Ana içeriğe atla

FARMAKOLOJİDEN KEMENÇENİN NAZLI EZGİLERİNE YOLCULUK

Kemençe ile uzun yıllardır nazlı ezgiler çalan Farmakoloji uzmanı Dr. Selda Emre Aydıngöz, Neva Türk Müziği Topluluğu üyesi olarak klasik müziği geleneksel tarza uygun olarak icra ediyor.


Sağlık çalışanları işlerinden arta kalan zamanlarda stresten uzaklaşmak için farklı hobiler ediniyorlar. Hobisini profesyonel şekilde yapmaya başlayan ve uzun yıllardır kemençe çalan Farmakoloji uzmanı Dr. Selda Emre Aydıngöz, “Müzik insanı sakinleştiriyor, işinizde yaşadığınız zorluklarla baş etmek için fark etmeden güç kazanmış oluyorsunuz. Hangi alanıyla uğraşırsanız uğraşın hekimlik çok zor bir meslek” diyor. Hobisinin mesleğine ve hayatına olan katkısını anlatan Dr. Selda Emre Aydıngöz, Med-Index’in sorularını yanıtladı. 



Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

1995 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezun oldum. Aynı fakültenin Farmakoloji Anabilim Dalı'nda uzmanlık eğitimimi tamamladım. Sonrasında kısa bir süre Sağlık Bakanlığı bünyesinde farmakoloji uzmanı olarak görev yaptım. Daha sonra Omega Klinik Araştırma şirketinde beş yıl kadar çalıştım ve tıbbi yazım ve editörlük alanına yöneldim. Bu doğrultuda Amerika’da St. Louis Üniversitesi Tıbbi Araştırmalar biriminde bir süre tıbbi yazar olarak görev yaptım. Board of Editors in the Life Sciences (BELS) tarafından Tampa, Florida’da yapılan sınav sonucunda Editor in Life Sciences (ELS) unvanını aldım. Halen kurucusu olduğum Edita Tıbbi Yazım ve Editörlük Şirketi bünyesinde araştırıcılara, ilaç sektörüne, ulusal ve uluslararası dergilere hizmet veriyorum. Prof. Dr. Üstün Aydıngöz ile evliyim ve üç erkek çocuk annesiyim.


Hobiniz nedir ve ne kadar süredir yapıyorsunuz? 

Yirmi yılı aşkın bir süredir klasik kemençe çalıyorum. Müziğe çocukluk yaşlarımdan beri ilgi duymuştum. Ancak, bizzat uğraşmaya üniversite yıllarında başlayabildim. Tıp fakültesi öğrenciliğime başladığım yıl olan 1988’de ilanlarını gördüğüm Hacettepe Üniversitesi Türk Müziği Korosu'na kaydoldum. O dönemde Ankara’da bir Türk müziği konservatuarı yoktu ve başta Hacettepe olmak üzere üniversite koroları konservatuar düzeyinde eğitim veriyordu. 


Dönemin en seçkin TRT saz ve ses sanatçıları, bestekarları koroda hoca olarak görev yapıyordu ve sistematik bir nota ve müzik eğitimi veriliyordu. Bu koroya devam eden çok sayıda arkadaşım bugün profesyonel müzisyen olarak ülkemizin önemli kurumlarında çalışmakta ve Türk müziğine hizmet etmektedir. Burada özellikle Türk müziğinin klasik dönemine ait eserleri tanıma ve anlama imkanı buldum ve kemençeye ilgi duydum. İlk kemençe derslerimi koroda hoca olan viyolonsel virtüözü İsmail Akdeniz’den aldım. Onun önerisi ile kıdemli TRT kemençe sanatçısı Dr. Nazmi Özalp ile çalışmaya başladım ve yaklaşık beş yıl kendisinden düzenli olarak ders aldım. Tıp öğrenciliğimin sonlarına doğru TRT Ankara Radyosu Türk Sanat Müziği Gençlik Korosu'na korist olarak girdim. Sonrasında TRT Ankara Radyosu’nun sınavlarını geçerek, 1996-2003 yılları arasında bu kurumda sözleşmeli saz sanatçısı olarak görev yaptım. Bu görev kapsamında çok sayıda radyo ve televizyon programında kemençe çaldım, festivallere katıldım. Bu dönemde seçkin müzisyenlerden oluşan Mavera Klasik Türk Müziği Topluluğu'nun üyesi oldum, yurtiçi ve yurtdışı konserlere katıldım. Kültür Bakanlığı Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun bazı konserlerinde ve CD kayıtlarında misafir sanatçı olarak yer aldım. Ankara'daki çeşitli üniversite korolarında ve amatör topluluklarda kemençe çaldım ve kemençe dersi verdim. 



Kemençe çalmaya hiç ara vermedim ama son yıllarda iş ve aile hayatının yoğunluğu nedeniyle eskiye göre daha az ilgilenebiliyorum. Şu anda Neva Türk Müziği Topluluğu’nun üyesiyim. Kanun, ney ve kemençe çalan üç kişilik bu topluluk benim için çok değerli. Klasik müziğimizi geleneksel tarzına uygun olarak icra etmeye çalışıyoruz ve Ankara’da düzenli konserler veriyoruz. 




Hobinizin mesleğinize katkısı oluyor mu?

Hobim mesleğimden çok ayrı bir alan. Bu nedenle doğrudan katkısı olduğunu söyleyemem. Ama ben genel olarak müzik ya da sanatın başka dalıyla uğraşmanın bireyin mesleğine, kişiliğine, insan ilişkilerine ve hayat görüşüne önemli ve çok olumlu katkıları olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce müzik insanı sakinleştiriyor, işinizde yaşadığınız zorluklarla baş etmek için fark etmeden güç kazanmış oluyorsunuz. Hangi alanıyla uğraşırsanız uğraşın hekimlik çok zor bir meslek. Hobimin bana önemli bir katkısı hekimlik mesleği dışından insanları tanıma onlarla çalışma fırsatı vermesi. Bu kendi mesleğinize, mesleğinizin sorunlarına karşı bakış açınızı genişletiyor, insanı olgunlaştırıyor. 


Neden bu hobiyi seçtiniz? 

Müzik benim kişisel ilgi alanım ve tutkumdu. Bu nedenle doğrusu nedenini tanımlamak zor. Ancak Türk müziğinin özellikle dinlendiği ve sevildiği bir aileden geliyor olmam bu hobiyi seçmemde etkendir sanıyorum.



Yaptığınız hobi size ne hissettiriyor?

Kemençe çalarken kendimi çok mutlu, huzurlu ve farklı bir dünyada hissediyorum. Özellikle sevdiğim müzisyen dostlarımla birlikte müzik yapmanın keyfi çok büyük. Tabi işin keyfi yanında zorluğundan da bahsetmeliyim. Müzikle uğraşmak, hele bir enstrüman çalmak çok zor bir iş. Doğrusu iyi bir müzisyen olmak için tüm zamanınızı, ömrünüzü bu işe adamanız gerekli. Müziği hobi olarak yapınca, istediğiniz teknik düzeye gelememenin sıkıntısını hep hissediyorsunuz. Ama amatör olduğunuzu ve müziği kişisel keyif için yaptığınızı hatırladığınızda bu sıkıntı hissinden sıyrılıyorsunuz. 


Tavsiye edeceğiniz kitap, film ve müzik nedir?

Bu aralar Zülfü Livaneli’nin tüm kitaplarını keyifle okuyorum. Doğrusu yakın zamanda tavsiye edebileceğim bir film izlemedim. Hobimle ilişkili olarak çok fazla müzik dinliyorum ve müzik alanındaki gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. İnce Saz ve Saz Söz İstanbul gruplarının tüm albümlerini öneririm. Kalan Müzik’ten Dilek Türkan’ın Aşk Mevsimi albümünü, halk müziği sevenler için Nida Ateş’in Ömür Bahçesi ve Yare Sebep albümlerini zevkle dinliyorum. Uğur Işık’ın Cello Unveils Anatolian Spirit albümü Anadolu ezgilerinin çello ile nefis bir yorumu. Yakın zamanda edindiğim üç genç ud virtüözüne ait 3 dem Geç (Turkish Oud Trio) de güzel bir albüm. Daha klasik dönem Türk müziği dinleyicileri için Elhan grubundan Saklı Nağmeler albümünü de öneririm. Kendimi tutamayıp epey müzik önerisinde bulundum sanırım.
Müzik grubunun sayfası: https://www.facebook.com/NevaTurkishMusic 




Med-Index

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi