisyenlik, sigorta hastanesinde uzmanlık, yan dal uzmanlığı, üniversitede öğretim üyeliği sırasında tıbbın insana ve topluma yararları kadar zararları da olduğunu gördüm. Üstelik hizmet alanlar, hizmet verenler ve hizmeti örgütleyenler sağlıklı gözlemler yapıp çözüm geliştirmek konusunda ümitlerimi beslemek bir yana, konuya yaklaşım açısından giderek daha kaygı verici eğilimler geliştirip “sağlık hizmeti” olgusunu patlamaya hazır bir bomba haline getirmekte yarış ediyorlardı. Bu kurgunun içinde yer almaktansa elden geldiğince işin bir ucundan tutmaya karar verdik. Bir platform oluşturmayı düşünmüştük, ama bunun fazla yorucu ve dinamik olacağı, kitabın ise daha ulaşılabilir, kalıcı ve işlevsel olacağına karar verdik.

Devam kitabı yazmayı düşünüyor musunuz?
Devam kitabı Tıp Bu Değil 2 Şubat 2013’de yayınlandı. Şu anda kitap projemiz yok. Bir çalıştay planlıyoruz, ayrıca www.insanbu.com sitesinde zaman zaman konuyla ilgili yazılar paylaşıyoruz.

Kitapta vermek istediğiniz mesaj nedir?
Çok geniş bir soru tabii. Ama ilk söylemek istediklerim, aşırı tıp yarardan çok zarar getirir, toplumda bütünsel sağlık bilinci ve ortaklaşa bir çabayla sağlıklı çevre, sağlıklı toplum, sağlıklı birey hedeflenmeli. Mutlaka tıbbi yaklaşım gereken olgulara yaklaşımın örgütlenmesi şimdiye kadar yaşanan acılardan, yanlışlardan titizlikle ve gönülden dersler çıkartarak yapılmalıdır.



Okurlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Sağlık profesyoneli okurlara mesajım; “hastalarınızdan geri bildirim alın, eleştirilmek ilk duygusallığı atlattıktan sonra çok yararlı bir durumdur. Haksızlık ve kabalık bile olsa bunu kişisel algılamayın, karşıdaki kişinin bulunduğu psikolojiden çıkmasına yardımcı olun. Tetkik ve tedavi planlarken minimalist olun, açıklama yaparken veya iletişime geçerken maksimalist olun.”

Sağlık hizmeti tüketicilerine önerim; “bir doktora gidiyorsanız, o sizin isteklerinizi yerine getirme mercii değildir. Kapasitesi elverdiğince sağlık sorununuza çözüm bulacaktır. Bunu yaparken kendi yöntemlerini kullanacaktır. Verim almak istiyorsanız, ona saygılı ve güvenli davranmalısınız. Kendinizi garantiye almanın bir yolu başka hekimlerin görüşünü almak, diğeri ise izlem gerektiren durumlarda bunu aksatmamaktır. Her girişim (tetkik, tedavi, ameliyat) risk taşır, en acısı çok gerekmediği halde yapılan girişimlerden görülen zararlardır. Bir muayeneden geçmek sizin yakın bir zamanda sıkıntınız olmayacağını veya o anda belirti vermemiş hastalıklarınızın yakalanacağını garanti etmez. Beklentinizi gerçekçi olmayan derecede yüksek tutmayın. Karşınızda size sürekli vaatlerde bulunan reklamcı, piyasacı, rekabetçi bir tıp sektörü var. Bu çarka kapılmayın, sağlıklı olmak konusunda kendi üstünüze düşenleri yerine getirmeden tıptan veya devletten beklemeyin.”

Sağlık sistemi örgütleyicilerine mesajım; “sağlık çalışanlarına yüklenen beklentilere göre bir sağlık sistemi, ücretlendirme ve mesai düzenlemesi oluşturun.”

Kitabınızla ilgili nasıl tepkiler aldınız?
İlk kitapta medya, meslektaşlar ve hastalarımızdan çok olumlu tepkiler aldık. İkinci kitaptan sonra, ya da geçen zamanın etkisiyle medya, kamuoyunun ve çoğu meslektaşların olumlu tepkileri devam etti ama “biz bunları zaten biliyorduk” veya “doktorlara bu kadar saldırı varken sizin bunları yazmanız doğru değil” şeklinde eleştiriler de aldık.


Kitabınız yazar olarak size neler kazandırdı? 
Kitap bana değerli bir arkadaş çevresi, hastalarımın gözünde artı bir saygınlık, hepsinden önemlisi giderek artan bir mesleki sorumluluk kazandırdı.

Mutlaka herkesin okuması gereken kitap sizce hangisi? 
Yine konumuzla ilgili olarak İvan İllic’den “Sağlığın Gaspı” kitabını öneririm. 

Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
Sağlık haberleri genelde öncelikleri belirlenirken toplum ve insan yararı gözetilmemiş, konuyu irdelemeden tek yönlü bakış açısıyla hazırlanmış haberler. 

Sağlıklı iletişimin olmazsa olmazı size göre nedir?
Önyargısız dinlemek.

Türkiye’deki çalıştığınız alandaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çok geniş bir konu. Ama beni en çok ilgilendiren çocuk diyabeti konusunda uzmanlık derneğimiz ve hasta derneklerimizle birlikte çok yapıcı çalışmalar mevcut.

Kendinizi bulunduğunuz alanın neresinde görüyorsunuz? 
Kendimi yazar olarak işin başında görüyorum. Hekim olarak başlangıçta istediğimden de fazlasını gerçekleştirdim ama şu anda daha büyük hayallerim var. Ancak yaşamımın bundan sonraki diliminde yazarlığa da daha çok ağırlık vermek istiyorum.

Med-Index

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi