Ana içeriğe atla

“İLAÇ VE TIBBİ CİHAZDA YÜZDE 98 DIŞARI BAĞIMLIYIZ”


2. Uluslararası Avrasya Hematoloji Kongresi -Kongreye 18 ülkeden 100'ün üzerinde yabancı bilim insanı katıldı. YÖK Başkanı Özcan, hizmette çok iyi işler yapılırken, araç gereçlerin, buna ilaçları, aşıları, serumları, MR'ları her şeyi dahil edebilirsiniz, yüzde 98 dışarı bağımlıyız” dedi.

Antalya'daki 2. Uluslararası Avrasya Hematoloji Kongresi'nde yurt içi ve yurt dışından çok sayıda hematolog bir araya geldi. Antalya Mardan Palace Otel'de yapılan kongreye, 18 ülkeden 100'ün üzerinde yabancı bilim insanı katıldı. Estonya, Litvanya, Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Kazakistan, Bosna-Hersek, Tacikistan ve Kırgızistan gibi ülkelerden gelen bilim insanları, kongrede kemik iliği nakli, lösemi, lenfoma ve kök hücre gibi hematoloji alanında öne çıkan başlıkların yanı sıra yeni tanı ve tedavi yöntemleri ele aldı. Öte yandan, kongrede yan dal asistan eğitimi ve 100 üzerinde aile hekimine de hematoloji kursu verildi. Hematoloji hemşireliği eğitiminin de verildiği kongrede, yurt dışından gelen katılımcılara hematoloji eğitimi verildi.
Kongre Başkanı Prof. Dr. Süleyman Dinçer, bilimsel çalışmaların yer aldığı kongreden çok başarılı sonuçlar elde edeceklerini belirtti. Tüm katılımcılara teşekkür eden Dinçer, kongrenin Türk ve dünya bilimine katkı sağlayacağını söyledi.

“Türkiye, İlaç ve Tıbbi Cihazda Dışa Bağımlı”
Kongrenin açılışına katılan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, kendisinin bir tıp kongresinde bulunmasının yadırganmaması gerektiğini bunun haklı gerekçelere dayandığını ifade ederek, “Sağlık alanında hizmette çok iyi işler yapılırken, araç gereçlerin, buna ilaçları, aşıları, serumları, MR'ları her şeyi dahil edebilirsiniz, yüzde 98 dışarı bağımlıyız. Bu gerçekten, üzücü bir şey. Bunu derhal değiştirmemiz lazım” dedi.
Özcan, son zamanlarda YÖK ile Sağlık Bakanlığı arasındaki ilişkinin gündeme geldiğini anımsatarak, bu nedenle tamamen işin ortasında olduklarını bildirdi. Yüksek öğretimle ilgili bazı noktalara dikkat çekmek istediğini, dünyada yüksek öğretimin değişim gösterdiğini, Türkiye'de de yüksek öğretimi değişime zorladığını ifade eden Özcan, “Vizyon ve misyonumuzun da değişikliğe uğramasını gerektiren bazı makro rüzgarlar dediğimiz konular var” diye konuştu. Özcan, son zamanlarda dünyadaki bütün yüksek öğretim sistemlerinin ''belli güçlerin, belli rüzgarların etkisi altında'' olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bunlardan en önemlisi, son yıllarda yüksek öğretime olan taleptir. Dünyanın her ülkesinde yüksek öğretime korkunç bir talep var. Bu klasik anlamın dışında tezahür ediyor. İnsanlar, ikinci üniversite diplomalarını almak istiyorlar, insanlar kendilerini eksik gördükleri konularda üniversite eğitimi almayı talep ediyorlar. Ayrıca, lisans tamamlama eğitimine başlamak istiyorlar. Farklı şekillerde de olsa tüm bu taleplerin muhatabı üniversiteler oluyor. Her seferinde bize geliyorlar. Türkiye de bunun istisnası değil. Ülkemizde de bu tür talepler gerçekten arttı. Özellikle ülkemizde iki yıllık okullardan mezun olan 600 binin üzerinde insanımız var. Hemşirelikten başlayarak bu 2-3 yıllık okulları 4 yıllığa tamamlamaya başladık. Birkaç üniversitemiz şimdi bu faaliyet içerisindeler. Bu tür faaliyetler ve taleplerin giderek artacağını düşünüyoruz. Üniversitelerimizin de bu tür talepleri karşılamak için hazır olduğunu biliyoruz. Bu da bizi gerçekten sevindiriyor.”

“Times Dergisinde Geçen Yıl 112. Ve 183. Sırada Olan İki Üniversitemiz, Maalesef Bu Yıl 200'lü Sıraların Arkasına Düştü”
Üniversitelerde üretilen makale sayısının önemli olduğunu vurgulayan Özcan şunları kaydetti: “Dünyanın neresinde ne oluyorsa takip edilmesi gerekir. Biz de gelişmeleri günü gününe takip etmeye çalışıyoruz. Maalesef, ülkemizdeki üniversiteler çok uzun zaman dünyadaki bu rekabetten uzak kaldılar, çünkü sistem kapalıydı. Sistemin böyle bir talebi de yoktu. Ama şimdi hem bilgi birikimimiz bakımında davetlere katılabilecek durumdayız hem de kendimizin ne olduğunu görmek gibi bir dileğimiz var. Açalım kapılarımızı bakalım, kaç öğretim üyesi, kaç öğrenci bizi tercih ediyor. Makaleler de ne kadar iyi durumdayız. Bunların kaçı önemli dergilerde yayımlanıyor, görmeliyiz. Times Dergisinde geçen yıl 112. ve 183. sırada olan iki üniversitemiz, maalesef bu yıl 200'lü sıraların arkasına düştü. Bu, Türk eğitim sistemine karşı yapılan bir oyundur. Gerçekten, hiçbir neden yokken sıraları oynatmak çok akıllıca bir iş değil. Olsun, bu bizi yıldıramayacak. Biz, tekrar hak ettiğimiz üstteki sıralara tırmanmaya devam edeceğiz.''

Türkiye, Yayın Sayısında İyi, Patentte Kötü
Özcan, yayınlarda gerçekten çok iyi durumda olunduğunu belirterek, “Son 30 yılın istatistiklerine bakıldığında Türkiye, indeksli dergilerdeki yayın hızında dünyada 3. sırada. Bizim önümüzde Çin ve İran var. Yayınlarımız çok iyi, fevkalade tatminkar bilgi birikimi var, ama patente geçişte herhalde dünyanın en kötü ülkelerinden birisiyiz.2008'de İsrail'de indeksli dergilerde basılan makale sayısı 9 bindi. Türkiye'nin de 18 bindi. Tam iki katıydı. Ama ABD patent müracaatlarına bakıldığında onların sayısı 556, bizim sayımız ise 85'dir” dedi.



Kongre Avrupa Ve Asya Hematologlarına Uygun
Kongrenin açılışında Özbekistan'dan katılan Prof. Dr. Saidcelal Bakramoc, toplantının bilimsel olarak Avrupa ve Asya hematologlarına uygun olarak hazırlandığını ifade etti. Özbekistan'da özellikle TİKA gibi kurumların ve Prof. Dr. Dinçer gibi bilim insanlarının desteği ile kemik iliği nakline başlandığını belirten Bakramoc, bundan dolayı Türkiye'ye teşekkür borçlu olduklarını anlattı.
Rusya'dan Yuri Chervonobab ise Türkiye'de hematoloji alanında yapılan çalışmaların dünyaya örnek bir nitelik taşıdığını ifade ederek, kongrenin iki ülke arasındaki dostluk ve bilim çalışmalarını geliştireceğini belirtti.
Kırgızistan'dan Abdülhalim Raimzhanov da Orta Asya'da ilk kez kemik iliği naklini gerçekleştiren ülke olduklarını bildirdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi. Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya' da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı. Ne üzerine çalışıyorsunuz? Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi