Ana içeriğe atla

RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANELERİ KAPANACAK



Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Rixos Grand Ankara Oteli'nde gerçekleştirilen “Toplum Temelli Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı”nın açıklandığı basın toplantısına katıldı. Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri açıldığını belirten Bakan Akdağ, “Akıl Hastaneleri tarih oluyor.” dedi. Akdağ, sağlık alanında yetişmiş eleman sıkıntısının burada da ön plana çıktığını belirterek, şunları söyledi: “AB ülkeleri ile Türkiye’deki uzman sayısı karşılaştırıldığında, hepsinde son derece alt sıralardayız. Bunun sebebi, Türkiye’de doktor sayısının toplamda az olmasıdır.”

Sağlık Bakanlığı, ruh sağlığı tedavi hizmetlerinde devrim niteliğinde yenilikler için harekete geçti. Bakan Recep Akdağ tarafından açıklanan 'Toplum Temelli Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı'yla ağır seviyedeki ruh hastaları artık aylarca hastanelerde tutulmayacak. Bu hastaların takip ve tedavileri, kısa süreli yatışların ardından ruh sağlığı merkezlerinde yapılacak.
Bakan Akdağ, hayata geçirecekleri eylem planıyla, hastanın evine en yakın yerde hizmet alabilmesinin hedeflendiğini söyledi. Akdağ, “Eğer, kısa süreli bir yatış gerekiyorsa, o ildeki bir psikiyatri kliniğinde, yataklı bir kurumda kısa süreli yatışı sağlanacak. Bundan sonra “Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri” diye isimlendirilen bir merkezde takip edilecek." diye konuştu.

"Her İlimize Psikiyatri Uzmanı Atamış Durumdayız"
2002 yılından sonra sağlık alanında önemli bir dönüşüm yaşandığını söyleyen Akdağ, ruh sağlığı alanında da mevcut hastanelerin fiziksel şartlarının olabildiğince düzeltilmesi ile başlandığını söyledi. Türkiye'deki yapılandırma hakkında bilgi veren Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde 8 ruh sağlığı hastanesi inşa edilmişti. Bölgesel hizmet veren hastanelerdi bunlar. Bir anlamda Siirt'teki, Bitlis'teki hasta Elazığ ya da Adana'ya, bazen İstanbul'a gitmek zorunda kalıyordu. Şu anda her ilimize psikiyatri uzmanı atamış durumdayız. Psikiyatri bozukluğu olan kişiler, bazı özel durumlar haricinde bir ilden bile gitmiyorlar. Çocuklarımız için bunu henüz sağlayabilmiş değiliz. Bunun için de üzülüyoruz. Çünkü, çocuk psikiyatrisi uzman sayımız henüz yetersiz. Bu alanda da eğitim kontenjanlarını artırdık. Çok yakın bir zamanda bu uzman arkadaşlarımız da her ilde görev yapacak. “

Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri Açılıyor
Bakan Akdağ, Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı'nı hakkında şunları söyledi: “Hizmetlerin odağında hastanın ve ailesinin ihtiyaçları var. Bunun altını çizmek isterim. Örneğin, ağır ruhsal sorunu olan bir vatandaşımıza nasıl hizmet vereceğiz? Bu hizmet, modelinde, hedefimiz hastanın evine en yakın yerde hizmet alabilmesidir. Eğer, kısa süreli bir yatış gerekiyorsa, o ildeki bir psikiyatri kliniğinde, yataklı bir kurumda kısa süreli yatışı sağlanacak. Bundan sonra, Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezlerinde takip edilecek. Saldırganlık gibi ağır durumlar gösterebilen akıl sağılı problemi yaşayan kişi hastaneye müracaat edecek, hastanede kişinin acil tedavisi yapılacak, yatış gerekliliği halinde yatışı yapılacak. Hastanın yatış durumu gerektirecek sorunu ortadan kalkması halinde hasta Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri gözetimine girecek.”

29 Ruh Sağlığı Merkezi Var
Yaklaşık her 200-300 bin nüfus için bir Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezi'nin oluşturulacağını anlatan Akdağ, bu merkezlerin her ilde açılmaya başlandığını dile getirerek, şunları kaydetti: "İlgili merkezlerin şu anda sayısı 29. Bu sayıyı artıracağız. İlk etapta, 236 Toplum Temelli Ruh Sağılı Merkezi düşünüyoruz. Bu merkezlerde, psikiyatri uzmanı, sosyolog, sosyal çalışmacı, uzman hemşirelerin çalıştığı alanlar olacak. Merkezlerde, hastaların rehabilitasyonlarına katkı sağlamak için uğraş terapistleri olacak. Mevcut merkezlerde bunlar şu anda var. Hatta buna rağmen hastamız, bu merkeze günübirlik olarak gidip evine dönemiyorsa, hastanın gelmeme durumu varsa, hizmete ulaşamıyorsa hizmeti hastanın ayağına götürerek, evinde mobil hizmet ekibiyle de acil tedavisi yapılacak. Yani, bu toplum temelli, hasta odaklı, kapsamlı ve entegre bir hizmet modeli olacak. Bu hizmet modeli, süreç içerisinde aile hekimlerimizle de irtibatlandırılacak."

"Akıl Hastaneleri Tarih Oluyor"
Bir gazetecinin "Akıl hastaneleri kapanıyor mu?" sorusu üzerine Akdağ, "Hastaların, evlerinden uzak hastanelerde aylarca yattığı akıl hastaneleri tarih oluyor" dedi. Akdağ, şöyle devam etti: "Bunun en önemli sebebi de şu; en mükemmel akıl hastanesinde de yatsanız, oradaki personeli en mükemmel şekilde de geliştirseniz, bu uzun süreli yatışların olduğu hastanelerde bir müddet sonra personelin davranış biçimi değişiyor. Hastaya karşı davranış biçimi farklılaşıyor. Dolayısıyla böyle farklı hastaneler yapmıyoruz, bunları süreç içinde ortadan kaldıracağız."
Programın hazırlanmasında katkı sağlayan Prof. Dr. Medaim Yanık da aynı soruya "Dünyada bu konudaki eski model, hastaların büyük hastanelerde kalmasına, ikinci model hastanelerin tamamen kapatıldığı toplum temelli modelin yüzde yüz uyguladığı ve üçüncü olarak da denge modeliydi. Eylem Planı'nda denge modeli benimsenmiştir. Büyük akıl hastanelerin küçültülmesi ve büyük hastanelerin inşa edilmemesi, devlet hastanelerinin bünyesinde psikiyatri kliniklerinin oluşturulması ve Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri'nin oluşturulması mantığına dayanıyor" dedi.

Şiddet Gören Kadın ve Çocuklara Merkez
Eylem Planı'nda aktivitelerin kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlandığını belirten Akdağ, kısa vadede, Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezlerini açtıklarını dile getirdi. Akdağ, ayrıca, şiddet gören kadın ve çocukların da hizmet alabilecekleri merkezleri açacaklarını söyledi. Akdağ, herhangi bir şekilde gerek fiziksel gerek ruhsal gerekse cinsel şiddete maruz kalmış kadın ve çocukların korunması için açılacak bu merkezlerin çok özel olduğuna işaret etti. Bunların ilkinin Ankara'da “Çocuk Koruma Merkezi” olarak açtıklarını, ikincisinin yine Ankara'da “Kadın Koruma Merkezi” olarak açacaklarını anlatan Akdağ, ''Bu merkezler gerçekten son derece örnektir. Özellikle çocuklar için açtığımız merkez, şu anda mükemmel hizmet veriyor'' dedi.

“Ruh Sağlığı Alanına Ayrılan Yatak Kapasitesi Artacak”
Akdağ, Ankara'daki bu modelleri tüm ülkeye süreç içinde yaygınlaştıracaklarını ifade etti. Ayrıca, çocukların da ruh sağlığını geliştirmeye yönelik programları da yine aile hekimleri ile birlikte hayata geçirdiklerini dile getiren Akdağ, bu arada yeni hastaneler inşa edeceklerini, bu hastanelerde ruh sağlığı alanına ayrılan yatak kapasitesini artıracaklarını söyledi.

“Adli Psikiyatri İçin Özel Hastaneler Yapıyoruz”
“Adli psikiyatri için özel hastaneler yapıyoruz” diyen Akdağ, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz, suç işlemiş bazı kişilerin hapishanede değil, adli psikiyatri kliniklerinde yatırılması gerekiyor. Bunun için, bu hastalara ait özel hastaneler yapıyoruz. Burada bir mesele var. Biraz, Sağlık Bakanlığının alanının azıcık dışına çıkan bir mesele. Bunu da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin'le görüştük. Bu hastaların bir kısmının, evinde konaklayabileceği yakınları yok. Türkiye'de aile yapısı kuvvetli olduğu için, böylesine açıkta kalmış hasta sayısı az ama, yine de bunları da Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri'nde takip ederken, mutlaka çocuklara yaptığımız “Sevgi Evleri” gibi özel evler inşa ederek, buralarda barındırmak durumundayız. Değerli Bakanımız Fatma Şahin'i de bu konunun takipçisi olarak düşünüyoruz. Kendileriyle de bu hususta görüştük, çok da makul çerçevede belli bir aşama kaydedeceğimizi görüyorum” dedi.

YÖK Yönetimiyle Sağlık İnsan Gücü Sayısının Artırılması Kontenjanlar Artırılmaya Başlandı
Sağlık alanında yetişmiş eleman sıkıntısının burada da ön plana çıktığını belirten Akdağ, şunları kaydetti: “Hükümetlerimizin ilk 7 senesinde bu hususta YÖK yönetimiyle hiç mesafe katedemediğimizi hatırlatmak isterim. Ama son yıllarda YÖK yönetimi de bu meselenin önemini anlamış durumda, yaptığımız görüşmeler ve sağlık insan gücü sayısının artırılması için fakültelerimizde kontenjanlar artırılmaya başlandı. Bunun, bir zaman gerektirdiğini hepimiz biliyoruz. Sadece psikiyatri alanında yetişmiş insan eksiğimiz yok. AB ülkeleri ile Türkiye'deki uzman sayısı karşılaştırıldığında, hepsinde son derece alt sıralardayız. Bunun sebebi, Türkiye'de doktor sayısının toplamda az olmasıdır. Maalesef, üzülerek ifade ediyorum, hala Türkiye'deki meslek örgütü doktor sayısının yeterli olduğunu iddia etmektedir. Onlar, 'sayının yeterli, dağılımın yetersiz olduğunu' söylüyorlar. Oysa şu anda Türkiye'de pratisyen hekim dağılımı son derece dengelidir. Buna rağmen, sıkıntı çekiyoruz. Uzman dağılımında kısmi dengesizlikler var, ama bunu da büyük ölçüde önledik.”

Yorumlar

etovrach dedi ki…
Merhabalar yazınızı okudum, gayet açıklayıcı buldum, OKB'den muzdarip olan okuyucular için yeni bir blog açtım.Sürekli güncellemeye çalışıyorum, şimdilik içerik az da olsa kısa zamanda daha fazla şeyler ekleyeceğim.

www.obsesifbozukluk.blogspot.com.tr

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi