Ana içeriğe atla

KİMSEYİ EKMEĞİNDEN ETMEYE HAKKIMIZ YOK!

Sabahları işe giderken ya da akşam eve dönerken ekmek fırınından gelen o mis kokular huzur vermez mi bedenimize? Ekmek, içeriği, şekil ve tekniği değişikliğe uğrasa da, bugün dünyanın her yerinde bilinmekte, üretilmekte ve tüketilmektedir. Hemen hemen tüm insanlığın ortak yiyecek türüdür. 

DPT raporunda, Türkiye’de insanlar günlük enerjinin ortalama yüzde 50′sini ekmek ve tahıl ürünlerinden sağladığı belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, Türk halkı, günlük enerjisinin ortalama yüzde 44′ünü sadece ekmekten alıyor. Uzman Diyetisyen Banu Salman ile ekmek yemek ya da yememek tartışması ile ilgili merak edilenleri konuştuk. 

Ekmek zararlı mı?
Ekmek’den önce yine çok tartışılan “diet” kelimesinin de köküne bakmakta fayda var aslında. Diet “dietta” dan geliyor ve (latince) kelime anlamı ise “denge” demek. Yani hayatımızda beslenmeyle ilgili yaptığımız herşeyi dengede tutabilirsek sorun yok aslında yasaklar da. Hele ki ekmeğimiz asla yasak değil olmamalı da. Yalnızca doğru ekmeği doğru miktarlarda tüketelim o kadar. 

Her besinin bir enerji değeri vardır. Bu enerjiyi biz gereğinden fazla alırsak kilo alırız. Önemli olan her besini yeterli ve dengeli alabilmek. Vücudumuzun bir parça ekmeğe de ihtiyacı vardır. B gurubu vitaminler içerir. Bu nedenle her öğünde kişi için yeterli miktarlarda tüketilmesinde sakınca yoktur. Hiç zararı olmadığı düşünülen sebze ve meyvelerin bile fazlası zarardır. Yoğun vitamin ve mineral içerdikleri için fazla vitamin yüklenmesine neden olabilirler. 

Dolayısıyla kişi için yeterli miktarda tüketilen tahıl oranı yüksek ve gıda güvenliği açısından uygun şartlarda hazırlanmış bir ekmek son derece faydalıdır.

Ekmeğin besin değeri nedir?
Ekmeğin besin değeri; yapıldığı una ve hamur formülasyonuna giren ingredientlerin cins ve miktarına bağlıdır. Ekmek, karbonhidratça zengin bir gıdadır. Beslenme için karbonhidratlı gıdaların önemli bir bileşimi selülozlu maddeler adı altında hazmedilemeyen bitkisel orjinli maddelerdir. Bunlara selüloz, hemiselüloz, pektin ve lignin dahildir. Tahıl tanesindeki selüloz miktarı ise yüzde 15 civarındadır. Yapılan son araştırmalar, bu maddelerin ( posa) mutlaka alınmasını öngörmekte ve miktar olarak 30 gram/gün tavsiye edilmektedir. 

İçeriğinde B2, B6, B12 ve C vitaminleri ile demir, kalsiyum, niasin, folik asit ve çinko bulunan bol lifli çavdar ekmeğinin faydaları saymakla bitmiyor: Kolesterolün düşmesine, bağırsakların çalışmasına, kan şekerinin ve kan lipitlerinin düzenlenmesine yardımcı oluyor. Koroner kalp rahatsızlıkları ve diyabet hastalığı olanların diyetlerinde de olumlu etkileri bulunuyor.

Ekmek kabuğunun ne gibi faydası var?
Ekmeğin az bilinen özelliklerinden biri de, ekmek kabuğunun insanın mental ve fiziksel performansına olan etkisidir. Okul çocukları ve fabrika işçileri üzerinde yapılan bir araştırmada ekmek ve meyve ile beslenen işçilerin, günün ilerleyen saatlerinde performansı üzerine olan etkisinin, iç kısmından daha yüksek olduğu ve kandaki şeker düzeyini daha uzun süreli devam ettirdiği anlaşılmıştır. Bundan dolayı kabuğu bol ekmekler hem fiziksel hem de zihinsel efor sarfedenlere tavsiye edilebilir.

Ekmek şişmanlatır mı?
Ekmek, karbonhidrat bakımından zengin olduğu için şişmanlığın en önemli nedeni olarak bilinir. Oysaki obezitede gıdanın çeşidinden çok kalori değeri ve yenilen miktar önemlidir. Soya ve ruşeym gibi proteini yüksek ekmeğin tüketimi, şişmanlığın önlenmesinde önemli bir yere sahiptir. 

Kalbimize ve sindirim sistemize katkısı var mı?
Posasız gıdaların çok yenilmesi sonucunda insanlarda kabızlık görülmektedir. Barsak kanserinin önemli nedenlerinden birisi de posasız beslenmedir. Posadan zengin ekmek mesela çavdar, kepek, tam tahıl unundan yapılan ekmekler içerdiği yüksek selüloz oranı ile barsak salgısı ve barsak refleksini artırarak bu tür rahatsızlıkların ve hastalıkların tedavisinde önemli bir görev üstlenir. 

Kalp ve damar hastalıkları günümüzde en önemli ve öldürücü hastalıklardan biridir Kalori gereksiniminin yüzde 30’unu tam tahıl unundan yapılmış ekmekten karşılayan kimselerde kronik kalp yetmezliği ve damar sertliği görülme riskinin az olduğu yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. 

Çavdar ekmeğinin önerilmesindeki neden nedir?
Çavdar, buğdaydan daha koyu un verir. Kepek kısmı ayrılmadığında, B vitaminleri ve mineral maddelerce zengindir. Ayrıca kepeğin çok oluşu, beraberinde fitik asitin de fazla olmasına neden olur. Bu da insan sağlığı için önemli olan kalsiyum, demir ve çinkonun kullanımını kısıtlar. Mineral maddelerin vücut tarafından kullanımını art rmak ve ekmek kalitesini yükseltmek için, çavdar ekmeği yapılırken, 1/3 oranında çavdar unu, 2/3 oranında buğday unu kullanarak, fermentasyonun daha iyi olması sağlanır. Bu ekmek, kabızlık önler, yetişkin şeker hastalarının kan şekerinin yükselmesini yavaşlatır ve kan kolesterolünü düşürür.

Ekmeğin faydasını 5 maddede söyleseniz, neleri sıralarsınız?
İçeriğindeki kompleks karbonhidratlarla kan şekerini dengede tutar, tatlı isteğini azaltır.
Meyve ve sebze gibi vitamin kaynağıdır (B1, B6 ve niasin kaynağı).
Yağ oranı çok düşüktür hatta yağ içermez.
Tam buğday ekmeğinin çiğneme süresi daha uzun olduğundan daha çabuk doygunluk hissedersiniz.
Özellikle tam tahıllıları Sindirim sistemini düzenler.

Temel besinlerimizden biri olan ve doğru şekilde tüketildiğinde pek çok faydası ile bizi hastalıklara karşı koruyan ekmeğimizle oynamayalım. Kontrollü ve ihtiyacımız kadar tüketildiğinde tam tahıllı ekmekten gelen faydaları başka bir besin grubundan alamayız. Dolayısıyla yalan yanlış beyanlarla kimseyi ekmeğinden etmeye hakkımız yok.

Uzman Diyetisyen Banu Salman kimdir?
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldum. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beslenme ve Diyetetik Bölümünde yüksek lisansını tamamlayarak bilim uzmanlığımı aldım.  Şu anda ise Doğu Akdeniz Ünv. Sağlık Bilimleri Fakültesinde doktora programını yürütmekteyim. İdeal Beslenme Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nde  Uzman Diyetisyen ve Eğitmen, Çeşitli kurumların beslenme danışmanı, 2013 Şubat ayından bu yana da Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde Misafir Öğretim Görevlisi Olarak çalışmalarıma devam etmekteyim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge